23 Aralık 2022 Cuma

Yüzüklerin Efendisi (2.Kitap)

 


İki Kule


 Yüzüklerin Efendisi'nin ikinci cildini okudum. Araya başka şeyler girdiği için süreç biraz uzadı. Geç olsun güç olmasın, hemen konuya geçeyim. :)

 Elf diyarı olan Ayrıkvadi'de alınan karar sonucu Frodo ve beraberindekiler yola çıkmıştı. Dokuz kişi ile başlayan zorlu yolculuk bir süre sonra grubun dağılması ile sonuçlanmıştı. Ayrı düşenler birbirinin ne halde olduğundan habersiz yollarına devam etti. Karşılarına çok engeller çıktı ve hiç hayal edemeyecekleri tehlikelerin içinde buldular kendilerini.

 Frodo üzerinde ağır bir yük hissettiği ve dostlarını tehlikeden uzak tutmak istediği için tek başına ilerlemeyi seçmişti. Yine de en yakın dostu Sam onu hiç yanlız bırakmaz. İkilinin işi çok zordu. Bilmedikleri coğrafyalarda, çeşitli tuzaklara rağmen pes etmezler. Umutlarının tam tükendiği anda yeni bir kapı açılır önlerinde ve zor seçimler yapmak zorunda kalırlar. Bu seçimler kaderleri olur adeta. Bu kadar derdin içinde bile bu küçük hobbitlerin nezaketi elden bırakmamaları hoştu. :)

 Eski ariflerden Saruman yoldan çıktığından beri pek çok kötülüğe sebep olmuştur. İsengard'da karanlık bir ordu toplar ve kendisine karşı gelenlerle savaşır. Niyeti yüzüğün peşindeki Karanlıklar Efendisi Sauron'un yanında yer almış gibi görünüp güya sonradan onu alt etmektir. Ancak Gandalf zamanında herkesi yüzüğün hiç kullanılmaması gerektiği konusunda uyarmıştı. Bu kadar büyük bir güç iyi kimselerin elinde bile olsa ancak felakete yol açardı. Yüzük taşıyıcısı Frodo neyse ki bu öğüdü tutup kimseye güvenmedi. Sezgileri onun rehberi oldu, insanların içini okuyabilir hale geldi. O, aksini iddia edenlere inat yüzüğün yok edilmesi gerektiğine inanıyordu. Yanında Sam olmasaydı Frodo ruhen daha çok yıpranır ve fazla ilerleyemezdi. Sam'in bağlılığı ve dostluğu paha biçilemez boyuttaydı. Aynı zamanda iyi insanlarla da karşılaştıkları için şansları yaver gitti. Sona doğru gerilim artıyor. Filmini izlediğim için ne olacağını bilsem de merakla okudum. Frodo'nun da Sam'in de kararlılığına ve azmine hayran kaldım. 

 

 Tolkien'in üslubunu çok seviyorum, dile çok hakim ve kuvvetli bir anlatımı var. Kafasındaki coğrafyayı, ırkları bu kadar iyi şekillendirebilmesi çok iyi. Her ırkın kendine has kültürü, konuşma tarzı ve yaşam standartları var. Ent denen ağaç ırkını çok sevdim mesela, bayağı farklı ve sempatik geldiler bana. :) Karakterlerin gelgitleri, eski günlere olan özlemleri, umutsuz da olsalar başka çare göremedikleri için ilerlemeleri çok güzel yansıtılmış. Bu bölümde upuzun yolculuk devam ediyor, karakterlerle birlikte diyardan diyara yolculuk ediyor insan. Fark ettim ki filmlerinde pek çok şey hızlı gelişmiş. Kitabı okurken çoğu şeyi daha iyi kavradım. Karakterlerin amaçları, neyi neden yaptıkları, hırsları daha iyi anlaşılıyor. 

 Diyaloglar da ayrıca hoşuma gitti. Bazı cümleler basit görünmesine rağmen derin anlamlar içeriyordu, bazıları da gülümsetecek kadar doğal geldi bana. :) Diyaloglar konusunda da en sevdiğim kitap Yüzüklerin Efendisi oldu diyebilirim. O kadar nahif, içten, isabetli, bilgece...

 Kitapta çok kadın karakter yok ama yer verilen kadın karakterler de güçlü ve saygıdeğerdi. Yazarı bir diğer takdir etme nedenim de bu oldu. Yazarların bir kadın karakter ekleyip de konuyu abartılı dış görünüş ve müstehcenliğe bağlamalarından bıktık artık.

 

Alıntılar


 "Ben de geleceğim," dedi Gimli. "Galadriel Hanım meselesi hâlâ aramızda halledilmedi. Daha size kibar konuşmasını öğreteceğim." "Göreceğiz," dedi Éomer. "Öyle garip şeylerle karşılaştım ki, bir cüce baltasının sevgi dolu darbeleri altında zarif bir hanıma hoş söz söylemeyi öğrenmek beni pek şaşırtmayacak. Hoşça kalın!"

(Bu hoş sohbet beni güldürdü. Éomer yeterince tanımadığı Galadriel Hanım hakkında yanlış bilgilere sahip olduğu için önyargılıydı. Ve yakın zamanda tanıştığı asil Galadriel'e laf edilmesi cüce Gimli'ye dokunmuştu.)

"Sanki gözlerin gerisinde asırların hatırası; uzun, yavaş ve sabit bir düşünce ile dolu muazzam bir kuyu varmış gibi görünüyordu; ama yüzeyi şimdiki zaman ile pırıldıyordu."

 "Lisanımız çok latif bir lisandır ama bu lisanda herhangi bir şey söylemek çok uzun vakit alır çünkü eğer o kadar uzun vakitte söylemeye ve dinlemeye değmezse biz hiçbir şey söylemeyiz."

 "Çünkü gövde ve dal yanıyor, ocak harlanıyor; biz de gidiyoruz savaşa! Kasvet diyarına, kıyametin ayak sesleriyle, davullar çalarak geliyoruz; İsengard'a kıyıma geliyoruz!" (Entler sonunda ayaklanıp düşmanın inine doğru baskına giderken...) 

 "Ben ateşten ve derin sulardan geçtim ayrıldığımızdan beri. Bildiğimi zannettiğim şeylerin çoğunu unuttum ve unuttuğum şeylerin çoğunu yeniden öğrendim. Uzakta olan birçok şeyi görebiliyorum ama yakında olan birçok şeyi göremiyorum."

 "Aynı anda hem zorba, hem de öğütler veren biri olamazsınız."

  "Kaçan adam düşmanı çift görürmüş."


8 Aralık 2022 Perşembe

Güzel Bir Paket 😊

 



 Sevgili dövüşürken hanımefendi değilim bana çok güzel bir kargo gönderdi. Bu kitapları merak ediyordum ve bana gönderebileceğini söyledi, fantastiği çok sevdiğimi de biliyor. 😊 O kadar işinin gücünün arasında gönderdiği için kendisine çok teşekkür ediyorum. Hediyeleri de çok sevdim, çikolataya asla hayır diyemem. 🥰🍫

6 Aralık 2022 Salı

Yüzüklerin Efendisi (1.Kitap)

 



 Hepsine hükmedecek Bir Yüzük,  hepsini o bulacak

 Hepsini bir araya getirip karanlıkta birbirine bağlayacak


 Film serisini çok sevdiğim ve defalarca izlediğim Yüzüklerin Efendisi'ni okumaya başladım. Unutmamak için okudukça notlarımı yazacağım buraya. Konuya geçmeden önce kitabın başında yer alan bazı detaylardan bahsetmek istiyorum. O yüzden uzun bir yazı olabilir. :)

 Tolkien 1892'de doğmuş ve 1945'te İngilizce Profesörü olmuş. 1954-55 yıllarında Yüzüklerin Efendisi'ni üç cilt olarak yayımlamış. 

 Hayranlarına "Bu öykü gerçek olmalıydı" dedirten de, bu Arayış'ın (yani sembolik anlamda ruhani olgunlaşma sürecinin) içtenliği belki de. Yüzüklerin Efendisi belki bu yüzden bir kült. syf:14

 Kitap o dönemde çok sayıda akademik tartışmalara sebep olmuş. Bazı kimseler yazılardan derin alegorik anlamlar çıkarmaya çalışmış. Oysa Tolkien alegoriden nefret ettiğini söyleyip bunu reddetmiş.

 Gelgelelim içinde yaşadığımız dünyayla doğrudan paralellik kurmaya yanaşmayan bu hikaye, dış dünya için bir anlam taşımayarak günahların en büyüğünü işliyor. Yani koskoca Profesör Tolkien, bin küsur sayfa boyunca resmen "Kaçış Edebiyatı" yapıyor. syf:15

 Bazen insanlar bir eserde görünenden farklı bir şeyler olduğuna inanıp ona bir anlam yüklemeye çalışır. Bunu şimdi de görüyoruz aslında. Yazar şunu kastetti, falanca metaforu kullandı gibi yorumlarda bulunurlar. Bu hep doğru değildir. Bazıları sadece içinden geleni yazar, tıpkı Tolkien gibi, bunu kabullenmek zor olmamalı. :) Onun geniş bir hayal dünyası var ve bu dünyanın zenginliği ve gerçekçiliği başkalarını (fantastiği kabullenmek istemeyen) şaşırtmış ve Tolkien'i tartışmaların odağı haline getirmiş görünüyor. :)

 Filmini izleyenler her ne kadar konuyu biliyor olsa da ben yine de detaylı şekilde anlatmak istiyorum. Kitap 3 ciltten oluştuğu için yazımı üç bölüm halinde yayınlayacağım. İlk kitap 215 sayfadan oluşuyor.


 1.Kitap Yüzük Kardeşliği

 Shire'daki Hobbitköy'de sıradan günlerin aksine bir telaş vardır. Çıkın Çıkmazı'ndan Bay Bilbo Baggings yüz on birinci yaş günü için büyük bir davet hazırlığına girişmiştir. Hobbitler kendi halinde yaşayan ve yiyip içmekten hoşlanan tipler olduğu için bu davet herkesin ilgisini çeker, davetsizlerin bile. Çünkü Bilbo'nun gizemli yolculuğunda çok zengin olup döndüğü söylentileri uzun zamandır dillerde dolanmaktadır. Dahası büyücü Gandalf da çeşitli sürprizlerle (havai fişekler, roketler, maytaplar) gelerek genç hobbitlerin ilgisini çeker.

 Bilbo yine yapacağını yapar ve doğum günü gelip çattığında konuşmasını tamamlar tamamlamaz parmağına gizlice geçirdiği yüzük sayesinde ortadan kaybolur. Bu da büyük dedikoduları beraberinde getirir. Bu Hobbitköylüler dedikodu yönünden bana çok tanıdık geldi, sanki içimizden birileri gibiler. 😅

 Gösterisinin ardından ansızın yeni bir yolculuğa çıkan Bilbo her şeyi, yüzüğü bile varisi olarak duyurduğu Frodo'ya bırakmıştır. Tabi büyücü Gandalf'ın baskıları sonucunda.

 Aradan yıllar geçer. Dış dünyaya kendini kapatmış olan Hobbitler bile bir süre sonra kötü bir şeylerin yaklaştığını anlamaya başlarlar. Farklı ırklar Shire yakınlarında görünmeye ve karanlık söylentiler yayılmaya başlamıştır. Büyücü Gandalf bir gün aniden çıkıp gelir ve Frodo'yu yüzük hakkında uyarır. Sauron güç toplamaya başlamıştır ve dünya için büyük bir tehdit haline gelmiştir. Diğer yüzüklere hükmedecek olan Tek Yüzüğün peşindedir, Frodo'nun taşımakta olduğu yüzüğün. Yüzüğün yok edilmesi hiç kolay değildir, hem taşıyıcıların iradesini eline aldığı için hem de sadece çok güçlü bir ateş onu yakabileceği için. Ve Frodo için yol görünür. Ateş Dağı'nın derinliklerindeki Kıyamet Çatlakları'nı bulup yüzüğü oraya atması gerekmektedir.

 Frodo en güvendiği arkadaşları ile Shire'dan ayrılır ve kendilerini kısa sürede tehlikenin kollarında bulurlar. Bela beklediklerinden çok önce etraflarını sarar. Kara Süvariler yüzüğün peşindedir. 

 Kitap düşündüğümden çok daha güzeldi. Tolkien'in anlatımındaki zarafet ve inceliğe tek kelimeyle bayıldım. Cümleler su gibi akıp giderken kendimi o dünyanın bir parçası gibi hissettim. Yazar her şeyi nakış nakış işlemiş adeta. Yeni bir dünya tasarlayıp kültürlerine, karakteristik özelliklerine, coğrafya ve tarihlerine kadar ırkları ve yaşam alanlarını detaylandırmış. Esprili ve samimi bir dil ile karakterleri aktardığı için ilgiyle okudum. Tolkien'in anlatımındaki güce şapka çıkarıyorum. :)) Tabi çevirmeni de ayrıca tebrik etmek gerek. 

  Kitap sevimli bir atmosferle başlayıp tekinsizliğe, karamsarlığa doğru yol alıyor. Bu tehlikeli yolculukta Frodo'ya eşlik eden cesur arkadaşları var. Birbirlerine olan bağlılıkları ve dostlukları iyi yansıtılmış. Özellikle Sam gibi bir arkadaşa sahip olduğu için Frodo çok şanslı. Filmde yer almayan olaylar ve karakterler de vardı kitapta. Aragorn'a kitapta çokça yer verildiği için filmdekinden daha çok sevdim. Frodo ve Gandalf zaten en sevdiğim karakterlerdi. Betimlemelere bayıldığımı ayrıca belirteyim, yazar ustalıkla her bir detaya değinmiş, okurken her şey o kadar gerçekçi geliyor ki sanki belirtilen mekanları karakterlerle birlikte siz de görüyorsunuz. :) Heyecanla okuduğum için elimden bırakamadım bir türlü. Tolkien'le tanışıp sohbet etme imkanım olsa ne güzel olurdu diye bile geçirdim içimden. 🤗 Kitabı tamamen bitirince filmleri tekrar izleyeceğim, canım çekti. :))

 

Alıntılar

"O körolmayasıca büyücü bari genç Frodo'yu rahat bıraksa, belki çocuk kıçını kırar oturur da biraz hobbit basireti edinir."

 "Ondan hem nefret ediyor, hem de seviyordu, aynı kendinden nefret edip, kendini sevdiği gibi. Ondan kurtulamazdı. Artık bu konuda hiç iradesi kalmamıştı."

 "Bilbo'nun elini Gollum'un üzerine inmekten alıkoyan Acıma duygusuydu. Acıma ve Merhamet: Nedensiz yere vurmamak. Ve Bilbo bunun ödülünü de âlâsıyla gördü, Frodo. Emin ol ki, kötülükten bunca az yara aldı ve sonunda kurtulduysa Yüzük'ü sahiplenişi bu duyguyla başladığı içindir. Acımayla."

 "Elfler iyice düşünmeden nasihat vermez pek; çünkü nasihat, bir bilgeden bir bilgeye verilecek olsa dahi tehlikeli bir armağandır ve her yol kötüye çıkabilir." 

 "Kestirme yollar zaman kaybettirir."

 "Bu topraklarda ağaçlar, otlar, yaşayan ve büyüyen her şey, kendi kendisine aittir."

  Gri bir yağmur perdesinin ardından gelen soluk bir ışık gibiydi şarkı önce, derken gitgide kuvvetlenip perdeyi baştan başa cama ve gümüşe dönüştürdü, sonunda da perde dürülüp çekildi ve hızla güneşin altında uzak yeşil bir diyarı Frodo'nun önüne serdi. 

 "Mahiyetini anlamak için bir şeyi kıran kişi de ariflik yolundan sapmış demektir."

"Yol karardığında yolunu ayırana dost denmez," dedi Gimli. "Belki," dedi Elrond, "lakin gecenin çöktüğünü görmemiş olan, karanlıkta yürümeye aht etmemeli."

 "Saldırısını savuşturamadıktan sonra, düşmanın kim olduğu pek fark etmez."

2 Aralık 2022 Cuma

Kaşık Bükenler (Kitap)

 



 "Her şey yoluna girecek," diye düşünüyor Dünyanın En Güçlü Psişiği. İşini yapmaya devam etmek zorunda sadece; iş ondan çıkana kadar.


 Muhteşem Telemachus ailesi televizyondaki başarısız gösterinin ardından yalancılıkla suçlanır, gözden düşer. Konu kapanır ve aradan yıllar geçer. 

 Ailedeki Maureen(anneanne), en görkemli kişi bu olaydan kısa bir süre sonra ölür ve ailenin geri kalanı kafasına göre takılmaya başlar. Ta ki torun Matty de benzer bir gücü deneyimleyene kadar. Buddy dayı kahindir, kendisine deli gözüyle bakılıyor. Çocukluktan beri gelecekle ilgili çok şey gördüğü için kendini diğer insanlardan soyutlamıştır. Diğer dayı Frankie düşünce gücüyle eşyaları hareket ettirebiliyor. Anne Irene yalan dedektörü ve dede Teddy ise diğerlerinin aksine özel bir güce sahip değil, tam bir dolandırıcı.

 İlk 150 sayfada daha çok aile bireylerini tanıyoruz ve geçmişlerine dair bilgiler ediniyoruz. Sonra konu biraz daha gizemli hale bürünüyor. Ailenin devletle olan ilişkisi var, Rusya psikolojik araştırmalara yatırım yapıyor diye ABD de geride kalmak istemiyor ve psişik gücü olanları tespit etmeye çalışıyor. Yani gözleri bu ailenin üzerinde olmuş hep.

 Sahip olduğu güçler yüzünden karakterler sıkıntı çekmiş. Buddy'nin yaşamı üzücü geldi bana. Sürekli gelecekle ilgili görüntüler gördüğü için geçmiş, şimdi ve gelecek kavramı çok karışmış. Bazen iki anı birden yaşadığını hissediyor, kafası bu yüzden çok karışık, az konuşuyor.


 Tarihin farkına sadece birkaç ay önce varmıştı. Bir sabah uyanmış ve geleceğin kaybolduğunu fark etmişti. Sonunda freni patlamış bir kamyon ya da damarlarını tıkayacak bir pıhtının onu bu dünyadan yollayacağı düşüncesiyle yıllardır ellerini gözlerine siper ederek gelecek günleri tarıyordu.


 Anneanne Maureen için ölmeden önceki son ayları çok zordu. Geleceği gören oğlu sayesinde pek çok şeyi düşünmek, planlamak zorunda kalmış ve hiç yılmamış. Anneler daima güçlüdür. 


"Uyuz Archibald. Pringles kutusundaki adama benzemişsin, daha kelsin ama."   

 Dedenin hayal gücüne hayran kaldım, bazen gamsız tavırları sinir etse de komik biri. Her gün aşık olmak gibi bir planı olduğu için zengin mahallelerinde market market dolaşan biri o. 😅 

  Kitapta bazı hoşuma gitmeyen kısımlar da vardı, müstehcenlik falan. Bu yüzden benim açımdan mükemmel diyeceğim bir kitap olmadı ama farklı bir konusu var ve merak uyandırıyor. Dramatik, komik, düşündürücü kısımları iyiydi. Finali beklediğim kadar çarpıcı değildi.


27 Kasım 2022 Pazar

Bir Karakter Meselesi 10

 

 gif: tenor.com


 Sevdiğim bir anime olan Violet Evergarden'dan Violet'i anlatmak istiyorum bugün. 

 Violet henüz çocuk yaşta bir savaşçı olarak orduya sokulur. Normal bir insana göre çok cesur ve dayanıklıdır. Yanına verildiği binbaşı Gilbert ona hep iyi davranır. Diğerleri kızı bir dövüş makinesi gibi görse de Gilbert sürekli onun için endişelenir ve onu kollar. Bir gün bir saldırıya uğrarlar ve Violet ağır yaralanır, Gilbert'tan ise iz kalmaz, öldüğünü söylerler. Ancak Gilbert son anda kıza bir şey demiştir. Violet sonradan hep bu sözün anlamını bulmak için çabalar.

 Violet'i çok sevdim ben. Kararlı, güçlü, dürüst biri ve daima insanlar için elinden geleni yapıyor. Önceleri diğer insanlardan farklıyken onları tanımaya başlar. Dostluk, sevgi ne demek daha iyi öğrenir. Azmine ve çabasına hayran kalmıştım. Bir zaman sonra geçmişini de sorgulamaya başlar, içini yakan şeylerle mücadele etmek zorundadır. Anime boyunca ruh hali ve hisleri çok iyi yansıtılmıştı. Biz de Violet ile üzüldük, sevindik, çaresizliği hissettik. Onun çok büyük bir kalbi var ve böyle bir karakteri tanıdığıma memnunum. 😊 Video anime filminden kesitler içermektedir, spoiler vardır ona göre izleyin. Vaktiniz varsa önce dizisini izlemenizi tavsiye ederim. :)) Çok dramatikti ya, mendilleri de hazırlayın finalde. 🤧😃



20 Kasım 2022 Pazar

Drizzt Efsanesi 6.Kitap Buçukluğun Mücevheri



 Serinin altıncı kitabı ile yazıma devam ediyorum. Yine çok güzel,  bol maceralı bir bölümdü, Drizzt'i okumalara doyamıyorum. Hatta kitap kapaklarında Drizzt'in yüzü çok belirgin değil diye sizler için artbreeder sitesinden kendi ellerimle temsili bir Drizzt yaptım, her şey sizin için. 🤭 Bence çok güzel olmuş, tam kafamdaki Drizzt karakterine uydu. 😄 Şimdi konuya geçebilirim. :))

  Kiralık katil Entreri tam üç yıldır izini sürmüş olduğu hırsız Regis'i kaçırınca Drizzt ve Wulfgar ikisinin ardından yola çıkar. Takip çok uzun sürer. Regis'i ölüme terk etmek istemeyen dostlar onu kurtarmak için her şeyi yaparlar, denizleri ve çölleri aşarlar. Bu süreçte cüce ve onun büyüttüğü Catti-brie de onlara yetişir. Drizzt arkadaşı için olduğu kadar kiralık katille yüzleşmek için de çabalamaktadır. 

 Drizzt'in sohbet ettiği anlar keyifle okuduğum kısımlardı. Karakterin düşünce yapısı ve duruşunu çok iyi yansıtıyor bu anlar. Her ne kadar dostlarının sayısı giderek artsa da Drizzt kendi farklılığının farkında hep. Gemi yolculuğu sırasında kaptanla olan sohbeti onun ince detaylara bile önem verdiğini ve insanları daha iyi tanımak için uğraştığını gösteriyor. 


 "Ve belki de, öyle bir saldırı olursa onların yardımına koşacağımızı düşünüyorlardır, değil mi?" diye sormakta çabuk davrandı Drizzt.

Deudermont, Drizzt'in aslında öyle bir saldırıda Su Perisi'nin diğer gemiye yardıma gidip gitmeyeceğini öğrenmeye çalıştığını biliyordu. Deudermont anlamıştı ki; Drizzt'in şeref duygusu çok büyüktü.


 Kiralık katil konusunda Drizzt'in kafasına takılan bir şeyler vardı ve düşüncelerini çekinmeden belirten Catti-brie ile konuşması bir şeylerin farkına varmasını da sağlamıştı.


 "Entreri," diye yanıtladı Drizzt yavaşça.

 "Onu öldürmeye mi niyetlisin?"

 "Öldürmek zorundayım."

 Catti-brie bu sözleri düşünüp tartmak için arkasına yaslandı. "Eğer Entreri'yi Regis için öldüreceksen," dedi en sonunda, "ya da başka birilerine zarar vermesini engellemek için öldüreceksen, kalbim bana bunun iyi bir şey olduğunu söylüyor.... ama bunu kendini kanıtlamak ya da onun kişiliğini reddetmek için yapacaksan, kalbim hüzünle doluyor."

 

 Kara elfimiz sonunda Entreri ile mücadeleye giriyor. O kadar atıp tutan ve prensipleri yüzünden elfi küçük gören kiralık katilin ne kadar boş biri olduğunu da görüyoruz. Drizzt ile tamamen zıt olan Entreri yine şaşırtmadı. 

 Guenhwyvar, bundan pek bahsetmedim şu ana kadar. Drizzt'in farklı bir düzlemdeki yol arkadaşı, kara panter. Heykelciğe sahip olan onun efendisi oluyor ve o emirlere itaat eden karanlık bir varlık. Daha doğrusu öyle idi ama gururlu bir elfin gururlu panteri olur. :)) Yıllar onu da çok değiştirdi ve sahibi ile derin bağ kurdukça bazı pişmanlıklar hissetti ve içine sinmeyen emirlere itaat etmemeyi öğrendi. Seride en hoşuma giden bu ikisinin sarsılmaz dostluğuydu. Öyle ki Guenhwyvar geçmişteki zalim efendilerinin acımasız emirlerine boyun eğmek zorunda kaldığı günlerden elfle şakalaştığı günlere geçince huzuru buldu diyebilirim. Drizzt ve dostları onun için çok önemli hale geldi.

 Konuştukça konuşuyorum ben, en iyisi lafın bir kısmını sonraki kitaplara saklayım. Görüşmek üzere. :))


17 Kasım 2022 Perşembe

Kitap Alışverişim 9

 


 Kasım ayı indirimlerine dayanamayan ben elime fırsat geçince sipariş verdim hemen. :)

 Artık klasikler bile her geçen gün arttığı için indirimdeyken kaçırmak istemedim. Monte Cristo Kontu Seti ve Jane Eyre'yi aldım. Sever miyim bilmiyorum okuyunca göreceğim artık. :)) Önceki alışverişlerimin birinde indirimli diye Monte Cristo Kontu kitaplarını sepete atmıştım ki yanına başka kitap seçene kadar fiyatı geri artmıştı. O yüzden içimde kaldıydı. 😅



 İthaki'nin Japon klasiklerinden Yağmur ve Ay Öyküleri hem ismi hem kapağı ile ilgimi çekti. Sadece kapağa bakınca bile kendimi deniz kenarında, yalnız ve huzurlu hissedebiliyorum. :))




 Veee son olarak hayallerimi süsleyen Yüzüklerin Efendisiiiii. 🥰🥰🥰 Uzun zamandır aklımdaydı ve indirim kuponu denk gelince pahalı da olsa bunu almak istedim. Aylardır bekledim, ineceği yoktu fiyatın, ikinci eli bile pahalı. Fırsat bulmuşken alayım dedim ve gelmesini heyecanla bekledim. Hem de doğum günümdü, kendime bir sürpriz olsun istedim. 😄 Sanırım uzun süre alışveriş yapamam artık. Yılı da böyle kapatmış olayım. :)) 


12 Kasım 2022 Cumartesi

Sessizliğe Övgü

 


 Her şeye övgü yapan kitaplar var ben de sessizliği öveyim bari dedim. 😅 Beni dinlendiren tek şey huzur dolu bir sessizlik sanırım. Her şeyin sustuğu ve zihnimin gevşediği o anları çok seviyorum. Başka şeyler düşünmek yerine sessizliğin mükemmelliğine odaklanıyorum o an. Sanki yoğun bir trafikte düğmeye basılmış da tüm arabalar birden yok olmuş gibi bir his, öyle bir rahatlama...

 Toplum içinde yüksek sesle konuşulması çok sinirimi bozar. Kişi haklıysa bile bastıra bastıra konuşması ve ses düzeyini kontrol edememesi beni çileden çıkarıyor. Her yerde vardır böyle insanlar, bir de sinirli ve tez canlı olma bahanesine sığınırlar. Ben de çok gergin ve sinirliyimdir ama bağırarak konuşmam, sinirimi kendi içimde yaşarım. Hiç susmamacasına konuşan insanlar bir süre sonra beynimde zonklama hissetmeme neden oluyor ve bir sussa da kurtulsam diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Lütfen gereğinden fazla konuşmayalım, karşıdakilerin rahatsız olabileceğini de düşünelim. 😣 Bir de toplumda az konuşmak bir problem gibi algılanıyor, bir keresinde bir yaşlı akraba bana az konuşmamın kınanmama sebep olacağını bile söylemişti. Boşuna çenelerini yoruyorlar, ben hep aynı kalacağım. Bence asıl sorun insanların çok konuşması, keşke herkes biraz susmayı öğrense. Ayrıca kavgacı insanların ağzına da bant yapıştırma isteği oluyor bende. 😅

 Sakin insanlara, sakin bir hayata ihtiyacımız var bizim. Yoksa karmaşa ve kontrol edilemeyen öfke bulaşıcı bir hastalık gibi yayılıyor. İş ortamları da bu yüzden en sevilmeyen yerler bence çünkü huzur yok. Sessizlik anında kendimi yenilenmiş gibi hissediyorum, kafamı toparlayabiliyorum, düşüncelerim yoluna giriyor, nabzım bile düzene giriyordur. :))) Sessiz ve mutlu günler diliyorum herkese. 😊

 


8 Kasım 2022 Salı

Mutlu Günlerimiz (Kitap)

 


 Kitap Yu Jong isimli varlıklı ve güzel Yu-Jong ile idam mahkumu Yun-Su'nun keşisen yollarını anlatıyor. Yu Jong geçmişinin travmasını atlatamamıştır. Bu yüzden hırçın ve asi biridir. Birkaç kez intihar girişiminde bulunduktan sonra rahibe olan halası onu cezaevine götürür. Orada Yun-Su ile karşılaşır, onu gözlemler, onun nasıl biri olduğunu anlamaya çalışır, sonunda birbirlerine benzediklerini düşünür.

 Başta Yu Jong'u pek sevemedim. Bir yandan 15 yaşında atarlı biri gibi davranırken bir yandan çok olgun düşünebiliyor. Çok tutarsız buldum bunu ama zamanla alıştım. Kitabın ortalarına doğru daha iyi anlamaya başlıyoruz karakteri. Yaşadıkları çok zor ama belki de acısını unutmak için isyankar davranıp kendini belalara bulaştırmasının yüreğini ferahlattığını hiç sanmıyorum. Aslında kendine yapıyor ne yapıyorsa. Yun-Su'nun hikayesi de üzücü, çok şeyle baş etmek zorunda kalmış.

 Kitapta verilen mesajlar farkındalık oluşturuyor ama yine de katılmadığım bazı noktalar vardı. Her suçlu için geçmişte şunu yaşamış da o yüzden böyle olmuş, hadi affedelim gitsin demek fazla uçuk geliyor bana. Affedebilmek de kolay değildir, özellikle bunu mağdur ya da yakınlarından beklemek. Suçlular suç işlerken kurbanla hiç empati yapıyor mu peki? En büyük ceza belki vicdandır ama vicdansız çok insan da var. İnsanı suça teşvik eden sebepler önceden ortadan kaldırılmaya çalışılsa çok daha iyi olur. 

 Bazı şeyler sanıldığı ya da görüldüğü gibi olmayabiliyor. Kitapta bu güzel işlenmiş. Adalet sistemine eleştiriler var. Mahkumların hapisteki zor koşullarına çokça değinilmiş. Hak etmediği cezayı çekenler olması da üzücü. Kitap durağan biraz ama dili akıcı olduğu için kolay okunuyor. Sonu duygusaldı, değişik hissediyor insan. Okurken altını çizdiğim pek çok yer vardı, birkaçını paylaşacağım. Tavsiye edeceğim bir kitap, farklı bakış açısı katacaktır okuyuculara.


"Bana ölüme yaklaşan her insanın değişemeyeceğini ve insan oldukları için ölümle yüzleştiklerinde sadece kendi kabahatlerinin farkına varanların daha sonrasında yeni biri olabilme yeteneklerini keşfedeceğini anlatıyordu."


"Ölmek istediğini dile getirmek belirli bir düzen içinde yaşamak istemediğini söylemenin başka bir yoludur. Belli bir düzen içinde yaşamak istemediğini söylemek ise iyi bir hayata sahip olmak istediğini dile getirmenin başka bir yoludur... Öyleyse ölmek istiyorum demek yerine daha iyi bir hayata sahip olmak istiyorum demeliyiz."


"Size yemin ediyorum ki, insanlar iki ayaklarının üstünde yürümeye başladığı günden bu yana şiddet vakalarını ortadan kaldıracak hiçbir çözüm metodu geliştirilememiştir... Bir tane bile."


7 Kasım 2022 Pazartesi

Kitap Alışverişim 8

 

 


 Merhabalar, birkaç kitap sipariş ettim, az önce elime geçti. Amazon'dan vazgeçemiyorum, genelde en uygun kitapları orada buluyorum. :)

 Kitaplardan bazılarını hiç bilmiyordum, Amazon'da dolaşırken gözüme çarpan kitaplardı ama ilgimi çekince onları da aldım. Kaşık Bükenler eğlenceli bir kitaba benziyor, okumak istedim o yüzden, her zaman dram ya da ağır kitaplar okunmuyor. Muhteşem Telemachus ailesini çok merak ettim açıkçası, astral seyahatçi Maureen, yalan dedektörü Irene, kahin Buddy, telekinetik becerileri olan Frankie ve bunların lideri dolandırıcı Teddy. Arka kapak yazısında her bir ferdinin özel biri olma potansiyeliyle lanetlendiği süper arızalı bir aile olduğu yazıyor. :))

 Kan ve Şeref rastgele gözüme çarpan bir kitap oldu. Kitap Amerika'nın en acımasız mafyalarından biri olan Scarfo çetesi hakkında ve mafyanın ölüm listesinde olan Karga lakaplı adamı anlatıyor. Yazarı araştırınca kitabı daha merak ettim çünkü yazar suç araştırmacısı muhabiriymiş. Yine internette kitap hakkında belgesel roman yazıyordu, bu tarzda bir kitap hiç okumamıştım, ilgimi çekti.

 Pusova yerli gerilim öykülerinden oluşuyor. Seveceğimi düşünüyorum. :)

 Diğer iki kitap zaten bilinen kitaplar, yazarları için aldım. Güzel bir alışverişti benim için. :)


6 Kasım 2022 Pazar

Bir Karakter Meselesi 9 (Tsunade)

 

gif:tenor.com 

 Seriye Naruto'dan Tsunade ile devam ediyorum. Animedeki en önemli kadın karakterdi bence. Ne zamandır aklımdaydı yazmak ancak sıra geldi. :)

 Tsunade gençliğinde en iyi medikal ninjaydı. Savaşlarda yaralıları kurtarmaya çalışırdı. Kardeşi ve sevdiğini kaybetmenin acısı ile kendisinde kan korkusu başlar ve işini yapamaz hale gelir, köyü terk eder. Yıllar sonra köye yeni bir hokage lazım olur ve en uygun kişi olarak Tsunade görülür. Naruto'nun ikna yeteneği sayesinde kadın geri döner ve köyün başına geçer.

 İlk karşılaştıklarında Naruto'yu küçümseyen Tsunade onun azmini gördükten sonra her koşulda onun arkasında durur. Öyle ki köyün ihtiyar heyetine (ben böyle diyorum 😅) bile karşı çıkar ve Naruto'nun dilediğini yapmasına izin verir. Aldığı kararlar, gücü ve cesaretiyle kendisine hayran olduğum biridir. Hem fiziksel hem ruhsal anlamda çok dayanıklıdır. Kan korkusunu aştıktan sonra kendini tekrar bulur. Yaşlı olmasına rağmen kendini genç ve güzel gösterebilen hatta büyük miktarda enerjiyi bünyesinde depolayabilen biridir. Çoğu erkek karakterden güçlüdür. İnsanların hayatı için yapmayacağı yoktur, bildikleri iyileştirici teknik sayısı o kadar fazladır ki öldü ölecek derken kendini bile iyileştirmeyi başarır. Azim ve kararlılık yönünden Naruto ile benzerdir. Pek çok kişinin saygısını kazanan bir hokagedir. Naruto'nun bulunduğu konuma gelmesinde en çok emeği olan insanlardan biridir. Fedakar, düşünceli ve korumacıdır. 

 


5 Kasım 2022 Cumartesi

Çekilişin Kazananı

 



 İyi akşamlar herkese. Bahsettiğim çekilişin kazananı Kitap Cumhuriyetim oldu, kendisine iyi okumalar dilerim. Profilimdeki iletişim formundan bana iletişim bilgilerini gönderirsen en kısa zamanda kargoya veririm. 😊 

29 Ekim 2022 Cumartesi

Kitap Çekilişi

 


 Merhaba arkadaşlar, blogumuzdaki kitap çekilişleri ve hediyeleşmeleri çok güzel buluyorum. Ben de çekiliş yapmak istedim, fotoğraftaki kitaplarımı kazanan kişiye göndereceğim. Katılmak isteyenler yorumda belirtebilir. 5 kasım akşamına kadar katılım devam edecek. 😊

 İçindeki Uyuyan Güzeli Uyandır severek okuduğum bir kitaptı. Yazar sanki sizle sohbet ediyormuş gibi çok tatlı bir üslupla yazmış. Bir İdam Mahkumunun Son Günü ben bayıldım diyemesem de seveni çok. Ben Sana Mecburum şiir kitabı. Ferit Edgü kitapları da seviliyor diye eklemek istedim. :) 


28 Ekim 2022 Cuma

Mantıku't Tayr'dan Seçmeler (Kitap)

  

 


 Sevgili Müfred'in hediye ettiği kitabı okudum. Kendisine bir kez daha teşekkür ediyorum. 😊 Kitap ilahi aşka ulaşma üzerine kısa hikayelerden oluşuyor. Hikayelerin sonunda öğüt verici kısa yazılar da yer alıyor. Kitap ders verici nitelikte, belli konulara dikkat çekiyor ve farkındalık sağlıyor. Kapak tasarımı ve sayfa düzenini çok beğendim, okuması kolaydı, tavsiye ederim. Alıntılara geçeyim. :)


  Bu dünyada şimdiye dek kimse bir an olsun huzur ve rahat bulamamıştır. Bu yolun yolcusu hamlıktan ve çiğlikten el çekmeli, bir an önce olgunlaşıp olgun kimseler gibi davranmalıdır.


 Müslümanlık sadece dille  "Ben Müslümanım" diyip başka bir şey yapmamakla olmaz.


 Sen de Allâhü Teâlâ'nın cemalini görme şevkinde ol! Kendi nefis putunu ateşte yak ki içindeki mücevherler ortaya çıksın!


 Bir kıl ucu kadar dünya hayatının peşinden gidersen, kulluktan çıkıp yanlış yola sapmışsın demektir. Aşk yolunda muradına ermek istersen, dünyaya dair bütün isteklerinden vazgeçmen gerekir.


23 Ekim 2022 Pazar

BCP Ekim- Sarı Duvar Kağıdı, Karanlıkta Fısıldayan (Kitap)

 

 Blogları Canlandırma Projesinde bu ayki temamız gotik/zombi. Birkaç ay önce sırf bunun için aldığım iki kitap vardı. İthaki'nin karanlık kitaplık serisinden olan kitaplara fotoğrafta gördüğünüz üzere tatlı bir dokunuş yapmak istedim. :)) 




 Sarı Duvar Kağıdı

 Kitap dört öyküden oluşuyor ve girişte yazarın sarı duvar kağıdını neden yazdığıyla ilgili açıklama var. Bu yazısını dikkat çekici buldum. Sonu da şöyle bitiyor:

 "Bu öykü insanları delirtsin diye değil, delirmekten kurtarsın diye yazıldı ve işe yaradı da."

 Kitaba adını veren öykü ilk öykü. Benim de en sevdiğim öykü oldu, diğer üç öyküye göre daha çarpıcı buldum. Kitap hasta olduğu için ailesiyle birlikte eski bir konağa taşınan kadının hikayesini anlatıyor. Kocası ve çevresindekiler kadını yeterince ciddiye almıyorlar ve iyileşene kadar çalışmaması gerektiğini söylüyorlar. Kadın da gizli gizli yazılarını yazmayı sürdürüyor ve diğerlerinin yanında normal davranmaya çalışıyor. Kadın yatak odasındaki sarı duvar kağıdından nefret ediyor, eşine duvar kağıdını istemediğini söylese de adam onu ciddiye almıyor, masraf yapmak istemiyor falan. Duvar kağıdını zamanla takıntı haline getiren kadın artık sürekli duvardaki desenleri incelemeye ve değişimleri gözlemlemeye başlıyor.

 Kitap akıcı ve yazarın tarzını sevdim. Hem gizemli hem de etkileyici bir öyküydü. Sinir bozukluğu yaşayan insanların her şeyden mahrum edilip koparılmasına ve bu yüzden daha da kötüye gitmelerine tepki niteliğinde yazılmış. Öykünün sonunda da bunu çok iyi görüyoruz. Öykü zaten kısa, daha fazla açıklama yapmayım.

 "John gerçekte ne kadar acı çektiğimi bilmiyor. Acı çekmem için bir sebep olmadığını biliyor, bu da onu tatmin ediyor."

 "Ondan önce uyuduğumu sandı ama uyumamıştım - yatakta öylece uzanıp öndeki desenle arkadaki desenin birlikte mi yoksa ayrı ayrı mı hareket ettiğini anlamaya çalıştım saatlerce."

 "Uzun süre arkadaki şeyin, o soluk desenin ne olduğunu anlayamamıştım ama şimdi bir kadın olduğundan eminim."

 

Karanlıkta Fısıldayan

 Bu kitap beklediğimden çok daha iyiydi, gizemli ve dikkat çekici. Kitap bir profesörün yaşadığı gizemli durumu anlatışı ile başlıyor. İlk sayfada durumu pek anlamıyorsunuz ama kitabın sonunda neyi kastettiğini anlıyorsunuz. Vermont selinin ardından insanlar nehirlerde garip varlıklar gördüğünü iddia etmeye başlıyor. Profesör New England folkloruna da hevesli biri olduğu için tartışmalara dahil oluyor. Çeşitli ve detaylı açıklamalarda bulunup durumu reddediyor. Ta ki bir gün çiftlikte yaşayan Akaley'den mektup alana kadar. Mektubun içeriği profesörü şaşırtıyor ve zamanla ikili arasındaki mektuplaşma başlıyor.

 Yazarın anlatım gücüne hayran kaldım. Sıradışı bir kurguyu gerçekçi şekilde anlatmış. Karakterin çelişkilerini, korkusunu ve aynı zamanda bilinmeyene olan merakını iyi aktarmış. Akaley'in mektupları en merakla okuduğum kısımlardı, bir de finali tabi. Spoiler olmasın diye fazla açıklamıyorum ama baştan sona beğendim kitabı. Gerilim ve gizem sevenlere tavsiye ederim. Yazarın başka kitaplarını okumak için sabırsızlandığımı söyleyebilirim. :) Profesörün Akaley hakkındaki çıkarımlarını içeren alıntılarla yazımı sonlandırıyorum. 

"Beynim altüst oldu; önceden olsa açıklamalara sığınacağım yerde şimdi hayretlerin en inanılmazına, en anormaline inanmaya başlamıştım. Hayati kanıtların kapsamı menfur biçimde geniş ve boğucuydu; Akaley'in serinkanlı, bilimsel tavrının -ki o tavır çıldırmış, bağnaz, histerik ve hatta aşırı hayalci bir tavırdan son derece uzaktı- düşüncelerim ve yargılarım üzerinde büyük etkisi olmuştu."

"Adamın tüm karakteri sinsi bir mutasyona uğramış gibiydi, öylesine kökten bir mutasyon ki, hem önceki hem şimdiki halinin akıl sağlığının aynı ölçüde yerinde olduğu varsayımlarını uzlaştırmayı imkansız kılıyordu. Kelime seçimi, imla, hepsi hafifçe farklıydı. Yazı üslubuna karşı akademik hassasiyetim sayesinde, her zamanki tepki ve ritimlerde sapmalar seziyordum. Bu kadar kökten bir değişime yol açan duygusal sarsıntı veya ruhsal aydınlanma çok şiddetli olmalıydı."


22 Ekim 2022 Cumartesi

Doğu Ekspresinde Cinayet (Kitap)

 


 Yıllar önce yazarın sadece bir iki kitabını okumuştum ama aklımda bir şey kalmadığı için bir kitabını daha okuyum diyerek kütüphaneden aldım bunu.

 Dedektif Poirot'un bindiği Doğu Ekspresinde bir cinayet işlenir. Yılın o dönemlerinde tenha olan trenin normalden kalabalık olması cinayeti daha karmaşık hale getirir. Kar yağışı nedeniyle yol da kapanmıştır. Poirot cinayeti çözmek için çok kişiyle görüşür.

 Kitabın genelinde dedektifin sorgulamalarını okuyoruz. İnsanların kişiliklerini de hesaba katarak akılcı sorular soruyor. Yeterince bilgi topladıkları sonra bir oyun oynamaya karar veriyor. Kitabı okurken daha çok bulmaca çözüyor gibi hissettim. Okuması keyifliydi ama gerilim ya da heyecan hissettirmedi bana. Ben polisiyede gerilimi, kovalamacayı, heyecanı severim. Hani meraktan duramayıp sayfaları hızlı hızlı çevirirsiniz ya bu kitapta olmadı o. Sonu enteresan bir şekilde bağlanmıştı. Dedektif zeki ve dikkatli biri. Sonu şaşırtıcıydı ama bazı kısımlar biraz zorlama gibi geldi. Bir de ben artık polisiyelerde katilin kim ya da kimler olduğunu umursamıyor, tahmin etmeye çalışmıyorum. Çünkü çoğu kurguda katilin farklı kişi olduğu düşündürülmeye çalışılıyor. Bence süreç, olayların akışı ve merak uyandırıcılık daha önemli. Okuması rahat olan, kafa dağıtmalık bir kitap okumak isteyenlere tavsiye ederim. 

17 Ekim 2022 Pazartesi

Bir Karakter Meselesi 8 (Uchiha Obito)

  

 Yine bir Naruto karakteri ile geldim. Aslında bu karakteri yazmayı düşünmüyordum, ağır spoiler içerdiği için. Naruto'yu izlemeyi düşünenler okumasın bu yazıyı. :)

 

gif: icegif.com


 Obito'yu anlatmaya nereden başlasam bilmiyorum. En iyisi en baştan anlatayım. Kakashi ve Rin'in takım arkadaşı, Minato'nun öğrencisi olarak karşımıza çıkıyor animede. Tatlı bir çocuktu, saf ve mızıkçı, o dönemlerde kuralcı ve güçlü olan Kakashi'yi kıskanırdı. Kendisi aynı zamanda Uchiha klanının bir üyesiydi. Aslında çocukluğunu izlerken onu hep Naruto'ya benzetmiştim, aklı bir karış havadaydı Obito'nun da. Takım arkadaşı Rin'e aşık olmuş ama ona hiç söyleyememişti. 

 Günün birinde bir göreve gönderilmeleri üçlü için felaketin başlangıcı olur. Aksilikler üst üste gelir ve seçim yapmak zorunda kalırlar. Düşmanla çarpışırlar ve Kakashi Obito'yu korumak isterken gözünü kaybeder. Hemen ardından girdikleri mağara da yıkılır, Obito göçük altında kalır. Veda konuşması yaparak sharinganını (uchiha klanına mensup olanların sahip olduğu özel göz) Kakashi'ye verir. Kakashi böyle bir fedakarlığın altında ezilir ve üzüntüsünü hep yaşar. Obito Kakashi'yi hem kurtarmış hem de ona gözünü vermiştir.

 Obito ağır yaralanmasına rağmen bir başkasının müdahalesi ile yaşama tutunur. Aslında yarım bir hayattır bu ve iyileşmesi çok uzun sürer. Herkes onun öldüğünü sanmaktadır. Obito'nun aklı hep iki arkadaşındadır, iyileşip karşılarına çıkmak için can atarken hiç beklenmedik bir sahneye şahit olur. Bu noktada adeta yıkılır ve eski Obito yoktur artık. Nefretine teslim olur ve gizliden gizliye güç kazanır. Bu uğurda pek çok kişiyi feda eder. Kimliğini hep saklı tutar. Kendisini iyileştiren kişi ile dünyaya kafa tutmaya başlarlar. Büyük planlarını adım adım uygulamaya koyarlar. Obito günün birinde Kakashi ile yüzleşmek zorunda kalır. İkisi için de zor bir durumdu özellikle Kakashi'nin onun yüzünü gördüğü andaki ifadesini unutamıyorum. Bunca yıldır kendisi yüzünden öldüğünü düşündüğü kişi hayattadır. 

 Temiz kalpli bir çocuğun bir çıkmaza girip bu denli değişmesi üzücüydü. Gözü tamamen döndüğü için sadece hedefine kilitlendi, yapamayacağı şey yoktu. Aslında dünyanın çok kötü ve acımasız bir yer olduğunu kabullendikten sonra doğru olduğuna inandığı şeyi yapmayı tercih etti. Tabi bu geride o kadar yıkım bırakmasını haklı çıkarmaz. Özellikle bir kişi vardı ki ona nasıl kıyabildi anlamak zor. Her şeye rağmen Naruto sayesinde içinde aydınlık bir taraf kalmış olduğunu gördük.

 İzlerken düşündüm, o sahneyi görmeseydi ne olurdu? O zaman tüm anime baştan sona değişirdi. Olacak olan oluyor bir şekilde, karanlığa zorla itilmiş bir karakterdi. Yine de sevdiğim ve unutamayacağım karakterler içinde yerini aldı. Duygularını uçlarda yaşaması onun talihsizliği oldu ve İtachi gibi bir Uchihalı olmanın bedelini ödedi aslında.

 Daha önce okumamış olanlar Kakashi yazıma buradan ulaşabilir. Adını o kadar andım ki buraya ekleyim dedim. :)



12 Ekim 2022 Çarşamba

Kitap Alışverişim 7

 


 Merhabalar, Amazon'da prime üyeleri için indirim günleri var, bugün son gün sanırım. Listeme önceden eklediğim kitaplara bakınca pek de indirim denk gelmemiş. Genelde %10 indirim var kitaplarda, hiç indirim olmayan da var. Bazı kitaplarda %50 %60 falan indirim gördüm ama onlar almayı düşündüğüm kitaplar olmayınca almadım.

 Drizzt'in 11. kitabını indirimli aldım. Başka sefere belki daha zamlı olacak, az da olsa indirim indirimdir dedim. :) Seri beni hiç sıkmadığı için okudukça bir yandan almaya devam ediyorum. :) Seriyi ilk okuduğumda 8.kitaba kadar okumuştum, gerisini hiç bilmiyorum. Spoiler yemeyim diye konusuna da bakmadım kitabın. :) 

 İthaki'nin Unutulmuş Fantastik Klasikler serisi bu aralar dikkatimi çekince iki kitabını aldım. İndirimde değildi ama ucuzdu kitaplar. Özellikle 545 sayfa olan Ourobos Yılanı'nı 14'e alınca sevindim. Diğeri de 22 lira. Soğuk esprimi de yapayım, unutulmuş olunca ucuz tabi kitaplar. 😅😅 Kapaklarına bayılıyorum bu serinin, renkler ve tarz çok iyi. 

 Esma-i Hüsna kitabını da ara ara okumak, faydalanmak için aldım. Bende bir tane vardı kaybetmişim, bunu aldım bu sefer. Şimdilik benden bu kadar, Başka alışverişlerde görüşmek üzere. :) 


11 Ekim 2022 Salı

İnce Memed 1 (Kitap Tanıtım)

 


 Seriyi uzun süredir merak ediyordum. Kütüphanede görünce aldım hemen. Yazardan okuduğum ilk kitap oldu.

 Çukurova'daki Değirmenoluk köyünde insanlar zar zor geçinmektedir. Başlarında bir ağa belası vardır, köle gibi insanları çalıştırır. Annesi ile bir başına yaşayan İnce Memed çektiği eziyetten bıkmıştır. Sevdiği kızın da ağanın yeğeni ile evlendirileceğini duyunca kızı alıp kaçar. Ancak ağa peşlerindedir, iyi bir iz sürücü bulmuştur. O gün olanlar olur, Memed ağayı ve yeğenini vurup köyden ayrılır. Daha önce tanışıp yanına sığındığı başka bir köylü de seni bırakmazlar diye onu götürüp eşkıyaların içine sokar.

 Memed'in eşkıyalık macerası böyle başlar. Kötülere karşı çıkar, köylüyü destekler ama Memed'in de hatalı yanları vardı. O yüzden hiç kusuru olmayan bir kahraman gibi yansıtılması pek hoşuma gitmedi. Bazı yerlerde sinir oldum Memed'e.

 Yazarın dili oldukça akıcı, betimlemeler çok iyiydi ve pek uzatılmamıştı. Diyaloglar çok doğal ve kısa kısa olunca bir yerden sonra hep aynı gibi gelmeye başladı. Kitabı okurken eski Türk filmlerini izliyor gibi hissettim. Konu nedeniyle çok da ilginç gelmedi bana, yazar ne kadar iyi anlatmış olsa da zaman zaman sıkıldım. Ders alınacak kısımlar çoktu elbette. İnsanların çektiğine üzülüyorsunuz, o kadar eziyetin üstüne herkes kendini bildiğini yapmaya başlıyor. Dönemin sorunları iyi aktarılmış.

 Şimdilik bu kitap bana yetti, devamını okuma konusunda hevesim yok. Ağalık, eşkıyalık, köy konularını sevenlere tavsiye ederim. 


4 Ekim 2022 Salı

Drizzt Efsanesi 5.Kitap- Gümüş Damarları

 



 Drizzt'in maceraları devam ediyor, uzun bir aradan sonra 5.kitabı okudum. :) Serinin 4. kitabının sonunda Drizzt ve arkadaşlarının yeni bir maceraya çıktığından bahsetmiştim. Bu bölümde bu maceralı yolculuğun detaylarına iniyoruz. 

 Cüce Bruenor, pek az hatırladığı kadim yurdu Mithril Salonu ve hazineleri bulma konusunda kararlıdır hatta bu, hayattaki en büyük amacıdır. Uzun yıllar özlemini çektiği cüce diyarını bulabilmek umuduyla kara elf Drizzt, barbar Wulfgar ve buçukluk Regis ile yollara düşer. Rahatına düşkün ve tembel Regis'in neden böyle tehlikeli bir yolculuğa katıldığı ise dostlar arasında merak konusu olur. Peşindeki amansız kiralık katil Entreri'nin farkına varan Regis için tek çare evinden apar topar uzaklaşıp bu gruba katılmak olmuştur.

 Yol arkadaşlarının isimleri bir önceki kitapta gelişen savaş nedeniyle millerce öteye ulaşmıştır. Bu da farklı sorunları beraberinde getirir. Bir büyücü Drizzt'in elinde çok önemli bir nesne bulunduğunu varsayarak onu gözüne kestirir. Hem katil hem büyücünün adamları grubun peşindedir. Yol arkadaşları ise bilgi peşinde çok yol kat edip cücenin yurdunu aramaya devam ederler. Pek çok tehlike atlatıp ölümden dönerler. Yine de ölüm onları bulmadığı sürece pes etmeye niyetleri yoktur.

 Kitap boyunca macera devam ediyor ve vardıkları noktada cüce beklediğinden çok farklı ve acı bir gerçekle yüzleşiyor. Bütün çabaları boşuna mıydı ve yıllarca hayalinde büyüttüğü mekân cüce için artık ne ifade ediyordu? 

 Yazarın tarzını sevdiğim için kitabı yine beğenerek okudum. Karakterleri ifade ediş şekli, iç seslerini aktarışı, onları harekete geçiren motivasyonlara değinişi güzel. Bu sayede karakterler daha gerçekçi geliyor ve onlarla birlikte kızıp üzülebiliyorsunuz. Yazarın dili de akıcı olunca kolay okunuyor. Dövüş kısımları da okurken gözümde canlanabiliyor, bu da yazarın bir başka yeteneği.

 Her ne kadar yüzey dünyasında dışlanmaya alışkın olsa da Drizzt'in beklemediği bir yerde ve anda kapıdan geri çevrilmesi ile nasıl hayal kırıklığına uğradığını gördük. Tek, küçük bir beklenti bile insanı duygusal çöküntüye sokabiliyor. Bunu dostu da hemen fark ediyor.

"Seni geri çevirmeleri kalbini kırdı," diye gözlemledi Wulfgar. "Kaderini gönüllü olarak kabul ettiğini sanıyordum. Bu seferki neden o kadar farklı?"

 Drizzt ile kiralık katilin yüzleşmesi ve ikisinin de kendisini diğeri ile kıyaslaması sevdiğim detaylardı. Bu noktada hâlâ görüyoruz ki Drizzt kendinin yeterince farkında değil. Sürekli geride bıraktığı karanlık ırkını ve ailesini düşünüp kendisinin gerçekten onlardan farklı olup olmadığını sorguluyor. Acaba bir hataya düşecek miyim, onlara benzeyecek miyim endişesi var üzerinde. Halbuki karakteri çoğu kişiden daha sağlamdır. Aşağıdaki alıntı da ikili arasındaki durumu iyi özetliyor.

 Entreri de Drizzt'e eşit derecede nefretle bakıyordu. Drowda(Drizzt) gördüğü potansiyel ne büyüktü oysa! Fakat affedilmez nitelikteki bir zayıflıkla lekeleniyordu. Belki de kiralık katil, Drizzt'te fark ettiği sevgi ve şefkat duyma özelliğini kalbinin derinliklerinde kıskanıyordu. Kendisine tıpatıp benzeyen Drizzt, adamın duygusal boşluğunu daha fazla vurguluyordu.


2 Ekim 2022 Pazar

Örmeye Devam

 


 Amigurumi örmeyi severim. Ne zamandır sınav bahanesi ile elime tığ almıyordum. Geçenlerde tekrar örmeye başladım. Rahatlatıcı yanı var ama insan bir yandan da sonucu çabuk görmek istiyor. Bugün inat edip saatlerce ördüm ve sonunda bitirdim bu bebeği. İnternetten satmayı düşünüyorum, hem kendime bir meşgale çıksın hem de satışlardan kazanırsam kitap alırım. :)) Kursa da gittiğim için 10 günde ancak bitirebildim. Saçı ve elbisesi bayağı sabrımı zorlasa da bitti şükür. Bir süre daha sade, basit tarifler denerim sanırım. :)







27 Eylül 2022 Salı

Bir Karakter Meselesi 7

 

Gif: tenor.com

 Seriye Mushishi animesinden Ginko ile devam ediyorum. Bence çok orijinal bir karakter, bu yüzden bayağı sevmiştim. :)

 Ginko çok az insanın görebildiği mushi denen varlıkları görmektedir. Henüz çocukken mushiler yüzünden bir gözünü kaybeder ve buna bir çözüm bulunamaz. Sırlarla dolu mushileri araştırmaya başlar ve bunu meslek edinir. Ancak bir sorunu daha vardır, Ginko'nun herhangi bir yerde uzun süre kalmaması gerekmektedir. Aksi halde mushileri bulunduğu mekana çekmektedir.

 Diğer insanların aksine Ginko mushilerden nefret etmez, onları hayatın doğal bir parçası olarak görür. Hatta onlara zarar vermemek için elinden geleni yapar. O tuhaf yaşam formlarıyla arada bir konuşması da bence onların dünyasını çok iyi anlamasından kaynaklanıyor. Mushiler virüsler gibi hiç ummadığı anda insanların içine sızar ve belirtiler ortaya çıktığında çok geç olur. Ginko burada devreye girerek, iyi analiz yaparak mushinin türünü ve onun nasıl uzaklaştırılacağını belirler.

 Ginko hiç alıngan bir insan değil. Ona inanmayan kişiler çok oldu ama bildiğini uygulamaya devam etti. Yeri geldi karşısındakine tokat gibi laflar savurdu ama kimseye arkasını dönmedi. O insanları da mushileri de olduğu gibi kabul edip beklentisiz yaşayan biri. Yapacağını yapıp, işini halledip yoluna devam etti hep. Anime boyunca tek bir başarısızlığı, çözemediği bir durum oldu. Oradaki üzüntüsünü hissedebildim. Aslında başkaları için çabuk endişelenen biri ama belli edemiyor. Yapısı nedeniyle kendisini insanlara çok yakın bulduğunu düşünmüyorum. Bu yüzden yeterli samimiyeti yakalayamıyor. Biraz unutayım ileride animeyi tekrar izleyeceğim. Beni bayağı etkileyen bölümler vardı. :) Video bırakayım, karmaşık gibi görünse de anime yavaş ilerliyor, sanki ağır çekimde izliyorsunuz gibi ama bu gerçekçiliğini ve doğallığını da artırıyor. :) 

 


19 Eylül 2022 Pazartesi

Kitap Alışverişim 6

 


 Hiç bu yılki kadar kitap alışverişi yaptığımı hatırlamıyorum. Bu alışverişimde yine indirime dayanamadım ve aklımdaki bazı kitapları da aldım. :))

 Rüzgarın Gölgesi kitabı ilk gördüğümden beri ilgimi çekiyordu, konusunu da okuyunca muhakkak almalıyım dedim. Ancak fiyatı yüksekti ve bazı sitelerde de yoktu, %51 indirimli görünce hemen aldım, bayağıdır takipteydim. Ruhların Kırıldığı Vakit kapağı nedeniyle hoşuma gitmişti, konusu da dikkatimi çekince okumalıyım bunu dedim. Sevgili Deeptone'un kitabı Derin Mavi'yi bulunca kaçırmak istemedim. Neler yazdığını merak ediyorum. :))

 İthaki'nin Japon klasiklerinin kapakları harika değil mi ya, insanın alası geliyor hepsini. :)) Nagasaki'nin Çanları kitabını uygun fiyata aldım. Sağlıkçı olan yazar İkinci Dünya Savaşı'nda Nagasaki'ye atılan atom bombası sonrasında yaşananları anlatıyor. O dönemde insanlara yardım etmek için çalışmış. Olanları ilk ağızdan okumak bilgilendirici olacak.

 Son Gemi kitabı bir öykü seçkisi. 2016 yılında SonGemi dergisinde yayınlanan ve en çok okunan öykülerden oluşmakta. Kitap oldukça ucuzdu (4,9 TL) kaçırmak istemedim. :) 


16 Eylül 2022 Cuma

Bir Karakter Meselesi 6 (Yuta Okkotsu)

 Bir ara Bir Karakter Meselesi serisini yazıp bırakmıştım. Karakterlerin hepsi Naruto animesindendi, bu kez başka karakterlere de yer vermek istiyorum.


 Jujutsu Kaisen 0'dan Yuta Okkotsu


gif: tenor.com

 Fragmanı ilk izlediğimde bu karakteri çok seveceğimi hissetmiştim, gerçekten de öyle oldu. Anime filmini tekrar izlemek için sık sık sitelere bakıyorum ama hâlâ yok. Daha ne kadar bekleyeceğiz? (Sabırsız ben 😅)

 Yuta'nın hikayesine geçeyim şimdi, daha önce biraz anlatmıştım ama bu kez kendi bakış açımı katarak yazacağım. Biraz spoiler içerir. :) 

 Yuta henüz çocukken kendi yaşlarında bir kızla arkadaş olur. İkisi o kadar iyi anlaşır ki birbirlerine bir söz verirler. Büyüyünce de hiç ayrılmayacak ve evleneceklerdir. Bu sözden kısa bir süre sonra Yuta, arkadaşının geçirdiği kazaya şahit olur. Şoka girer ve kızın ölümünü kabullenmek istemez. O günden sonra Yuta'nın hayatı kararır ve bir lanetle yaşamak zorunda kalır. Onun için çok zor bir süreç başlar, zamanla yalnızlaşır. Kendini insanlardan uzak tutmaya çalışır çünkü başındaki lanet kendisine zarar verenlerin canına okumaktadır. Yuta temiz kalpli ve olgun biri, gördüğü tüm zorbalıklara rağmen kimseye kendisi yüzünden bir zarar gelmesini istemez. Animede hep gözlerinin altını kararmış halde görüyoruz. Bu bana Gaara'yı anımsattı. İçinde bulunduğu uzun vadeli stresli durum yüzünden uyku problemi çektiği çok açık. Sürekli kendinden çok başkalarını düşünerek ve suçluluk hissiyle yaşamış.

 Yuta' nın hayatı Gojo'nun onu bulması ile değişir. Akademide bir hoca olan Gojo onu cesaretlendirip lanetle başa çıkabileceğini söyler. Yuta'nın gideceği okuldaki öğrenciler onu tanımadığı için başta hakkında pek olumlu düşünmezler, sanki onlara ayak bağı olacak zayıf biri sınıflarına geliyor gibi tavır takınırlar. Ancak Yuta'nın sınıfa adım atması ile hepsi şaşkına döner. Bu kısmı izleyip görün, daha fazla spoiler vermeyim. :)

 Azimli ve kararlı olan Yuta sonunda bir umut ışığı bulduğu için elinden gelenin fazlasını yapar, çok çalışır. Bu, çok çalışma hikayelerine bayılırım her zaman. :)) O kendini geliştirmek için uğraşırken kötü taraf da boş durmaz. Yuta'nın sahip olduğu lanet, yani büyük güç akbabaların dikkatinden kaçmaz. Yuta kendini acımasız bir komplonun içinde bulur. 

 Yuta arkadaşlarına kısa sürede fazlasıyla bağlanmıştır. Bunun nedeni bence ilk kez birilerinin yanında kendisi gibi davranabilmesidir. Yani o okulda her şeyi kontrol etmek zorunda değildir, arkadaşları ve Gojo güçlüdür. Ne kadar iyi biri olsa da karakterimiz tecrübesizdir. İçinden geldiği gibi davranır ve engelleri aşmaya çalışır. Zaman zaman öfke ve nefretle dolsa da hep doğru yolu seçtiğini düşünüyorum. Yuta'nın karakter gelişimi, sonda bir şeylerin farkına varması çok iyiydi. Benim için unutulmaz karakterlerin arasına girdi. :) 

 


14 Eylül 2022 Çarşamba

8 Dakika (Kitap)

 


 Bu kez blog arkadaşlarımızdan İrem 'in kitabı 8 Dakika ile karşınızdayım. Kendisini tebrik eder ve başarılarının devamını dilerim. :)

 Araştırmacı gazeteci olan Melisa doğum gününde bir sürprizle karşılaşır. Sevdiği Profesör Becker ona beklemediği bir hediye verir. Bu vesile ile Mel İzlanda'ya doğru yolculuğa çıkar, bir yandan da gizemli bir durumu açığa çıkarmaya çalışır. Korunaklı Şehir efsanesini çözmek zorundadır.

 Öncelikle konu çok ilgi çekici. Ön sözde de belirtildiği gibi Güneş yok olursa ne olur? Kitap boyunca küresel ısınmanın getirdiği olumsuzluklara, önlem alınması gerektiğine dikkat çekiliyor. Farkındalık açısından çok güzel. Okurken insan olarak dünyayı nasıl tahrip ettiğinizi düşünüp duruyorsunuz. Verilen bilgiler güzel ve aydınlatıcıydı.

 İrem'in anlatımı oldukça akıcı, kitap bir çırpıda okunuyor. Sonunu da heyecanla okudum. Kitap ince olduğu için çabuk bitti. Açıkçası daha detaylı ve uzun olmasını isterdim. Karakterlere dair daha fazla bilgi edinmek güzel olurdu. Genel olarak kitabı sevdim ve tavsiye ederim. :)



13 Eylül 2022 Salı

Hediyelerim

 


 Sevgili müfred'in gönderdiği paket elime ulaştı. Geçen gün kitap paylaşımı yapmıştı,  beğendiğimi söyleyince incelik gösterip bana hediye etmek istedi. Çok teşekkür ederim kendisine. Benim için faydalı olacak kitaplar, dikkatle okuyacağım. Diğer hediye de çok hoşmuş. 😊 

8 Eylül 2022 Perşembe

Kitap Alışverişim 5



 

 Bu yıl fırsat buldukça kitap alıyorum. :) Ne zamandır Tolkien'in kitaplarını okumak istiyordum. Şu ana kadar sadece Hobbit'i okumuştum. Yüzüklerin Efendisi film serisine bayılsam da kitaplarını henüz okumadım, onları daha sonra almayı düşünüyorum. Amazon'da bu üç kitabı indirimde görünce hemen aldım. Üçü 110 tl tuttu, aynı gün 120 tl kitap alana 40 tl indirim kampanyası başlamış, onu kaçırdım. Kitap alacaksınız aklınızda bulunsun. :)) 

  Kitapların resimli olduğunu bilmiyordum, görünce sürpriz oldu, çok güzel baskılar. Gondolin'in Düşüşü renkli baskılı, Hurin'in Çocukları renksiz baskılı. Silmarillion'un ise sayfadaki kenar boşlukları biraz fazla ama olsun. Tolkien fantastiğin babası gibidir. İthaki'den bu kitapları okuyacağım için mutluyum. :)






5 Eylül 2022 Pazartesi

Kargom Geldi

 

 


 Blog arkadaşımız sevgili aytacrafts bana çok güzel bir kargo gönderdi. Hepsini ayrı ayrı çok sevdim, kolyenin minnoşluğuna bayıldım. Tütsülüğün işçiliği de harika gerçekten, renkler çok hoş. Kaktüsü de çok severim, ayrı sürpriz oldu bana. 😀🥰🌺Onun el işlerini çok beğeniyorum, kendisine çok teşekkür ederim, emeğine sağlık. Severek kullanacağım hepsini. Ben de sınavdan sonra ona amigurumi örüp göndereceğim. 😊

 

4 Eylül 2022 Pazar

BCP Ağustos- Masallar(Kitap)



 "Ama yetişkinlerin çok azı, bir zamanlar kendilerinin de çocuk olduğunu ve bir çocuğun nasıl yaşadığını, nasıl çalıştığını, nasıl oynadığını ve neyi sevip sevmediğini anımsar."


 Bu ayki yazım gecikti, okuma konusunda pek hızlı değilim bu aralar. Ağustos ayının teması Latin Amerika ya da seçkin yazarlar ve yönetmenler. Ben Nobel edebiyat ödüllü Hermann Hesse'nin Masallar adlı kitabını seçtim. 

 Kitap çok sayıda masaldan oluşuyor. Yazarın anlatımını ve çeviriyi beğendim. Birbirinden ilginç masallar insanı farklı dünyalara sürüklüyor adeta. Bazıları çok akıcı ve bir çırpıda okunurken bazıları fazla durağan geldi bana. İçlerinde pek sevemediğim birkaç masal olsa da çoğunu sevdim ve okuduğuma memnun oldum. Betimlemeler ve karakter tahlilleri çok iyiydi. Yeşil kapağı da kitabın doğanın bir parçası olduğunu düşündürdü hep bana. :)

 Buradaki masallar daha çok büyüklere hitap ediyor ve alışılmışın aksine pek de mutlu sonla bitmiyor. Okurken bazı karakterlerle ben de sürüklenip gittim. Yeri geldi çirkin cüceyle birlikte çaresizliği ve öfkeyi hissettim, yeri geldi Augustus'u tutup kendine gelmesi için silkelemek istedim. Başka bir gezegenin kralına barış için çözüm önermeye çalışan gençle birlikte içime hüzün düştü. Ozan Han Fook ile seslerin izinde kaybolup gittim. Iris'in Anselm'e verdiği naif görev gözlerimde bir ışıltının belirmesine sebep oldu. 

 Masallar her ne kadar hayali olsa da gerçekçi yanları da vardı, güzel mesajlar içeriyordu. Uzun zaman önce yazılmasına rağmen güncelliğini koruyor, zamanımızın pek çok sorununa değinmiş yazar. Masallara farklı bir bakış getiren, insanı düşler aleminde yolculuğa çıkaran bu kitabı herkese tavsiye ederim. :)


23 Ağustos 2022 Salı

Zaman Makinesi (Kitap)

 



"İnsanoğlu intihar etmişti. Kendine hedef olarak kararlılıkla rahatı ve kolayı, düstur olarak da güvenli ve istikrarlı dengeli bir toplumu seçmiş ve muradına ermişti- ama sonunda gele gele bu duruma gelmişti işte."


 Bilimkurgu edebiyatının tanınmış kitaplarından biridir Zaman Makinesi. Kısa olduğu için bir çırpıda okunuyor. Türü sevenlerin ilgisini çekecektir. 

 Zaman Gezgini, dostlarına bir zaman makinesi icat ettiğini söylediğinde kimse ona inanmaz. Sonrasında gezgin üstü başı dağınık halde karşılarına çıkar ve zamanda yolculuk yaptığını iddia ederek başından geçen her şeyi anlatır. Kitap boyunca Zaman Gezgini'nin bu anlattıklarını okuyoruz. Sekiz yüz iki bin yedi yüz bir yılına gittiğinde orada güzel, narin ve zayıf insanlarla karşılaşır. İnsanların hiçbir sorumluluğu olmadığını ve kavgadan uzak,  rahat yaşadıklarını düşünürken pek çok bilinmezlikle karşılaşır. Yukarıdünya ve yeraltıdünyasının farklılıklarını kavrar. Geleceğe dair olumlu düşünceleri gittikçe yok olur.

 Kitap akıcı şekilde başlıyor ve anlaşılır bir dille yazılmış. İlerledikçe bazı kısımların yüzeysel geçildiğini gördüm, daha fazla açıklama beklerdim. Zaman Gezgini bazı konularda çok çabuk kanıya varıyor ve gelecekteki tuhaf insanlarla hemen iletişime geçmeyi başarıyor. Tamamen farklı bir dünyaya gidince araştırma ve inceleme safhası bu kadar kısa olmaz gibi. Bir de gidilen yıl çok abartılı geldi bana. Bu gidişle dünya daha kaç yıl daha varlığını sürdürür bilemiyorum. Yazarın hayal gücü ve anlatımı güzeldi. Toplumsal konulara değinişi ve kitabı teknik terimlere boğmaması hoşuma gitti. Yazıldığı döneme göre güzel bence. Takıldığım birkaç detay dışında diyeceğim yok, kitap kısa zaten. 


Kış Bahçesi (Kitap)

    Bir süredir okuma konusunda yavaşım, Ramazan ve bayram derken günler çabuk geçmiş. Yazardan okuduğum ilk kitaptı bu, oldukça sevdim ben....