Merhabalar, kitabı çeşitli sebeplerden okumam vakit aldı. Şu sıralar kafam ve ilgim başka yerdeydi. :)
Serinin 9. kitabı kara elf diyarındaki karışıklıkla başlıyor. Gücünün büyük çoğunluğunu büyüye borçlu olan kara elfler büyünün bozulması sonucu büyük bir karmaşa yaşamaktadır. İnandıkları Örümcek Kraliçe Lolth kimsenin çağrısına yanıt vermemektedir. Bu yüzden herkes yer altı şehrinin ilk evi olan aileyi suçlar, çünkü Dtizzt'i ellerinden kaçırmışlardı ve düzenledikleri tören mahvolmuştu.
Kötü kalpli Lolth büyünün geri dönmesi üzerine yine karanlığını saçmaya ve suçlanan aileyi desteklemeye devam eder. Cüceler mekanına yapılacak fethi de onaylamaktadır. Ancak şehirde dengeler çok bozulduğu için kimse kimseye güvenmemektedir.
Tüm bunlar olurken yüzeyde dostlarıyla yaşayan Drizzt de yakın arkadaşı panteri kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya kalır ve panteri yaşatmak için elinden geleni yapar. Aynı zamanda Catti-brie ile arasında duygusal bir gerilim yaşanır. İkisinin de birbirine karşı hisleri vardır ama ikisi de bir aşk için henüz hazır değildir.
Sonunda hazinelere konmak isteyen kara elflerin saldırısı başlar ve iki taraf yoğun bir mücadeleye girer. Cücelerle ittifak kurmaya pek çok şehirden savaşçı gelir. Sayıları az olsa da cüceler umudunu yitirmeden dövüşmeye devam eder.
Öncelikle 8. kitabı okuduktan sonra burada kiralık katili görmeyi umuyordum, biraz hayal kırıklığına uğradım. Çünkü yer altındaki kara elflerin kaosundan çok beklenmedik karakter olan Entreri'yi okumak daha ilgimi çekiyor. Şu ana kadar Drizzt ve Catti-brie arasındaki durumdan hiç bahsetmedim, çünkü onaylamıyorum ama bu kitapta hisleri iyice açığa çıkınca bahsetmek zorunda kaldım. Kız öncesinde başkasını seviyor ve evlenecekken aynı anda Drizzt'e de dostluğun ötesinde yakınlık duyuyor, bu hoş değildi bence. Yazara burada sinir olduğumu söyleyebilirim, sanki Drizzt çok kusursuz, bir hata ekleyim bari demiş. Kara elfler yüzlerce yıl yaşadığı için yaş farkından dolayı da çok uyumsuz olduklarını düşündüm. Keşke hep ilk zamanlardaki gibi dost olarak kalsalardı.
Bu kitapta çok yan karakter olması hep onların dövüşünü okumamız beni biraz sıktı. Açıkçası Drizzt, panter ve kiralık katil dışındakilerin dövüşü pek ilgimi çekmiyor. :)) Bakalım sonraki kitap nasıl olacak?
Geleceğin geçmişten veya bugünden daha iyi olacağına inanmazsak ya drow toplumundaki gibi her gün nefsimizi tatmin etmek uğruna boş bir mücadeleye gireriz ya da umutsuzluğa kapılıp ölümü bekleyerek hayatımızı heba ederiz.
İçgüdülerimizin sık sık sevdiğimiz kişiler için beslediğimiz gerçek arzularla taban tabana çelişmesi ne kadar da ironik.
Onların değil asıl bizim gerçek bir toplu amacımız vardı. Onlar değil biz birliktelik nedir anlıyor, paylaşılan daha ulvi bir prensip için savaşıyor, yapmamızın gerekebileceği her türlü fedâkarlığın diğer herkese yarar sağlayacağını biliyorduk.
Ağır yaralı olduğunu biliyor ama yine de gülümsüyordu. Gümüşay Hanımı bu gece ölse bile gülümseyerek ölürdü çünkü yüreğinin sesini dinliyordu.