"İnsanoğlu intihar etmişti. Kendine hedef olarak kararlılıkla rahatı ve kolayı, düstur olarak da güvenli ve istikrarlı dengeli bir toplumu seçmiş ve muradına ermişti- ama sonunda gele gele bu duruma gelmişti işte."
Bilimkurgu edebiyatının tanınmış kitaplarından biridir Zaman Makinesi. Kısa olduğu için bir çırpıda okunuyor. Türü sevenlerin ilgisini çekecektir.
Zaman Gezgini, dostlarına bir zaman makinesi icat ettiğini söylediğinde kimse ona inanmaz. Sonrasında gezgin üstü başı dağınık halde karşılarına çıkar ve zamanda yolculuk yaptığını iddia ederek başından geçen her şeyi anlatır. Kitap boyunca Zaman Gezgini'nin bu anlattıklarını okuyoruz. Sekiz yüz iki bin yedi yüz bir yılına gittiğinde orada güzel, narin ve zayıf insanlarla karşılaşır. İnsanların hiçbir sorumluluğu olmadığını ve kavgadan uzak, rahat yaşadıklarını düşünürken pek çok bilinmezlikle karşılaşır. Yukarıdünya ve yeraltıdünyasının farklılıklarını kavrar. Geleceğe dair olumlu düşünceleri gittikçe yok olur.
Kitap akıcı şekilde başlıyor ve anlaşılır bir dille yazılmış. İlerledikçe bazı kısımların yüzeysel geçildiğini gördüm, daha fazla açıklama beklerdim. Zaman Gezgini bazı konularda çok çabuk kanıya varıyor ve gelecekteki tuhaf insanlarla hemen iletişime geçmeyi başarıyor. Tamamen farklı bir dünyaya gidince araştırma ve inceleme safhası bu kadar kısa olmaz gibi. Bir de gidilen yıl çok abartılı geldi bana. Bu gidişle dünya daha kaç yıl daha varlığını sürdürür bilemiyorum. Yazarın hayal gücü ve anlatımı güzeldi. Toplumsal konulara değinişi ve kitabı teknik terimlere boğmaması hoşuma gitti. Yazıldığı döneme göre güzel bence. Takıldığım birkaç detay dışında diyeceğim yok, kitap kısa zaten.