Kitabı kurstan bir arkadaşım ödünç verdi. O yüzden alıntılara daha fazla yer vereceğim. Böylece zaman zaman gelip okur, bilgilerimi tazelerim. Kitap 1909 yılında yayınlanmış ama okurken o kadar güncel geldi ki sanki günümüzü anlatıyor. İrade konusunda demek hâlâ pek bir yol kat edilememiş.
Yazar başarısızlıklarımızın sebebinin irade zayıflığı olduğunu, devamlı bir çabaya karşı nefret duyduğumuzu belirtiyor. Pek çok şeyin tembelliği tetiklediğinden bahsediyor, durumu örneklerle açıklıyor. İrade nedir, tembellikten nasıl kurtuluruz bunlara yanıtlar buluyoruz. Kitapta irade terbiyesinin psikolojik ve fiziksel yönlerine de yer veriliyor.
Kitabı çok beğendim, her şey kısa ve öz olarak anlatılmış. Farkında olmadan yazarın bazı tavsiyelerini zaten yapmakta olduğumu fark ettim. Eksiklerimin de farkına vardım, plan yapmanın ve hedefine doğru yavaş yavaş ilerlemenin önemini daha iyi anladım. Herkese tavsiye ediyorum.
İrade gücü, çok çaba harcamaktan öte zihnin bütün güçlerini aynı amaca ve aynı yöne doğru yönlendirmek olarak izah edilebilir.
Esas zihinsel çalışma, bütün uğraşların açık ve kesin bir hedef ve sonuca doğru yönelmesiyle yapılan çalışmadır.
Zaten hiçbir sınavda adayın ne olduğu ve ne olması gerektiği sorunuyla ilgilenen çıkmaz. Yalnızca bilgi çokluğu aranır ve bu sebeple hafızanın doldurulmasından başka bir şey istenmez. Bu yüzden öğrencinin zeka seviyesi, öğrendiği bilgiyle yükseleceği yerde düşmektedir.
Bir fikrin veya hissin kendimize mâl edilmesi ve hayatımızda etkili olabilmesi için, onun bilincimize yerleşmesi veya sık sık akla gelmesi ve başka fikirlerle bağlantılı olması gerekir.
İnsan, kendini kontrol etmenin paha biçilmez bir değer olduğunun zamanla farkına varacaktır.
Fikir, duygusuz kaldığı takdirde hiçbir güce sahip değildir.
Gerçekte, duygusal ruh hâllerinin şiddetine maruz kalan zekâ, irade karşısında çok fazla memnuniyet duymaz. İrade ise zekâdan aldığı emirleri yerine getirmeyi sevmez. Duygusal gücünse daha çok tutku ile renklendirilmiş duygusal emirlere ihtiyacı vardır.
Bizim yapmamız gereken sadece kötü alışkanlıklar yerine azar azar iyilerini koymak. Amacımız, arzularımızı ve tembelliği makul sınırlar içinde tutmak, kilit vurup tamamen ortadan kaldırmak değil.
Unutmayalım ki, başladığımız bir işi tekrar etmez, onu tamamlamak ve çizgileri kuvvetlendirmek için çalışmazsak, dışsal teşvik ve tahrik dalgaları yeniden bilincimize işler ve daha kısa süre içerisinde hepsini -şimdiye kadar yapılan her şeyi- siler.
Tembel insanların düşünceleri, sürülmemiş ve ekilmemiş bir tarlada olduğu gibi birçok zararlı ot barındırır. Bu insanlar zamanlarını boş fikirlere ve bayağı hislere kurban ederler.