"Ilúvatar, Ainur'un şarkısını izlenir görülür bir hayale çevirdi ve onlar da seyrine daldılar, karanlıkta parlayan bir ışık gibi; işte bu Müzikte can verildi Dünya'ya."
Tolkien'in eseri olan kitap yazarın ölümünden dört yıl sonra oğlu Christopher Tolkien tarafından yayımlanmıştır. Yazarın uzun yıllar boyunca emek vererek yazdıklarını zor da olsa derleyerek kitaplaştırmış Christopher. Bu yüzden onu takdir ediyorum, her evlat anne/babasının eserinin ardında bu kadar güçlü duramaz. Yoğun bir çabanın ürünü olan Silmarillion'un gün yüzüne çıkmadan silinip gitmesi kötü olurdu. Yüzüklerin Efendisi'nden önceki döneme ışık tutuyor eser. Kitabın başında Christopher'in notları var, ardından Tolkien'in mektubuna yer verilmiş ki bu mektup bile yazarın oluşturduğu dünyaya derin bağlılığını, titizliğini gösteriyor.
Kitap destansı bir şekilde Ilúvatar'ın Ainur'u ve ardından yaşanan karmaşa sonrası dünyayı yaratışı ile başlıyor. Ainur kelimesi çoğul olarak kullanılmış. Onların hepsi Ilúvatar'ın amacına hizmet ederken içlerinden sadece Melkor (Morgoth) kötülüğün sembolü haline dönüşüyor. Arda (dünya) şekillenmeye başladığında Valar olarak adlandırılan Ainur çok çalışır. Ancak Melkor Valar olarak adlandırılmaz, o kibirine yenilmiştir ve kötülük peşindedir. Kendi ordusunu toplayıp gizli işlere kalkışır, Valar'ı karşısına alır. Aralarında çatışma başlar ve Melkor dünyanın güzelleşmesi için çalışan Valar'a karşı koyar. Sonra cüceler, elfler var olur. Elflerin Valar'a olan saygısını çekemeyen Melkor türlü dedikodularla onları isyana teşvik eder. Dünya hep karanlık ve aydınlık arasında gidip gelir Kitaba ismini veren Silmaril denen benzersiz mücevherler de bir elf tarafından yapılıp içine ışık konmuştur. Melkor bu kez Silmarillere göz diker. Sonda ise yüzüklere ve bildiğimiz karakterlere değinilmiş. Onları okumak güzeldi. :)
Tolkien Silmarillion ile oluşturduğu fantastik dünyayı Yüzüklerin Efendisi'ne göre çok daha geniş bir açıdan ele almış. Yüzüklerin Efendisi bir evin penceresinden dışarıya bakmak gibiyse Silmarillion o evin hiç olmaması, yani her yanı görebilmenizdir. O yüzden çok fazla karakter ve mekân var. Tüm bunların kafada bir bütünlük oluşturması zor. Yani sakin kafayla ve dikkatli okunması gereken bir kitap. Bu yüzden bitirmem bayağı vakit aldı. Kitabın sonunda da uzun bir isimler indeksi var.
Gizli Gondolin şehri, Beren ve Lúthien'in romantik ve hüzünlü hikayesi, Húrin'in soyunun laneti de ilgi çekiciydi. Bu kitapta temeli oluşturulan bu şehir ve karakterleri farklı kitaplarda görebilirsiniz. (Gondolin'in Düşüşü, Húrin'in Çocukları, Beren ile Lúthien) Yan karakterlerden Huan ve Beleg'i çok sevdim, ikisi de mertti ve iyi ki varlar dedirtti bana. Onları daha fazla okumak isterdim. :) Kitap bittiğinde koca bir ansiklopedi bitirmiş gibi hissettim ama okuduğuma değdi. 😊
Fakat Melkor'un patırtısı yükseldi yeniden başkaldırarak bu yeni ezgiye ve eskisinden de şiddetli bir savaş koptu sesler arasında, ta ki Ainur'un büyük bir kısmı derin bir yılgınlıkla kesene dek şarkılarını orta yerinde.
Işık yenildi ve soldu, fakat arkasından gelen Karanlık, kaybolan ışıktan daha çoktu.
Ve sonra verdi son nefesini, ama ne bedeni toprağa gömüldü, ne de bir mezarı oldu, çünkü ruhunun aleviyle bedeni küle döndü ve duman olup süzüldü.
Onların kılıçlarının da öğütlerinin de iki yüzü var.
Ama senin için verilmiş hükmü reddetmezsen, Lùthien ya terk edilip kuşkusuz yalnız ölecek, ya da senin önünde uzanan umutsuz ve aynı zamanda belirsiz yazgıya seninle birlikte kafa tutacak.
Sürünerek gelen kötülüğün sizi bulamaması için gururunuzun taşlarını söküp atın gürültülü nehre.