Son zamanlarda plan yapmayı, çabalamayı azalttım. Bu bir bakıma iyi oldu, eskisi kadar stresli hissetmiyorum artık. Her şeyi oluruna bıraktım. Eve dönüş de rahatlamamda büyük etken oldu. Çünkü ait olduğum yer burasıydı. :)
Kitapları dilediğim zaman okuyorum, sadece içimden gelince. Bir şeylerle meşgul oluyorum. Akşam üstü tek başıma yürüyüşe çıktığımda ferahlıyorum. Bizim mahalle yürümek için çok uygun bir yer. :) Bazen Avm'ye kadar gidip kitap bakıyorum. Eskiden yürümek vakit kaybı gibi gelirdi. Şimdi esas yarış atı gibi bir şeylerin peşinden koşmak anlamsız geliyor. Kısaca yavaşlamaya karar verdim, hatta durmaya. :)
Eve dönüşüm kardeşimle aramda önce biraz gerilim oluştursa da (ikimiz de öfkeli tipleriz) kısa sürede çözdük. Yani o konuda hiç konuşmuyoruz, yok gibi yapınca sorun da kalmıyor. Kardeşimle pek ortak noktamız yok, öyle doya doya sohbet ettiğimiz hiç olmuyor ama birbirimizi destekleriz. O yüzden kardeşim olduğu için şanslı hissediyorum. İşte, ortak noktalarımızdan biri animelere bayılmak.
Arada sırada birlikte izleriz. Kendisi birkaç yıldır başka şehirde çalışıyordu. O da yeni istifa edip döndü. Güzel anime var mı diyince Jujutsu Kaisen izleyelim mi dedim. Gerçi hiçbiri Naruto kadar olamaz ama izleyelim dedi. Tvye kablo bağlamıştı, animeyi tvden izlemeye başladık. Büyük ekranda (ve tekrar) izleyince daha önce fark etmediğim bazı detayları fark ettim. Artık kafamda bir bütün oluşturdu anime diyebilirim.
Tabii ben çenemi kapalı tutabilir miyim, elime fırsat geçmiş, izledikçe kardeşime hemen karakterleri ve özelliklerini anlattım. Gelecek bölümlerle ilgili spoiler verdim. Kardeşim daha da meraklanmış oldu. Geceleri oturup 8 10 bölüm birden izliyoruz. Sanırım iki üç güne tüm seriyi bitirmiş olacağız. :) Ben yeri gelince ara ara mangadan okuduklarımı da aktaracağım. Şimdilik kardeşimin de en dikkatini çeken Gojo ve Lanetler Kralı Sukuna oldu. İkisinin dövüşü ne zaman olacak diye soruyor. 3. sezon gelse bile yetişmez sanırım, o dövüş 4.sezona sarkacak gibi. Biraz hayal kırıklığına uğradı tabi.
Bu seri bitmeden Gojo hayranlığım sönmeyecek galiba. Zaten manga yazarı Gege'nin Gojo'ya yaptığı haksızlıktan sonra onun kalbimizdeki yeri (Gege'ye rağmen 😅) daha sağlamlaştı. Gojo içindeki çelişkilerden sıyrılıp, ardından gelebilecek gençleri yetiştirmeye odaklandığından beri önemli bir amaç vardı elinde. Bu yüzden dışarıdan egolu görünse de onun için yenilginin pek önemi yoktu. Düşman onu yenmek için her türlü olanağı kullanırken onun sadece durup beklemesi de bence bunu gösteriyor. Kendi gücünün dışında bir arayışa girmeye ihtiyaç duymadı, o neyse oydu. Kendi olarak savaştı hep. Burada övgülerimi sonlandırayım, yoksa uzayıp gidecek. 😄
Yukarıdan Gojo'nun sesinden Aşkın Olayım şarkısını dinleyebilirsiniz. 😅