BÖLÜM 22
Savaşa Adım Adım
Yeni haberler Butah’ ta farklı yankılar uyandırmıştı. Lider Canas
Dazzap’ tan dönüşünün hemen ardından Libmons’ taki gruptan haber almıştı. Gönderilen
belgeler herkesi şaşırtmıştı. Kimse Libmons ve Galnas gibi iki devletin küçük
devletleri ele geçirmeye çalıştığına inanamıyordu. Lider Canas bu süreçte umduğundan
fazlasını bulmuştu.
Şeyad mutlu görünüyordu. “Efendim bu delilleri lehimize
kullanabiliriz. Bence tüm dünyanın bu belgelerden haberi olmalı.”
“Benim de planlarım var Şeyad. Elbette bu gizli oyunu bozmaya
niyetliyim. Yaptıklarını onların yanına bırakamam. Liderler arasında ön plana çıkmam
için bir fırsat bu.” Canas kendinden emin konuşuyordu.
“Haklısınız Lider Canas. Genç yaşınıza rağmen büyük işler başardığınızı
görmeliler.” Şeyad hevesle konuşuyordu ancak Canas' ın sorusuyla keyfi kaçtı.
“Maskeli hakkında bir gelişme var mı? Bu işi çözeceğini
söylemiştin.”
“Üzgünüm efendim. Henüz hiçbir ize rastlamadım. Gözüm herkesin
üzerinde.”
“Anlıyorum. Görevini ihmal etme. Bu süreçte bir aksilik çıkmasını istemiyorum.
Şimdi gidebilirsin.”
Şeyad ayrıldığında yemek vakti gelmişti. Lider donatılmış masaya oturdu.
Bugün tek başına yemek istemişti. Kafasındaki planları gözden geçirmek için sessizliğe
ihtiyacı vardı. Gizli belgeleri hemen açığa çıkarmayı düşünüyordu. “Böyle
önemli bir gelişmeden herkesin haberi olmalı,” dedi kendi kendine. Mendilini masaya
bırakarak kalktı. Bulunduğu odanın içini, dışarıdaki manzarayı izledi. Yıllar çabuk
geçiyordu. Her şey değişse de sarayda değişen bir şey yoktu. Muazzam düzen ve her
adımında kontrol ediliyor olduğu hissi hiç bitmemişti. Anılarını bir kenara attı.
Şimdi harekete geçme zamanıydı.
Canas yardımcılarını çağırdı. Melmor, Dazzap ve Meguan’ ın liderlerine
acilen mektup göndereceğini bildirdi.
*****
Kurtların yaralanmış ve katledilmiş halde bulunması sarayda bomba
etkisi yaptı. Tahtında oturan Zorkan haberi aldığı anda yumruğunu tahtın koluna
geçirdi. Öfkeli olduğu anlarda acıyı pek hissetmezdi. Ayağa fırladı, esip gürlemeye
başladı.
“Buna kim cüret eder?”
Liderin yardımcılarından biri söze girdi. “Efendim, bölge ıssız bir
yerde olduğu için fark edilmesi zaman aldı. Bunu yapanların izine ulaşmaya
çalışıyoruz.”
“Bu vahşeti affedemem. Sorumlular kimse en ağır şekilde
cezalandırılacak. Ölü ya da diri ele geçirin onları!”
“Emredersiniz efendim.”
Liderliği boyunca böyle bir şeye şahit olmamıştı Zorkan. Kurtlarının
katledildiğine inanamıyordu. Bunun kendisine yapılmış büyük bir kabahat ve
saygısızlık olduğunu düşündü.
Sonraki günlerde Canas' ın mektubu saraya ulaştı. Zorkan hayret ve öfke
içinde mektubu okudu. “O ikisine zaten hiç güvenmiyordum. Böyle bir şey yapacakları
belliydi,” diye söylendi. O sırada beti benzi atmış halde yardımcılardan Chitan
içeri girdi. Zorkan onun halini görünce haberlerin pek iç açıcı olmadığını
anlamıştı.
“Neler oluyor Chitan?”
“Efendim suçluları yakalayamadık fakat geride bıraktıkları izlerden
onların nereli olduğunu öğrendik.”
Lider Zorkan’ ın gözleri öfke ile açıldı. Kaçakların yakalanamamış
olmaları gerçeğini bir kenara bırakarak onların kim olduğunu sordu hemen.
“En az birkaç kişiden oluşan grup Butah’ tan buraya gelmiş efendim.
Kullandıkları silah çeşidinden bu anlaşılıyor. Bulduğumuz oklar da Butah üretimine
benziyor.”
“Butah mı dedin? Bundan emin misin?”
“Dövüşün yaşandığı bölgenin yakınındaki bir hastanenin görevlisine
ulaştık. Söylediğine göre bir çocuk şüpheli şekilde yaralanmış. Yanındaki
kadınlar da yalan söylemişler. Görevli, kadınlardan birinin düşürdüğü notları
bulmuş. Notlarda gizli görev ve Dazzap’ a sızmakla ilgili detaylar yer
alıyormuş. Onları Lider Canas' ın görevlendirdiği çok açık.”
Lider Zorkan bu noktada kendini kaybetti. Bu kesinlikle ihanet
demekti. Lider Canas hem iş birliği talebinde bulunmuş hem de gizlice
savaşçılarını Dazzap’ a yollamıştı. Dahası kurtların acımasızca katledilmesinde
parmağı vardı. Daha önce hiç bu kadar küçük düşürüldüğünü hatırlamıyordu. Öfkeyle
bağırdı, mektubu parçaladı. “Seni iki yüzlü sahtekar!”
Zorkan’ ın mavi gözleri hırçın dalgalar gibi öfke saçıyordu.
Yardımcıları onun gözlerine doğrudan bakmaya çekiniyordu. Zorkan acilen tüm
önemli kademedeki kişileri ve savaşçıları topladı. Onun nasıl bir karşılık
vereceğini tahmin ettikleri için endişeliydiler.
“Canas haddini çok aştı. Her ne kadar babası en yakın dostum olsa
da Canas' ın babasının erdemlerini almadığı kesin. Bunu bir meydan okuma olarak
kabul ediyor ve Butah’ a savaş açıyorum. Herkes yaptığının bedelini
ödemeli. Hazırlıklar hemen başlasın!”
Zorkan kimseyi dinleyecek gibi görünmüyordu, kontrolden çıkmıştı. Yapılacak
itirazları anında susturdu. “Beni durdurmaya çalışacak olan varsa şimdiden saraydan
defolsun.”
*****
Lider Saraç elindeki mektuba bir kez daha göz attı. Lider Alaz ve
Lider Lazinka arasındaki gizli anlaşma onu şaşırtmıştı. Lider Canas bu konuda gerekli
tedbirleri alacağını söylüyordu. Saraç onun bahsettiği tedbirlerin herkesi
ilgilendirecek kadar ciddi ve büyük olacağını biliyordu. En azından Lider
Canova’ nın ölümüyle ilgili şüpheleri üzerinden atmak için bu konunun üstüne
gitmeye karar verdi. Dünya bu belgeleri öğrenirse tarafsız kalamazdı. Bu yüzden
Lider Canas’ ın yanında yer alacaktı. Böylece Lider Lazinka ve Lider Alaz’ ın
da planları yatacaktı.
Müzedeki gizli belgeleri kimin çaldığı da hâlâ tespit edilememişti.
Saraç önlemleri daha sıkı tutmaya karar verdi. Müzeye sızanların Canas’ ın
adamları olduğundan şüphelense de olayı büyütmemeye karar verdi. Sonuçta Lider Canova
kendi ülkesinde ölmüştü ve oğlunun cinayeti araştırmaya hakkı vardı. Zaten
yanlış bir işe bulaşmadığı için Saraç’ ın korkacağı bir şey yoktu.
“Karay sence ne yapmalıyım?” dedi lider. Aslında amacı sadece kendi
düşüncelerini onaylayacak birini bulmaktı.
“Lider Saraç öyle görünüyor ki bu iki ülkenin lideri büyük işlere
kalkışmış. Ayrıca bizim ticari açıdan anlaşmaya niyetlendiğimiz ülkeleri ele
geçirmek niyetindeler. Bunu engellemek için öncelikle Lider Canas ile iş
birliği yapmanız gerektiğini düşünüyorum. Açığa çıkan belgelere Lider Cender ve
Lider Zorkan da tepki gösterecektir. Tarafımızı seçmeliyiz.”
“Aynı görüşte olduğumuza sevindim. Lider Canas’ ın yanında yer
almamız biraz da olsa halkı yatıştıracaktır. Lider Canas’ a ona desteklediğimize
ve yanında olacağımıza dair bir mektup gönder. Onun harekete geçmesini bekleyeceğiz.
Şimdiden gerekli hazırlıklara başlayalım.”
“Emredersiniz efendim.” Karay oradan ayrıldığında Saraç geleceğin
ne kadar belirsiz olduğunu düşündü. Dünyada her an dengeler bozulabiliyordu ve Saraç
yıkılmamak için güvenli sınırların içerisinde kalması gerektiğini biliyordu.
Kararı saray içinde yayıldı. Liderin eşi bu durumdan hoşnutsuzdu. Uygun bir anı
bekleyip onla yalnız konuştu. “Böyle bir zamanda büyük bir risk almak senin yapacağın
bir şey değildir. İyi düşündün mü hayatım?”
Saraç, Mazal’ ın ellerini ellerinin arasına aldı. “Elbette hayatım.
Zaten böyle bir zamanda olduğumuz için Lider Canas' ın yanında yer almalıyım.
Benim için daha fazla endişelenme.”
Kadının yüz ifadesi ciddileşti. Bir elini beline koyup işaret parmağını
Saraç’ a doğru salladı. “Şunu bil ki eğer savaş çıkarsa ben de savaşta yerimi alacağım.
Bunca zaman sadece destekçin olarak kaldım. Unutma babanın döneminde en iyi savaşçılardan
biriydim.”
Saraç, eşinin zaman zaman böyle çıkışlarına alışmıştı. Ancak bu kez
fazla ciddi görünüyordu ve bir savaş çıkarsa Mazal’ ı bundan uzak tutamayacağının
farkındaydı. Eşinden başka kimsenin bir liderle parmağını sallayarak konuşamayacağının
farkındaydı. Gülümsedi. “Onu zamanı geldiğinde konuşuruz güzel karıcığım. Hem beş
yaşında bir oğlumuz var. Onun benden fazla sana ihtiyacı var.”
“Ben her şeyi göze alarak bir savaşçı oldum. Herkesin de bakması gereken
çocukları var. Bu sorumluluğu alabilecek kapasitedeyim. Hem böyle bir anda seni
yalnız bırakamam, evlatların her zaman babalara da ihtiyacı vardır.”
“Yine bana söyleyecek bir söz bırakmıyorsun.” Saraç yatağında uyumakta
olan oğlunun yanına gitti. Saçını okşadı, öptü. “Belki de gelecekte yerimi alacak.
Ben isteğim dışında tahta geçirildim fakat onun iyi yetişmesi için her şeyi yapmalıyız.
O tamamen sana çekmiş görünüyor,” dedi Saraç
gülümseyerek.
*****
Lider Canas’ ın yapacağı konuşma için tüm hazırlıklar tamamlandı.
Valyon endişeliydi, halkın karşısına çıkmadan
önce liderle konuşmaya karar verdi. “Efendim, emin misiniz? Böyle bir açıklama
için erken olabilir.”
“Endişeni görebiliyorum Valyon. Birileri gizli emellerini
uygulamaya koymuşken elimiz kolumuz bağlı duramayız değil mi? Vakit kaybetmemiz
onlara daha fazla cesaret verecektir.”
“Anlıyorum efendim. Peki, diğer liderlerin bizi destekleyeceğinden ne
kadar emin olabiliriz?”
Canas, kendisini sorgulanıyor gibi hissettiği için yavaştan sinirlenmeye
başlamıştı. Sesini sakin tutmaya çalıştı. “Bekleyip göreceğiz orasını. Ben bir
adım attığım takdirde onlar da harekete geçecektir. Konuşma burada bitmiştir Valyon.”
Son haberler ülkede heyecanı artırmıştı. Lider Canas' ın alacağı
karar konusunda endişeli olanlar da vardı, onun bir önce harekete geçmesini isteyenler
de. Canas kaftanı içinde tüm azameti ile halkın karşısına çıktı.
“Hepiniz olanları biliyorsunuz. Lider Alaz ve Lazinka uluslararası kanunlarımızı
çiğnemiştir. Gizli bir ittifak yaparak topraklarını genişletmeyi planlıyorlar. Zaten
son toplantıdaki tutumlarının altından böyle bir ittifak çıkması beklenen bir
şeydi. Tüm liderlere bilgilendirme mesajı yolladım, beni destekleyeceklerini
umuyorum. Affedilmez suçları nedeniyle Libmons ve Galnas’ a savaş açıyorum!”
İnsanlar arasında birden uğultu çıktı. Liderin yaptırım uygulanacağını
düşünmüşlerdi ama bu kadar çabuk savaş açacağını kimse düşünmemişti. Geçmişte
bu tarz planlar ortaya çıktığında diğer güçlü devletler o ülkeye savaş açardı.
Kendilerince bir cezalandırma yöntemiydi bu ancak delillerin doğru ya da yanlış
olmasına aldırmadan savaş açılması da geçmişte yaşanmış talihsizliklerdendi. Diğer ülkeler de Galnas ile Libmons’ a savaş
açacak gibi görünüyordu. Bekleyip olan biteni görmekten başka çare yoktu. Lider
Canas’ ın tahta geçmesinden sonra ilk önemli atağı olmuştu bu. Elbette onun
diğer liderler tarafından destek görememe ihtimali de vardı. Uzun süredir
yaşanmayan savaş toplumların refahını artırmışken kimse birbirine savaş açmak
istemeyebilirdi. Galnas ve Libmons’ un da Saklı Mekanlarına girildiği için Butah’
a savaş açması kaçınılmazdı.
Canas büyük bir tutkuyla sözlerini sürdürdü. “Tez zamanda hazırlıklar
başlayacak. Butah' ın gücünü ve kararlılığını herkese gösterelim. Birlik olma vaktimiz
geldi!” Konuşması bitince kendinden emin adımlarla içeriye girdi.
Lider Canas cevap mektuplarını almaya başlamıştı. Melmor’ un kendisini
destekleyecek olmasına sevindi. Lider Saraç’ ın başka seçim şansı olmadığını
zaten biliyordu. Lider Zorkan’ ın ateş püsküren yanıtı ve Butah’ a savaş
açtığını ilan etmesi ise herkesi şoka uğrattı.
“Bu nasıl olur?” dedi Valyon.
Canas’ ın sesi gergin çıkıyordu. “Görevlendirdiğim grup başarısız
oldu. Kurtlarla savaşmaları beklenmedik bir şeydi. Dahası ben de acemilik
ettim. Grubun kendisini açığa çıkarmayacağını düşündüm. Lider Zorkan gibi
önemli bir müttefiği kaybettik, ona güvenmemezlik etmemeliydim.”
“Siz elinizden gelenin en iyisini yaptınız Lider Canas. Ne kadar
çabaladığınızı görüyoruz. En azından Lider Cender’ in bizi destekleyeceğini
umalım. Çıkacak savaşı kazanırsak herkesin gözünde büyük bir itibar kazanırsınız,”
dedi Şeyad.
“Lider Zorkan’ ın dostluğunu kaybetmek kötü oldu. Onu vazgeçirmek
için bir çare düşünebiliriz efendim,” dedi Valyon.
Canas gergin görünmesine rağmen dimdik duruyordu. Lider Zorkan’ ın
meydan okuması karşısında geri çekilmeyeceğini, okun yaydan çıktığını söyledi. Valyon
ise diyecek başka söz bulamadı. Loravn liderin huzuruna geldi. “Görevlendirdiğiniz
gruplar arasından Dazzap grubu döndü efendim. Az önce saraya giriş yaptılar.”
“Döndüler demek. Onları hemen buraya getir Loravn.”
“Anlaşıldı efendim.” Lorav oradan ayrıld ve kısa sürede diğerleriyle
döndü. Canas ayağa kalkıp savaşçılara yaklaştı. Herkes yorgun ve hırpalanmış görünüyordu.
Har' ın kolunu fark edince bir süre onu süzdü. Sonra diğerlerine döndü.
“Neler oldu, anlatın.”
İlk sözü Kazzam aldı. “Maalesef belgelere ulaşmayı başaramadık efendim.
Ansızın kurtların saldırısı ile karşılaştık. Bu, Lider Zorkan' ın kulağına gideceği
için geri dönme kararı aldık. Başarısız olduk, affedin bizi.” Kazzam ve herkes başını
yere eğmişti.
“Kaldırın başınızı. Bu, zor bir görevdi kabul ediyorum, elinizden geleni
yaptığınıza da inanıyorum. Ancak Lider Zorkan’ ın bize savaş açtığını bildirmeliyim.”
Kazzam hayret içinde lidere baktı. “Demek kim olduğumuzu anlamış,” dedi
düşünceli halde. Holant başından beri böyle olacağını tahmin ediyordu. Liderin karşısında
herkes sessizdi.
“Başarısız olsanız da hepinizin geri dönebilmesine sevindim. Bir süre
dinlenin, savaş hazırlıklarına yardım edeceksiniz.”
Kazzam liderin ne düşündüğünden emin olamıyordu. Kızgın mıydı, değil
miydi? Soğukkanlı davranmaya mı çalışıyordu? Başını hafifçe eğdi. “Emredersiniz.”
Diğerleri de bir ağızdan aynı şeyi söyledi.
Lider Zorkan’ ın Butah’ a savaş açması kısa sürede ülkeye yayıldı
ve ortalık çalkalanmaya başladı. Bu beklenmedik durum insanların canını sıktı. Libmons
ve Galnas’ la olan gerginliğin üstüne bir de bu çıkmıştı. Lider Saraç' ın kendi
taraflarında olması ise insanları biraz olsun rahatlattı.
Göreve çıkan kişilerin aileleri oldukça endişeliydi. Beyaz sürekli
çocuklarını düşünüyor başlarına bir şey gelmeden dönmelerini umuyordu.
Özellikle de çocukları Galnas’ a gitmişken içi içini yiyordu. Karan da en az
eşi kadar endişeliydi. Ancak Beyaz’ a moral vermek için güçlü görünmeye
çalışıyordu. “Bizim çocuklar henüz dönmemişken nasıl böyle bir karar verilir?”
diye çıkıştı Beyaz. Karan onu yatıştırmaya çalıştı. “Sakin ol. Onlar başlarının
çaresine bakabilir. Hem dönmek üzeredirler, içini ferah tut.”
“Beni dinlemediler ki. Yazel daha çok küçük. Hele bir dönsünler beni
bu kadar yıpratmalarının hesabını soracağım onlara.”
O gün ikisi de yemeklerini yiyemedi. Vakit geçmek bilmiyordu. Karan
gergindi, sabırsızlık içinde çocuklarının yolunu gözlüyordu. Şu an ne halde olduklarını
düşünmeden edemiyordu.
*****
Lider Lazinka öfke içerisinde yardımcılarını azarlıyordu. Lider Canas’ a o kadar kızgındı ki eline
geçirse onu bir kaşık suda boğabilirdi. Doğal olarak sinirini beceriksiz olarak
gördüğü yardımcılarından çıkarıyordu. Göz bandı olan adamı karşısına aldı.
“Sana güvenmekle hata yaptığımı görüyorum Yaputa. Canas’ ın savaşçıları
kolayca saraydan kaçabildiler. O ikilinin onlara yardım ettiğine inanamıyorum.
Hemen tüm kaçakları yakalayın.”
“Üzgünüm Lider Lazinka. Hatamı telafi edeceğim,” dedi Yaputa.
Başarısızlığın mahcubiyetini yaşıyordu.
“Tüm bunlar yetmiyor gibi Lider Alaz da Saklı Mekanını korumayı
başaramamış. Tüm dünya planlarımızı öğrenecek. Butah’ ın lideri gecikmemiş göğsünü
gere gere bize savaş ilan etmiş. Bu ne demek biliyor musunuz? İşimiz bitti demektir!
Herkes onun tarafında yer alırsa ne yapacağız?” Lider bağırdığında saray
inliyordu adeta. “Dönüşü olmayan bir yola girdik artık!”
Lideri yatıştırmak için ne diyeceğini bilemiyordu yardımcılar.
Söylenen her şey Lazinka’ yı daha da kızdırıyordu. “Yapılabilecek tek bir şey
kaldı. Geriye adım atmayacağız ve kendimizi savunacağız. Lider Alaz ile
birlikte verdiğimiz karar sonucunda Butah’ a savaş açıyoruz! Ülkedeki tüm güçlü
savaşçıları toplayın.”
Lazinka huzursuzdu. Canını sıkan bir diğer konu da ablası ve iki
erkek kardeşiydi. Geçmişte yaşadığı sıkıntı yüzünden hepsini zindana attırmıştı.
Eğer işler yolunda gitmez de serbest kalırlarsa başını çok ağrıtacaklardı.
Yardımcılardan birine emir verdi.
“Gri Zindan’ daki güvenlik önlemlerini artırın. Savaş boyunca orası
mutlaka sıkı korunmalı.”
*****
Lider Cender elindeki fırçayı ritmik hareketlerle tuvale sürüyordu.
Resim yaparken adeta hayattan kopuyor kendini yaptığı işe kaptırıyordu. Ancak
Garnap’ ın aceleyle içeriye girmesi yüzündeki
gülümsemeyi silip attı.
“Endişeli görünüyorsun Garnap. Yeni haberler mi var?”
“Evet, efendim. Sizin de tahmin ettiğiniz gibi çok kısa bir zaman
dilimi içerisinde ortalık fazlasıyla karışmış.”
“Daha ayrıntılı anlatır mısın şunu?”
“Lider Lazinka ve Lider Alaz
gizli bir anlaşma yapmış. Bunu ortaya çıkaran Lider Canas o ikisine savaş
açmış. O ikisi de Saklı Mekanlarına girdi diye Lider Canas’ a savaş açmış. Öyle
görünüyor ki Lider Saraç da Lider Canas’ ı destekliyormuş.”
“Vay be, durum o kadar vahim demek ki,” dedi Lider Cender, duygusal
bir ses tonuyla. Soru sormaya niyetlenmişti ki Garnap önce davrandı. “Dahası
Lider Zorkan da Lider Canas’ a savaş açmış.”
“Ne dedin sen?”
Bu son duyduğu Cender’ in şaşkınlık içinde yerinden fırlamasına
sebep oldu. Boyalar etrafa saçıldı, tuval battı. “Bu, hiç iyi değil. Ortada garip
bir şey döndüğü kesin.” Kaşları çatılan lider hızla odadan çıktı. Sırat ve
diğerlerini acele ile huzuruna çağırtıp olanları anlattı. Hepsi şaşkınlık ve
endişe içinde birbirine bakakaldı. Bu kadar kısa sürede gerilimin aniden nasıl tırmandığını
anlayamıyorlardı.
“Şimdi neden bahsettiğimi anladınız değil mi? Kehanet tüm hızıyla
gerçekleşiyor. Üzgünüm fakat Lider Canas’ ın yaptıkları acemiceydi. Belli ki gereksiz
bir acelecilik yapmış. Aldığı kararlar ülkeleri birbirine düşürmekten başka işe
yaramadı. 7. Liderler Savaşı çıkmak üzere ve şimdi harekete geçmenin tam
zamanı. Lütfen bana olan bağlılığınızı dile getirin.”
Sırat şaşkın ve düşünceliydi. “Olanlar tamamen kontrolden çıkmış
gibi. Sözlerinizde haklı çıktınız fakat planınız gerçekten işe yarayacak mı
Lider Cender?”
“İşe yaraması için her şeyi yapacağız. Karanlık Ordu gelirse onu ancak
özel güçlülerle birlikte yenebiliriz. Başka çıkar yol görünmüyor. En kısa
zamanda yola çıkmalısınız.”
Zebbar, Colevis, Elyama ve Katra çok şaşkındı. Hiçbiri ülke
dışındalarken liderlerinin savaş çıkaracağını düşünmemişti. İçlerindeki ses
hemen Butah' a dönmelerini haykırsa da şu an kaçınılmaz olan savaşa karşı önlem
almak daha önemliydi. Her biri tek tek Cender’ e bağlılık sözü verdi.
“O halde Lider Canas’ a savaş açanlara savaş açıyorum. Olaylar daha
ilginç hale gelmeden müdahale edelim bakalım. Yarından itibaren özel yetenekli
kişileri bulmak üzere yola çıkıyorsunuz. Ben de ortalığı yatıştırmanın bir
çaresine bakacağım.” Cender durumu bir de yardımcıları ile görüşüp, tavsiyeler
aldı. Sonunda kararını açıkladı. “Garnap, Lider Canas' a cevap yazalım. Bu
savaşta onun tarafında olacağım.”
Savaşçılar hızla hazırlıklara başladı. İzlenecek rotalar
belirlendi. Savaşılacak muhtemel cepheler düşünüldü. Savaşa dahil olmadan,
kayıp vermeden en kısa sürede özel insanlara ulaşmak ve onları ikna etmek temel
öncelikleri olacaktı. Ertesi sabah erkenden atlara binip yola çıktılar. Kaybedecekleri
vakit yoktu.
great post.
YanıtlaSilWould you like to follow each other? If the answer is yes, please follow me on my blog & I'll follow you back. thank you.
http://www.rosetinz.com
Thank you Roseline. Nice to meet you. I follow your blog. :)
Silooooo bu bölümde her şey birbirine girdi, ortalık karıştı iyice, canas, zorkan, saraç, cender, alaz, lazinka, her kes birbirinin peşine düşcek, savaş yaklaşıyor, aksiyooon geliyoor :)
YanıtlaSilDeep çok hızlısın. :) Ortalığı karıştırdım ehehe. Herkes birbirine savaş açtı. Sonunda romanın esas kısmına geldim. :))
Silevet bol kan bol arbalet :) serenay ve benay a bişi olmasın ama :)
SilHerkese bir şey olabilir, yazarken o an kafama ne eserse. 😀 Yine de onlara bir şey olmaz gibi geliyor. :))
SilNe güzel bir çalışma bitince tamamını okumalı:)
YanıtlaSilTeşekkür ederim, beğenmene sevindim. :)
SilÇok güzel bir bölüm emeğinize sağlık😍
YanıtlaSilYorumunuz için teşekkür ederim. 😀 Ama en heyecanlı yerden başlamışsınız, bir heyecanı kalmamıştır artık. 😁
SilEyvah eyvah, ortalık fena karışacak :-)) merhaba Keşke Zorkanı yanlarına çekmenin bir yolunu bulsalar.. Kaleminize sağlık 🙏
YanıtlaSilEvet ortalık karıştı, herkes kendi derdine düştü. Zorkan bu vakitten sonra geri adım atmaz gibi. 😀 Yorumunuz için teşekkür ederim. :)
Sililk defa okuyorum ama çok beğendim, elinize sağlık gerçekten çok güzel olmuş, bitince basılır inşallah, kolay gelsin:)
YanıtlaSilYorumunuz için teşekkür ederim, bepenmenize sevindim. :) Kısmet artık, bakalım daha bitirebilecek miyim onu da bilmiyorum. :)
SilÖykün gittikçe daha güzelleşiyor. Zorkan'ı kaybetmeleri büyük hata. Devamında ne olacağını merak ediyorum. Oldukça sürükleyici:)
YanıtlaSilTeşekkür ederim, öyle düşünmen mutlu etti. :) Zorkan' ı kaybettiler evet. Birilerinin planı iyi işliyor malesef. :))
SilDoğru diyorsun, en mantıklı davranan Lider Cender. Herkesten farklı düşünebilen biri. 😀
YanıtlaSil