BÖLÜM 15
Sıra Dışı
Liste-Meguan
Sırat her şeyi tüm ayrıntısı ile Lider Cender’ e anlattı. Lider
Canas' ın aldığı kararları, cinayeti çözmek için her ülkeye bir grup
gönderdiğini, Saklı Mekânlara ulaşmaya çalıştıklarını... Şimdi herkes Cender'
in vereceği kararı merakla bekliyordu. Sırat’ ın konuşması bittiğinde Lider
Cender düşünceli bir halde ayağa kalktı.
“Lider Canas’ ın böyle büyük çapta bir planı olmasına şaşırdım. Saklı
Mekânlara sızmak gerçekten çok risklidir ve herkes benim kadar anlayışlı olmaz.
Bunu Lider Canas' ın toyluğuna ve acısına veriyorum. Bana her şeyi anlattığın
için minnettarım Sırat. Ve bunun karşılığında ben de size bir şey göstereceğim.”
Herkes liderin neden bahsettiğini merak ediyordu.
“Karyel, bana şu kara kitabı getir,” dedi Lider Cender. “Öncelikle
şunu söylemeliyim ki Lider Canova’ nın ölümü bir şeyleri değiştirdi.” Grup üyelerinin
bir şey anlamadıklarını fark eden Cender tahtına oturdu, her şeyi en başından
anlatacaktı.
“O gün toplantıda Lider Canova unutulmaya yüz tutmuş bir şeyi bize
hatırlattı. Çoğu kişi inanmasa da benim de bir kehanet olduğunu düşündüğüm
rüyadan bahsetti. Herhalde o gün olanları siz de duymuşsunuzdur?” Bunun üzerine
beşi de başını salladı.
“Kehanet 7. Liderler Savaşı’ nın gelecekte bir gün çıkacağını
gösteriyordu. Bunun alametleri günümüzde ortaya çıkmaya başladı bile. Lider
Canova bu konuda önlem almamız gerektiğini söylemişti ki o anda saldırı gerçekleşti.”
“Yani Lider Canova’ nın bu yüzden mi öldürüldüğünü düşünüyorsunuz.
Peki, neden?” dedi Elyama.
“Bence o an tüm liderlerin iş birliği yapıp kehanet, daha doğrusu
savaş konusunda önlem almalarını engellemek istedi birileri. Bu savaşın
çıkmasını isteyen, dahası körükleyen
birileri var ortada.”
“Peki, siz kimden şüpheleniyorsunuz?” diye sordu Colevis.
“Emin değilim. Her ne kadar Lider Alaz ve Lider Lazinka bu kehanete
şiddetle karşı çıksalar da onları suçlayamam. Belki de liderlerden bağımsız
olarak gizli işler çeviren birileri vardır. Asıl mesele de bunu çözebilmek.
Tarafsız bir gözle bakıp resmi doğru algılamalıyız.”
“Bu konuda ne yapmamızı öneriyorsunuz?” dedi Sırat.
“Artık geri dönüşü olmayan bir yola girmiş olabiliriz. Kehanet
ciddiye alınmalıydı. Bu yüzden geriye yapılabilecek tek bir şey kaldı. Çıkması
çok muhtemel olan bu savaş için hazırlık yapmalıyız,” dedi Lider Cender son
noktayı koyarcasına. Bunu beklemediklerinden herkes donup kaldı. Büyük bir
savaşın patlak verecek olmasının düşüncesi bile kötüydü.
“Fakat biz ne yapabiliriz ki?” dedi Elyama.
Katra ise Lider Cender’ in hâlâ bir kaçık olduğunu düşünüyordu. Bu
yüzden tek kelime bile etmeye niyeti yoktu. Onun sözlerini ciddiye almıyordu.
“Sırat, daha önce sarayda
anlatılanlardan bahsetmiştin. O kişi Lider Harula’ yı ve savaşçılarını görmüştü
değil mi?”
“Evet efendim. Fakat bunun konumuzla alakasını anlamadım.”
“Bana öyle geliyor ki bu normal bir savaş olmayacak. Tarihin en
karanlık lideri bize musallat olacak gibi görünüyor. Lider Harula, liderliği
sırasında zayıflama dönemine girdiği sırada yok edilmişti. Hem de Butah’ ı
kuracak kişinin atalarından biri tarafından.”
“Yani Lider Harula’ yı öldüren kişinin soyundan gelen birisi yıllar
sonra Butah’ ı kurmuş oldu,” dedi Sırat ilgi içinde.
“Aynen öyle evlat.”
“Yani intikam mı almak istiyor Butah’ tan,” diye sordu Elyama.
“Daha da kötüsü. O dünyaya hükmetmek için gelecek. Verdiğiniz
bilgiler bunu doğrular nitelikte.”
“Ama bu nasıl olur? O yıllar önce ölmedi mi?” dedi Colevis
duyduklarını zorlukla sindirerek.
Cender sesine gizem katarak konuştu. Sanki büyük bir sır veriyordu.
“Evet öldü fakat imkânsız olarak görünen bazı şeyler ansızın karşımıza
çıkabilir.”
O sırada Katra’ nın alaylı gülümsemesi dikkatinden kaçmadı liderin.
Kaşlarını kaldırarak ona döndü. “Demek söylediklerimi komik buluyorsun Katra.” Kadının
yüzü bir an renkten renge girdi. Kendini toparlayıp konuşmayı başardı. “Üzgünüm
efendim fakat bu söyledikleriniz fazla olağanüstü görünüyor.”
“Size göstereceğim kitap da öyle,” dedi Cender.
“Lider Cender, sizinle paylaşmam gereken bir şey var.”
“Peki, seni dinliyorum seni Zebbar.”
“Saklı Mekân’ a girdiğim sırada kendimi birden bir mahzende
buldum,” diye başladı genç adam ve orada şahit olduğu her şeyi anlattı.
“Bak sen. Demek Lider Harula çoktan planını yapmaya başlamış. Bu
yolun geri dönüşü yok gençler,” dedi lider tekrar ciddi bir hale bürünerek.
“Buyrun efendim,” dedi içeriye giren Karyel ve eğilerek kitabı
uzattı.
Cender yerinden kalkıp kitabı aldı ve misafirlerini peşine takarak
salona geçti. Salon oldukça gösterişliydi. Duvar sanki bir ressamın elinden
çıkmışçasına rengârenkti. Mobilyalar ve
süs eşyaları oldukça gösterişliydi. Duvarlara monte edilmiş parçaların üstüne
mumlar yerleştirilmişti. Mumlardan etrafa güzel kokular ve renkli dumanlar
yayılıyordu. Cender salonun ortasında bulunan masaya geçti ve koca kitabı
yavaşça masaya bıraktı. “Hadi, ne bekliyorsunuz? Oturun siz de,” dedi.
Şaşkınlık ve gerginlik içinde her biri bir sandalyeye oturdu. Cender
kitabın kara kapağını açtı. “Bu çok eski bir kitaptır. Bunu iki yüz yıl kadar
önce bir gezgin yazmış. Neredeyse tüm hayatı boyunca dünyayı dolaşmış ve değişik
bilgiler toplamış. Sonunda böyle bir kitabı yazmayı uygun görmüş. O gezgin çok
yaşlanınca da ölmeden önce çok güvendiği torununa bırakmış kitabı. Yıllar sonra
ise kitap benim dedeme hediye edildi.”
“Ne tür bilgiler var içinde?” diye sordu Colevis.
“Kitap şu ana kadar duymamış olacağın çok çeşitli bilgiler içeriyor.
Özellikle de sıra dışı olanların listesi ilgi çekici.” Lider kitabın
sayfalarını karıştırıp belli bir bölüme gelince durdu. Yazılar iyice
soluklaşmıştı ama okunabiliyordu.
“Bu listede bir takım özel güce sahip insanlardan bahsediliyor ve
burada yer alanların bir kısmının soyunun tükendiği tahmin ediliyor. Her bir
özel grup hakkında önemli bilgiler var. Öncelikle bu insanların nasıl olup da özel
güçlere sahip olduğunu anlatayım size.
Yüzyıllar önce dünya üzerinde büyük savaşlar çıkmış. Savaşlar
karanlığı güçlendirirmiş çünkü böyle anlarda umut ve güven duygusu yok olur,
kalpler zayıflarmış. İnsanlar her geçen gün daha fazla kayıp vermeye başlamış.
Aydınlık, barış çok gerilerde kalmış. Günün birinde savaşı durdurmaya kararlı
insanlar çıkmış ortaya. Asırlardır bahsedilen kristal bir kılıç varmış. Rivayete
göre bu kılıç, içinde bir takım güçleri barındırıyormuş. Kılıca sahip olan kişiler
aynı zamanda bu güçlere sahip olurmuş. Bu, dünyaya barışı getirmenin tek yolu
gibi gözükmüş savaşçılara. Bu yüzden kılıcı bulabilmek için yola çıkmış ve
neredeyse tüm dünyayı dolaşmışlar. Gittikleri her yerde daha fazla acıya,
vahşete, gözyaşına şahit olmuşlar. Asla pes etmeyip yollarına devam etmişler. Günün
birinde gökyüzünün tamamen kara bulutlarla kaplı olduğu, güneşin asla yüzünü
göstermediği, şiddetli yıldırımların esir aldığı bir adaya rastlamışlar.
Ürkütücü ada sanki dünyadan kopuk, farklı bir boyuta ait gibiymiş. Ada Karanlığın
Ordusunun hâkimiyeti altındaymış. Tüm kötülüğün yayıldığı, savaşların başladığı
yer burasıymış. Savaşçılar o ana kadar
edindiği tecrübe ve bilgileri sayesinde savaşı bitirmek için Karanlığın Ordusu
ile savaşmaları gerektiğini anlamış. Savaşı kazanmanın zor olduğunu ama geri
dönerlerse savaşın asla bitmeyeceğini biliyorlarmış. Her biri birbirine ölümüne
güvenerek adaya adım atmış ve bir şekilde kılıcı ele geçirmişler. Cesaretleri
ve birbirlerine olan bağlılıkları sayesinde o anda ilginç yeteneklere sahip
olmuşlar. Yeni yetenekleri ile büyük güçlere kavuşan bu kişiler Karanlığın
Ordusunu yenip onları adanın derinliklerine hapsetmeyi başarmış. Böylece
insanların kalplerine savaşı sokan gerekçeler, vesveseler de birer birer yok
olmuş. Yıkım ve kaos yavaş yavaş sonlanmış.”
Lider Cender masadakilerin tepkisini ölçmek için bir süre durdu.
Herkes hikâyeye dalmış görünüyordu. “Karanlığın Ordusunu yenmenin tek bir yolu
vardı. Kararlılık ve bağlılık. Güçlerini birleştiren bu savaşçılar, kılıçtan
dökülen yedi özellikle inanılmaz derecede güçlü hale geldi ve düşmanı yenebildiler.
Onlara geçen her bir özellik böylece sonraki nesillere aktarılmış oldu.”
Lider sözlerini bitirince kitaptaki cümleleri aynen okumaya
başladı.
“Alev Soluyanlar; kireç gibi bembeyaz bir tene ve tamamı kara
gözlere sahiptir. Soludukları alevler güçlerine güç katar. Keskin nişancıdırlar
ve hisleri son derece gelişmiştir. Güvenilmezdirler, sıradan birinin onları
yenmesi çok güçtür.
Sesin Muhafızları; fiziksel olarak güçlü ve dayanıklıdır. Bir çoğu gri saçlıdır. Sesi istedikleri şekilde
kullanabilir, karşısındaki kişiye sesle işkence edebilirler. Fazla konuşmayı
tercih etmezler, hislerini sesler aracılığı ile aktarmayı severler.
Algı Bozucular; fiziksel olarak güçlü sayılmazlar. Zihinleriyle
oynamak suretiyle insanların gözlerini çeşitli şekillerde boyayabilirler. Anıları
değiştirip yeniden şekillendirme güçleri de vardır. Tuzaklarına düşmek
kolaydır.
Ruh Bağlayıcıları; vücutları kınadan oluşan sarmal şekillerde
dövmelerle kaplıdır. Bir kişinin ruhunu kısa süreliğine kendi bedenlerine
hapsedebilirler. Uzun süredir bu kişilere rastlanmadığı için soylarının devam edip
etmediği bilinmiyor.
Ölüm Neferleri; yüzlerindeki damarlar kırmızı bir şekilde göze
çarpar. En tehlikeli olanlardır. İstedikleri anda düşmanlarının bedenini lime
lime edebilirler. Öfkelendiklerinde onlardan kaçmak imkânsızdır. Son derecede
tehlike teşkil eden bu grubun soyunun tükendiği düşünülüyor. Bazı âlimler
kendilerini idare etmekte zorlanan bu kişilerin, güçlerinin kimseye zarar
vermemesi için kendilerini yok ettiklerini söyler.
Hayat Zırhlıları; saydam görünümdedirler.
Sahip oldukları güç sayesinde etrafını sardıkları kişiyi ölümcül saldırılardan kurtarabilirler.
Fiziksel olarak çok dayanıklıdırlar.
Sisle Yıkananlar; istedikleri anda görünmez olabilirler. Sisin içinde
çok hızlı ve güçlüdürler. Sis adeta
onların zihinlerini besler. Görünmez olduklarında sadece dikkatli ve enerjisi
olağanüstü olan insanlar tarafından fark edilebilirler. Diğer özel kişilere
göre yaşamlarını sıradan bir şekilde sürdürmeye alışkındırlar. Belirli bir
fiziksel özellikleri yoktur. Zeki olmakla birlikte duygusaldırlar.”
Cender konuşmasını bitirince diğerleri işittiklerine bir anlam
vermeye çalışıyordu. Sırat çocukken dedesinden duymuştu bunların bir kısmını fakat hepsinin bir masal olduğunu
sanıyordu. Şimdi Lider Cender’ den tekrar bunları işitmek onu çok şaşırtmıştı.
“Lider Canova' yı öldürenin de bir Sisle Yıkanan olduğunu düşünüyorum.
Aniden beliren sis ve katilin geride bir iz bırakmaması bunu gösteriyor. Tabi işin
arkasında kim var bilemiyoruz henüz.”
Sırat ne tepki vereceğini bilemedi. Duyduklarına inanmakta zorlanıyordu.
“Bu nasıl olur?”
“O gün olayın şokuyla böyle bir şey aklımın ucundan geçmedi ama en mantıklı
ihtimal bu görünüyor. Bildiğim kadarıyla yalnızca Alev Soluyanlar, Sesin
Muhafızları, Algı Bozucular ve Sisle Yıkananların soyları bu güne kadar
gelebilmiş. Onlar da dünyanın çeşitli yerlerinde tek ya da gruplar halinde
yaşıyor. En azından her türden bir kişiye ulaşabilsek diğerlerine de ulaşma
imkânımız olacaktır. Bir de bildiğim kadarıyla onların soyundan gelen herkes bu
güçlere sahip olamamış. İlginç değil mi? Aktarılan genler aracılığı ile sadece belli
kişilerde bu güçler ortaya çıkmış. Ve yıllar içinde kullanılmayan bazı güçler de
yok olmuş görünüyor.”
Herkes şaşkın halde lideri dinliyordu. Lider gözlerini Katra' ya
dikti. “ Tabi, şimdi bana inanmanız için size bir de kanıt sunmam gerekecek.” Katra
düşüncelerinin yüzüne vurmasını engellemeye çalıştı. “Bana Garnap' ı çağırın,”
dedi lider.
Lider Cender' in en önemli yardımcısı kısa sürede salonda belirdi. Cender
onu görünce gülümsedi. “Garnap, misafirlerimize Sesin Muhafızı olduğunu gösterir
misin?”
“Emredersiniz efendim.”
Zebbar mağaradaki anı hatırladı. İşittiği müzikten sonra kendini kaybetmişti.
Sessizce olacakları izlemeye başladı.
Garnap yapacağı gösteriye odaklandı. Bir elini yavaşça havaya
kaldırdı. Bir süre bekledikten sonra hızla bir dizinin üstüne çökerek elini
sertçe yere vurdu. Aynı anda büyük bir gürültü kopunca boş bulunan herkes yerinden
sıçradı. Sanki ortalarına bomba düşmüştü. Büyük bir ses dalgası yayılmış,
camlar çatlamıştı.
Cender sızlayan kulağını tuttu ve yardımcısına çıkıştı. “Garnap, bu
kadar abartman gerekmiyordu. Hepimizi sağır etmeye mi niyetlendin?”
“Affedersiniz efendim. Bir dahaki sefere daha dikkatli olacağım.”
Lider büyük bir gülümseme ile diğerlerine döndü. “Sanırım şimdi
anlamışsınızdır. Neyse ki Garnap sesten ziyade kaba kuvvet kullanmayı tercih
ediyor. Gidebilirsin Garnap.”
Katra sesin şiddetinden bir süre bir şey duyamaz oldu. Zebbar da
çınlayan kulağını ovuyordu. Lider Cender sözlerini sürdürdü. “Ayrıca şunu da
eklemeliyim ki Zebbar’ ın anlattıklarına göre bu Karanlık Ordu bir şekilde
serbest kaldı ve şu an Lider Harula’ nın emrine girmiş vaziyetteler. Harula'
nın kendi büyük ordusu da yeterince güçlü olmalı. ”
“Olaylar gittikçe ilginç bir hal alıyor,” diye düşündü içinden
Katra.
“Yani Lider Harula’ nın Karanlığın Ordusunu üzerimize salacağını mı
düşünüyorsunuz?” dedi Elyama şaşkınlık içinde.
“Bunların hepsi elbette bir tahminden ibaret. Fakat ortada bir sürü
gizemli şey dönerken elimiz kolumuz bağlı duramayız değil mi? O halde işe bu
listedekileri bize yardım etmeleri için ikna ederek başlayabiliriz. Kitapta
onların yaşadığı belli yerlere değinilmiş. Rahatsız edilmeyi pek sevmedikleri
için ortalıkta kolay kolay görünmezler.”
“Eğer savaşı kazanmak istiyorsak onları bulacağız,” dedi Sırat.
“Benim merak ettiğim bir şey var. Bu Karanlığın Ordusu ne gibi
özelliklere sahip?” dedi Katra.
“Sonunda ilgini çekebildim demek ki,” dedi lider. “Karanlığın
Ordusunun kötü ruh ve karanlığın bileşiminden oluştuğu söyleniyor. Bu yüzden
bedenleri de bir insana göre çok dayanıklı,” dedi ürkütücü bir ses tonuyla.
“Bu yedi özelliğe sahip soylardan bazılarının yok olduğunu
söylemiştiniz. O halde Karanlığın Ordusunu nasıl yenebiliriz?” dedi Sırat
düşünceli bir halde.
“Elimizdekilerle idare edeceğiz artık. Sıra dışı ve sıradan olan
insanların bir araya gelerek bu engeli aşabileceklerini düşünüyorum. O halde
güçlerimizi birleştirmeye var mısınız? Ben elimden geldiğince size yardımcı
olacağım.”
“Ben varım,” dedi Sırat içtenlikle.
“Bulalım şunları,” dedi Colevis kendinden emin bir şekilde.
“Elbette neden bu işi özellikle sizden istediğimi merak etmiş
olabilirsiniz. Lider Harula eğer gelecek olursa ilk önce Butah’ a
saldıracaktır. O yüzden herkes üzerine düşen görevi yerine getirmeli. Tek
başıma tüm sorumluluğu almamı benden bekleyemezsiniz.”
“Anlıyoruz efendim,” dedi Colevis.
“O halde sizi bir süre daha misafir etmek zorundayım. Her şey
netleşirse yola çıkabilirsiniz. Ayrıca kendi ekibimden de birilerini
görevlendireceğim. Ne kadar çok kişiyle yola düşerseniz o kadar iyi olur. Sıra
dışı olanları ikna etmek biraz zordur.”
“Eğer 7. Liderler Savaşı çıkarsa bu onları da fazlasıyla
ilgilendirecektir,” dedi Sırat.
“Liderler Savaşı gerçekten büyük yıkımlara sebep olan savaşlardır.
En güçlü ülkelerin katılımından oluşan bu savaşların sonucu neredeyse tüm dünyayı
etkiler. Neyse fırsatınız varken şimdilik biraz dinlenin.”
Cender kitabı yardımcısına uzattı ve zarifçe masadan kalktı. Diğerleri
de hemen ayağa kalktı. Lider salondan ayrılırken pencereden vuran rüzgâr uzun
saçlarını dalgalandırıyordu.
Sanırım büyük savaş yaklaşıyor :-)) Olağanüstü gücü olanların bir kısmı ile tanışmıştık, bakalım diğerleri nasıl karşımıza çıkacak, heyacan artıyor :-) Kaleminize sağlık, harika gidiyor 🙏👏
YanıtlaSilEvet, savaş kaçınılmaz görünüyor artık. :)) Özel güce sahip olanlara ara ara yer vermiştim. Kitaptaki bilgilerle daha anlaşılır olmuştur. Beğenmenize sevindim, çok teşekkür ederim. :)
Silhımms, bu bölüm sanki en önemli bölüm gibi duruyor, kristal kılıç, kehanetler, karanlığın ordusu, özel güçler. bizimkiler bunlarla nasıl savaşacak bakalımlım. şu zaman kaymasını yaratan acaba algı bozucular mı ki? :)
YanıtlaSilEvet, önemli bir bölümdü bayağı. :) Zaman kayması kendiliğinden olan bir şey, Algı Bozucularla ilgisi yok. :) Yorumun için teşekkür ederim deep.
SilKapsamlı bir tanıtım olmuş, teşekkürler Duygu.:)
YanıtlaSilEğitim Pınarı okuduğun için ben teşekkür ederim. :)
SilZaman kaymasını ben de Algı Bozucuların işi olduğunu düşündüm Deep gibi. Kendiliğinden nasıl oluyor, onu aç biraz istersen:)
YanıtlaSilAslında önceden biraz bahsettim. Kara Elçi ve Lider Harula arasındaki mesajlaşmalar şu anki zamanı etkiliyor. Yani bazı bozulmalar meydana geliyor diyebilirim. Kara Elçi de böyle bir şey olacağını bilmiyordu ama pek takmadı, sadece işine odaklandı. Belki pek mantıklı gelmedi ama Harula' nın savaş hazırlıkları açığa çıksın diye düşündüğüm bir detaydı. :) Yorumun için teşekkür ederim. :)
SilBu bölümle bir şeyler toparlandı biraz. :) Lider Cender garip biri, diğerleri gibi fevri davranmaz, biraz rahat bir karakteri var. Gergin bir ortamda böyle birilerine ihtiyaç vardır aslında. :) Yorumun için teşekkür ederim.
YanıtlaSil