12 Haziran 2021 Cumartesi

Savaş Çığırtkanı- 18.Bölüm (Roman)


 

BÖLÜM 18

 


Peçelilerle Savaş-Melmor

 

Ceddil' in çıkışı ile ilk kıvılcım atılmış oldu. İki grup da birbirine doğru koşmaya başladı. Ceddil topuzlu kamçısını sallayarak önüne çıkan ilk kişiye vurdu. Peçeli karnına yediği darbenin etkisi ile geriye yuvarlandı. Acıyla dişlerini sıkıyordu, doğrulmaya çalıştı.

Mavi gözlü başka bir peçeli kılıcını Ceddil' in boynuna doğru savurdu. Kafasını hızla yana eğmesi sonucu Ceddil bu saldırıdan kurtuldu. İnce çizgi halinde boynunda beliren kanı eliyle sildi. Dönerek havaya sıçrayıp  rakibinin suratına bir tekme attı. Adam yüzünü tutarak geri çekildi. Ceddil topuzunu kullanmak için hareketlenmişti ki koluna tekme yiyince silahı elinden fırladı. Öfkeyle kendisini engelleyen kişiye döndü. İri yarı adamın elinde uzun kırbaçla tetikte beklediğini gördü. Ceddil ani bir hareket yapmak istemiyordu. Kollarını önünde tutup savunma pozisyonuna geçti. Peçeli kırbacı savurunca ellerini kaldırıp yan doğru takla attı. Henüz elleri üzerindeyken kırbacın ucu beline sertçe çarpınca dengesi bozuldu ve yere kapaklandı. Yüzü çimenlere gömülmüştü. Yere tükürdü ve belini tutarak öfke içinde ayağa kalktı.

Farak attığı oklarla iki kişiyi hafif de olsa yaralamayı başardı. Ancak iki grup birbirine girdiği için cesaret edip de fazla atış yapamıyordu. Yanlışlıkla arkadaşlarından birini vurmaktan korkuyordu. Her attığı okun ardından yeni bir ok çıkarıp ince parmakları ile nişan almış vaziyette bekliyor, gözlerini savaşçılardan bir an olsun ayırmıyordu. Hafif hafif esen rüzgârda perçemi dalgalanıyordu.

Tiran kılıcıyla uzun saçlı peçeliye saldırdı. Baltalı rakibi ile mücadele etmek kolay değildi. Adam çok güçlüydü ve balta bir yerine denk gelirse ağır bir yara alabilirdi. Hızlı davranan Tiran rakibini bileğinden yaralayınca balta yere düştü. Hemen yakınlarında dövüşen Ceddil kaşla göz arasında baltayı kaptı. Ceddil öfke ile kırbaçlının üstüne yürürken Tiran silahsız kalan rakibinin yüzüne sağlam yumruk geçirdi. Gözleri  kararan adam yere yığıldı.

Tiran o anda arkasında işittiği sese dönünce, rüzgârı delercesine ilerleyen bir kılıç yanağını kesip geçti. Yara çok derin değildi fakat yanağından aşağıya soğuk bir ürperti oluşturarak süzülen kan dikkatini dağıttı. Hemen ardından ikinci bir saldırı geldi. Kılıç başına doğru inerken kımıldamaya fırsat bile bulamadı. Peçeli ansızın tökezleyerek ayaklarının dibine yığılınca da şaşkına döndü. Yüzüstü yere düşen adamın sırtında bir ok vardı. Hemen karşıya bakınca kendisine gülümseyen Farak' ı fark etti.

 Berzab bacağından yaralanmış, sekerek de olsa iki kişiyle dövüşüyordu. Bir dizinin alt kısmı tamamen kırmızıya boyanmıştı. Uzun süre böyle devam edemeyeceğini biliyordu. Güçlü koluyla savurduğu kılıcı sayesinde adamları bir süre oyalayabilmişti. Ancak bir üçüncü kişi arkasından bir balta fırlatmak üzereydi. Bunu gören Tiran haykırarak Berzab' a doğru koştu, kendini yere atıp buz üstünde süzülürcesine kumda kaydı. Sonunda çarptığı Berzab' ı yere düşürdü. O anda fırlayan balta da Berzab yerine onun dövüştüğü peçelilerden birine isabet etti. Göğsüne balta giren peçeli birkaç saniye öylece kaldı. Gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Sonra çuval gibi yere yığıldı. Ayağa kalkan Berzab Tiran’ ı kolundan tutup kaldırdı. Çünkü az önce onun üstüne düşmüştü “İyi misin sen?” dedi. Tiran evet anlamında başını salladı. Berzab tiksinti ile yerdeki peçeliye bakarken baltayı fırlatan peçelinin ağzından öfke dolu tıslamalar yükseldi.

Boratak etkisiz hale getirdiği rakibinin karnına kılıcını sapladı. Peçelinin gözlerindeki öfke söndüğünde kılıcı hızlıca geri çekti ve adamın yere kapaklanmasına izin verdi. Metalin ucundan süzülen kan toprağın ve yeşilliğin üzerinde kırmızı birer nokta bırakıyordu. Boratak duyduğu kan kokusuna aldırmayarak yere eğildi ve adamın yüzünden çekip aldığı peçe ile kılıcındaki kanı silmeye başladı. Adamın yüzü derin kesik izleriyle doluydu. “Bu kadar bile yaşaman bile şaşılacak şey. Ecelle uğraşan eninde sonunda ölümün kucağına düşer,” dedi.

Daha önce Farak tarafından vurulan peçeli oku kolundan çıkarıp attı. Yarası derin değildi. En yakınında bulunan Ceddil' i gözüne kestirdi ve ona doğru ilerledi. Kara çizmesine elini attı ve içinden küçük bir bıçak çıkardı. Arkası dönük haldeki Ceddil’ in omzuna bıçağı sapladı. Güçlü bir rakiple çarpışmakta olan Ceddil bu hamleyi beklemediği için bir an öylece kalakaldı. Dişini sıkıp acısını bastırmaya çalıştı. Hemen hareket etmezse kaybedecekti. İki adam aynı anda üstüne çullandığında en yakındaki ağaca koştu. Ağacın gövdesinde birkaç adım yükseldikten sonra dizlerini büküp adamların şaşkın bakışları  arasında kendini ok gibi geriye doğru fırlattı. Sırtı yere bakacak şekilde adamların üstüne doğru uçarken baltayı savurdu. Yaralı omzundan dolayı yüzü acıyla kasılıyordu. Baltayı düşürmemek için parmaklarını iyice sıktı. Balta adamlardan birinin göğsünü biçip geçerken, diğer adam kurtuldu. Ceddil de yerde bir sürüklendikten sonra durdu. Yaptığı bu hareket onu oldukça zorlamıştı. Omzunda hissettiği acının gözlerine yaş olarak hücum etmesini önlemeye çalıştı. Derin derin soluk alıp veriyordu. Kendini toparlamaya çalışarak doğruldu yavaşça. Bir eli kanlı omzunun üstündeydi. Yarası daha da açılmıştı ve parmaklarının arasından kan sızıyordu. Diğer eli ise sanki öne doğru düşmesini engelliyormuşçasına karnının üstündeydi. Çevresinde dolanan bir peçeli göremeyince pantolonundan bir parça yırtıp hızla omzuna sardı.

Kendisine doğru yaklaşan adamı son anda fark eden Yenira kılıcını ona doğrultarak kabzasındaki düğmeye birkaç daha bastı ve kabzanın ucundan küçük, zehirli iğneler fırladı. Boynuna saplanan iğneler nedeniyle peçeli yere yığıldı. Yenira peçelilerin lideri ile dövüşmeye kaldığı yerden devam edince adamı öylece bırakmak zorunda kaldı. Liderin hızlı saldırıları nedeniyle kaybedeceği vakti yoktu. Dahası iğnelerin hepsini tüketmişti.

Yenira ve liderin kılıçları belki de yüzlerce kez çarpıştı havada. İkisi de birbirinden güçlü ve inatçıydı. Sadece küçük yaralar alarak dövüşü azimle devam ettirmişlerdi. İkisinin de bakışlarında öldürme arzusu vardı. Şu an koca dünya ikisine de dar geliyor gibiydi. Peçeli lider sırıttı kılıcını savururken.

“Tahminimden de çetin çıktın. Beni bu kadar oyalayacağını tahmin etmezdim. Seni öldürerek unutulmaz bir anıya sahip olacağım.”

“Kendinden o kadar emin olma. Düello zar atmaya benzer. Son ana kadar kimin kazanacağını bilemezsin,” dedi Yenira, peçelinin aksine ciddi bir ses tonuyla.

“Özgüvenin yerle bir olduğunda da bu kadar boş konuşabilecek misin merak ediyorum.”

Yenira peçelinin bir hamlesini daha boşa çıkardı. “Sahip olduğu tek motivasyonu birilerini öldürmek olan biri mi bunu söylüyor?”

Peçeli zalimce güldü. “Ölümle hayat arasında ince bir çizgi vardır. Ve bunun farkında olmayan insan yaşama büyük bir tutkuyla bağlanır, yaşamak için her şeyi yapar. Ben insanları bu yersiz tutkudan kurtarıyorum.”

Kılıcını savuran Yenira bir kez daha ıskaladı. “Peki kendini o tutkudan nasıl kurtaracaksın?”

Peçelinin gözleri ışıldadı. “Rakiplerimden birinin bir gün beni öldüreceği anı bekliyorum. Tabii öyle biri karşıma çıkarsa.”

“Sen delirmişsin.” Artık yorulmaya başlayan Yenira nefes nefese kalmıştı.

Berzab’ ın bacağının ağrısı giderek arttı. Hızlı saldırılar yapamıyordu, sadece kendini savunmaya almıştı. Gömleği terden sırılsıklam olmuştu. Rakibi kılıcını diğer bacağına saplayınca haykırarak dizlerinin üstüne çöktü. Berzab' ın haykırışını duyan Yenira' nın bir an dehşet dolu bakışlarını ona kaydı. “Başkasıyla ilgilenecek lüksün yok şu anda,” dedi saldırılarını hızlandıran peçeli. Yenira zor da olsa dövüşe odaklanmaya çalıştı. Berzab yere sapladığı kılıcına tutunarak doğrulmaya çalıştı ancak bacaklarında onu taşıyacak derman yoktu. Uğraşları nedeniyle yüzü kıpkırmızı oldu.

Şu anda Boratak Berzab' ın en yakınında bulunan kişiydi. Berzab' ı öylece savunmasız bırakamazdı. Dövüştüğü adama sertçe bir tekme atıp onu geri savurdu. Yere düşen peçeli ayaklanana kadar hemen kınından hançeri çıkarıp Berzab’ ın rakibine hızlıca savurdu. Hançer adamın sırtına girdi.

Berzab kan kaybettikçe tüm vücudunun karıncalanmaya başladığını hissediyordu. Son bir kez gövdesini kaldırmaya çalıştı. Ancak gözleri karardı ve yığılıp kaldı. Boratak tekrar rakibine döndüğünde onun uzaklaşmakta olduğunu gördü. Berzab için endişelendiğinden peçeliyi bırakıp arkadaşına doğru ilerledi.

Ceddil omzundaki acıya rağmen başka bir peçeli ile kavgaya girişti. Baltayla peçelinin kolunu söküp aldı. Peçelinin acı haykırışları dört bir yanı sardı.  Adam kesik kolunu tutarak geriye çekildi. Boratak Ceddil' in iyice canavarlaşmaya başladığını görebiliyordu.  Onun yüzündeki aç ifadenin pek de hayra alamet olmadığını düşündü. Düşüncelerini bir kenara bırakıp eğilip Berzab' a baktı. Nefes aldığını fark edince rahatlayarak doğruldu.

Yenira hâlâ liderle kapışıyordu. Farak Tiran' ın yanına geçmiş sırt sırta dövüşüyorlardı. Liderleriyle birlikte ayakta kalan dört peçeli vardı. Yenira' nın zehirli iğnelerle bayılttığı peçelinin bilinci yerine geldi. Yaşadığı kısa bir şaşkınlığın ardından yavaşça doğruldu ve etrafına bakındı. Pek çok kişi kanlar içinde yerdeydi. Biraz  ilerisinde yerde yatan peçelinin silahını aldı. Ölenin kim olduğuna bakmadı bile. Zaten peçe takmalarının nedeni yaralanma veya ölüm anında birbirlerinin yüzlerini görmemekti. Bu sayede düşen kişinin duygularını görüp etkilenmeyecekler ve acımasızca kendi dövüşlerine devam edebileceklerdi. Yayı gerdi ve nişan alıp okları serbest bıraktı. Adeta öfkeyle ve kanla harmanlanmış oklar tek tek Boratak' ın gövdesine saplandı.

Yediği oklar üzerine sarsılan Boratak şaşkındı. Zorlukla yutkundu, düşmemek için çok çabalaması gerekti. Kendisini kimin vurduğuna bakmak istedi. Ağzının bir kenarından kan sızıyordu. Yıkılmamak için direniyor, vücudu bir yaprak gibi ileri geri sallanıyordu. Onu vuran peçeli yavaş yavaş kendisine yaklaşıyordu. Boratak dengesini kaybedip yere düştü. Gözlerini kapatmadan önce son gördüğü Tiran ve Farak' ın canla başla dövüştüğüydü. İkisi iyi bir ikili olmuştu. Onların dövüşü kazanacağına inanıyordu.

Boratak' ı vuran peçeli onun yaşayıp yaşamadığını kontrol etmek için yavaşça bir dizi üstüne çöktü. Eliyle Boratak' ın boynuna dokunduğunda hafif de olsa damarın attığını fark etti. Tam saldıracaktı ki Boratak elini kaldırdı ve adamı boğazından yakaladı. Elleri öyle bir kenetlenmişti ki peçeli kurtulamıyordu. Boratak gözlerinden yaşlar süzülürken bir idam mahkûmunun son çırpınışıyla, bir delinin gücüyle elini sıktı da sıktı. Debelenen ve yüzü mora dönen peçeli ondan bir türlü kurtulamadı. Zehrin etkisi de tam olarak geçmemişti. Tırnaklarını Boratak' ın eline geçirse de fayda etmedi. Bir süre sonra peçelinin çırpınışları yavaşladı. Adam hareketsiz bir şekilde kalınca Boratak' ın eli de gevşedi.

Dövüşe öylesine dalmıştı ki Tiran, hamle yaptığı kişi kendini yana atınca Boratak' ı fark etti. Onun vücudundaki okları, yerde hareketsiz yatışını... Yüreğine sanki bir şey saplanmış gibi hissetti. Bir bir düşüyordu dostları. Bir an dövüşten koptu. Farak Boratak' ın yerde yatan bedenine baktı, ardından bağırarak Tiran' a doğru hamle yapan peçeliye kaydı gözleri. Tiran' ın ruh halinde en ufak bir değişme olmadığını, öylece dikildiğini görünce kendini son anda onun önüne attı.

Farak' ın gözleri dehşetle açılmış, beti benzi atmıştı. Bu manzara Tiran' ı kendine getirdi. Bir mızrak Farak' ın sırtından girip göğsünden çıkmıştı. Farak bir şeyler söylemeye çalışsa da yapamadı. Bir eli göğsünden çıkan mızrağın üstündeydi. Diğer eliyle güçlükle de olsa Tiran' ın omzuna tutundu. Dizlerinin üstüne çökerken Tiran onu yakaladı, yere yatırdı. Farak’ ın kanı toprağa karışıyordu. Boğazı düğümlenmiş gibiydi, ses bile çıkaramıyordu. Zorlukla soluk alırken Tiran' ın elini bırakmıyordu. Tiran ise dehşete kapılmıştı.

Yavaş yavaş Farak’ ın gözleri kapandı. Dostuna son sözlerini söyleyememenin üzüntüsü içinde son nefesini verdi. Yumruklarını sıkan Tiran öfke ile ayağa kalktı. Ağlayamıyordu bile, sadece dudakları titriyordu. Farak' ı yaralayan kişinin üstüne atladığı gibi onu yere yatırdı. Geçirdiği öfke krizi ile elleri titreyerek ardı ardına peçelinin suratına yumruk indirmeye başladı. Peçe adamın suratından kaydı gitti. İğrenç olduğunu düşündüğü surata defalarca vurdu Tiran. Ne kadar sürdü bilmiyordu ama elleri kanamaya başladığında vurmayı bıraktı. Yüzü dağılmış haldeki adamın üstünden çekildi. Dizlerinin üstüne çöktü Tiran, başını ellerinin arasına alarak bağırmaya başladı. “Lanet olsun size! Lanet olsun!” Hıçkırarak ağlıyordu. Farak’ ın, en yakın dostunun öldüğüne inanamıyordu. Ailesine ne diyecekti şimdi onun? Kendi aptallığı yüzünden onu nasıl kaybedebilmişti? Buna nasıl dayanacaktı? İlk defa bu kadar sesli ağlıyordu, içindekileri kusmak istercesine.

Ceddil sırtına sert bir darbe yiyince tökezledi. Peçelilerden biri daha önce düşürdüğü topuzlu kamçıyı ona karşı kullanmıştı. Sert bir darbe daha yedi. Sırtı deşilmişti, derisi yüzülüyor gibiydi. Tiran' ın haykırışı dikkatini çekti o anda ve Farak' ın öldüğünü fark etmesi ile kan beynine sıçradı. Zaman sanki onun için yavaşlamıştı. Kalbinin atışını tüm vücudunda hissediyordu. Yüzündeki damarlar iyice belirginleşip kırmızıya döndü. Yüz ifadesi korkunç bir hale bürünmüştü. Yırtıcı bir hayvanı andıran vahşi ve çılgın bakışlara sahipti. Ellerinden de dumanlar çıkıyordu. Karşısındaki peçeli ne olduğunu anlamayarak donup kaldı. Ceddil adamı boynundan yakaladığı gibi havaya kaldırdı. Parmaklarını sıkmasıyla adamın boğazı parçalandı. Ceddil' in yüzüne kan sıçradı.

Manzara karşısında herkes şok oldu. Yenira ve peçelilerin lideri bile dövüşü bıraktı. Ceddil büyük bir öfkeyle diğer peçeliyi de yakaladı. Bir bıçağa dönüşmüş gibi elini adamın karnına geçirip kuvvetle sıkınca küçük bir patlama olmuşçasına adamın iç organları parçalandı. Ceddil elini çektiğinde öfkeli bakışları peçelilerin liderine kaydı.  Lider, geride tek kalan kişiydi, saldırmak için Ceddil' e doğru koştu. Kılıcıyla ancak kolundan yaralayabildiği Ceddil bundan pek etkilenmedi. Peçeliyi yakasından tutup kaldırdı. Artık ölümden kaçamayacağını anlayan adam son kez gülümsedi. “Bir Ölüm Neferi ha? İşte böyle gösterişli bir sonu beklemiyordum.” Birkaç saniye sonra o da diğerleriyle aynı kaderi paylaştı.

Yenira olanları dehşetle izledi. Ceddil' e ne olduğunu anlayamıyordu. Onun tehlikeli bakışlarını kendi üstünde sezince irkildi. Ceddil şimdi Yenira' ya doğru adım adım ilerliyordu. Avına yavaşça yaklaşan bir avcı gibi kendinden emindi. Karşısında düşmanı varmış gibi bakışları daha da şeytanileşti. Ceddil’ in yüzünde delice bir sırıtış belirince Yenira ilk kez korku ile geriye adım attı. Şu an Ceddil kesinlikle Yenira' yı hatırlamıyordu.

“Ceddil sakin ol! Kendine gel!” diye haykırdı Tiran.

Az önce şahit olduğu onca şeyden sonra Yenira titremeye başladı. Kımıldayamıyor, bedenine söz geçiremiyordu adeta.

“Ceddil dur!” Ondaki anormalliği fark eden Tiran hâlâ yırtınıyordu. Sonunda Farak' ı bırakarak kalktı ve Ceddil’ e doğru koşmaya başladı. Bir şekilde onu durdurmalıydı.


18. bölüm devam edecek...


9 yorum:

  1. oooo bu bölümde fena aksiyon oldu, kanlar bıçaklar ter gözyaşları, kılıç, ölüm :) ceddil zombi oldu, cinayet kılıcı hehe en vahşi bölüm buydu herhalde romanda :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet en vahşi bölümdü, grup fena dağıldı. Yazarken kendim de gerildim. 😃 Farak' ı çok sevsem de ayırdım romandan. Ceddil' in hali meçhul. Zombi demeyelim de özel güçlüler tayfasından kendisi. :))

      Sil
  2. Çok hareketli, kanın çok döküldüğü ve kayıpların olduğu bir bölüm oldu... Bakalım neler bekliyor bizi:-)) Yalnız grupları bir toparlasak mı:-)) Kim neredeydi biraz kafam karışmaya başladı benim:-)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumunuz için teşekkür ederim. Bu bölüm biraz heyecanlı olsun istedim. :)
      Gruplar görevlerinin sonlarına yaklaşıyor. Biraz daha kolaylaşır artık okumak. Tabi ilk kitabın sonu da yaklaştı. :))

      Sil
  3. ne güzel resim miş o öyle ya

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir arkadaşım attı resmi, galiba gerçek fotpğrafları bu tarz resimlere dönüştüren bir uygulama varmış. Hoşuma gidince sembolik olarak kullayım dedim.

      Sil
  4. Yanıtlar
    1. Şöyle anlatayım. Daha önce bahsettiğim özel güce sahip kişiler vardı. Ölüm Neferleri denen grup diğerlerinin aksine büyük güce sahip oldukları için güç açığa çıktığında kendilerini kaybediyorlar. Soyları tükendi sanılıyordu ama genler aracılığıyla bazı kişilere geçti güç. Son zamanlardaki gergin ortam, dünya geneline yayılan negatif enerjinin yanısıra Farak' ın ölümü ilk kez Ceddil' in bu gücünü tetikledi. O an yaptıklarını hatırlamıyor yani.

      Sil
  5. Şaşırtıcı olsun biraz dedim. 😄

    YanıtlaSil

Rüya Günlükleri 4 (Hikaye)

 Merhabalar, seriye biraz ara vermiştim, devam edeyim dedim. İyi okumalar dilerim. 😊 (Selin, öğrenci, 14 yaşında)   Ormanda yürüyorum, hava...