BÖLÜM 18
Peçelilerle
Savaş-Melmor
Ceddil' in çıkışı ile ilk kıvılcım atılmış oldu. İki grup da
birbirine doğru koşmaya başladı. Ceddil topuzlu kamçısını sallayarak önüne
çıkan ilk kişiye vurdu. Peçeli karnına yediği darbenin etkisi ile geriye
yuvarlandı. Acıyla dişlerini sıkıyordu, doğrulmaya çalıştı.
Mavi gözlü başka bir peçeli kılıcını Ceddil' in boynuna doğru
savurdu. Kafasını hızla yana eğmesi sonucu Ceddil bu saldırıdan kurtuldu. İnce çizgi
halinde boynunda beliren kanı eliyle sildi. Dönerek havaya sıçrayıp rakibinin suratına bir tekme attı. Adam
yüzünü tutarak geri çekildi. Ceddil topuzunu kullanmak için hareketlenmişti ki koluna
tekme yiyince silahı elinden fırladı. Öfkeyle kendisini engelleyen kişiye döndü.
İri yarı adamın elinde uzun kırbaçla tetikte beklediğini gördü. Ceddil ani bir
hareket yapmak istemiyordu. Kollarını önünde tutup savunma pozisyonuna geçti.
Peçeli kırbacı savurunca ellerini kaldırıp yan doğru takla attı. Henüz elleri
üzerindeyken kırbacın ucu beline sertçe çarpınca dengesi bozuldu ve yere
kapaklandı. Yüzü çimenlere gömülmüştü. Yere tükürdü ve belini tutarak öfke içinde
ayağa kalktı.
Farak attığı oklarla iki kişiyi hafif de olsa yaralamayı başardı. Ancak
iki grup birbirine girdiği için cesaret edip de fazla atış yapamıyordu. Yanlışlıkla
arkadaşlarından birini vurmaktan korkuyordu. Her attığı okun ardından yeni bir
ok çıkarıp ince parmakları ile nişan almış vaziyette bekliyor, gözlerini
savaşçılardan bir an olsun ayırmıyordu. Hafif hafif esen rüzgârda perçemi dalgalanıyordu.
Tiran kılıcıyla uzun saçlı peçeliye saldırdı. Baltalı rakibi ile
mücadele etmek kolay değildi. Adam çok güçlüydü ve balta bir yerine denk
gelirse ağır bir yara alabilirdi. Hızlı davranan Tiran rakibini bileğinden yaralayınca
balta yere düştü. Hemen yakınlarında dövüşen Ceddil kaşla göz arasında baltayı kaptı.
Ceddil öfke ile kırbaçlının üstüne yürürken Tiran silahsız kalan rakibinin
yüzüne sağlam yumruk geçirdi. Gözleri
kararan adam yere yığıldı.
Tiran o anda arkasında işittiği sese dönünce, rüzgârı delercesine
ilerleyen bir kılıç yanağını kesip geçti. Yara çok derin değildi fakat
yanağından aşağıya soğuk bir ürperti oluşturarak süzülen kan dikkatini dağıttı.
Hemen ardından ikinci bir saldırı geldi. Kılıç başına doğru inerken kımıldamaya
fırsat bile bulamadı. Peçeli ansızın tökezleyerek ayaklarının dibine yığılınca da
şaşkına döndü. Yüzüstü yere düşen adamın sırtında bir ok vardı. Hemen karşıya
bakınca kendisine gülümseyen Farak' ı fark etti.
Berzab bacağından yaralanmış,
sekerek de olsa iki kişiyle dövüşüyordu. Bir dizinin alt kısmı tamamen kırmızıya
boyanmıştı. Uzun süre böyle devam edemeyeceğini biliyordu. Güçlü koluyla
savurduğu kılıcı sayesinde adamları bir süre oyalayabilmişti. Ancak bir üçüncü
kişi arkasından bir balta fırlatmak üzereydi. Bunu gören Tiran haykırarak Berzab'
a doğru koştu, kendini yere atıp buz üstünde süzülürcesine kumda kaydı. Sonunda
çarptığı Berzab' ı yere düşürdü. O anda fırlayan balta da Berzab yerine onun
dövüştüğü peçelilerden birine isabet etti. Göğsüne balta giren peçeli birkaç
saniye öylece kaldı. Gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Sonra çuval gibi yere
yığıldı. Ayağa kalkan Berzab Tiran’ ı kolundan tutup kaldırdı. Çünkü az önce onun
üstüne düşmüştü “İyi misin sen?” dedi. Tiran evet anlamında başını salladı. Berzab
tiksinti ile yerdeki peçeliye bakarken baltayı fırlatan peçelinin ağzından öfke
dolu tıslamalar yükseldi.
Boratak etkisiz hale getirdiği rakibinin karnına kılıcını sapladı.
Peçelinin gözlerindeki öfke söndüğünde kılıcı hızlıca geri çekti ve adamın yere
kapaklanmasına izin verdi. Metalin ucundan süzülen kan toprağın ve yeşilliğin
üzerinde kırmızı birer nokta bırakıyordu. Boratak duyduğu kan kokusuna
aldırmayarak yere eğildi ve adamın yüzünden çekip aldığı peçe ile kılıcındaki
kanı silmeye başladı. Adamın yüzü derin kesik izleriyle doluydu. “Bu kadar bile
yaşaman bile şaşılacak şey. Ecelle uğraşan eninde sonunda ölümün kucağına düşer,”
dedi.
Daha önce Farak tarafından vurulan peçeli oku kolundan çıkarıp
attı. Yarası derin değildi. En yakınında bulunan Ceddil' i gözüne kestirdi ve
ona doğru ilerledi. Kara çizmesine elini attı ve içinden küçük bir bıçak
çıkardı. Arkası dönük haldeki Ceddil’ in omzuna bıçağı sapladı. Güçlü bir
rakiple çarpışmakta olan Ceddil bu hamleyi beklemediği için bir an öylece kalakaldı.
Dişini sıkıp acısını bastırmaya çalıştı. Hemen hareket etmezse kaybedecekti.
İki adam aynı anda üstüne çullandığında en yakındaki ağaca koştu. Ağacın
gövdesinde birkaç adım yükseldikten sonra dizlerini büküp adamların şaşkın
bakışları arasında kendini ok gibi
geriye doğru fırlattı. Sırtı yere bakacak şekilde adamların üstüne doğru
uçarken baltayı savurdu. Yaralı omzundan dolayı yüzü acıyla kasılıyordu.
Baltayı düşürmemek için parmaklarını iyice sıktı. Balta adamlardan birinin
göğsünü biçip geçerken, diğer adam kurtuldu. Ceddil de yerde bir sürüklendikten
sonra durdu. Yaptığı bu hareket onu oldukça zorlamıştı. Omzunda hissettiği
acının gözlerine yaş olarak hücum etmesini önlemeye çalıştı. Derin derin soluk
alıp veriyordu. Kendini toparlamaya çalışarak doğruldu yavaşça. Bir eli kanlı
omzunun üstündeydi. Yarası daha da açılmıştı ve parmaklarının arasından kan
sızıyordu. Diğer eli ise sanki öne doğru düşmesini engelliyormuşçasına karnının
üstündeydi. Çevresinde dolanan bir peçeli göremeyince pantolonundan bir parça yırtıp
hızla omzuna sardı.
Kendisine doğru yaklaşan adamı son anda fark eden Yenira kılıcını ona
doğrultarak kabzasındaki düğmeye birkaç daha bastı ve kabzanın ucundan küçük,
zehirli iğneler fırladı. Boynuna saplanan iğneler nedeniyle peçeli yere
yığıldı. Yenira peçelilerin lideri ile dövüşmeye kaldığı yerden devam edince
adamı öylece bırakmak zorunda kaldı. Liderin hızlı saldırıları nedeniyle
kaybedeceği vakti yoktu. Dahası iğnelerin hepsini tüketmişti.
Yenira ve liderin kılıçları belki de yüzlerce kez çarpıştı havada.
İkisi de birbirinden güçlü ve inatçıydı. Sadece küçük yaralar alarak dövüşü
azimle devam ettirmişlerdi. İkisinin de bakışlarında öldürme arzusu vardı. Şu
an koca dünya ikisine de dar geliyor gibiydi. Peçeli lider sırıttı kılıcını
savururken.
“Tahminimden de çetin çıktın. Beni bu kadar oyalayacağını tahmin
etmezdim. Seni öldürerek unutulmaz bir anıya sahip olacağım.”
“Kendinden o kadar emin olma. Düello zar atmaya benzer. Son ana
kadar kimin kazanacağını bilemezsin,” dedi Yenira, peçelinin aksine ciddi bir
ses tonuyla.
“Özgüvenin yerle bir olduğunda da bu kadar boş konuşabilecek misin
merak ediyorum.”
Yenira peçelinin bir hamlesini daha boşa çıkardı. “Sahip olduğu tek
motivasyonu birilerini öldürmek olan biri mi bunu söylüyor?”
Peçeli zalimce güldü. “Ölümle hayat arasında ince bir çizgi vardır.
Ve bunun farkında olmayan insan yaşama büyük bir tutkuyla bağlanır, yaşamak
için her şeyi yapar. Ben insanları bu yersiz tutkudan kurtarıyorum.”
Kılıcını savuran Yenira bir kez daha ıskaladı. “Peki kendini o
tutkudan nasıl kurtaracaksın?”
Peçelinin gözleri ışıldadı. “Rakiplerimden birinin bir gün beni öldüreceği
anı bekliyorum. Tabii öyle biri karşıma çıkarsa.”
“Sen delirmişsin.” Artık yorulmaya başlayan Yenira nefes nefese kalmıştı.
Berzab’ ın bacağının ağrısı giderek arttı. Hızlı saldırılar
yapamıyordu, sadece kendini savunmaya almıştı. Gömleği terden sırılsıklam
olmuştu. Rakibi kılıcını diğer bacağına saplayınca haykırarak dizlerinin üstüne
çöktü. Berzab' ın haykırışını duyan Yenira' nın bir an dehşet dolu bakışlarını
ona kaydı. “Başkasıyla ilgilenecek lüksün yok şu anda,” dedi saldırılarını
hızlandıran peçeli. Yenira zor da olsa dövüşe odaklanmaya çalıştı. Berzab yere
sapladığı kılıcına tutunarak doğrulmaya çalıştı ancak bacaklarında onu
taşıyacak derman yoktu. Uğraşları nedeniyle yüzü kıpkırmızı oldu.
Şu anda Boratak Berzab' ın en yakınında bulunan kişiydi. Berzab' ı
öylece savunmasız bırakamazdı. Dövüştüğü adama sertçe bir tekme atıp onu geri
savurdu. Yere düşen peçeli ayaklanana kadar hemen kınından hançeri çıkarıp Berzab’
ın rakibine hızlıca savurdu. Hançer adamın sırtına girdi.
Berzab kan kaybettikçe tüm vücudunun karıncalanmaya başladığını
hissediyordu. Son bir kez gövdesini kaldırmaya çalıştı. Ancak gözleri karardı
ve yığılıp kaldı. Boratak tekrar rakibine döndüğünde onun uzaklaşmakta olduğunu
gördü. Berzab için endişelendiğinden peçeliyi bırakıp arkadaşına doğru ilerledi.
Ceddil omzundaki acıya rağmen başka bir peçeli ile kavgaya girişti.
Baltayla peçelinin kolunu söküp aldı. Peçelinin acı haykırışları dört bir yanı
sardı. Adam kesik kolunu tutarak geriye çekildi.
Boratak Ceddil' in iyice canavarlaşmaya başladığını görebiliyordu. Onun yüzündeki aç ifadenin pek de hayra alamet
olmadığını düşündü. Düşüncelerini bir kenara bırakıp eğilip Berzab' a baktı. Nefes
aldığını fark edince rahatlayarak doğruldu.
Yenira hâlâ liderle kapışıyordu. Farak Tiran' ın yanına geçmiş sırt
sırta dövüşüyorlardı. Liderleriyle birlikte ayakta kalan dört peçeli vardı.
Yenira' nın zehirli iğnelerle bayılttığı peçelinin bilinci yerine geldi.
Yaşadığı kısa bir şaşkınlığın ardından yavaşça doğruldu ve etrafına bakındı.
Pek çok kişi kanlar içinde yerdeydi. Biraz
ilerisinde yerde yatan peçelinin silahını aldı. Ölenin kim olduğuna
bakmadı bile. Zaten peçe takmalarının nedeni yaralanma veya ölüm anında
birbirlerinin yüzlerini görmemekti. Bu sayede düşen kişinin duygularını görüp etkilenmeyecekler
ve acımasızca kendi dövüşlerine devam edebileceklerdi. Yayı gerdi ve nişan alıp
okları serbest bıraktı. Adeta öfkeyle ve kanla harmanlanmış oklar tek tek
Boratak' ın gövdesine saplandı.
Yediği oklar üzerine sarsılan Boratak şaşkındı. Zorlukla yutkundu,
düşmemek için çok çabalaması gerekti. Kendisini kimin vurduğuna bakmak istedi.
Ağzının bir kenarından kan sızıyordu. Yıkılmamak için direniyor, vücudu bir
yaprak gibi ileri geri sallanıyordu. Onu vuran peçeli yavaş yavaş kendisine
yaklaşıyordu. Boratak dengesini kaybedip yere düştü. Gözlerini kapatmadan önce
son gördüğü Tiran ve Farak' ın canla başla dövüştüğüydü. İkisi iyi bir ikili
olmuştu. Onların dövüşü kazanacağına inanıyordu.
Boratak' ı vuran peçeli onun yaşayıp yaşamadığını kontrol etmek
için yavaşça bir dizi üstüne çöktü. Eliyle Boratak' ın boynuna dokunduğunda
hafif de olsa damarın attığını fark etti. Tam saldıracaktı ki Boratak elini
kaldırdı ve adamı boğazından yakaladı. Elleri öyle bir kenetlenmişti ki peçeli kurtulamıyordu.
Boratak gözlerinden yaşlar süzülürken bir idam mahkûmunun son çırpınışıyla, bir
delinin gücüyle elini sıktı da sıktı. Debelenen ve yüzü mora dönen peçeli ondan
bir türlü kurtulamadı. Zehrin etkisi de tam olarak geçmemişti. Tırnaklarını
Boratak' ın eline geçirse de fayda etmedi. Bir süre sonra peçelinin
çırpınışları yavaşladı. Adam hareketsiz bir şekilde kalınca Boratak' ın eli de
gevşedi.
Dövüşe öylesine dalmıştı ki Tiran, hamle yaptığı kişi kendini yana
atınca Boratak' ı fark etti. Onun vücudundaki okları, yerde hareketsiz yatışını...
Yüreğine sanki bir şey saplanmış gibi hissetti. Bir bir düşüyordu dostları. Bir
an dövüşten koptu. Farak Boratak' ın yerde yatan bedenine baktı, ardından
bağırarak Tiran' a doğru hamle yapan peçeliye kaydı gözleri. Tiran' ın ruh
halinde en ufak bir değişme olmadığını, öylece dikildiğini görünce kendini son
anda onun önüne attı.
Farak' ın gözleri dehşetle açılmış, beti benzi atmıştı. Bu manzara
Tiran' ı kendine getirdi. Bir mızrak Farak' ın sırtından girip göğsünden çıkmıştı.
Farak bir şeyler söylemeye çalışsa da yapamadı. Bir eli göğsünden çıkan
mızrağın üstündeydi. Diğer eliyle güçlükle de olsa Tiran' ın omzuna tutundu. Dizlerinin
üstüne çökerken Tiran onu yakaladı, yere yatırdı. Farak’ ın kanı toprağa
karışıyordu. Boğazı düğümlenmiş gibiydi, ses bile çıkaramıyordu. Zorlukla soluk
alırken Tiran' ın elini bırakmıyordu. Tiran ise dehşete kapılmıştı.
Yavaş yavaş Farak’ ın gözleri kapandı. Dostuna son sözlerini
söyleyememenin üzüntüsü içinde son nefesini verdi. Yumruklarını sıkan Tiran
öfke ile ayağa kalktı. Ağlayamıyordu bile, sadece dudakları titriyordu. Farak'
ı yaralayan kişinin üstüne atladığı gibi onu yere yatırdı. Geçirdiği öfke krizi
ile elleri titreyerek ardı ardına peçelinin suratına yumruk indirmeye başladı.
Peçe adamın suratından kaydı gitti. İğrenç olduğunu düşündüğü surata defalarca
vurdu Tiran. Ne kadar sürdü bilmiyordu ama elleri kanamaya başladığında vurmayı
bıraktı. Yüzü dağılmış haldeki adamın üstünden çekildi. Dizlerinin üstüne çöktü
Tiran, başını ellerinin arasına alarak bağırmaya başladı. “Lanet olsun size!
Lanet olsun!” Hıçkırarak ağlıyordu. Farak’ ın, en yakın dostunun öldüğüne
inanamıyordu. Ailesine ne diyecekti şimdi onun? Kendi aptallığı yüzünden onu
nasıl kaybedebilmişti? Buna nasıl dayanacaktı? İlk defa bu kadar sesli
ağlıyordu, içindekileri kusmak istercesine.
Ceddil sırtına sert bir darbe yiyince tökezledi. Peçelilerden biri
daha önce düşürdüğü topuzlu kamçıyı ona karşı kullanmıştı. Sert bir darbe daha
yedi. Sırtı deşilmişti, derisi yüzülüyor gibiydi. Tiran' ın haykırışı dikkatini
çekti o anda ve Farak' ın öldüğünü fark etmesi ile kan beynine sıçradı. Zaman
sanki onun için yavaşlamıştı. Kalbinin atışını tüm vücudunda hissediyordu. Yüzündeki
damarlar iyice belirginleşip kırmızıya döndü. Yüz ifadesi korkunç bir hale bürünmüştü.
Yırtıcı bir hayvanı andıran vahşi ve çılgın bakışlara sahipti. Ellerinden de dumanlar
çıkıyordu. Karşısındaki peçeli ne olduğunu anlamayarak donup kaldı. Ceddil
adamı boynundan yakaladığı gibi havaya kaldırdı. Parmaklarını sıkmasıyla adamın
boğazı parçalandı. Ceddil' in yüzüne kan sıçradı.
Manzara karşısında herkes şok oldu. Yenira ve peçelilerin lideri
bile dövüşü bıraktı. Ceddil büyük bir öfkeyle diğer peçeliyi de yakaladı. Bir
bıçağa dönüşmüş gibi elini adamın karnına geçirip kuvvetle sıkınca küçük bir
patlama olmuşçasına adamın iç organları parçalandı. Ceddil elini çektiğinde öfkeli
bakışları peçelilerin liderine kaydı. Lider,
geride tek kalan kişiydi, saldırmak için Ceddil' e doğru koştu. Kılıcıyla ancak
kolundan yaralayabildiği Ceddil bundan pek etkilenmedi. Peçeliyi yakasından tutup
kaldırdı. Artık ölümden kaçamayacağını anlayan adam son kez gülümsedi. “Bir
Ölüm Neferi ha? İşte böyle gösterişli bir sonu beklemiyordum.” Birkaç saniye sonra
o da diğerleriyle aynı kaderi paylaştı.
Yenira olanları dehşetle izledi. Ceddil' e ne olduğunu
anlayamıyordu. Onun tehlikeli bakışlarını kendi üstünde sezince irkildi. Ceddil
şimdi Yenira' ya doğru adım adım ilerliyordu. Avına yavaşça yaklaşan bir avcı
gibi kendinden emindi. Karşısında düşmanı varmış gibi bakışları daha da
şeytanileşti. Ceddil’ in yüzünde delice bir sırıtış belirince Yenira ilk kez
korku ile geriye adım attı. Şu an Ceddil kesinlikle Yenira' yı hatırlamıyordu.
“Ceddil sakin ol! Kendine gel!” diye haykırdı Tiran.
Az önce şahit olduğu onca şeyden sonra Yenira titremeye başladı.
Kımıldayamıyor, bedenine söz geçiremiyordu adeta.
“Ceddil dur!” Ondaki anormalliği fark eden Tiran hâlâ yırtınıyordu.
Sonunda Farak' ı bırakarak kalktı ve Ceddil’ e doğru koşmaya başladı. Bir
şekilde onu durdurmalıydı.
18. bölüm devam edecek...
oooo bu bölümde fena aksiyon oldu, kanlar bıçaklar ter gözyaşları, kılıç, ölüm :) ceddil zombi oldu, cinayet kılıcı hehe en vahşi bölüm buydu herhalde romanda :)
YanıtlaSilEvet en vahşi bölümdü, grup fena dağıldı. Yazarken kendim de gerildim. 😃 Farak' ı çok sevsem de ayırdım romandan. Ceddil' in hali meçhul. Zombi demeyelim de özel güçlüler tayfasından kendisi. :))
SilÇok hareketli, kanın çok döküldüğü ve kayıpların olduğu bir bölüm oldu... Bakalım neler bekliyor bizi:-)) Yalnız grupları bir toparlasak mı:-)) Kim neredeydi biraz kafam karışmaya başladı benim:-)
YanıtlaSilYorumunuz için teşekkür ederim. Bu bölüm biraz heyecanlı olsun istedim. :)
SilGruplar görevlerinin sonlarına yaklaşıyor. Biraz daha kolaylaşır artık okumak. Tabi ilk kitabın sonu da yaklaştı. :))
ne güzel resim miş o öyle ya
YanıtlaSilBir arkadaşım attı resmi, galiba gerçek fotpğrafları bu tarz resimlere dönüştüren bir uygulama varmış. Hoşuma gidince sembolik olarak kullayım dedim.
SilCeddil'e ne oldu acaba?
YanıtlaSilŞöyle anlatayım. Daha önce bahsettiğim özel güce sahip kişiler vardı. Ölüm Neferleri denen grup diğerlerinin aksine büyük güce sahip oldukları için güç açığa çıktığında kendilerini kaybediyorlar. Soyları tükendi sanılıyordu ama genler aracılığıyla bazı kişilere geçti güç. Son zamanlardaki gergin ortam, dünya geneline yayılan negatif enerjinin yanısıra Farak' ın ölümü ilk kez Ceddil' in bu gücünü tetikledi. O an yaptıklarını hatırlamıyor yani.
SilŞaşırtıcı olsun biraz dedim. 😄
YanıtlaSil