24 Nisan 2021 Cumartesi

Savaş Çığırtkanı- 7.Bölüm (Roman)




BÖLÜM 7

 

Gemi Yolculuğu-Melmor

 

“Gemi yolculuğundan nefret ederim,” dedi yüzü sararıp solan Farak.

Tiran onu teselli etmeye çalışıyordu: “Bu gruba dâhil edilmiş olman büyük talihsizlik. Yapacak bir şey yok, katlanacaksın.”

“Bir savaşçıyı deniz mi tutarmış ya?” diye söylendi Farak.

“Deniz değil okyanus,” dedi Tiran alay ederek.

“Aman neyse işte.”

Farak bitkin halde yatakta yatıyordu. Midesi tamamen alt üst olmuştu ve bir an önce karaya ayak basmak istiyordu. Alnının yarısını kapatan perçemi ona nahif bir hava katıyordu. Yirmi dört yaşındaydı. Tiran ise ondan üç yaş büyüktü. Çocukluktan beri yakın arkadaşlardı. Tiran duygularını kolay kolay belli etmemesine rağmen konu Farak olunca onun üstüne titrerdi. Farak da onu bir ağabey gibi görürdü. Tiran her zaman ağırbaşlı ve çalışkandı. Çevresi tarafından hep eleştirilmesi ve Tiran ile kıyaslanmasına rağmen Farak ona çok bağlıydı.

“Hadi git artık. Daha ne kadar başımda bekleyeceksin? Çocuk değilim ben,” dedi Farak.

“Bak sen. Bir çocuktan farkın yok hâlbuki.”

“Hayatı fazla ciddiye alıyorsun. Bazen sadece kendin için yaşaman gerek.”

“Tam da senden beklenecek bir söz. İstediğin gibi yaşa ama hayata sıkı tutun. Ben yukarı çıkıyorum, uslu dur lütfen.”

Tiran’ ın eli tam kapının koluna gitmişti ki arkadan hızla gelen bıçak elinin yakınına saplandı. Bir anlığına irkilen Tiran gözleri kısılmış halde Farak’ a döndü. Kendini tutamayan Farak kahkahayı bastı.

“Bakıyorum da formundan bir şey kaybetmemişsin. Bazen akıl sağlığından gerçekten şüpheleniyorum,” dedi Tiran ve bıçağı saplandığı yerden çıkardı. “Bunu aynı şekilde iade etmemi ister misin?”

Tiran’ ın bakışları ciddileşince kahkahaları anında kesildi ve kendini tekrar yatağa bıraktı Farak. Yakınmaya başladı:  “Ah ölüyorum, çok fenayım.”

“Bu seferlik bunu görmezden geliyorum,” dedi Tiran ve gülümseyerek kamaradan ayrıldı. Farak’ ın ne zaman büyüyeceğini merak ediyordu. Güverteye diğerlerinin yanına çıktığında Yenira, Berzab, Ceddil ve Boratak küpeşteye dayanmış okyanusu izliyordu.

Yenira güçlü bir savaşçıydı. Daha önce bir savaşta beş yerinden kılıç darbesi almasına rağmen hayatta kalmayı başarmıştı. Dayanıklı ve korkusuz olarak bilinirdi. Çimen rengindeki gözleri çok nadiren gülümseyerek bakardı. Otuz yaşına gireli birkaç gün olmuştu. Duruşu, hareketleri ve konuşması ile karizmatikti. Buna karşın biraz soğuk ve kibirliydi.

Berzab kırklı yaşlarında, savaş konusunda çok tecrübeli biriydi. Biraz kısa boyluydu. Onu küçümseyen düşmanların büyük çoğunluğu onun öfkesinden nasibini almıştır. Sarı saçları ve sakalı birbirine karışmış haldedir, boncuk gibi kara gözleri hep ışıldar.

Boratak, Lider Canova' nın yeğenidir. Çocukluğundan beri savaş sanatına ilgi duyardı. Başarılı, dikkatli biri ve iyi bir keskin nişancıdır. Alçakgönüllü olduğu için herkesin ona karşı saygılıdır. Siyah, uzun saçları omuzlarına dökülür, açık mavi gözleri ile de asil bir görünüme sahiptir.

Ceddil ise hırçın bir savaşçıdır. Bir kaplan gibi üstüne çullandığı düşmanını kısa sürede hezimete uğratır. Ruh halini yansıtırcasına pek de kısa olmayan saçları elektrik çarpmışçasına havaya dikilmiş haldedir. Aynı tondaki bal rengi saçları ve gözleri yüzüne canlılık katar. Kılıç kullanmaktan zevk almaz, topuz ve bıçak en çok kullandığı silahlardandır. Yirmili yaşlarının sonuna gelmiş, başına buruk yaşayan biridir.

“Farak nasıl oldu?” Yaşı en büyük olduğundan Berzab diğerlerine şefkatle yaklaşırdı. Sanki ailelerinden uzak kalmanın getirdiği eksikliği gidermeye çalışıyordu.

“Bir an önce karaya çıkmak için sabırsızlanıyor,” dedi Tiran gülümseyerek.

“İyi öyleyse. Biraz daha dişini sıkmalı,” dedi Berzab.

“Karaya çıkarsak kim bilir nasıl burnumuzdan getirir,” dedi Ceddil sinsi bir şekilde sırıtarak. Ceddil az da olsa Farak’ ı tanırdı, aynı şehirde yaşıyorlardı. Şimdi aynı gruba düştükleri için arkadaşlıkları ilerlemeye başlamıştı.

“Senin kadar getiremez herhalde. Koca şehirde namını duymayan mı kaldı? Daha geçen gün bir yanlış anlaşılma nedeniyle üç kişiyi hastanelik etmişsin.”

“Ne yanlış anlaşılması ya bildiğin üzerime yürüdü adamlar, ben de birazcık hırpaladım. Ne var bunda?”

“Adamlar üzerine yürüdü çünkü sen yanlış anlaşılmayı giderecek bir açıklama yapmadın. Eğer düzgünce bir açıklama yapsaydın sorun kökünden hallolmuş olurdu,” dedi Tiran.

“Açıklama da neymiş? Sanki dinleyeceklerdi beni.”

“Tabi, her zamanki gibi sen değil yumrukların konuşmuş,” dedi Tiran.

“Sakın ha Melmor' da öfkelenip de ortalığı karıştırma. Bu görevin önemini yeterince kavramışsındır umarım,” dedi Berzab.

Berzab’ ın uyarısı üzerine Ceddil’ in kaşları çatıldı. İnsanların kendisini uyarmasından ve nasihat dinlemekten hiç hoşlanmazdı.

“Bence Berzab haklı. Ceddil hemen gaza geliyorsun, yalan mı?” dedi Boratak gülümseyerek.

Ceddil' in bal rengi gözleri bir an gölgelense de sakinliğini korudu. Ne de olsa Boratak’ ın haklılık payı vardı: “Peki, sana ne demeli Boratak? Senin de bir kavgaya dahil olmamak için her şeyi alttan alabileceğini işittim.”

Boratak yüzünde bir gülümseme ile başını iki yana salladı. Durduk yere Ceddil' e çıkışmak gibi bir niyeti yoktu. Bunu kendine yakıştıramazdı. Sonuçta liderlerin soyundan gelen biriydi. “Asil insanlara kavga için bahane üretmek yakışmaz.”

“Ya, ne demezsin,” dedi Ceddil burun kıvırarak.

“Melmor' a varmamız kaç günü bulur sizce?” dedi Boratak lafı değiştirerek.

“Bu okyanusu aşmak en azından bir haftayı daha bulur. Eğer bir aksilik çıkmazsa daha erken varabiliriz,” dedi Yenira.

“Ooo, Yenira Bey arada bir varlığını hatırlatıyorsun,” dedi Berzab.

“Grup liderimizin bizim basit sohbetimize katılmaktan daha önemli işleri vardır muhakkak,” dedi Ceddil.

“Çok can sıkıcısınız ve boş konuşuyorsunuz, size katılmam için bir sebep göremiyorum,” dedi Yenira soğuk bir şekilde ve tekrar gözlerini dalgalara dikti. Yenira’ nın tavırlarına alışan grup arkadaşları bunu umursamadı bile. Yenira her zamanki gibi görevini çok fazla önemsiyordu ve yolculuk boyunca sadece buna odaklanmıştı. Grup lideri olması da sorumluluğunu bir kat daha artırmıştı. Bu yüzden grupla kaynaşmaktansa dışarıdan her şeyi kontrol altında tutmayı planlıyordu.

“Bir hafta daha böyle vakit mi öldüreceğiz yani?” dedi Ceddil sıkıntı içinde kıpırdanarak.

“Okyanusu izle, bence gayet sakinleştirici bir etkisi var,” dedi Berzab gülümseyerek.

“Ancak senin gibi bir ihtiyar bundan hoşlanır,” dedi Ceddil sırıtarak.

“Kimmiş ihtiyar? Bak, saçımda tek bir beyaz tel görebiliyor musun?” dedi Berzab gülerek.

“Ben yaşından değil ruhundan bahsediyorum. Seninle tanıştığımdan beri gerçekten de bir ihtiyar gibi davranıyorsun.”

“Seni memnun etmek için ne yapmamı beklerdin peki?”

“İşte böyle bir şey.” Ceddil geminin en arka ucuna çıkıp, dengesini sağlamaya çalışarak kollarını iki yana açtı.

“Ne yapıyorsun sen? Düşeceksin,” diye hemen ileri atıldı Yenira.

“Yüzmek istiyorum sadece.” Kimseyi dinleyerek suya balıklama daldı Ceddil.

“Bu delirmiş. Hemen bir can simidi falan atın şuna. Burada hepinizden ben sorumluyum,” diye bağırdı Yenira.

Berzab aşağıya can simidi atarken Ceddil yüzmeye devam ediyordu. Dalgalar fazla şiddetli değildi ama yine de bir insanı sürükleyebilecek güce sahipti. Ceddil ise dalgalardan pek de etkilenmişe benzemiyordu. Gemi yavaşça uzaklaşırken soğuk dalgaları yararak can simidine doğru yüzdü.

Berzab yüzünde gülümseme ile aşağı bağırdı: “Seni ayarsız, sonunda rahatladın mı? Çabuk tutun şu merdivene de seni yukarı çekelim.”

“Bu yaptığının ne kadar akılsızca olduğunu biliyorsun değil mi? Bir dahaki sefere bunu ödetirim sana!” Yenira öfkeden köpürüyordu.

“Amma tantana yaptınız, geliyorum işte.”

İki dakika sonra Ceddil ıslak bir halde diğerlerinin karşısında duruyordu. Yenira ağzını açtı: “Git üstünü değiştir. Bir daha asla böyle bir çılgınlık yapmaya kalkışma. Burada benim kurallarım geçer. Ben diğerlerine benzemem, canını yakarım.”

“Ben kimseden emir alacak değilim. Sözlerine dikkat et.”

“Beyler sakin olun.” Boratak araya girmeye çalıştı. Ancak ikisi de birbirinin üstüne yürümeye başlamıştı. Ceddil atik davranarak sıçradı ve bir tekme savurdu. Yenira eğilerek son anda tekmeden kurtuldu ancak Ceddil’ in ikinci tekmesini karnına yedi. Güçlü yapısı nedeniyle sadece hafifçe tökezledi. Bunu fırsat bilen Ceddil Yenira’ nın yüzüne sağlam bir yumruk geçirdi. İyice öfkelenen Yenira bir açığını yakalayıp kolunu Ceddil’ in boynuna dolamayı başardı. Ceddil ne kadar uğraşsa da bir türlü Yenira’ nın kenetlenmiş kolundan kurtulamadı. Sonunda Yenira bir güreşçi edasıyla Ceddil’ i kaldırdığı gibi sırtüstü yere çarptı.

Diğerleri şaşkınlıktan ne yapacaklarını bilememişlerdi. Zaten dövüş de bitmişti. Kendini yerde bulan Ceddil bir an nefessiz kalıp öksürmeye başladı. Sonra toparlandı ve acısını yüzüne yansıtmamaya çalışarak ayağa kalktı. Sırtı feci halde acıyordu ve boynu kızarmıştı. Öfke içinde Yenira’ nın gözlerinin içine baktı. Berzab ise yeni bir kavga çıkması ihtimaline karşı hazır bekliyordu. Ceddil aradan geçen birkaç saniyenin ardından az da olsa sakinleşti: “Sen beklediğimden de güçlüymüşsün, şaşırttın beni.”

“Şimdi anlaştığımıza göre bu konuyu burada kapatmakta fayda var. Gizli görevimizi unutma,” dedi Yenira sesini alçaltarak. Kavgayı her ne kadar Yenira kazanmış gibi görünse de Ceddil’ in saldırıları karşısında hırpalanmıştı. Yüzündeki şişliğe aldırmadan ciddi bir yüz ifadesi ile oradan uzaklaştı. Ceddil’ in yenilgisi üzerine diğerleri yorum yapmaya çekiniyordu. Çünkü Ceddil fazlasıyla bozulmuştu. Zaten o da fazla duramadı ve düşünceli bir halde alt kata indi.

Tiran şaşkınlığını atamamıştı: “Adama bak be, Ceddil gibi birini birkaç saniyede dize getirdi.”

“Böyle bir gruba da böyle bir lider yakışırdı,” dedi Boratak.

Aradan geçen iki günün ardından her şey normalleşmiş görünüyordu. Yenira ve Ceddil aralarındaki şey hiç yaşanmamış gibi eski hallerine dönmüşlerdi. Kamaraların birinde, gözlerden uzakta görev hakkında istişare edip yukarı çıktılar.

“Siz de bir şey duydunuz mu?” dedi Tiran. Gözleriyle suyun derinliklerini tarıyor, sanki oradan bir şey çıkacakmış gibi bakıyordu. Onun bu hareketini diğerleri de izledi. Fakat Tiran' ın bahsettiği sesi kimse duymamıştı. “Ben bir şey görmüyorum,” dedi Yenira sonunda geri çekilerek.

O anda sudan gemiye doğru bir şey fırladı. Yenira koluna yapışan canlıyı uzaklaştırmaya çalıştı. Tuhaf, vahşi yaratık dişlerini koluna geçirmişti. Yaratık, bir balıktan farklı olarak kuyruksuz ve yuvarlağımsı bir şekildeydi. Hafif saydam bir görünümü vardı ve birkaç kilo ağırlığındaydı ancak. Yenira dikkatle hançerini saplayarak yaratığı kolundan sıyırmayı başardı. Geride yanığımsı bir leke bırakmıştı.

Herkes şaşkınlık içinde olanları izlerken aynı yaratıktan onlarcası gemiye hücum etti. Tiran hızla kınından kılıcını çekerek yaratıkların ikisini daha havadayken kesti. Yere yapışan yaratıkların parlak ve açık kırmızı renkteki kanı gemiyi boyadı. Gemidekiler şaşkınlık içinde kaçmaya çalışırken Boratak yayını çıkarıp yaratıkları havadayken vurmaya başladı. Fakat birden boynunda bir yanma hissetti. Elleri ile yaratığı çekmeye çalışsa da başaramadı. Çünkü sıcak bir madde tutmuşçasına ellerinin de yanmaya başladığını fark etti. Boynu gittikçe kavrulurken yaratığın keskin dişlerinin de tadına bakmıştı. O anda Ceddil zıplayarak bir tekme savurdu. Boratak bir an tekmeyi kendisinin yiyeceğini sansa da yaratık Boratak' ın boynunda yanık izi bırakarak yere yapıştı. Yerde sürünerek ilerlemeye çalışırken Ceddil tüm gücüyle üstüne bastığında yaratık tuhaf sesler çıkararak can verdi.

“Teşekkürler Ceddil,” dedi Boratak.

Ceddil ise çoktan diğer yaratıklara saldırmaya başlamıştı. Berzab ayak bileğine tırmanmış iki yaratığı mızrağı ile öldürmeye çalışıyordu: “Bunlar da neyin nesi böyle?”

Gemi görevlilerinden biri koşarak yanlarına geldi. “İçeriye girseniz iyi olur. Bu bölgede çok sayıda gorpa yaşar. Onlarla baş etmek güçtür. Bu bölgeyi aşana dek kamaralarınızda bekleyiniz.”

“Gorpa mı? Onlar da neyin nesi?” dedi Berzab.

“Onlar deniz yaratıkları. Nedense son yıllarda ansızın ortaya çıkıp saldırıyorlar. İklim değişikliğinin olumsuzluğu olsa gerek.”

Ceddil gemiye doğru sıçrayan birkaç gorpayı daha savuşturdu. Arka arkaya uçarcasına tekmelerini savuran Ceddil insanüstü bir enerjiye sahip gibiydi. Kuvvetli tekmeleri ile adeta yaratıkların pestilini çıkarıyordu.

Gemideki kargaşa bir süre daha devam etti. Gorpa saldırısına karşı artık tecrübe kazanan tayfa onları geri püskürmeyi başardı. Yenira ve diğerleri ise aşağıya indiklerinde hepsinin savaştan çıkmış gibi bir hali vardı. Durumu fark eden Farak endişe içinde ayağa kalktı.

“Ne oldu size böyle? Saldırıya mı uğradınız?”

“Evet, gorpa saldırısı,” dedi Ceddil. Kan ter içinde kalmıştı.

Farak kafası karışmış halde onlara bakarken açıklamayı Tiran yaptı. O sırada kamaraları dolaşan bir gemi görevlisi ellerine birer kâse ve bez parçası tutuşturdu: “Üzgünüm, sizi daha önce uyarmalıydık. Ancak tahminimizden önce onlarla karşılaştık. Lütfen yaralarınız için bunları kullanın.”

Boratak kanı temizledikten sonra kâse içindeki merhemi boynuna dikkatle sürdü. Ardından yarasının üstüne bez bastırıp bağladı. Yenira koluna merhem sürerken, Tiran da yaratıklara temas etmekten yanmış ellerini sarıyordu. Tek yara almayan Ceddil olmuştu.

“Kötü yaralanmışsınız,” dedi onları izleyen Farak.

“Ceddil' in onlara verdiği zararın yanında bunlar hiçbir şey,” dedi Berzab gülerek.

Ceddil ve Yenira dışında herkes gülmüştü. Alay konusu olmaktan hoşlanmayan Ceddil ise somurtmakla yetindi. Farak yolculuk boyunca daha nelerle karşılaşacaklarını düşünürken midesi tekrar bulanmaya başladı.

25 yorum:

  1. gemi sallar tabi ya insanın midesi bulanır de mi :) gorpalar varmış demekki o dönemde, sudan gemiye sıçrayan balık gibi hayvanları hayal ettim de valla böyle bişey olsa şehir hatları vapurlarına bile binilmez. bu bölümde karakterler çoğaldı :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gorpaları balığa benzetmeye çalıştım ben de. Vapurlara bunların uçtuğunu düşünemiyorum. 😀
      Tüm gruplara değiniyorum artık, bu grubu yazmak zevkli oluyor benim için. :)

      Sil
  2. Bu bölümde yeni karakterler de ortaya çıktı, yolculukta daha neler olacak kimbilir:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, karakterler artıyor. Bu da en kaçık grup olabilir. :)) Maceralar devam edecek. Yorumun için teşekkür ederim. :)

      Sil
  3. Galiba beni de deniz tutuyor:-)) Okurken bi tuhaf oldu içim:-) Bir sürü karakterimiz oldu, merakla bekliyorum yeni bölümü.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Karakterler gittikçe çoğalıyor. Okuyucuların kafası karışmaz umarım. Bir keresinde yazarken ben bile karakterlerin gittiği ülkeleri karıştırmıştım. :))

      Sil
    2. Karakterler cogalinca benim kafam biraz karisabilir acikcasi;)

      Sil
    3. Gülten biraz karışık gelebilir ama çoğu kişiyi gruplar halinde anlattığım için bir süre sonra alışırsın. :) Kurgu gereği çok fazla karakter olması gerekiyordu. :)

      Sil
  4. Binmediğim için bilmiyorum ama araba bile beni tuttuğundan vapur da tutabilir diye düşünüyorum. :)

    YanıtlaSil
  5. hmm yeni karakterler keşfediyoruzz. :) denizle arası olan var mı acaba okurken hissettim o duyguları :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, karakterler sürekli artıyor. Onları tanıtacağım diye konu biraz uzuyor ama detaylar renk katar diye düşünüyorum. :))
      Deniz yolculuğu zordur sanırım. Yorumun için teşekkürler. :)

      Sil
  6. Ben bu seriyi kaçırmışım. Serinin ilk kısmından başlayıp okumayı planlıyorum müsait bir zamanda. Elinize, kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumunuz için teşekkür ederim, umarım beğenirsiniz. Çok olmadı paylaşmaya başladığım. :)

      Sil
  7. Denizi severim. denizdeki canlıları da. Beni deniz tutar mı acaba? Şöyle bir gemi yolculuğuna çıkıp denemeli:)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Denemek güzel olurdu bence. Fırsat olsa ben de bir yolculuğa çıkmak isterdim. :)

      Sil
  8. büyük gemiler tutmuyor, çünkü hiç sallanmıyor :)

    YanıtlaSil
  9. Acil seriye başlıyorum :) ne sürükleyici !

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlginiz için çok teşekkür ederim, İnşallah beğenirsiniz. :)

      Sil
  10. Gayet güzel ilerliyor. Karakter sayısı oldukça kabarık, betimlemeler güzel.
    “Yüzmek istiyorum sadece.” Kimseyi dinleyerek suya balıklama daldı Ceddil." "dinlemeyerek" olacaktı sanırım:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim. Evet, karakter sayısı gittikçe artıyor. Karışıklık oluşturursa diye endişelenmedim değil ama büyük bir savaş çıkacaksa karakter de çok olmalıydı. :)
      Düzeltme için de teşekkür ederim, dosyamdan düzelteceğim. Fark edememişim. :)

      Sil
  11. İsim üretmek benim için keyifli oluyor. Bazen istediğim gibi isim bulamadığım oluyor tabi. :) Zaman ekleri konusunda çok haklısın. Eskiden beri bu konuda eleştiri alıyorum ama bir türlü düzene soramadım. Zayıf noktam galiba, daha dikkat edeceğim. 😀
    Karakter tablosu iyi olabilirmiş gerçekten. Kendim de karakterlerle ilgili biraz not çıkardım hatta. Ceddil atik birisi olunca yara almaması çok önemli olmaz diye düşündüm. Yine de güzel noktaları yakalıyorsun, teşekkürler. :) Toplamda beş grup var, grup numaraları çok önemli değil aslında, arada kullandığım oldu ama. Har ve ablası Zorkan' ın ülkesine giden gruptalar. İleride değineceğim onlara da. Bayağı dikkatli okuyorsun, ilgin için teşekkür ederim. :))

    YanıtlaSil
  12. Evet, peş peşe okumak iyi oluyor sanırım. Beklemek bazen sıkıcı geliyor. Çoğu şeyi öğrenmiş oldun birkaç bölümde. Sana ayak uydurup hemen cevap yazmaya çalıştım ben de. Tekrar teşekkür ederim ilgin için. :)

    YanıtlaSil
  13. :) Yaaa bu gorpaları çok sevdim. Böyle zengin karakterler, üzerine bir de yaratıklar falan hayal gücün önünde şapkamı çıkarıyorum Duygu. Süpersin!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İsmi komik geliyor bana da. :) Yaa çok teşekkür ederim, öyle düşünmene mutlu oldum. Kendi çapımda küçük farklılıklar eklemeye çalışıyorum. :)

      Sil

Gidilemeyen Gezi 🙄

   Bugün için bir ay önceden bir turla görüşmüş yer ayırtmıştım. Çok da hevesliydim ama ben ne zaman bir şey istesem en küçük şeyler bile ol...