BÖLÜM 4
Seçilmişlere
Mektup-Butah
Avcı uzun bir yolculuğun ardından, kayaların çevrelediği mağaranın
girişine vardı. Son yaşananları tekrar zihninde canlandırdı. Liderlerin
hararetli tartışması devam ederken her taraf sisle kaplanmış ve beklenmedik bu
durum liderleri şaşırtmıştı. Ancak Zorkan diğerlerinden daha dikkatli çıkmış ve
onu fark etmişti. Eğer orada yakalansaydı
her şey sona ermiş olacaktı. Bu ihtimali düşündükçe deli oluyordu.
Kara Elçi’nin uyarısına rağmen avı için böyle çarpıcı bir son
hazırlamak istemişti. Tüm bu olumsuz düşünceleri kafasından atarak gülümsedi.
Ne de olsa o toplantı anını seçerek gerçekten çok yankı uyandıracak bir iş
yapmıştı. Aldığı büyük riske değmişti.
“Her şey daha yeni başlıyor. Muhakkak, muhakkak liderler birbirine
girecek,” dedi sinsice gülümseyerek.
Avcı yine maskeyle yüzünü gizliyordu. Gece karası pelerini
arkasında dalgalanırken kendinden emin adımlarla ilerledi. Bu mağara uzun
süredir gizli sığınakları olmuştu. Elindeki meşalenin aydınlattığı geçitte metrelerce
yol kat etti. Koridorlar çok düz ve güvenilir görünmesine rağmen her ihtimale
karşı Kara Elçi tarafından tuzaklarla donatılmıştı. Avcı bir süre sonra bir
salonu andıran boşluğa adım attı.
“Avcı, seni bu kadar çabuk burada görmeyi ummuyordum,” dedi şaşıran
ihtiyar. Ayağa kalkıp Avcı’ nın yanına geldi.
“Ne zaman bir işi ağırdan aldığımı gördün ki? Yakaladığım ilk
fırsatı değerlendirdiğim için, işim tahminimden kısa sürdü. Sadece kolumdan
yara aldım ama mühim değil.”
“Kimdi seni fark eden?” dedi kaşları çatılan Kara Elçi.
“Lider Zorkan.”
“Anlıyorum, o çok garip birisi. Ona karşı dikkatli olmalıyız. Fakat
Zorkan' ın sabırsızlık ve öfkesinin bizim işimize yarayacağını düşünüyorum.”
“Kesinlikle haklısın. Zaten daha o anda Lider Saraç’ ı indirmeye
çalıştı. Bu kadar çabuk tepki göstermesini ben bile ummazdım,” dedi Avcı
gülümsemesini gizleyemeyerek. “Ama çok da güçlü. Kolum bayağı kesilmişti.
Geride iz bırakmamak için yoğun çaba göstermem gerekti.”
“Kolunu kullanabilecek misin peki?”
“Sorun yok, büyük oranda iyileşti bile.”
İhtiyar, gözlerini Avcı’ nın üzerinde gezdirdi. Bakışlarında tatmin
olmuş gibi bir ifade vardı. Bu yüzden ona içtenlikle gülümsedi.
“Bir dahaki sefere kendine daha fazla dikkat etmelisin. Başına bir
şey gelmesini istemem. Sadece sana güvenebileceğimi biliyorsun. Şimdi
planımızın diğer aşamalarını uygulamaya koyabiliriz.”
“Elbette. Ne istersen yapacağımı biliyorsun.”
“Sırası geldikçe sana görevlerini açıklayacağım. Yalnız Butah
halkına dikkat etmelisin. Liderini kaybetmiş bir halka ne yapacağı konusunda
güvenemezsin,” diye onu uyardı ihtiyar.
Kara Elçi, ilerlemiş yaşına rağmen dinç görünümlü biriydi.
Bembeyaz, uzun saçları sakalına karışmıştı. Yüzündeki kırışıklıkların fazlalığı
hedefi uğruna yıllarını heba etmekten ileri geliyordu. Etekleri yere kadar
uzanan eski, yırtık bir kıyafet giyerdi. Halk arasına karışıp da ağzından laf
alamayacağı kimse yoktu. Ne de olsa kimse bu zavallı ve yaşlı adamdan şüphelenmezdi.
“Biliyorsun ki ben yıllarımı, atalarımdan bugüne kalmış gizli
mesajları çözmekle geçirdim. Onların bir hayali vardı ve imkânsız gibi görünse
de, senin de yardımınla ben bunu gerçekleştireceğim,” dedi dalgın bir şekilde.
Eski masanın üzeri parşömenlerle doluydu. Avcının hiç anlamadığı
harfler ve semboller parşömenleri süslüyordu. O kadar eskiydi ki üzerindeki yazı
ve semboller neredeyse silinmek üzereydi. Her ihtimale karşı ihtiyar bunların
bir kopyasını çıkarmıştı. Yaşlı adam mağaradaki loş ışığın altında volta atmaya
başladı. Tüm ciddiyetine sözlerini sürdürdü:
“Şüphe insanları kemirmeye başladığında, uğursuzluk dört bir yanı
sardığında, dünya karanlığa gömüldüğünde, işte o an 7. Liderler Savaşı çıkacak.
Böylece geçmişin kapıları günümüze açılacak.”
İhtiyarın kini ve yüzündeki acımasız ifade insanın tüylerini diken
diken edecek cinstendi. Avcı sadece gülümsedi. Uzun süredir ihtiyara bağlıydı.
Yaptıklarını, düşündüklerini ve emirlerini asla sorgulamıyordu. Onu geride bırakarak
mağaradan ayrıldı. Serin havaya çıktığında gökyüzüne bakarak kendi etrafında
yavaşça bir tur attı. Uzaktan gelen şelalenin sesi dışında tek bir ses bile
duyulmuyordu.
Avcı, bir kez içindeki karanlık yanın ortaya çıkmasına izin vermişti ve kendini artık özgür hissediyordu. Kimse onu yakalayamazdı. Yüzündeki maskeyi çekip havaya attı. Gözleri vahşice parlarken Lider Canova' yı öldürdüğü anı tekrar tekrar zihninde canlandırdı. Sis, her zamanki gibi en büyük yardımcısı olmuş ve gizlice liderlerin arasına sızmasını sağlamıştı. Kalbine ölümcül darbeyi indirdiğinde liderin şaşkın bakışları kısa sürede sönmüş, ses bile çıkaramadan yere yığılmıştı. Avcı, Lider Canova’ nın ölümü ile yetinmeyecekti.
*****
Lider’ in ölüm haberi kısa sürede tüm ülkeye yayıldı. Canas' ın, babasının
yerini alacak olmasını istemeyenler olay çıkarmaya başlamıştı. Yetkililer durumun
kötüye gidişini engellemeye çalışıyordu.
Butah’ ta olaylar bu şekilde
sürüp giderken Melmor’ da da bazı aksilikler baş göstermeye başladı. Lider
Saraç zorlukla da olsa halkını ikna etmeye çalışıyordu. Kimileri cinayetten onu
sorumlu tutarken kimileri de Melmor’ da bir liderin öldürülmesini kabul edilmez
bulup gereken önlemleri almadığı için onu aşağılıyordu. Saraç gün geçtikçe daha
büyük bir baskı altında kalıyordu.
Sonunda Canas’ ın tahta çıkış vakti gelip çattı. Lider Canova’ ya
bağlı olan büyük bir kesim, oğlunun liderliğini kabul etmek maksadıyla meydanda
yerini almaya başlamıştı. Serenay da bu özel günü kaçıramazdı. Canas’ ın
yapacağı açıklamaları ilk ağızdan duymak istiyordu.
Serenay o gün erkenden kalktı. Kendisine yakıştığını düşündüğü
uzun, yeşil elbisesini giydi. Saçlarını at kuyruğu yapıp sevdiği kolyeyi boynuna
taktı. Aztek saraya gideceği için onu da götürmeyi teklif etmişti. Onların
evine vardığında Serenay' ı fark eden bahçedeki at kişnemeye başladı. At
simsiyah, parlak yelesiyle çok güzel görünüyordu. Kız atın başını okşadı, sonra
gidip kapıyı tıklattı. Birkaç saniye içinde kapı gıcırdayarak açıldı.
“Hoş geldin Serenay. Biz de seni bekliyorduk. İçeri girsene,” dedi
Elbruz gülümseyerek.
“Sen de mi geliyorsun bizimle?”
Elbruz, hoş bir siyah takım elbise giymişti. Saçları ilk kez özenle
taranmış görünüyordu. Serenay onun alışılmışın dışındaki bu halini tuhaf karşıladı.
“Evet. Tabi, sen bu halimi görünce şaşırdın. Bilirsin işte babamı.
Sadece onun isteği bu,” dedi zarif bir ses tonuyla.
Serenay, Elbruz’ un arkasından içeriye girdi. Salon oldukça
büyüktü. Duvar değişik tablolar ve halılarla süslenmişti. Ahşap mobilyalar
salonun her bir yanına yerleştirilmişti. Hezel odaya girdi, aceleci görünüyordu
.
“Hoşgeldin canım. Benim şimdi çıkmam lazım. Sağlık ekibiyle
toplantımız var.”
Serenay daha yanıt veremeden kadın gözden kayboldu. Ardından eşi
içeri girdi.
“Hoş geldin Serenay. Hadi çıkalım, geç kalmayalım.”
“Aztek Amca, Sibina görmeyeli oldukça güzelleşmiş.”
“At bakımı en iyi anladığım şeydir,” dedi adam gülümseyerek.
Üçü birlikte yola çıktılar. Aztek at arabasını sürerken Serenay ve
Elbruz da arkada ayaklarını aşağıya sarkıtıp oturdu. İkisi yeni lider hakkında sohbet
etmeye başladı.
“O, Lider Canova’ nın oğlu. Pek tanınan biri olmasa da liderimiz
onu en iyi şekilde eğitmiştir. Hem duyduğuma göre Lider Canas sıradan insan
gibi halkın içinde dolaşıp, pek çok kişiye yardım edermiş.”
“Onu çoktan kabullenmiş gibi görünüyorsun,” dedi Elbruz gözlerini
Serenay’ a dikerek.
Bir çarşının içinden geçiyorlardı ki dükkanının önünde oturan ayakkabıcı
bağırdı: “Hey, saraya mı gidiyorsunuz Aztek?” Aztek atı durdurdu: “Evet. Ne
oldu ki?”
“Boşuna gitmeyin bence. O kişinin bir silah bile tutamadığını
duydum. Geçmişte savaş okulundan atılmış, buna inanabiliyor musunuz?”
“Ne var yani sen de atılmamış mıydın?”
Adam öylece kalakaldı. Sonra omuz silkip işine döndü. Aztek derin
bir nefes alıp atı sürdü. Yol boyunca benzer durumlarla karşılaştılar. Serenay
henüz Canas başa geçmeden niye insanların bu kadar önyargılı olduğunu anlamıyordu.
“Aztek Amca, sence bu insanların derdi ne?”
“Bilemiyorum. Bunun sebebi ancak Canas' ı tanımadıklarından
olabilir. Diğer liderler oğullarını küçük yaşta eğitmeye başlamış ve önemli
görevlere yollamışlardı. Canas, göz önünde olan biri değildi. Sanırım lideri
tanıma işini zamana bırakmalıyız. Lider Canova' nın ani ölümü sarstı Butah' ı.
Herkesin kafası karışık doğal olarak.”
Sarmav’ a giden yol biraz engebeli olduğu için öğle vaktinde ancak
oraya yetişebilmişlerdi. Meydan hınca hınç doluydu. Yoğun güvenlik önlemleri alınmıştı.
Saray birlikleri Canas’ ın can güvenliği için ellerinden geleni yapıyor, şehirde
adeta kuş uçurtmuyordu. Bir süre sonra sarayın kapıları halka açıldı. Herkes
kapıdaki görevlilerce kontrol edilerek içeriye alındı. İçeri girmeyi
başarabildiklerinde Serenay bahçenin büyüklüğüne şaşırdı.
Metrelerce genişlikteki kemerli girişten büyük bahçeye geçiliyordu.
Taşlarla örülü yolun etrafı şimşir çitlerle sarılıydı. Duvarların dibinde ise
alev çalıları yükseliyordu. Serenay bahçe peyzajına bayılmıştı. Rengarenk çiçek
tepeleri göz alıcıydı. Ağaçlar cıvıldayan kuşlarla doluydu. Doğal taş ve
kayalardan oluşan yapay şelalede ördekler yüzüyordu. Balkondan aşağıya sarkan
sarmaşıklar saraya hoş bir görünüm katıyordu.
Sarayın dört bir yanına okçular vardı. Hepsi de dizlerine kadar
uzanan krem tunikler giymiş, hazır bekliyordu. Kısa bir süre sonra liderin
halkın huzuruna çıkacağı duyurulunca herkes sessizliğe büründü. Yüksekçe taş balkonda
önce liderin en yakın yardımcıları belirdi. Liderin gelmesini bekleyen Serenay
iyice sabırsızlanmıştı, gözlerini bile kırpmadan balkona bakıyordu. Ağır
adımlarla balkona adım atan genç lider sonunda göründü.
Canas babasının giydiği kaftanın aynısını giymişti. Yüzünde ciddi
ve üzgün bir ifade vardı. Buna rağmen kendinden emin bir duruşu, güçlü bir
yapısı vardı. Koyu renk gözleri, simsiyah ve parlak saçları, sert yüz hatları ile
dikkat çekiciydi. Serenay, bir an hayranlıkla bakakaldı lidere. Bu arada
insanlar aralarında fısıldaşmaya başladı.
Canas bir süre sessizce halkı izledi. Herkes Canas’ ın
anlatacaklarını ve onun babasının yerini doldurabilecek kapasitede olup
olmadığını merak ediyordu. Canas geniş balkonda biraz daha ileriye çıktı ve
ellerini balkonun korkuluklarına dayadı. Eski liderin en iyi yardımcısı Şeyad
ona cesaret vermek istercesine yanı başında dikiliyordu. Daha doğrusu liderin
her adımını takip ediyordu. Bu durumdan bunalan genç lider bir an gözlerini
kısarak ona baktı. Bunun üzerine Şeyad bir kaç adım geriledi. Lider sonra halka
döndü, hafifçe öksürüp konuşmasına bir giriş yaptı.
“Ben, Lider Canova’nın oğlu, yeni lideriniz Canas. Aranızdan
birçoğunuz belki de beni ilk defa görüyor. Genç olmam sizi yanıltmasın. Babamın
yerini doldurmak kolay değil. Yine de Butah halkı için elimden geleni
yapacağıma emin olabilirsiniz. Biliyorsunuz ki yakın bir zamanda babam Lider
Canova, hunharca katledildi. Katil veya katillerin kim olduğunu henüz
bilmiyoruz. Kim, bir lideri öldürebilecek kadar ileri gidebilir bilmiyorum.
Fakat bu, sonucu değiştirmeyecek. Babam artık aramızda yok,” dedi ve kelimeler
boğazında düğümlendi.
Serenay, Canas’ ın haline üzülmüştü. Liderin gözleri çökmüş ve
biraz da yorgun görünüyordu. Babasının ölümü onu çok sarstığı belliydi. Tüm
bunlara rağmen Canas ayakta durup halkın karşısına çıkabilmişti. Herkes
dikkatle onu dinliyor ve sözünü kesmemek için çıt bile çıkarmıyordu. Canas
kendini toparlayarak konuşmasına devam etti.
“Bunu yapan her kimse bulacağız. Babam bu ülkenin gelişimi için çok
uğraştı. Şu ana kadar geri planda kalsam da babamın misyonunu artık ben
üstleneceğim. Yakın bir zamanda aranızdan seçeceğim bazı kişilere görevler
vereceğim. Babamın katilinin bulunması ve cezalandırılması için gerekli bir
görev bu. Desteklerinizi benden esirgemeyin. Şimdilik söyleyeceklerim bu kadar.
Sağlıcakla kalın.”
Canas eğilip halkı selamladıktan sonra yardımcılarıyla birlikte
içeriye girdi. Az sonra sarayın içinde tören düzenlenecekti. Herkes içeriye
akın ederken Aztek artık geri dönmeleri gerektiğini söyledi. Serenay kalıp
töreni izlemeyi çok istemesine rağmen karşı çıkmadı. Uzun uğraşlar sonucu insan
selini aşıp sarayın dışına adım atmayı başardılar. At arabasına binip yola koyuldular.
“Sence Lider Canas güvenilir birisi mi?” diye sordu Elbruz.
“Henüz bir şey söylemek için erken ama yine de söylediklerinde
samimi gibi geldi bana,” dedi Serenay.
“Umarım öfke ya da üzüntü içinde aceleyle hareket edip de Butah’ a
zarar verecek kararlar almaz. Bana biraz tecrübesiz gibi göründü.”
“Bence sen abartıyorsun. Her şeyin yoluna gireceğine inanıyorum
ben.”
“Ayrıca liderler arasında en genç kişi o olacak şimdi. Sözünü nasıl
geçirebilir, diğer liderlerin saygısını nasıl kazanabilir bilmiyorum. Gerçi
Lider Canova gibi kimse olamazdı.”
“Bunun yaşla ilgili olduğunu düşünmüyorum. Saygıyı kazanmak için
akıl ve sağlam bir karakter yeterlidir.”
Elbruz bir şey diyecek oldu ama sustu. Yol boyunca pek konuşmadan
Karta’ ya vardılar. Serenay Aztek’ e teşekkür etti ve oradan ayrıldı.
4. bölüm devam edecek...
Canas'ı zor günler bekliyor gibi 😅 Kaleminize sağlık, harika gidiyor 🙏☺️
YanıtlaSilÖyle gibi görünüyor. Bakalım Canas ne kararlar alacak? :) Beğenmenize sevindim, yorumunuz için teşekkür ederim. :)
SilOrtalık kızışıyor. Yazdıklarını okumak çok heyecanlıydı. Devamını bekliyorum. Kalemine sağlık. :)
YanıtlaSilEvet, ortalık yavaş yavaş karışıyor. Heyecanlı bulmana sevindim, benim için önemli bir nokta. :)
Silhımm şimdi önce avcı ve kara elçi ye de geçtik, o yönden de ilerilicek demekki roman, neymiş bakalım şu kin ve intikam, geçmişten gelen bir sır var herhalde, canas da geçti başa hayırlısı, romanda en tatlı tayfa serenay ve çevresi şimdilik :) very good very nice :)
YanıtlaSilAvcı ve elçiye ara ara değineceğim, onları unutturmamam lazım. :))
SilYakında bir sürü yeni karakterler eklenecek, belki daha çok sevdiğin olur. :) Güzel yorumun için teşekkür ederim.
canas iyi biri gibi ama tecrübesiz olması da dezavantaj tabi halkın panikle onu kabul edememesi normal :) umarım saçma kararlar almaz acısıyla :) belki ajanlar gönderecektir olayı kendi araştırmak için ve muhtemelen serenay da onların içinde olacak :) devamını merak ettiim :)
YanıtlaSilÖncelikle bu kadar çabuk okumanı beklemiyordum. Harikasın, teşekkür ederim yorumların için de. 😀
SilCanas' ın yeni kararları yakında belli olacak. Serenay da dahil olacak evet. :)
ders çalıştığım için çok sık blog dolaşamıyorum son zamanlarda o yüzden uzun süre gidemediğim olduğunda aklım kalıyor bir uğrayınca da birkaç yazı birden okumayı seviyorum :) Hikaye de gerçekten merak uyandırıcı ve heyecanlı olunca son bölüme kadar geliverdim :D Merakla bekliyorum devamını :)
SilCanas'la Serenay arasında duygusal bir ilişki oluşacak muhtemelen. Ama bunun için önce Canas'a biraz kendini göstermesi gerekiyor:)
YanıtlaSilO konuda fazla yorum yapmayım. Aslında görevleri bayağı sürecek. Yorum için teşekkürler. :)
SilAztek iyi biri ya. :) Yeni lider güçlü ve yakışıklı evet. :)) İsimlere alışmana sevindim. Biraz garip isimler seçiyorum ama okunması kolay olsun diye dikkat ediyorum. :) Uyarlama hayali bile çok güzel, uyarlamaya değer görmen mutlu etti beni. :)
YanıtlaSilBu Elbruz'u sevemedim. Sani altından bişey çıkacak gibi. :)
YanıtlaSilBelki ileride fikrin değişir. :)) Okuduğun ve yorumladığın için teşekkür ederim.
Sil