BÖLÜM
8
Yeni Lider – Melmor/Galnas
Lider Saraç’ ın ölümü Melmorluları şoka
uğrattı. Herkes ne yapacağını bilmez haldeydi. Karay acısını bastırmaya
çalıştı. Böyle bir anda kendini bırakırsa diğerleri de savaşa devam edemezdi. Bir
yandan Yaputa ile çarpışmaya devam ederken bir yandan bağırdı. “Kimse geri
çekilmesin. Tüm gücümüzle savaşa devam edeceğiz. Lider Saraç’ ın bizden
beklediği gibi davranacağız!”
Karay’ ın sözlerine rağmen karamsarlığa düşen
ve kararlılığını yitirenler vardı. Dikkatini toplayamayan bazı kişiler yaralanmaktan
kurtulamadı. Durum kötüye gidiyordu. Başsız kalmak savaşçılardaki azmi söküp atmıştı.
Karay, Melmor tarafındaki tepenin başında
mavi zırhlıyı görünce onu hemen tanıdı. Mazal’ ın geldiğine hem sevindi hem
üzüldü. Onun Saraç’ ın ölümüne şahit olduğunu düşünüyordu. Kadın atı dört nala sürmeye
başladı.
Mazal az önce gelmiş ve tüm olanlara şahit
olmuştu. Öfkesi acıyla harmanlanmış şekilde savaş meydanına iniyordu. Gözyaşlarını
tutmaya çalıştı. Şu an gözü Lazinka’ dan başkasını görmüyordu. Kadın atın
üstünde giderken başlığının arkasından çıkan saçları dalgalanıyordu. Omzunda
asılı duran kılıfın içinde kılıcı sallanıyordu. Sahip olduğu kılıç özel olarak
üretilmişti. Eni otuz cm genişliğinde, boyu bir buçuk metreydi. Uzun, kalın bir
sapı vardı.
Kadın Lazinka’ ya yaklaşınca kılıcını çekip
çıkardı. Güçlü bileğiyle sıkıca silahın sapını kavradı ve karşısına çıkanları püskürttü.
Lazinka savaşın başından beri ilk kez gerilmeye başladı. Hırsla ona doğru ilerleyen
kişinin kim olduğunu merak ediyordu.
Kadın yeterince yaklaştığında Lazinka’ ya
hemen saldırmamak için kendini zor tuttu. Saraç’ ın kan içindeki bedenine
baktı. İçi sızlıyordu, onu sonsuza kadar kaybetmişti. Atından inip eşine koştu,
onu kollarının arasına aldı. Sonra öfkeli bakışları Lazinka’ ya döndü. Yavaşça
ayağa kalktı, başlığını çıkardı. Kılıcını havaya kaldırdı ve liderliğini ilan
etti.
“Ben Mazal, Melmor’ un yeni lideri! Şu
vakitten sonra tüm savaşçılar bana tabi olsun. Eşim Saraç’ ın intikamını
alacağım!”
Lazinka’ nın bakışları şaşkınlıkla açıldı. Kadını
hayal meyal son liderler toplantısında gördüğünü anımsıyordu. “Demek Saraç’ ın
eşisin,” diye mırıldandı.
İki tarafın savaşçıları da şaşkındı. Daha
önce hiç bir kadın lider olmamıştı. “Lider Mazal emrinizdeyim,” diye bağırdı
Karay. Durum şaşkınlık yaratsa da diğer Melmorlular da aynı şekilde haykırdı.
Lazinka kadına tepeden bakmaya başladı. “İntikam
mı dedin? Burası savaş meydanı, burada her şey mubahtır. Sen liderlik oyunu
oynamaya devam et. Hiçbir şey bildiğin yok.”
“Bunun oyun olduğunu düşünüyorsan savaş
benimle.” Kadın iddialı sözlerinin boş olmadığını kanıtlamak istiyordu. Kılıcını
yerde sürükleyerek Lazinka’ ya doğru ilerledi. Önüne çıkan birkaç kişiyi
yaraladı. Kendinden emin adımlarla yürüyordu.
Lazinka kılıcını kaldırıp gardını aldı. İkisi
arasında şiddetli bir dövüş başladı. Kadın kılıcını indirdikçe Lazinka onu
durdurmayı başarıyor, sonra saldırıya geçiyordu. Mazal dikkatli biriydi. Devasa
kılıcı yüzünden hızlı olamasa da Lazinka’ nın hamlelerini tahmin etmekte
zorlanmıyordu. Bir ara bacağında derin olmayan bir kesik açıldı. Yeterince
hızlı olsa bu hamleden kurtulabilecekti. Derin bir nefes aldı ve kılıcını tüm gücüyle Lazinka’
nın başlığına indirdi. Adam kendi kılıcını kalkan gibi başının üstünde tutarak saldırıyı
durdurdu. Kılıcın ucunu tutan sol eli ise kesilmişti. Avuçlarından yere kan
damlıyordu.
Bir süredir savaşta olduğu için Lazinka
yorulmaya başlamıştı. Kadınla baş etmek kolay değildi, öfkelenmeye başladı.
Mazal kılıcı iki eliyle tutup lidere yandan savurdu. Lazinka zırhına çarpan
kılıcın etkisi ile yere düştü. “Seni affetmeyeceğim!” dedi Mazal. Kılıcını sertçe
yere savurduğunda Lazinka’ nın bir dizinden aşağısı koptu. Liderin feryadını
işiten Yaputa çarpıştığı Karay’ ı itip hemen onun yanına koştu.
Lazinka
çok kan kaybediyordu. Yaputa herkese emir verip onun taşınmasını istedi. Kendisi
de Mazal ile dövüşmeye başladı. “Çekil karşımdan. Daha liderinle işim bitmedi!”
Yaputa yanıt vermedi. Karşısındaki kadının öfkeden gözü dönmüştü. Ona laf
anlatmaya çalışmanın imkansız olacağını biliyordu. Şu an tek derdi kadını Lider
Lazinka’ dan uzak tutmaktı. Acil müdahale yapılan lider hızla oradan
uzaklaştırıldı.
Mazal, Yaputa’ nın üzerine koştu. Kadının
hamlelerinden sıyrılmayı başarıyordu Yaputa, hızlıydı. Karay, Mazal’ a
saldırmaya çalışan diğer kişilerle dövüşüyordu. Bir ara üç kişi birden Mazal’ ın
üstüne yürüyünce kadın kılıcını rastgele sağa sola savurmaya başladı. Ölümcül
yara alabileceklerini düşünen savaşçılar daha fazla yaklaşmaya cesaret edemedi.
Mazal artık nefes nefese kalmıştı. Bu ağır kılıcı kullanmak kolay değildi. Yıllardır
çalışıp geliştirdiği kol kasları sayesinde herhangi bir insandan çok daha dirençliydi.
Pes etmeye niyeti yoktu. Karay ile birlikte rakiplerini yeneceğini biliyordu. Savaşçıların
kararlılığı da geri dönmüş görünüyordu. Mazal durup biraz soluklanmaya çalıştı.
Yanlış bir adım atmak istemiyordu.
***
“Umudumu hiç yitirmemiştim. Bizimkinin artık
her şeyi yüzüne gözüne bulaştıracağını düşünüyorum. Gözlerimiz artık aydınlığa
kavuşacak gibi.”
Elleri zincirle bağlı olan Duve sırıttı. Kuzgun
karası kirli saçları alnına düşüyordu. Başını duvara yasladı. Ortam rutubetli
ve havasızdı. Yüksek tavandaki küçük yarıktan vuran ışıktan başka aydınlatma
yoktu. Geceleri tamamen karanlık içinde kalıyorlardı. Gün içinde arada bir görevli
önlerine küçük tepside yiyecek bir şeyler sürüyordu. Bayat ve tatsız yiyeceklerin
pek yenebilir hali olmasa da yaşamak için başka şansları yoktu.
Duve, erkek kardeşlerden ortancasıydı. Çok
başarılı bir savaşçı olsa da babası onda asla bir gerçek savaşçı kararlılığı
görememişti. Saf biri değildi fakat acımasız yöntemlerin karşısında durmuştu hep.
Ona göre en önemli şey insanın içindeki pişmanlıktı. Şu an zindanda bulunmasına
bu kişiliği sebep olmuştu ve artık kalbi eskisine göre taşlaşmıştı. Geçen
yıllar görüntüsünden çok kalbini yıpratmıştı.
“Böyle bir anın gelmesi bizim için büyük bir
fırsat oldu. O, sonunda kaybeden olacak,” dedi Rolanka. Duve’ den daha iri ve
sağlıklı görünüyordu. İçinde bulunduğu koşula en iyi uyum sağlayandı. Rolanka
kardeşlerin en küçüğüydü. Diğerlerine nazaran gamsız bir yapısı olduğu için
şanslıydı.
Ranali temkinliydi. Henüz sevinmek için erken
olduğunu düşünüyordu. Vaktinden önce atılacak adım sonları olabilirdi. “Onu
indirmek hepimizin hayali biliyorum. Tünelin çıkışını artık gördüğümüze göre
planımızı dikkatle uygulamaya koyabiliriz. Eğer olur da başaramazsak bizi
öldürür.” Kadının göz altları morarmış, üstü başı perişandı. Zincirler
bileklerinin etrafında iz bırakmıştı. Günlerdir su yüzü görmemiş saçları
keçelenmişti.
“Abla bir kez olsun bize güven. Birlikte
güçlüyüz. Sadece doğru anı kolladığımız için bu kadar bekledik. Endişe etmen
yersiz. Lazinka’ ya gerçekten bağlı kaç adamı var sence? Bir çoğu ondan
korktuğu için sesini çıkaramıyor. Eğer biz ortaya çıkarsak taraf değiştirecek çok kişi olacaktır,” dedi
Duve.
Diğer erkek kardeş söze girdi. “O hep kaostan
beslenmiş biri. Nefret dolu bir kalp de uzun süre zirvede tutunamaz. Düşüşünün
sert olacağı kesin.”
Ranali iç geçirdi. “Babamızı zamanında ikna
edemedik. Gücü her şeyden üstün tuttuğu için onu ülkenin başına geçirdi. Lazinka
bizi hep ayak bağı olarak gördü. Şimdi karşısında birbirine kenetlenmiş üç
kardeş bulacak.” Gözleri umutla parladı. Eski günlerine dönmenin arzusu ile
yanıp tutuşuyordu.
“Sonraki karşılaşmamız onun için hiç iyi
olmayacak.” Duve kendi kendine mırıldanırken gözleri ışıltıyla parladı.
Birkaç gün sonra değişim sırasında
görevlilerden biri diğerine Lazinka’ nın ağır yara aldığını söyleyip savaşın
seyri hakkında bilgileri verdi. Diğer ikisi uyusa da Duve uyumuyordu ve onların
fısıltılarını işitmişti. Görevi devreden kişi aceleyle oradan uzaklaştı.
Ertesi gün Duve yakınlarında kimsenin
bulunmadığı bir anda işittiklerini sessizce diğerlerine anlattı. “Bu durumda
savaşçılar arasında çözülme başlayacaktır. Lazinka başlarında olmadan bu savaş fazla
uzun sürmez. Doğrusu Melmor’ un yeni liderini de tebrik etmek lazım, bizimkini
ne hallere düşürmüş.”
Kadın ne diyeceğini bilemiyor gibiydi. “Aramızdaki
kan bağına rağmen onun bu durumuna seviniyor olmamız ne acı. Aile olmayı
başaramadık.”
“Bunları düşünmenin sırası değil. O bizi boş
yere buraya tıktı. Aramızdaki bağı söküp atan kendisiydi. Hem biz sadece onu
yönetimden uzak tutup, daha güven dolu bir gelecek inşa etmek istiyoruz.
Lazinka gibi acımasız biri değiliz sonuçta,” dedi Rolanka.
“Rolanka haklı. Bizi ailesi olarak görmeyen
ve ömrümüzü çürüten biri için üzülemem. Çıkınca da gerekeni yapmalıyız. Yakında
casusumuz burada olacaktır. Hazırlıklı olalım, bu bizim son şansımız olabilir,”
dedi Duve.
Yıllardır zindanda tutulan kardeşler zaman
zaman pes etme noktasına gelmişti. Ranali boşluğa düşmüş gibi hissetse de
kardeşlerinin desteği ile hep ruh sağlığını korumayı başarmıştı. Tutunduğu amaç,
kurtulacağına dair inanç olmasa kendini çoktan bırakmıştı. Duve’ nin söylediği
gibi artık onu affedemezlerdi. Kurumuş ellerini yukarıdan sızan ince ışık
huzmesine tuttu. Yaklaşan aydınlığı hissedebiliyordu.
Ertesi gün güneş tepedeyken beklenen kişi
geldi. Zindana gelen kadından kimse şüphelenmediği için ona karşı bir tedbir alınmadı.
Zira kendisi liderin yardımcılarından biriydi. “Beni Lider Lazinka gönderdi. Durumu biliyorsunuz,
kardeşlerine bir mesaj iletmemi söyledi.” Demir kapı hemen açıldı ve kadın
içeriye alındı.
Fenna daha önce birkaç kez buraya geldiği
için içerisi hakkında detaylı bilgisi vardı. Kardeşlerin olduğu kısım girişin yaklaşık
iki mil kadar uzağındaydı. Oraya uzanan geçide belli aralıklarla on tane demir
kapı yerleştirilmiş ve her birinde bir görevli bekliyordu. Hepsinde hem
beklediği kapının hem de on kilidi bulunan zincirli kapının anahtarlarından
biri vardı.
Kadın soğukkanlı şekilde ilerlerken elini
çantasına attı. İlk görevliye yaklaşınca adam onu selamladığı sırada çantasından
bir iğneyi kapıp adamın omzuna sapladı. Ses çıkarmaya fırsat bulamayan adam
bayıldı. Fenna adamın bilekliğindeki iki anahtarı hemen çıkardı ve kapıyı açıp
ilerlemeye devam etti. Duvarlarda asılı fenerler yolunu aydınlatıyordu. Adımlarını
hızlandırdı. Eğer zamanında yetişemezse başka, riskli bir plana geçmek zorunda kalacaklardı.
Kadın aynı şekilde hareket ederek görevlilerin
anahtarlarını aldı. Hızlı hareket etmeye çalışsa da zindana varmasına az bir
zaman kala ne olduğunu fark eden adamlardan biri elinden sıyrıldı. “Seni hain!
Onları kaçıracaktın değil mi?” Kadın sinsi şekilde gülümsedi. “Ben baştan beri
onlara itaat ediyorum zaten.”
Adam demir sopasını kavradığı gibi kadına
savurdu. Parmaklıklı kapıya çarpan kadının yüzü acıyla kasıldı. İkinci darbeden
eğilerek kurtuldu ve avucunun içine gizlediği bir başka iğneyi adamın bacağına
sapladı. Az önceki gürültü son görevlinin dikkatini çekti. Bir şeylerin yolunda
gitmediğini fark etmişti. Silahıyla bir önceki kapıya doğru koşmaya başladı. Yerdeki
baygın adamı görünce irkildi, o sırada kadın burnuna bir tekme attı. Kanayan
burnunu tutan adamın gözleri yaşarmıştı. Yine de kadının üstüne atıldı. Kadın
düşünce iğneler de yere saçıldı.
“Geldi!” dedi Duve heyecanla. Gürültüyü hepsi
işitiyordu. Ancak kavga çıktığı belliydi ve gergin bekleyiş devam ediyordu. Bir
iki dakika sonra kadın demir parmaklıkların önünde belirdi. Yüzünde şişlik
vardı ve sekerek ilerliyordu. Aceleyle anahtarları tek tek denemeye başladı. “Geç
kaldığım içim üzgünüm. Hemen çıkaracağım sizi, merak etmeyin.” Kadın vaktin dolduğunu
biliyordu. Tavana doğru baktı. “Ne olur ne olmaz. Kenara çekilin lütfen.”
“Anlamadım,” dedi Duve.
Kadın cevap veremeden az önceki adam ansızın kadının
arkasında belirdi. Sopayla başına vurduğu gibi kadın yere yığıldı.
“Hayır! Fenna!” Duve dehşetle adama baktı. Bir
anlığına kurtulacağına o kadar inanmıştı ki. Diğer ikisi de hayal kırıklığına uğramıştı
ve kadının durumunu bilmiyorlardı. Tam o anda tepede bir patlama oldu. Parçalanan
kayaların bir kısmı yere döküldü. Tozdan göz gözü görmüyordu.
“Ne oluyor burada?” diye bağırdı görevli.
Kardeşler son anda duvarın dibine çekildikleri
için zarar görmemişlerdi. Duve hipnoz olmuş gibi içeriyi saran gün ışığına bakıyordu.
Göz bebekleri küçülmüştü. Aşağı doğru halat merdivenle biri sarkıtılıyordu.
“Juyan!” diye bağırdı Rolanka.
Juyan gülümseyerek eliyle onu selamladı. Arbaletini
hızla çevirip içeri girmeye çalışan görevliyi vurdu. O sırada Fenna’ yı fark etti.
Yere inince hemen kapıya gitti, kadının yaşadığını fark edince rahatladı. “Neyse
ki yedek plan hazırlamıştık. Vaktinde çıkamazsa burayı patlatacaktık. Herkes baygın
olduğuna göre kolayca kaçabiliriz artık. Juyan anahtarlarla zindanın kapısını açtı,
kadını içeriye çekti. Mahkumların kilidini de açtı. Ranali rahatlayarak bileklerini
ovdu.
“Elimizi çabuk tutalım. Patlamayı işitenler olmuştur
muhakkak. Zindanın yakınında birkaç ekibin olduğunu bildiğimiz için gece gizlice
kayalara tırmandık. Lazinka buranın önlemlerini artırmıştı. Bu işi sessiz sakin
halletmek isterdik ama olmadı.”
Aşağıdaki herkes yukarı tırmandı. En son kadını
omzuna alan Juyan çıktı. Duve engebeli kayaların üstünde yüzüne sertçe vuran rüzgarla
yaşama yeniden dönmüş gibi hissetti. Anın tadını çıkarırken bir ok omzunu sıyırıp
geçti. Kaçmaya çalıştıkları fark edilmiş, çembere alınmışlardı. Zindana yakın mevkilerde
konuşlanmış kişiler patlama noktasına üşüşüyordu. Duve omzunu tutarak eğildi.
Juyan daha önce orada bıraktığı çantayı alıp içinden
çıkardığı silahları kardeşlere dağıttı. “Alın bunları. Dövüşmekten başka çaremiz
yok.” Juyan’ ın yanında Fenna hariç sadece beş savaşçı vardı. Duve eline kılıcı
aldığında içindeki gücün arttığını hissetti. Zindana geri dönmemek için her şeyi
yapardı. Kayalıkların arasında rahatça saklanabilseler de çember daralıyordu. Savaşçılardan
biri tekrar bir patlayıcı hazırlamaya başladı.
***
Mazal’ ın direnişi karşısında Galnaslılar
geri adım atmaya başlamıştı. Lazinka’ nın durumu ciddiyetini koruduğu için endişeye
kapılmışlardı. Liderlerinin ölmesi durumunda savaşmalarının manası
kalmayacaktı. Bazı savaşçılar tereddüt içinde kalıp dövüşü bıraktı. Çünkü liderin
kardeşlerinin serbest kalacağını düşünüyorlardı. Onların tarafına geçmek şu an için
daha mantıklı görünüyordu. Çoğu kişi ise Lazinka’ nın her an ayaklanacağına inandığı
için dövüşe devam ediyordu. Kimse ona hesap vermek istemezdi.
Durumun farkında olan Karay memnundu.
“Gelişiniz her şeyi tamamen değiştirdi Lider Mazal. Artık karşımızda yıkılmaz
duvarlar yok.”
“Saraç gittikten sonra gelen zaferin önemi
yok. İçim hiç soğumayacak. Lazinka ölse bile onun gibiler varlığını sürdürmeye
devam edecek.”
“Haklı olabilirsiniz fakat gelecekte umut
vardır. Ardımızdan gelecek olanlar daha güzel bir dünya inşa edebilir.”
“Oğlum
o insanlardan birisi olacak.” Mazal hafifçe tebessüm etti. Oğlu büyüyene kadar
eşinin görevini devam ettirmeye kararlıydı.
Rakipler yavaş yavaş geri püskürtüldü.
Lazinka’ nın gizlice götürüldüğünü fark eden Mazal öfkeyle doldu. En azından
onu esir almak istiyordu, öyle biri tekrar başa geçmemeliydi. Kanla yıkanmış
alanı taradı gözleri. “Daha fazla ilerlemeye lüzum yok. Galnas’ ın ordusu çekiliyor,
tekrar toparlanamazlar. Lazinka’ nın liderliği kaybetmesini dilemekten başka
çarem yok. Öyle biri ile aynı masaya oturmam mümkün değil. Gerçi bu vakitten
sonra bir daha ne zaman liderler toplanır bilmiyorum.”
Karay duyduklarını teyit etmek istedi. “Geri
mi çekiliyoruz efendim? Son kararınız mı? Galnas’ ın liderini belki
yakalayabiliriz.”
“Bunu zamanında yapamadık. Bu vakitten sonra
ona ulaşmamızın mümkün olduğunu düşünmüyorum. Gerekli önlemleri almışlardır.
Daha fazla zayiat istemiyorum.”
“Anlaşıldı efendim, emirlerinizi herkese
ileteceğim.”
Kadın başlığını çıkarıp kolunun altına
sıkıştırdı. Kılıcını omzundaki kılıfa yerleştirdi. Yüreğine çöreklenmiş acı gözlerinin
önündeki yıkımın da etkisiyle esas şimdi açığa çıkıyordu. Saraç’ ın taşınmış olduğu
yere koştu hemen. Koştukça zırhının çıkardığı soğuk gıcırtı kulaklarında
yankılanıyordu. Gözünden boşalan yaşlar yüzüne değen rüzgarla savrulup
gidiyordu. Eşinin bedeni başına vardığında hıçkırarak ağlamaya başladı. Bir
daha onun tatlı gülüşünü, sevgi dolu sözlerini işitemeyecek; gözlerinin içine bakamayacaktı.
Melmorlu savaşçılar geri çekildi. Yaralıların
tedavisi devam ediyor, insanlar toparlanmaya çalışıyordu. Dönüş vakti
geldiğinde liderlerinin kaybı yüzünden yas içindeydiler. Saraç da babası gibi
liderliği sırasında bir dövüşte hayatını kaybetmişti. Kötü haber kısa sürede
tüm halk arasında yayıldı.
Saraya vardıklarında Mazal tahtına geçti. Aldığı
büyük sorumluluğun farkındaydı. Önünde uzun bir yol ve bir dolu hedef varken liderliğini
doğru bulmayanların varlığı onu rahatsız ediyordu. Sebepleri ise kadın olması ve
aceleci davranmasıydı. Gizli ya da açıktan kendisini eleştirenlerin söylemi artınca
Mazal daha fazla dayanamadı. Şu an son isteyeceği şey insanlar arasındaki birliğin
bozulmasıydı. Buna müsaade edemezdi.
Herkesi karşısına topladı. Eşinin kaftanını giymişti.
Devasa kılıcını da yere dayamış, elini sapına koymuştu. Sert bir şekilde tane tane
konuşmaya başladı. “Beni iyi dinleyin çünkü bir daha tekrar etmeyeceğim. Lider
Saraç’ ın izlediği yolu sadece ben devam ettirebilirim. Onu ve hedeflerini hepinizden
iyi tanıyorum. Bu yüzden liderliğimi kimse sorgulamaya kalkmasın. Aksini iddia eden
varsa şimdi karşıma çıkıp dövüşsün benimle ya da sonsuza kadar çenesini kapatsın!
Zira liderlik hem fiziksel hem mental güç gerektirir.” Mazal kılıcını kaldırıp
karşısındaki insanlara doğrulttu. “Hadi, ne bekliyorsunuz?” Bir kişi bile edecek
laf bulamadı. Kimileri şaşkındı, kimileri kadının gücü karşısında hayal kırıklığına
uğramıştı. Neticede destekçileri gittikçe arttı. Karay yüzündeki gülümsemeyi silmeye
çalışmadı bile. Lider Mazal’ ın güçlü ve kararlı biri olduğunu biliyordu. Gereksiz
konuşanları şimdiden sindirmeyi başarmıştı.
Çok tebrik ediyorum ben bu bölümden bir paragrafı bile yazamam🙈
YanıtlaSilKiremithanem, teşekkür ederim. :)) İlgisi olan herkes yazabilir bence isterse. 😊
Siloooooo hızlı başladı, saraç lazinka mazal, mazal cesur bayağı :) kılıcı iri ama iyi kılıç ustası çıktı mazal :) oyyy öfke sayesinde güçlendi, yoruldu ama :) ikinci bölüm, fenna, juyan, patlama, heycanlıydı, beklenmedik bir bölümdü bu :) üçüncü kısımda mazal a hayran oldum yani :) hıms lazinka nın kardeşleri napcak acaba :) işler kızışıyor :)
YanıtlaSilMazal kılıç ustası evet. :) Zabuza' nın kılıcına hayranım, onu düşünerek yazdım bu kılıcı da. Naruto' daki bir karakter o da. 😄 Bölümü heyecanlı bulmana sevindim Deep, güzel yorumun için teşekkür ederim. Kardeşler sonunda zindandan çıkabildi. :)
Silnarutooooo ooooo :)
SilEvet doğru dedin. Her ihtimale karşı önceden belirlenmeli. :)
YanıtlaSilMazal'ın savaş sahnesine gelişini harika anlatmışsınız:) Ve 3 kardeş belli ki yeni bölümlere renk katacaklar.. Harika bir bölüm daha, tebrik ediyorum:)
YanıtlaSilMazal' ın gelişini beğenmenize sevindim. Biraz epik bir sahne olmasını istemiştim. :) Kardeşlerin renk katacağına inanıyorum ben de. Teşekkür ederim. :)
SilSonunda kadın liderimiz geldi. Mazal' ı sevmene sevindim. :))
YanıtlaSilKardeşler kısmı nasıl ilerleyecek şimdilik ben de bilmiyorum. Seriye ilk başladığımda aklımda yoktu onlar ama kadın lider koymak vardı aklımda. :))