3 Eylül 2021 Cuma

Savaş Çığırtkanı 2- 8. Bölüm (Roman)


 

BÖLÜM 8

 

Yeni Lider Melmor/Galnas

 

Lider Saraç’ ın ölümü Melmorluları şoka uğrattı. Herkes ne yapacağını bilmez haldeydi. Karay acısını bastırmaya çalıştı. Böyle bir anda kendini bırakırsa diğerleri de savaşa devam edemezdi. Bir yandan Yaputa ile çarpışmaya devam ederken bir yandan bağırdı. “Kimse geri çekilmesin. Tüm gücümüzle savaşa devam edeceğiz. Lider Saraç’ ın bizden beklediği gibi davranacağız!”

Karay’ ın sözlerine rağmen karamsarlığa düşen ve kararlılığını yitirenler vardı. Dikkatini toplayamayan bazı kişiler yaralanmaktan kurtulamadı. Durum kötüye gidiyordu. Başsız kalmak savaşçılardaki azmi söküp atmıştı.

Karay, Melmor tarafındaki tepenin başında mavi zırhlıyı görünce onu hemen tanıdı. Mazal’ ın geldiğine hem sevindi hem üzüldü. Onun Saraç’ ın ölümüne şahit olduğunu düşünüyordu. Kadın atı dört nala sürmeye başladı.

Mazal az önce gelmiş ve tüm olanlara şahit olmuştu. Öfkesi acıyla harmanlanmış şekilde savaş meydanına iniyordu. Gözyaşlarını tutmaya çalıştı. Şu an gözü Lazinka’ dan başkasını görmüyordu. Kadın atın üstünde giderken başlığının arkasından çıkan saçları dalgalanıyordu. Omzunda asılı duran kılıfın içinde kılıcı sallanıyordu. Sahip olduğu kılıç özel olarak üretilmişti. Eni otuz cm genişliğinde, boyu bir buçuk metreydi. Uzun, kalın bir sapı vardı.

Kadın Lazinka’ ya yaklaşınca kılıcını çekip çıkardı. Güçlü bileğiyle sıkıca silahın sapını kavradı ve karşısına çıkanları püskürttü. Lazinka savaşın başından beri ilk kez gerilmeye başladı. Hırsla ona doğru ilerleyen kişinin kim olduğunu merak ediyordu.

Kadın yeterince yaklaştığında Lazinka’ ya hemen saldırmamak için kendini zor tuttu. Saraç’ ın kan içindeki bedenine baktı. İçi sızlıyordu, onu sonsuza kadar kaybetmişti. Atından inip eşine koştu, onu kollarının arasına aldı. Sonra öfkeli bakışları Lazinka’ ya döndü. Yavaşça ayağa kalktı, başlığını çıkardı. Kılıcını havaya kaldırdı ve liderliğini ilan etti.

“Ben Mazal, Melmor’ un yeni lideri! Şu vakitten sonra tüm savaşçılar bana tabi olsun. Eşim Saraç’ ın intikamını alacağım!”

Lazinka’ nın bakışları şaşkınlıkla açıldı. Kadını hayal meyal son liderler toplantısında gördüğünü anımsıyordu. “Demek Saraç’ ın eşisin,” diye mırıldandı.

İki tarafın savaşçıları da şaşkındı. Daha önce hiç bir kadın lider olmamıştı. “Lider Mazal emrinizdeyim,” diye bağırdı Karay. Durum şaşkınlık yaratsa da diğer Melmorlular da aynı şekilde haykırdı.

Lazinka kadına tepeden bakmaya başladı. “İntikam mı dedin? Burası savaş meydanı, burada her şey mubahtır. Sen liderlik oyunu oynamaya devam et. Hiçbir şey bildiğin yok.”

“Bunun oyun olduğunu düşünüyorsan savaş benimle.” Kadın iddialı sözlerinin boş olmadığını kanıtlamak istiyordu. Kılıcını yerde sürükleyerek Lazinka’ ya doğru ilerledi. Önüne çıkan birkaç kişiyi yaraladı. Kendinden emin adımlarla yürüyordu.

Lazinka kılıcını kaldırıp gardını aldı. İkisi arasında şiddetli bir dövüş başladı. Kadın kılıcını indirdikçe Lazinka onu durdurmayı başarıyor, sonra saldırıya geçiyordu. Mazal dikkatli biriydi. Devasa kılıcı yüzünden hızlı olamasa da Lazinka’ nın hamlelerini tahmin etmekte zorlanmıyordu. Bir ara bacağında derin olmayan bir kesik açıldı. Yeterince hızlı olsa bu hamleden kurtulabilecekti.  Derin bir nefes aldı ve kılıcını tüm gücüyle Lazinka’ nın başlığına indirdi. Adam kendi kılıcını kalkan gibi başının üstünde tutarak saldırıyı durdurdu. Kılıcın ucunu tutan sol eli ise kesilmişti. Avuçlarından yere kan damlıyordu.

Bir süredir savaşta olduğu için Lazinka yorulmaya başlamıştı. Kadınla baş etmek kolay değildi, öfkelenmeye başladı. Mazal kılıcı iki eliyle tutup lidere yandan savurdu. Lazinka zırhına çarpan kılıcın etkisi ile yere düştü. “Seni affetmeyeceğim!” dedi Mazal. Kılıcını sertçe yere savurduğunda Lazinka’ nın bir dizinden aşağısı koptu. Liderin feryadını işiten Yaputa çarpıştığı Karay’ ı itip hemen onun yanına koştu.

 Lazinka çok kan kaybediyordu. Yaputa herkese emir verip onun taşınmasını istedi. Kendisi de Mazal ile dövüşmeye başladı. “Çekil karşımdan. Daha liderinle işim bitmedi!” Yaputa yanıt vermedi. Karşısındaki kadının öfkeden gözü dönmüştü. Ona laf anlatmaya çalışmanın imkansız olacağını biliyordu. Şu an tek derdi kadını Lider Lazinka’ dan uzak tutmaktı. Acil müdahale yapılan lider hızla oradan uzaklaştırıldı.

Mazal, Yaputa’ nın üzerine koştu. Kadının hamlelerinden sıyrılmayı başarıyordu Yaputa, hızlıydı. Karay, Mazal’ a saldırmaya çalışan diğer kişilerle dövüşüyordu. Bir ara üç kişi birden Mazal’ ın üstüne yürüyünce kadın kılıcını rastgele sağa sola savurmaya başladı. Ölümcül yara alabileceklerini düşünen savaşçılar daha fazla yaklaşmaya cesaret edemedi. Mazal artık nefes nefese kalmıştı. Bu ağır kılıcı kullanmak kolay değildi. Yıllardır çalışıp geliştirdiği kol kasları sayesinde herhangi bir insandan çok daha dirençliydi. Pes etmeye niyeti yoktu. Karay ile birlikte rakiplerini yeneceğini biliyordu. Savaşçıların kararlılığı da geri dönmüş görünüyordu. Mazal durup biraz soluklanmaya çalıştı. Yanlış bir adım atmak istemiyordu.

 

***

 

“Umudumu hiç yitirmemiştim. Bizimkinin artık her şeyi yüzüne gözüne bulaştıracağını düşünüyorum. Gözlerimiz artık aydınlığa kavuşacak gibi.”

Elleri zincirle bağlı olan Duve sırıttı. Kuzgun karası kirli saçları alnına düşüyordu. Başını duvara yasladı. Ortam rutubetli ve havasızdı. Yüksek tavandaki küçük yarıktan vuran ışıktan başka aydınlatma yoktu. Geceleri tamamen karanlık içinde kalıyorlardı. Gün içinde arada bir görevli önlerine küçük tepside yiyecek bir şeyler sürüyordu. Bayat ve tatsız yiyeceklerin pek yenebilir hali olmasa da yaşamak için başka şansları yoktu.

Duve, erkek kardeşlerden ortancasıydı. Çok başarılı bir savaşçı olsa da babası onda asla bir gerçek savaşçı kararlılığı görememişti. Saf biri değildi fakat acımasız yöntemlerin karşısında durmuştu hep. Ona göre en önemli şey insanın içindeki pişmanlıktı. Şu an zindanda bulunmasına bu kişiliği sebep olmuştu ve artık kalbi eskisine göre taşlaşmıştı. Geçen yıllar görüntüsünden çok kalbini yıpratmıştı.

“Böyle bir anın gelmesi bizim için büyük bir fırsat oldu. O, sonunda kaybeden olacak,” dedi Rolanka. Duve’ den daha iri ve sağlıklı görünüyordu. İçinde bulunduğu koşula en iyi uyum sağlayandı. Rolanka kardeşlerin en küçüğüydü. Diğerlerine nazaran gamsız bir yapısı olduğu için şanslıydı.

Ranali temkinliydi. Henüz sevinmek için erken olduğunu düşünüyordu. Vaktinden önce atılacak adım sonları olabilirdi. “Onu indirmek hepimizin hayali biliyorum. Tünelin çıkışını artık gördüğümüze göre planımızı dikkatle uygulamaya koyabiliriz. Eğer olur da başaramazsak bizi öldürür.” Kadının göz altları morarmış, üstü başı perişandı. Zincirler bileklerinin etrafında iz bırakmıştı. Günlerdir su yüzü görmemiş saçları keçelenmişti.

“Abla bir kez olsun bize güven. Birlikte güçlüyüz. Sadece doğru anı kolladığımız için bu kadar bekledik. Endişe etmen yersiz. Lazinka’ ya gerçekten bağlı kaç adamı var sence? Bir çoğu ondan korktuğu için sesini çıkaramıyor. Eğer biz ortaya çıkarsak  taraf değiştirecek çok kişi olacaktır,” dedi Duve.

Diğer erkek kardeş söze girdi. “O hep kaostan beslenmiş biri. Nefret dolu bir kalp de uzun süre zirvede tutunamaz. Düşüşünün sert olacağı kesin.”

Ranali iç geçirdi. “Babamızı zamanında ikna edemedik. Gücü her şeyden üstün tuttuğu için onu ülkenin başına geçirdi. Lazinka bizi hep ayak bağı olarak gördü. Şimdi karşısında birbirine kenetlenmiş üç kardeş bulacak.” Gözleri umutla parladı. Eski günlerine dönmenin arzusu ile yanıp tutuşuyordu.

“Sonraki karşılaşmamız onun için hiç iyi olmayacak.” Duve kendi kendine mırıldanırken gözleri ışıltıyla parladı.

Birkaç gün sonra değişim sırasında görevlilerden biri diğerine Lazinka’ nın ağır yara aldığını söyleyip savaşın seyri hakkında bilgileri verdi. Diğer ikisi uyusa da Duve uyumuyordu ve onların fısıltılarını işitmişti. Görevi devreden kişi aceleyle oradan uzaklaştı.

Ertesi gün Duve yakınlarında kimsenin bulunmadığı bir anda işittiklerini sessizce diğerlerine anlattı. “Bu durumda savaşçılar arasında çözülme başlayacaktır. Lazinka başlarında olmadan bu savaş fazla uzun sürmez. Doğrusu Melmor’ un yeni liderini de tebrik etmek lazım, bizimkini ne hallere düşürmüş.”

Kadın ne diyeceğini bilemiyor gibiydi. “Aramızdaki kan bağına rağmen onun bu durumuna seviniyor olmamız ne acı. Aile olmayı başaramadık.”

“Bunları düşünmenin sırası değil. O bizi boş yere buraya tıktı. Aramızdaki bağı söküp atan kendisiydi. Hem biz sadece onu yönetimden uzak tutup, daha güven dolu bir gelecek inşa etmek istiyoruz. Lazinka gibi acımasız biri değiliz sonuçta,” dedi Rolanka.

“Rolanka haklı. Bizi ailesi olarak görmeyen ve ömrümüzü çürüten biri için üzülemem. Çıkınca da gerekeni yapmalıyız. Yakında casusumuz burada olacaktır. Hazırlıklı olalım, bu bizim son şansımız olabilir,” dedi Duve.

Yıllardır zindanda tutulan kardeşler zaman zaman pes etme noktasına gelmişti. Ranali boşluğa düşmüş gibi hissetse de kardeşlerinin desteği ile hep ruh sağlığını korumayı başarmıştı. Tutunduğu amaç, kurtulacağına dair inanç olmasa kendini çoktan bırakmıştı. Duve’ nin söylediği gibi artık onu affedemezlerdi. Kurumuş ellerini yukarıdan sızan ince ışık huzmesine tuttu. Yaklaşan aydınlığı hissedebiliyordu.

Ertesi gün güneş tepedeyken beklenen kişi geldi. Zindana gelen kadından kimse şüphelenmediği için ona karşı bir tedbir alınmadı. Zira kendisi liderin yardımcılarından biriydi. “Beni Lider  Lazinka gönderdi. Durumu biliyorsunuz, kardeşlerine bir mesaj iletmemi söyledi.” Demir kapı hemen açıldı ve kadın içeriye alındı.

Fenna daha önce birkaç kez buraya geldiği için içerisi hakkında detaylı bilgisi vardı. Kardeşlerin olduğu kısım girişin yaklaşık iki mil kadar uzağındaydı. Oraya uzanan geçide belli aralıklarla on tane demir kapı yerleştirilmiş ve her birinde bir görevli bekliyordu. Hepsinde hem beklediği kapının hem de on kilidi bulunan zincirli kapının anahtarlarından biri vardı.

Kadın soğukkanlı şekilde ilerlerken elini çantasına attı. İlk görevliye yaklaşınca adam onu selamladığı sırada çantasından bir iğneyi kapıp adamın omzuna sapladı. Ses çıkarmaya fırsat bulamayan adam bayıldı. Fenna adamın bilekliğindeki iki anahtarı hemen çıkardı ve kapıyı açıp ilerlemeye devam etti. Duvarlarda asılı fenerler yolunu aydınlatıyordu. Adımlarını hızlandırdı. Eğer zamanında yetişemezse başka, riskli bir plana geçmek zorunda kalacaklardı.

Kadın aynı şekilde hareket ederek görevlilerin anahtarlarını aldı. Hızlı hareket etmeye çalışsa da zindana varmasına az bir zaman kala ne olduğunu fark eden adamlardan biri elinden sıyrıldı. “Seni hain! Onları kaçıracaktın değil mi?” Kadın sinsi şekilde gülümsedi. “Ben baştan beri onlara itaat ediyorum zaten.”

Adam demir sopasını kavradığı gibi kadına savurdu. Parmaklıklı kapıya çarpan kadının yüzü acıyla kasıldı. İkinci darbeden eğilerek kurtuldu ve avucunun içine gizlediği bir başka iğneyi adamın bacağına sapladı. Az önceki gürültü son görevlinin dikkatini çekti. Bir şeylerin yolunda gitmediğini fark etmişti. Silahıyla bir önceki kapıya doğru koşmaya başladı. Yerdeki baygın adamı görünce irkildi, o sırada kadın burnuna bir tekme attı. Kanayan burnunu tutan adamın gözleri yaşarmıştı. Yine de kadının üstüne atıldı. Kadın düşünce iğneler de yere saçıldı.

“Geldi!” dedi Duve heyecanla. Gürültüyü hepsi işitiyordu. Ancak kavga çıktığı belliydi ve gergin bekleyiş devam ediyordu. Bir iki dakika sonra kadın demir parmaklıkların önünde belirdi. Yüzünde şişlik vardı ve sekerek ilerliyordu. Aceleyle anahtarları tek tek denemeye başladı. “Geç kaldığım içim üzgünüm. Hemen çıkaracağım sizi, merak etmeyin.” Kadın vaktin dolduğunu biliyordu. Tavana doğru baktı. “Ne olur ne olmaz. Kenara çekilin lütfen.”

“Anlamadım,” dedi Duve.

Kadın cevap veremeden az önceki adam ansızın kadının arkasında belirdi. Sopayla başına vurduğu gibi kadın yere yığıldı.

“Hayır! Fenna!” Duve dehşetle adama baktı. Bir anlığına kurtulacağına o kadar inanmıştı ki. Diğer ikisi de hayal kırıklığına uğramıştı ve kadının durumunu bilmiyorlardı. Tam o anda tepede bir patlama oldu. Parçalanan kayaların bir kısmı yere döküldü. Tozdan göz gözü görmüyordu.

“Ne oluyor burada?” diye bağırdı görevli.

Kardeşler son anda duvarın dibine çekildikleri için zarar görmemişlerdi. Duve hipnoz olmuş gibi içeriyi saran gün ışığına bakıyordu. Göz bebekleri küçülmüştü. Aşağı doğru halat merdivenle biri sarkıtılıyordu.

“Juyan!” diye bağırdı Rolanka.

Juyan gülümseyerek eliyle onu selamladı. Arbaletini hızla çevirip içeri girmeye çalışan görevliyi vurdu. O sırada Fenna’ yı fark etti. Yere inince hemen kapıya gitti, kadının yaşadığını fark edince rahatladı. “Neyse ki yedek plan hazırlamıştık. Vaktinde çıkamazsa burayı patlatacaktık. Herkes baygın olduğuna göre kolayca kaçabiliriz artık. Juyan anahtarlarla zindanın kapısını açtı, kadını içeriye çekti. Mahkumların kilidini de açtı. Ranali rahatlayarak bileklerini ovdu.

“Elimizi çabuk tutalım. Patlamayı işitenler olmuştur muhakkak. Zindanın yakınında birkaç ekibin olduğunu bildiğimiz için gece gizlice kayalara tırmandık. Lazinka buranın önlemlerini artırmıştı. Bu işi sessiz sakin halletmek isterdik ama olmadı.”

Aşağıdaki herkes yukarı tırmandı. En son kadını omzuna alan Juyan çıktı. Duve engebeli kayaların üstünde yüzüne sertçe vuran rüzgarla yaşama yeniden dönmüş gibi hissetti. Anın tadını çıkarırken bir ok omzunu sıyırıp geçti. Kaçmaya çalıştıkları fark edilmiş, çembere alınmışlardı. Zindana yakın mevkilerde konuşlanmış kişiler patlama noktasına üşüşüyordu. Duve omzunu tutarak eğildi.

Juyan daha önce orada bıraktığı çantayı alıp içinden çıkardığı silahları kardeşlere dağıttı. “Alın bunları. Dövüşmekten başka çaremiz yok.” Juyan’ ın yanında Fenna hariç sadece beş savaşçı vardı. Duve eline kılıcı aldığında içindeki gücün arttığını hissetti. Zindana geri dönmemek için her şeyi yapardı. Kayalıkların arasında rahatça saklanabilseler de çember daralıyordu. Savaşçılardan biri tekrar bir patlayıcı hazırlamaya başladı.

 

***

 

Mazal’ ın direnişi karşısında Galnaslılar geri adım atmaya başlamıştı. Lazinka’ nın durumu ciddiyetini koruduğu için endişeye kapılmışlardı. Liderlerinin ölmesi durumunda savaşmalarının manası kalmayacaktı. Bazı savaşçılar tereddüt içinde kalıp dövüşü bıraktı. Çünkü liderin kardeşlerinin serbest kalacağını düşünüyorlardı. Onların tarafına geçmek şu an için daha mantıklı görünüyordu. Çoğu kişi ise Lazinka’ nın her an ayaklanacağına inandığı için dövüşe devam ediyordu. Kimse ona hesap vermek istemezdi.

Durumun farkında olan Karay memnundu. “Gelişiniz her şeyi tamamen değiştirdi Lider Mazal. Artık karşımızda yıkılmaz duvarlar yok.”

“Saraç gittikten sonra gelen zaferin önemi yok. İçim hiç soğumayacak. Lazinka ölse bile onun gibiler varlığını sürdürmeye devam edecek.”

“Haklı olabilirsiniz fakat gelecekte umut vardır. Ardımızdan gelecek olanlar daha güzel bir dünya inşa edebilir.”

 “Oğlum o insanlardan birisi olacak.” Mazal hafifçe tebessüm etti. Oğlu büyüyene kadar eşinin görevini devam ettirmeye kararlıydı.

Rakipler yavaş yavaş geri püskürtüldü. Lazinka’ nın gizlice götürüldüğünü fark eden Mazal öfkeyle doldu. En azından onu esir almak istiyordu, öyle biri tekrar başa geçmemeliydi. Kanla yıkanmış alanı taradı gözleri. “Daha fazla ilerlemeye lüzum yok. Galnas’ ın ordusu çekiliyor, tekrar toparlanamazlar. Lazinka’ nın liderliği kaybetmesini dilemekten başka çarem yok. Öyle biri ile aynı masaya oturmam mümkün değil. Gerçi bu vakitten sonra bir daha ne zaman liderler toplanır bilmiyorum.”

Karay duyduklarını teyit etmek istedi. “Geri mi çekiliyoruz efendim? Son kararınız mı? Galnas’ ın liderini belki yakalayabiliriz.”

“Bunu zamanında yapamadık. Bu vakitten sonra ona ulaşmamızın mümkün olduğunu düşünmüyorum. Gerekli önlemleri almışlardır. Daha fazla zayiat istemiyorum.”

“Anlaşıldı efendim, emirlerinizi herkese ileteceğim.”

Kadın başlığını çıkarıp kolunun altına sıkıştırdı. Kılıcını omzundaki kılıfa yerleştirdi. Yüreğine çöreklenmiş acı gözlerinin önündeki yıkımın da etkisiyle esas şimdi açığa çıkıyordu. Saraç’ ın taşınmış olduğu yere koştu hemen. Koştukça zırhının çıkardığı soğuk gıcırtı kulaklarında yankılanıyordu. Gözünden boşalan yaşlar yüzüne değen rüzgarla savrulup gidiyordu. Eşinin bedeni başına vardığında hıçkırarak ağlamaya başladı. Bir daha onun tatlı gülüşünü, sevgi dolu sözlerini işitemeyecek; gözlerinin içine  bakamayacaktı.

Melmorlu savaşçılar geri çekildi. Yaralıların tedavisi devam ediyor, insanlar toparlanmaya çalışıyordu. Dönüş vakti geldiğinde liderlerinin kaybı yüzünden yas içindeydiler. Saraç da babası gibi liderliği sırasında bir dövüşte hayatını kaybetmişti. Kötü haber kısa sürede tüm halk arasında yayıldı.

Saraya vardıklarında Mazal tahtına geçti. Aldığı büyük sorumluluğun farkındaydı. Önünde uzun bir yol ve bir dolu hedef varken liderliğini doğru bulmayanların varlığı onu rahatsız ediyordu. Sebepleri ise kadın olması ve aceleci davranmasıydı. Gizli ya da açıktan kendisini eleştirenlerin söylemi artınca Mazal daha fazla dayanamadı. Şu an son isteyeceği şey insanlar arasındaki birliğin bozulmasıydı. Buna müsaade edemezdi.

Herkesi karşısına topladı. Eşinin kaftanını giymişti. Devasa kılıcını da yere dayamış, elini sapına koymuştu. Sert bir şekilde tane tane konuşmaya başladı. “Beni iyi dinleyin çünkü bir daha tekrar etmeyeceğim. Lider Saraç’ ın izlediği yolu sadece ben devam ettirebilirim. Onu ve hedeflerini hepinizden iyi tanıyorum. Bu yüzden liderliğimi kimse sorgulamaya kalkmasın. Aksini iddia eden varsa şimdi karşıma çıkıp dövüşsün benimle ya da sonsuza kadar çenesini kapatsın! Zira liderlik hem fiziksel hem mental güç gerektirir.” Mazal kılıcını kaldırıp karşısındaki insanlara doğrulttu. “Hadi, ne bekliyorsunuz?” Bir kişi bile edecek laf bulamadı. Kimileri şaşkındı, kimileri kadının gücü karşısında hayal kırıklığına uğramıştı. Neticede destekçileri gittikçe arttı. Karay yüzündeki gülümsemeyi silmeye çalışmadı bile. Lider Mazal’ ın güçlü ve kararlı biri olduğunu biliyordu. Gereksiz konuşanları şimdiden sindirmeyi başarmıştı.

9 yorum:

  1. Çok tebrik ediyorum ben bu bölümden bir paragrafı bile yazamam🙈

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kiremithanem, teşekkür ederim. :)) İlgisi olan herkes yazabilir bence isterse. 😊

      Sil
  2. oooooo hızlı başladı, saraç lazinka mazal, mazal cesur bayağı :) kılıcı iri ama iyi kılıç ustası çıktı mazal :) oyyy öfke sayesinde güçlendi, yoruldu ama :) ikinci bölüm, fenna, juyan, patlama, heycanlıydı, beklenmedik bir bölümdü bu :) üçüncü kısımda mazal a hayran oldum yani :) hıms lazinka nın kardeşleri napcak acaba :) işler kızışıyor :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mazal kılıç ustası evet. :) Zabuza' nın kılıcına hayranım, onu düşünerek yazdım bu kılıcı da. Naruto' daki bir karakter o da. 😄 Bölümü heyecanlı bulmana sevindim Deep, güzel yorumun için teşekkür ederim. Kardeşler sonunda zindandan çıkabildi. :)

      Sil
  3. Evet doğru dedin. Her ihtimale karşı önceden belirlenmeli. :)

    YanıtlaSil
  4. Mazal'ın savaş sahnesine gelişini harika anlatmışsınız:) Ve 3 kardeş belli ki yeni bölümlere renk katacaklar.. Harika bir bölüm daha, tebrik ediyorum:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mazal' ın gelişini beğenmenize sevindim. Biraz epik bir sahne olmasını istemiştim. :) Kardeşlerin renk katacağına inanıyorum ben de. Teşekkür ederim. :)

      Sil
  5. Sonunda kadın liderimiz geldi. Mazal' ı sevmene sevindim. :))
    Kardeşler kısmı nasıl ilerleyecek şimdilik ben de bilmiyorum. Seriye ilk başladığımda aklımda yoktu onlar ama kadın lider koymak vardı aklımda. :))

    YanıtlaSil

Elveda Gülsarı / Vicdan Sızlar (Kitap)

   Merhabalar. Bu aralar daha az kitap okur oldum, haliyle paylaşımlarım da azaldı. Buraya eskisi kadar uğramıyorum, artık daha çok 1000kita...