30 Eylül 2021 Perşembe

Savaş Çığırtkanı 2- 12.Bölüm (Roman)


 

BÖLÜM 12

 

Kardeşlerin Yükselişi

Zindandan kaçış olaylı olmuştu. Duve, tekrar hapsedilmektense ölümü bile göze almaya hazırdı. Az önceki patlamayı işitenler olay yerine üşüşürken yeni patlamalar başladı. Parçalanan kayalar aşağıya döküldü. Ranali kalkan toz dumandan bir şey göremiyordu. Şu an tek düşündüğü aşağıya düzgün şekilde nasıl inecekleriydi. Rüzgar sertçe saçlarını savuruyor, tozdan gözlerini açmakta zorlanıyordu.

Lazinka’ nın adamları ezilmemek için çil yavrusu gibi dağılmıştı. Yine de bir kısmı kayaların altında kalmaktan kurtulamadı. Onlar birbirlerini kurtarmaya çalışırken Duve dikkatle aşağı inmeye başladı. Rolanka da ablasının inmesine yardım ediyordu. Juyan ve diğerleri tehlikesiz ve kısa yolları onlara gösteriyordu.

Yaşadığı heyecan ve özgürlük tutkusu Duve’ nin gücünü yerine getirmişti. Kılıcının karşısında durabilecek fazla kişi yoktu. Rolanka, dövüşürken bir anlığına dengesini kaybedip düşme tehlikesi atlattı. Ranali son anda uzanıp onu tuttu.

Duve karşısına çıkan herkesi yenip ilerlemeye devam ediyordu. Birkaç metre aşağı atladığında iri bir adamla burun buruna geldi. Adamın hızlı hamlesi sonucu kılıcı elinden fırlayıp aşağı düştü. Duve adamın saldırmasına fırsat vermeden üzerine atladı. İkili yerde uzun süre boğuştu. Bir süre sonra altta kalan Duve kayalığın ucunda buldu kendini. Sırtı dışarıda kalmıştı ve neredeyse aşağı düşecekti. İri adam son bir gayretle boğazına sarılıp aşağı doğru bastırdı. O anda Juyan yetişti. Bir tekme ile iri adamı savurup aşağı düşürdü, Duve’ yi elinden tutup kaldırdı. “Neredeyse gidiyordum, tam vaktinde geldin,” dedi nefes nefese kalan Duve. Arkasına baktığında adamın metrelerce yuvarlanıp, hareketsiz yattığını gördü.

Sonunda ayakları toprağa bastığında herkes rahatladı. Hiç oyalanmadan kaçmaya devam ettiler. Dinlenebilecekleri uygun bir yere vardıklarında Juyan son haberleri iletti. “Lider Lazinka kritik durumu atlattı. Kendisiyle hekimler hâlâ ilgileniyor. Savaşçılar çekilmek zorunda kaldığı için de savaş sona erdi. Daha doğrusu Melmor’ un lideri peşlerine düşmedi.”

Rolanka hemen araya girdi. “Lazinka şu an nerede? Hemen yanına gitmeliyiz.”

“Bu anlamsız savaşın bitmesi iyi olmuş. Lazinka tekrar harekete geçmeden onu durdurmalıyız,” dedi Duve.

Ranali özgürlük için o kadar beklemişti ki şimdi kendisini bulutların üstünde gibi hissediyordu. Şu an bir şeye odaklanması zor olduğu için sessizce diğerlerini  dinliyordu. Temiz havayı yavaşça içine çekti.

Lazinka henüz saraya götürülmemişti, gücünü toplaması bekleniyordu. Saatlerdir yumuşacık yatakta, rahatlık içinde uyuyan Lazinka sabah gözlerini açtığında Duve’ yi karşısında görünce şok oldu. Kardeşi kendisine doğru eğilince kalp atışları hızlandı.

“Abi, beni gördüğüne sevinmedin mi yoksa? Yüzünün halini gören de beni baş düşmanın sanır.” Duve sinsice sırıtıyordu. Lazinka odada diğer ikisini de görünce iyice huzursuz oldu.

“Nasıl kaçtınız siz?” dedi doğrulmaya çalışarak. Duve onu sertçe geriye itti. “Şimdi uslu dur ve söyleyeceklerimi iyi dinle. Tüm hatalarına rağmen seni tek şartla bağışlayabiliriz. Ya kendi isteğinle liderlik unvanından vazgeçersin ve gidip uzakta sakin bir yaşam sürersin ya da aramızda bir mücadele başlar ve kaybedersen vereceğimiz cezaya razı olursun. Seçim senin.”

Lazinka öfke içinde tüm kardeşlerini süzdü. “Sen beni tehdit edemezsin. Yaptığın yanına kalmayacak.”

Duve alaycı şekilde konuştu. “Daha hiçbir şey yapmadım abi. Niye bu kadar endişelisin?”

“Kimse yok mu?” diye bağırdı Lazinka. Bir ses gelmeyince köpürdü. “Beceriksizler, birkaç kişiyi bile tutamamışlar ellerinde. Kaçmanıza yardım edenlerin ismini verin bana.”

Rolanka öne çıktı. “Bunun ne önemi var? Zaten şu andan itibaren destekçilerimizin sayısı hızla artıyor. Yakında yanında kimse kalmayacak.”

“Kapat çeneni!” İçinde bulunduğu durumun farkında olan Lazinka umutsuz şekilde öfkesine sarılmıştı. Savaşı kaybetmişken artık halkın desteğini alamayacağını da biliyordu. Kardeşleri karşısında pek şansı yoktu.

Ranali umutsuzca Lazinka’ ya baktı. “Kaybettiğini kabullen artık. Sefil bir şekilde ölmek istemiyorsan aklını başına al. Sana bir seçim şansı verdik.”

“Buna izin veremem! Kimse tahtımdan edemez beni. Hele de iradesiz biri asla!”

Duve bir ayağını kaldırıp abisinin kesik bacağına bastı. “Daha fazla sabrımı taşırma.” Lazinka acı içinde bağırdı. “Hemen şuracıkta ölmek istemiyorsan sözlerine dikkat et.”

Yaputa sonunda dışarıdakileri aşıp zorlukla içeri attı kendini. Kılıcını çekip Duve’ ye doğrulttu. “Lider Lazinka’ yı bırakın yoksa sizi öldürmekten çekinmem.”

Duve alaycı şekilde konuştu. “Böyle çıkarcı bir adam için fazla ileri gitmiyor musun Yaputa? Onun emrinde olmak hiç gururuna dokunmuyor mu?”

“Aksine, güçlü bir liderin emrinde olmak şereftir benim için.”

“Güç mü dedin? Geride yıkım bırakarak elde edilen güç mü? Adaletten, insanlıktan uzak, zorbalıktan beslenen güç mü? Sen sadece kendini kandırıyorsun.”

Yaputa kılıcını savurunca Duve anında karşılık verdi. İkilinin dövüşüne diğer kardeşler de katıldı. Yaputa üç kişiye yetişmekte zorlanıyordu. Kısa bir süre sonra bacağından yaralanıp dizinin üstüne çöktüğünde üç kardeş aynı anda kılıçlarını onun boynuna doğrulttu. “Bu kadar oyun yeter,” dedi Duve. Kılıcını kınına takıp abisine döndü. Tiksinti ile ona bakıyordu. “Sarayın yönetimini biz devralacağız. Gücün yeterse gel de durdur bakalım, bu kez sana acımayacağım. Hadi gidelim,” dedi. Binayı kuşatan savaşçılarla oradan ayrıldılar.

Yaputa ile yalnız kalan Lazinka hışımla yerinden fırladı. Dengesini zorlukla sağlayıp durdu. Sinirden yüzünün rengi kırmızıya dönmüştü, gözleri ateş püskürüyordu. “Daha fazla aşağılanamazdım herhalde! Bunu onlara ödeteceğim. Çabuk elimizdeki tüm adamları topla, birkaç gün içinde saldırıya geçeceğiz.” Yaputa liderin lafını ikiletmedi. Başıyla onaylayıp hemen odadan çıktı.

Kardeşler o gün destekçileri ile birlikte sarayı bastı. Bu baskını beklemeyip eli ayağı dolaşanlar ve son anda kardeşlerin tarafına geçenler sayesinde çatışma çok uzun sürmedi. Birkaç saat içinde saray yönetimi el değiştirdi. Ranali ve Rolanka’ nın isteği üzerine içlerinden Duve Galnas’ ın yeni lideri oldu. Lazinka taraftarları saraydan atıldı. Bu süreçte Duve boş durmadı, çalışmalarını sürdürdü. Eğer Lazinka karşısına çıkma cesareti gösterecekse onu ezici şekilde yenmekte kararlıydı.

Duve kendisi için seçtiği odaya yerleşmişti. Oda çok büyük olmasa da manzarasını seviyordu. Karşıda başından dumanı eksik olmayan bir dağ, hemen aşağısında uzanan yemyeşil orman... Duve dışarıyı izleyerek üzerini değiştirdi, aile yadigârı kaftanını giydi. Elleriyle yumuşak, temiz kokulu kumaşa dokundu. Uzun zamandır eski, kirli kıyafetlerin içinde ve leş gibi bir ortamda yaşadığı için bu his ona inanılmaz  geliyordu. Bir kabustan uyanmıştı adeta. Kapıyı çalıp içeri giren Ranali gülümsedi. “Onun içinde çok heybetli görünüyorsun. Sonunda hak ettiğin mevkidesin.”

“Abla, hepimizin başarısı bu. Sayenizde önümde yeni bir kapı açıldı ve ben siz olmadan asla oradan geçemezdim.”

Ranali gülümseyerek kardeşinin kolundan çekiştirdi. “Hadi, gel artık kendine bakmayı kes. Herkes seni bekliyor dışarıda. Halk yeni liderini görmek için sabırsızlanıyor.”

Duve insanların karşısına çıkıp konuşmasını yaptı. Dürüstçe, samimi şekilde düşüncelerini dile getirmeliydi, onların takdirini kazanmak önemliydi. Önce yardımcılardan Fenna yeni lideri takdim etti. Duve heyecanını bastırmaya çalışarak öne çıktı. “Ben Lider Duve, kendini halkına adayacak biri olacağım. Sizler artık Lazinka’ nın baskılarına boyun eğmek zorunda kalmayacaksınız. Onun devri bitti. Biz birlikte toparlanacağız. Kardeşlerim ve benim önceliğim sizsiniz. Ülkemi en iyi şekilde yöneteceğime, sizlere layık bir lider olacağıma söz veriyorum.”

İnsanların bir çoğu şaşkınken kalanlar alkışlamaya başladı. Yıllardır süren eziyetin artık biteceğini umut ediyorlardı. Lazinka ismine duyulan korku şimdiden azalmaya başlamıştı. Kardeşlere tezahürat etmeye başladılar. Duve gülümsedi. Konuşmasının devamında gelecek planlarından bahsetti, herkesin desteğini istedi. İnsanlar umutlu görünüyordu.

Bir gece vakti Lazinka saldırıya geçti. Geriden emirler veriyor, herkesi yönlendiriyordu. Sarayı geri almadan gitmeye niyeti yoktu. Liderlik onun için her şey demekti. Şu an kolu kanadı kırık hissediyordu ve eski gücüne kavuşmak için her şeyi yapabilirdi. Duve bu ani saldırıya karşı hazırlıklıydı. Haber geldiği anda silahına sarılıp harekete geçti. Herkes plana uygun olarak üstüne düşeni yapıyordu.

Demir parmaklıklı dış kapı uzun uğraşlar sonucu yerinden sökülürken savaşçıların bir kısmı da duvarı aşmaya çalışıyordu. Çekilen dikenli teller onları oldukça oyaladı. Dahası karşı taraf hızla direnişe geçmişti. Lazinka gergin ve hırslı halde olanları izliyordu. “Kaybedecek bir ana bile tahammülüm yok. Göreyim sizi! Eğer kazanırsak dileyin benden ne dilerseniz.”

Saraydakiler Duve’ nin emri ile saldırıya geçti. İki tarafın çarpışması sert oldu. Herkes karşısına çıkan kişiye saldırıyordu. Duve kalkanını sol omzuna dayamış kılıcını ustaca kullanıyordu. Karşısındaki rakibini bacağından yaraladığı sırada soldan bir başkası kılıcını savurunca Duve kalkanı ile adamın eline vurdu. Yine de saldırıyı tam olarak önleyemedi, kılıcın keskin ucu hafifçe belini çizip geçti. Rolanka uçarcasına gelip tekme atınca adam yere düştü. “İyi misin?” dedi abisine.

“Küçük bir sıyrık sadece,” dedi Duve, belini tutuyordu. Daha fazla konuşma fırsatı bulamadan önceki rakibi ile tekrar dövüşmeye başladı. Adam bacağındaki yaraya rağmen inatçı çıkmıştı. Son bir çabayla Duve onu hakladı ve sıradaki kişiye geçti.

Ranali balkondan olan biteni izlerken gergindi. Ortamın ışıklandırması fena değildi ama geceleri gündüz olduğu kadar iyi nişancı değildi. Nefesini kontrol etmeye çalıştı. Rolanka’ ya arkadan saldırmaya çalışan birini okuyla vurdu.

Yaputa ile karşı karşıya gelen Duve acırcasına ona baktı. “Yeteneklerini heba ediyorsun. Neden onu savunmaktan vazgeçmiyorsun?” İkili bir yandan dövüşürken bir yandan konuşuyordu. “Lider olabilecek tek kişi o, ben güçlünün yanındayım. Katı olmak liderliğin bir parçasıdır. Siz fazla merhametlisiniz.”

“Öyle mi dersin? O günler geride kaldı. Lazinka’ yı nasıl yendiğimi gör öyleyse.” Duve çevik bir hareketle ileri atılıp kalkanının yan tarafıyla ensesine vurunca Yaputa yere yıkıldı. “Alın bunu,” diye emretti.

Gün ağarmaya başlıyordu. Lazinka sarayı almadan vazgeçmeyecekti. Burnundan soluyordu. Bacağını kaybetmeseydi yapacağını biliyordu. Kendi elleriyle Duve’ nin cezasını kesmek istiyordu. “Öğlene kadar vaktiniz var. Bu işin daha fazla gecikmesini istemiyorum!”

 Duve ve yardımcıları plan gereği aniden geri çekildi.  Lazinka’ nın adamları hücuma geçtiği sırada saraydaki okçular yukarıdan saldırdı. Alevli oklar yere düşer düşmez büyük bir ateş çemberi oluştu. Daha önce yanıcı bir sıvı dökülen alan yanmaya başlamıştı ve çember saraya doğru ilerliyordu. Lazinka’ nın adamları dışarı kaçmak zorunda kaldı. Birkaçı yanmaktan kurtulamamıştı.

Yükselen alevleri ve dumanı gören Lazinka köpürdü. “Sarayı mı yakmak istiyor bunlar, delirmişler! Hemen söndürün şu yangını.” Herkes koşuşturmaya başladı. Tam bir kaos havası hakimdi. Lazinka, böyle bir yola başvuracaklarını hiç düşünmemişti. “Benden böyle mi intikam alıyorsunuz? Beş asırlık sarayı yakmaya nasıl cüret edersiniz?” diye söylendi.

Lazinka arkasında işittiği çıtırtıyla irkildi. Dönüp baktığında Duve’ nin kendisine kılıç doğrulttuğunu gördü. “Sen nasıl?” Duve ciddi şekilde yanıtladı. “Sarayda dışarıya açılan gizli bir geçit olduğunu unuttun her halde. Tabi aklın o tarihi, heybetli binadaydı değil mi? Dikkatini dağıtmak için yangın güzel bir bahane oldu.” Lazinka öfkeden ne yapacağını bilmez haldeydi. Aniden Duve’ nin üstüne atlayınca Duve kılıcın kabzasıyla kafasına sertçe vurdu. Lazinka’ nın ardından diğerleri de bir bir yakalandı. Kaybedeceğini anlayan bir kısmı da kendiliğinden teslim oldu.

Yangın tam sarayın duvarlarına ulaşmıştı ki içeride hazır bekleyen söndürme ekibi harekete geçti. Hortumlarla fışkırtılan su sayesinde kısa sürede alevler tamamen söndü. Ranali alnında biriken teri sildi. “Aferin, iyi iş çıkardınız.”

Lazinka ve Yaputa geçici olarak sarayın mahzenine alındı. Duve abisinin karşısına çıktı. “Artık yalnızsın. Diğer herkesi serbest bıraktım. Tek isteğim seni alaşağı etmekti.”

“Hata yapıyorsun, kimse sana saygı duymayacak. Diğer liderlere asla söz geçiremeyeceksin. Sen zayıf ve silik birisin.”

Duve yaklaşıp elleri bağlı olan Lazinka’ nın saçlarını kavradı. “Beni çileden çıkarma. Nasıl lider olunurmuş tüm dünyaya göstereceğim. Hırs ve entrika ile yürüttüğün düzenin sonu geldi. Şimdi ne yapacağım biliyor musun? Lider Mazal ile görüşüp seni yendiği için onu tebrik edeceğim. Belki müttefik bile oluruz.” Duve sırıtırken Lazinka’ nın rengi soldu. “Rezil! İsmimizi lekeliyorsun,” diyerek Duve’ nin yüzüne tükürdü. Duve sinirine hakim olamayıp elinin tersiyle vurunca dudağının kenarından kan süzüldü. Duve bu kez Yaputa’ ya hitap etti. “Eğer çok istiyorsan sen de onunla birlikte zindanda çürüyebilirsin. Seni ikna etmekle ilgilenmiyorum artık.”

Yaputa kara kara düşünüyordu. Lazinka’ nın kaybedeceğine hiç ihtimal vermemiş, böyle bir duruma düşeceğini hesap etmemişti. İçinden bir ses duruma isyan etse de bir başka ses tutarlı olması ve taraf değiştirmemesi gerektiğini söylüyordu. İki arada kalmıştı ve düşünceleriyle daha çok boğuşacak gibiydi. Bakışlarından bile bunu anlayan Duve’ nin dudağının kenarı yukarı kıvrıldı. Onları öylece bırakarak yukarı çıktı.

Kısa sürede küçük bir grupla yola çıkan Duve Melmor’ a varmıştı. Lider Mazal, Galnas’ ın yeni liderine bir şans verip onla görüşmeyi kabul etti. Duve sarayın ince işçiliğine hayran kalmıştı, gözünü süslemelerden alamıyordu. İki lider saygıyla birbirini selamladığında Duve ilk sözü aldı.

“Lider Mazal, öncelikle liderliğinizi tebrik ederim. Buraya kadar gelmemin sebebi abim Lazinka ile aynı yolda ilerlemeyeceğimi bildirmektir. Kendisi hak ettiği yeri buldu, zindana hapsedildi. Tüm bu yaşananlardan sonra iki ülkenin birbirine düşman olmasını istemiyorum. Lider Saraç için üzgünüm, böyle olmasını istemezdim.”

Mazal hüzünlü hissetse de güçlü duruyordu. “Sizin suçunuz değildi. Eski liderin hatasını kimseye ödetmeye niyetim yok. Aramızda bir düşmanlık olmasını ben de istemem. Buraya kadar teşrif etmenizin tek sebebi bu mu peki?”

“Lazinka' nın yönetiminde hepimiz çok ezildik.  Peki herhangi bir liderin bundan haberi var mıydı? Varsa bile bu durumu umursadılar mı? Demek istediğim liderler arasında gerçek bir samimiyet yok, kendi çıkarlarına dokunulmadığı sürece herkes iyi rolünü oynamayı sürdürüyor. Karşında zalim biri varsa bunu görmezden gelemezsin, onla birlik olamazsın. Ben ziyaretinize gelerek samimiyetimi göstermek istedim ve ülkeler arasında gerçek barışı arzuluyorum.”

Mazal’ ın bakışları yumuşadı. “Peki, sizi anlıyorum. Bir şeyden bahsetmeme  izin verin o halde. Lider Cender tüm bu savaşları durdurmak istiyor. Mektubu elime yeni geçti ve sizinle paylaşmakta bir sakınca görmüyorum. Okuduktan sonra ne düşündüğünüzü bana söyleyiniz.”

Bu sırada yemekler hazırlandığı için Mazal misafirlerini nazikçe davet etti, masaya geçtiler. Güzel bir yemeğin ardından tekrar sohbete döndüler. Mektubun içeriği hakkında bilgi edinen Duve bir süre düşündü. “Ben varım. Birlikte hareket etmekten onur duyarım.”

“Bunu duyduğuma sevindim. Lider Cender’ e  kulak vermek en doğrusu olacak. Ben de onun gibi Lider Canova’ nın boş yere öldürülmediğini düşünüyorum. Daha da kötüsü hâlâ katilden bir iz yok.”

“Anlıyorum. Vakit kaybetmeden harekete geçmeliyiz. Butah’ ta işlerin yolunda gitmediği kesin.”

İki lider arasında hemen bir anlaşma yapıldı. Butah’ a destek güç göndereceklerdi. Duve ve yanındakiler saraydan ayrılırken Mazal kendi gibi düşünen bir liderle karşılaştığı için rahatlamıştı. En çok da Lazinka’ nın düşüşüne seviniyordu.

13 yorum:

  1. Sonunda başa geçtiler. :) Duve, Yaputa' ya bir şans vermek istiyor, belki gerçekleri göreceğini umuyor. :) Mazal ile ilgili düşüncelerine sevindim. Öyle bir lider lazımdı. :)

    YanıtlaSil
  2. Yeni bir lider daha ve kardeşleri ile değişen güç dengeleri:) Daha keyifli bölümler sanırım bizi bekliyor:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Liderler değişip duruyor, dengeler değişiyor. :) Keyifli olur mu bilmiyorum ama biraz daha savaş ağırlıklı ilerleyeceğim artık. :) Yorum için teşekkür ederim.

      Sil
  3. oo bölüm hızlı başladı :) kılıçlar, kayalık, lazinka zor durumda, oooo sarayı ele geçirdiler, duve oooo :), hadi bakalım duve ülkesine iyi bakacak mı :) oo duve lazinkayı gafil avladı :) hımm mazal ile görüştü duve :) hımm duve ve mazal, cenderle anlaşmak istiyor yani hımmm :) bastır cender :) sert bölümdü, güzeel, kan olsun biraz, yangın, yakıcı sıvılar, oleeey, sert savaşlar geliyo gibiii :)(bir dee, kardeşi kendisine doğru eğilince kalp atışları hızlandı, olcak) bu romanın sonunu hiç tahmin edemiyorum :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hatayı düzelttim sağol Deep, yine gözümden kaçmış. :)
      Duve sonunda lider oldu, Lazinka' ya inat Mazal ile birlik oldu. Barış yanlısı da zaten. Daha kanlı bölümler gelecek. :)) Romanın sonunu kafamda belirledim ama oraya kadar nasıl ulaşacağım önemli tabi. :)

      Sil
  4. Kapsamlı bir tanıtım olmuş, tebrikler Duygu:)

    YanıtlaSil
  5. Blogları boşlayınca bu seriyi kaçırdım. Bir vakit bulabilirsem en başından başlayacağım okumaya. :)

    YanıtlaSil
  6. Bu ara ben takip edemedim öykünü. Şu oğlanın işlerini bir hal yoluna yeniden okuyayım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne zaman müsait olursan. :) Ben de ders çalışmaya yoğunlaştığım ya artık daha yavaş ilerliyorum.

      Sil

Elveda Gülsarı / Vicdan Sızlar (Kitap)

   Merhabalar. Bu aralar daha az kitap okur oldum, haliyle paylaşımlarım da azaldı. Buraya eskisi kadar uğramıyorum, artık daha çok 1000kita...