14 Kasım 2021 Pazar

Savaş Çığırtkanı 2- 19.Bölüm (Roman)

 



BÖLÜM 19

 

Sona Doğru - Butah

 

Harula’ nın emrinin ardından tüm siluetler saldırıya geçti. İlerlemekte olan insan seli pek çok noktadan dağıtıldı. Savaşçılar olabildiğince onlara karşılık vermeye çalışıyordu. Harula yaşanan izdiham ve karmaşayı keyifle izliyordu. Bir süre sonra kendisi de savaşçıların üzerine yürüyüp saldırmaya başladı. Kılıcından çıkan yıldırım isabet ettiği kişileri yere serdi.

Garnap’ ın sesi alanda sürekli yankılanıyordu. Savaşçıları organize edip doğru şekilde yönlendirmeye çalışıyordu. “Sisle yıkananlar öne çıkıp aramıza perde örün! Algı Bozucular eş zamanlı harekete geçin, onları oyalayabildiğiniz kadar oyalayın!”

Cender, Garnap’ ın iyi iş çıkardığını düşünüp, onla gurur duyuyordu. Durum şu an aleyhlerineydi ama azmettikleri sürece başaracağına inanıyordu. Üzerine doğru gelen yıldırımdan yana atlayarak kurtuldu. “Ucuz atlattım,” diye söylendi. Bir fedainin koşarak üzerine geldiğini fark edince düşürdüğü kılıcını kapıp hemen savunmaya geçti. Kılıçları havada tokuştu fakat güçlü rakibini geriye itecek kadar enerjisi kalmamıştı. İki elini kullanamamak onu önemli ölçüde zayıflatıyordu. Fedai kılıcıyla gövdesine doğru baskı yaparken Cender geriye doğru düşmek üzereydi. Sonunda fedai onu sertçe itince sırt üstü yere düştü. Fedai kılıcını onun kalbine saplamaya çalıştı. Cender birden dönünce fedainin kılıcı toprağa saplandı. Bunu fırsat bilen Cender bacaklarını kullanarak silueti yere serdi ve onu ağır yaraladı.

Harula ileri doğru adım attığında deprem olmaya başladı. Dengesini sağlayıp da harekete geçmesi zordu. Fedailer de benzer durumu yaşıyordu. Tüm bunların yanılsama olduğunu bilen Harula çığrından çıkmaya başladı. Deprem o kadar gerçekçiydi ki sahte olsa da hareketlerini kısıtlıyordu. O sırada diğer savaşçılar ileri atıldı. Karanlık lider enerji toplayıp bir anda kılıcını yere indirince yerde oluşan derin çatlaklar  ve göçükler insan kalabalığını yutmaya başladı. Emir verdiği fedailer de aynı şekilde saldırıya geçti. Bu saldırının etki alanı genişti ama tekrar kullanılması zaman alacaktı.

Chitan, liderini kaybetmenin acısıyla tüm gücü ile savaşıyordu. Kuvvetli,  gözü kara biriydi. Başarılı hamleleri ile karşısına çıkan siluetleri kılıçtan geçirip sıradakine geçiyordu. İki eline de kılıç almış çaprazlamasına kesikler açıyordu. Dazzaplılarla birlikte yoğun mücadele veriyordu. Öfkeliydi, içindeki azap dinmedikçe rahat nefes alamayacaktı. Dazzap’ ın geleceği konusunda da endişeliydi. Lider Zorkan hiç evlenmemiş, çocuk sahibi olmamıştı. En yakını olan abisi de yıllar önce ölmüşken yerini alabilecek kimse yoktu. Kurtlar Dazzaplıların etrafında dövüşe devam ediyordu. Her ne zaman Harula’ nın üstüne yürüyecek olsalar Chitan ıslığı ile hepsini etrafına topluyordu. Şu ana kadar yeterince kurt ölmüşken onları doğrudan karanlık lidere yem edemezdi.

Etrafa dağılmış olan Alev Soluyanlar pek çok insanı kurtarmıştı. Mızraklarıyla fedaileri deşip geçiyorlardı. Bir kısmı ise feci şekilde yaralanmıştı. En yakın dostunu kaybetmek üzere olan Alev Soluyan üzgündü. Onun yanına çökmüş, rahat etmesi için başının altına yumuşak bir şey koymuştu.

“Dayan kardeşim, iyi olacaksın.” Gözleri nemliydi.

“İkimiz de kurtulamayacağımı biliyoruz.” Güçlükle konuşan adam kan içindeki karnını tutuyordu.

“Hiç gelmemeliydik buraya. Yardım ettiğimiz insanlar bile korku dolu gözlerle bize bakıyor. Bizi asla normal olarak görmediler.”

“Öyle deme. Bir çoğu ilk defa gördü bizi, şaşırmaları normal. Bundan sonra belki bir arada yaşarsınız.”

“Tamam, konuşup yorma kendini.”

Butahlı bir savaşçı onları fark edince yanlarına koştu. “Yakınlarda bir sağlık merkezi var. Hadi, onu götürelim. Belki hekim bir çare bulur.”

Alev Soluyan hemen kabul etti. Gözlerini silip dostunun taşınmasına yardım etti. Ne kadar çabalasalar da oraya ulaştıklarında yapılacak bir şey kalmamıştı. Butahlı savaşçı Alev Soluyanı teselli etmeye çalıştı.

Gözlerini araladığında yatıyor olduğunu fark etti Benay. En son ne olduğunu hatırlamakta zorlanıyordu. Başındaki sızı yüzünden oraya bir darbe almış olabileceğini düşündü. Etrafa bakındı ama yerde hareketsiz yatan birkaç kişi ve harabeye dönmüş yapılardan başka bir şey göremedi. Şimşekler savaşın şiddetini gösterircesine daha sık çakmaya başlamıştı. Tozu havaya kaldıran rüzgar ortama terk edilmişlik havası katıyordu. Benay zorlukla doğruldu. Yaşayan biri var mı diye insanları kontrol  etmeye başladı. O kadar halsizdi ki tekrar dövüşecek gücü ve isteği kendinde bulabileceğini sanmıyordu.

Aradan geçen zamanda savaşçılar Harula’ nın karşısında gerilemeye başladı. Harula’ nın almış olduğu yaralar ise onu çok da etkilememişti. İlk haline nazaran gücü azalmışsa da siluetler onu hep kollamaya devam ediyordu. Liroz şehrinden ayrılan siluet ve savaşçılar da zamanla savaş alanına geldi.

Boratak bir süre ara verip, bir şeyler yiyip  güç topladı. Harula gibi bir kan emici caninin hiç doğmamış olmasını diliyordu. Hayattaki tek amacı en üstün güç olmak ve öldürmenin zevkini tatmaktı. Böyle birinin ölümünün de çok çarpıcı olacağını hissediyordu.

Umutlar giderek azalmaya başladı. Cender her şeye rağmen bir türlü karanlık lideri durduramamanın ızdırabını yaşıyordu. O kadar çabalamış, o kadar kişiyi ikna etmişti ki şimdi onların ölümlerinin yükünü omuzlarında taşıyordu.

Berzab diğerlerine göre çok bitkin hissediyordu, sınırına ulaşmıştı. Yenira onu bir süreliğine uzaklaşması için uyardı. “Kendine bu kadar yüklenme. Git dinlen.” Berzab sonunda pes edip kenara çekildi. Dostları dövüşürken uzaklaştı ve yılmış haldeydi. Kaç saattir tek bir lokma yememişti. Uykusuzluktan ağrıyan gözleri göçmeye başlamıştı. Ağaçların arasında gölgelere çekildi. Başını çimenlere koyduğunda gözlerini daha fazla açık tutamadı. Tüm enerjisi çekilmiş gibiydi, kısa süreliğine uyuyacağına dair kendine söz vererek gözlerini yumdu. Ne kadar uyudu bilmiyordu ama savaşçılardan biri onu uyandırdı. Sesinde endişe vardı. “Hey, yaralı mısın?” Berzab doğrulup oturdu. “Hayır, iyiyim.”

“Kötü görünüyorsun. Al bunu ye.” Savaşçı elindeki bir parça somun ve kurutulmuş eti uzattı. “Biraz ileride yiyecek çadırı var, oradan aldım. Neden burada, tehlikeye açık bir de uyudun ki? Yaralı olduğunu sandım.”

“Sen Meguanlı olmalısın, teşekkür ederim,” dedi Berzab, adamın giydiği zırhı zar zor seçebiliyordu. Savaşçının uzattığı yiyeceği aldı ve “Burada olduğun için ne hissediyorsun? Yani bir Butahlı olarak merak ediyorum.”

“Sanırım olanlara rağmen Butah’ ta hâlâ ne aradığımızı merak ediyorsun.  Hepimiz sadece karanlık lidere karşı koymak için buradayız. Butah ya da başka yer olması fark etmezdi bizim için. Lideriniz her ne kadar büyük suç işlemiş olsa da burada olmaktan pişman değilim. Hep birlikte Harula’ yı yeneceğiz, buna inanıyorum.”

Berzab anladığını belirtircesine başını salladı. Bir şeyler yemek iyi gelmişti. Biraz uyuduğu için de kendisini daha iyi hissediyordu. Bir süre sonra ikisi de kalkıp kaldığı yerden devam etti.

Kazzam’ ın şiddetli darbelerinden nasibini alan fedailer birer birer devriliyordu. Kazzam eline bir balta geçirmiş, kütük doğrar gibi siluetlere savuruyordu. Kılıcını düşürdüğü siluet süzülürcesine gelip uzun parmaklarıyla boğazına yapıştı. Ürpertici temas yüzünden buz kesilmiş gibiydi. Karanlık, sonsuz bir kabusun içine çekiliyor gibiydi. Nefes alamaz hale gelince bir gayretle baltayı fedainin sırtına geçirmeyi başardı. Siluetin kalın, kabuğumsu parmakları gevşeyince tekme atarak onu kendinden uzaklaştırdı.

Özel güçlüler saldırılarını sürdürüyordu. Fedailer daha çok onların üstüne gidiyordu artık. Algı Bozucuların ve Sesin Muhafızlarının bir kısmı ölmüştü. Garnap için durumu idare etmek zordu. Fedailerin art arda gelen saldırıları düzenli çalışmalarını önlüyordu. Yorulmuştu ve bağırmaktan ses telleri ağrımaya başlamıştı. Onun yerini Mara aldı ve gerekli yönlendirmeleri yapmayı sürdürdü. “Algı Bozucular geriye çıksın, uygun anı kullansınlar. Sesin Muhafızları şimdi saldırsın.”

Mara Harula’ nın sesini taklit ederek fedailerin akıllarını karıştırmayı denedi. Gerçekten de geri çekilmelerini söyledikten sonra siluetler dövüşü bırakıp Harula’ ya doğru ilerlediler. “Şimdi!” diye bağırdı Mara ve Sesin Mahafızları saldırdı.

“Ne yapıyorsunuz? Saldırıya devam edin,” diye gürledi Harula. “Kafalarınızı karıştırmalarına izin vermeyin!”

Lider Alaz ve yanındakiler de mücadeleye kaldığı yerden devam ediyordu. Alev Soluyanlar kuru dalları mızrak gibi fırlatıyorlardı. Üstün hızları sayesinde çok kişiyi son anda ölümden kurtardılar. İçlerinden biri Harula’ ya kadar yaklaştı. Elindeki hançeri onun kalbine saplamak üzere atağa geçtiğinde fedailerin saldırısına uğradı. Her yerinde derin kesikler açılmıştı. Yere yığıldı, sadece siyah renkten oluşan gözleri açık kalmıştı.

“Hadi acele edin,” dedi Yenira kalabalığı yararak geçerken.

Azaka endişeli ve meraklı gözlerle etrafa bakınarak yürüyordu. “Savaşın başından beri sadece üçte birini haklayabilmişiz fedailerin. Ve onlar insanlar gibi yorulmuyor, acıkmıyor.” Azaka’ nın yüzü, saçları toz toprak içindeydi. Şu an yıkanıp, dinlenmeyi o kadar istiyordu ki hemen bu düşünceleri aklından uzaklaştırdı. Gevşeyecek vakti yoktu, önemli bir şeyler duyabilme ihtimali ile Harula’ yı dinlemeye koyuldu.

Koşarak ileri atılan Ceddil kamçılı topuzunu savurmaya başladı. Algı Bozuculara saldırmaya çalışanların arasına daldı. Özel güçlülere destek olmak için yanlarına gitmişlerdi. Sonunda Berzab da onları buldu.

Siluetlerin ani saldırısı sonucu her yere ateş topları fırlayınca küçük bir izdiham yaşandı. Ceddil yanlışlıkla başına darbe alıp kendini yerde bulunca içini bir öfke dalgası sardı. “İyi misin?” dedi Azaka. Ceddil’ in cevap vermek için birkaç saniye beklemesi pek hoşuna gitmemişti. Gözlerindeki ifade daha önce birkaç kez olduğu gibi değişmişti. Yarı gülümser hali, çılgın ve tehditkar bakışları... Azaka onun dönüşmemesi için savaş boyunca dibinden ayrılmamıştı. “Ceddil, kendini kaybetme.”

“Tamam tamam, her şey kontrolüm altında,” dedi Ceddil. Bunun üzerine rahatlayan Azaka siluetlere döndü. Yaptığı saldırı ile Yenira’ yı korudu. Fedailerinden bir kısmı Harula’ nın etrafını sarınca en kuvvetli saldırılarını yaptılar. Bazı yerler havaya uçtu, toprak adeta insanların üzerine yağdı. Yenira kendisine teğet geçen patlamanın şiddeti ile birkaç metre yükseldikten sonra yere çakıldı. Kalkmak istese de hissettiği acı ona engel oldu. Kalkan toz nefes almasını bile zorlaştırıyordu. Patlayıp duran ışıklardan düşmanın yıldırım saldırısına geçtiğini anladı. Güçlükle başını kaldırdı etrafa bakındı.

Saldırının ardından savrulup yere düşen Ceddil hiç acı hissetmiyordu. Kafası gidip geliyordu. Doğrulup kalktı ve ağır adımlarla ilerledi. Attığı her adımda karanlığa çekiliyor gibiydi. Adrenalini artmaya başlamıştı ve nerede olduğunu hatırlamaya çalışıyordu. Sebepsiz bir öfke onu kuvvetle sarmaladı. Bakışları yere kaydığında Berzab’ ı gördü. Bedeninin büyük kısmı toprağın altında kalmıştı. Garip bir açıyla duran boynunun kırılmış olduğu belliydi. O anda kan beynine sıçradı Ceddil’ in, sinirden tüm bedeni titriyordu. Öldürme arzusu tüm kontrolü eline aldı. Karşısında belirip endişeli halde kendine seslenen kişiyi tanımıyordu.

“Dur Azaka. Bırak, böyle kalsın.”

“Sen ne dediğinin farkında mısın Boratak?”

“Harula' yı yenmek için başka çaremiz yok.”

Kendini kaybetmiş halde ilerleyen Ceddil’ e bir taş fırlattı Boratak. “Hey, bu taraftan!” Ceddil yüzünde beliren damar şeklindeki izlerle çok ürkütücü görünüyordu. Başına çarpan taş üzerine Boratak’ a doğru yürümeye başladı. Bakışı bile Boratak’ ın renginin atmasına sebep oluyordu. Daha doğrusu yakından tanıdığı birinin bu kadar değişmesini dehşet verici buluyordu. “Yolu açın!” diye bağırdı Boratak.

Mara ilk kez Ölüm Neferi görmenin şaşkınlığını yaşıyordu. Az önce Boratak gelmiş, muhtemel değişime karşı onları uyarmış, planını açıklamıştı. Garnap da başıyla onaylayınca Mara insanlara seslendi.

“Ölüm Neferine yol açın. Karşısına sakın çıkmayın, çok tehlikelidir. Görevimiz onu fedailerden korumak!”

Kalabalık iki yana açılırken bir yandan da fedailere saldırmayı sürdürdü. Boratak taş fırlatarak Ceddil’ e sataşmaya devam ediyor, onu kendine çekiyordu. Durumu Harula da fark etti. Onlara doğru ilerlemeye başladı. Savaşçılardan bir kısmı ok ve mızraklarını fırlatarak karanlık lideri önlemeye çalıştı. Sisle Yıkananlar Harula’ nın etrafını sisle sardı. Harula öfke püskürüyordu adeta. Kalkanlı savaşçılardan birkaçı Ceddil’ in ilerisinde barikat kurup onu saldırılardan korudu. Cender hayret içinde olanları izliyordu.

Bir ateş topu barikatı aşıp Ceddil’ in tam yüzüne doğru ilerledi. Dumanlar içindeki elini kaldıran Ceddil elinin tersiyle vurup ateş topunu geriye fırlattı. Yaşanan kaos onu iyice sabırsızlandırdı, koşmaya başladı.

“Kaçın!” diye yakındaki insanları uyardı Boratak. Kendisi de hızla Harula’ ya doğru koştu. Boratak’ a kafasını takan Ceddil süratle koşuyordu. Gözü şu an başka şey görmüyordu. Yorgun haldeki Boratak ise mesafe kapandıkça geriliyor, zamanında yetişebilmeyi diliyordu. Nefes nefese kalmıştı. Fedailerin saldırısı ile sislerden çıkan Harula kılıcını Ceddil’ e doğrulttu. Biriktirdiği karanlık enerjiyi serbest bırakınca Ceddil birkaç metre geriye fırladı. Biraz canı yanmıştı ama kedi gibi ayakları ve ellerinin üstünde durmuştu. Bakışlarındaki vahşilik yırtıcı bir hayvanınki gibiydi. Gözü iyice dönmüş halde Harula’ ya doğru fırladı. Bu durum karanlık liderin hoşuna gitmedi, onun gücü hakkında yeterince şey bilmiyordu. Ölüm Neferinin nasıl bu kadar güçlü olabildiğini anlamıyordu. Değişik saldırılarını arka arkaya yaptı. Sesin Muhafızları uzaktan da olsa Ceddil’ in korumak için sesle saldırdı. Algı Bozucular da kısa süreliğine siluetlerin saldırılarını önleyebildi.

Ceddil karanlık lidere çok yaklaşmıştı. Harula kılıcıyla tekrar saldırdığında ıskaladı. Kafasındaki rahatsız edici gürültüler yüzünden başı çatlayacak gibiydi. Beyninin içinde bir zonklama hissediyor, odaklanma sorunu yaşıyordu. Ceddil bir anda karanlık liderin boynuna yapıştı. Ellerini saran dumanlar daha da çoğaldı. Ellerini sıktıkça Harula nefessiz kaldı, renkten renge girdi. Onun acısını hisseden siluetler aynı anda Ceddil’ in üstüne çöktü. O kadar çoklardı ki artık Ceddil gözden kaybolmuştu.

“Eyvah,” diye düşündü Boratak. Ceddil’ i koruyamamışlardı. Kendi elleriyle dostunu onların içine atmıştı. Endişe içinde izlerken dudaklarını kemirdi, gözleri dolmaya başlamıştı. Her şey o kadar kısa sürede gelişmişti ki ne yapacağını bilemez haldeydi. Siluetlerin kulak tırmalayan haykırışları etrafı sarınca hayrete düştü.

Ceddil zor da olsa Harula’ nın boğazını ve iç organlarını patlatmıştı. Kendine saldıran bazı siluetleri de etkisiz hale getirmişti. Cansız haldeki Harula’ yı yere bırakırken enerjisi bitmeye başlamış, öfkesi sönmüştü. Elleri ve yüzü kan içindeydi. Ellerine yapışan et parçalarını kıyafetine sildi. Harula ölünce elindeki mührün silinmesi ile siluetler acı çekmeye başlamıştı. Yavaş yavaş her biri yere düştü, ölmeye başladı.

Ceddil’ in yaşadığını gören Boratak derin bir nefes aldı. Farklı duygular içerisindeydi, kalbi deli gibi atıyordu. Ceddil’ in  yaralı olduğunu fark edince hemen yanına koştu. Ceddil ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Birden canı yanmaya başladı, öne doğru attığı adımla dengesini kaybetti. Yere düşmeden hemen önce Boratak ve Azaka onu yakaladı. “Birkaç yerinden yaralanmış ama iyi olacaktır,” dedi Azaka. “Korkuttun bizi,” dedi Boratak. Ceddil yanıt veremedi, bilinci kapanıyordu.

Çadırların yanında dövüşü sürdürenler siluetler aniden yere düşünce gözlerine inanamadılar. Elbruz güç bir durumda kaldığı için rahatlamıştı. Tiran ne yapacağını bilemeyerek ona sarıldı. “Bitti galiba.” Kendini yavaşça yere bıraktı. Karan nefes nefese kalmış, şaşkın halde etrafa bakıyordu. “Harula yenilmiş olmalı,” diye tahmin yürüttü Krazu. Koltuk değneği ile ilerlemeye çalışırken Karan ona yardım etti. “Umarım dediğin gibidir.”

Her şeyin bu şekilde sonlanmasına inanamadı insanlar. Karanlık lider ve fedaileri yoktu artık, savaş bitmişti. Savaşçıların bir kısmı olduğu yere çöktü, kurtlar ulumaya başladı. Karanlık çekilip, güneş tekrar yüzünü gösterince çoğu kişi mutluluk gözyaşlarına boğuldu.

Alaz hayret içindeydi. Yorgunluktan ayakta duracak hali yoktu. Yine de güneşin ısısını teninde hissedince enerjisi biraz arttı. Yeniden doğmuş gibiydi, kendine itiraf edemese de hiç umudu kalmamıştı. Yardımcılarını yanına topladı, dönüşe geçeceklerdi.

Ceddil gözlerini açtığında hekimi karşısında gördü. “Çok dayanıklıymışsınız. Bu yaralara rağmen çabuk toparlandınız. Herkes sizi bekliyor,” diye gülümsedi kadın. “Ne oldu bana?”

“Önce sizi dışarı çıkarayım. Kendiniz öğrenin.”

Ceddil kafası karışmış halde kadının yardımı ile ayağa kalktı. Hastanenin dışına çıktıkları anda kalabalık onu alkışlamaya, tezahürat etmeye başladı. En önde duran Yenira, Boratak, Azaka yüzlerinde buruk bir gülümseme ile yanına geldiler.

“Seni tehlikeye attığım için affet beni. İyi olmana sevindim,” dedi Boratak.

“Sen Harula' yı yendin, gururumuzsun,” dedi Azaka sırtına vurarak.

Yenira sessizliğini koruyordu. Ceddil şaşkın olmasına rağmen dostlarının tavırlarından olumsuz bir şey seziyordu. “Sizde bir hal var. Berzab görünmüyor, nerede o?” Herkes bakışlarını kaçırınca ne olduğunu anlamıştı. Elini başına götürüp, iç geçirdi. “Çok iyi biriydi be. Off,” diyebildi sadece.

16 yorum:

  1. Boratak, ne iyi yaptı öyle. Tabi arkadaşın ölümü var. O üzücüydü ama Ceddil'in özel gücüne kavuşması için bir eşik görevi gördü. Heyecanlı bir bölümdü, zevkle okudum. Artık final çok yakın, bakalım neler olacak ileride? :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Riskli bir şey yaptı ama işe yaradı. Ceddil için Berzab' ı feda etmiş oldum ama yapacak şey yok. :) Heyecanlı bulmana sevindim canım. Finale az kaldı evet, hem bitsin hem bitmesin istiyorum. 😆

      Sil
    2. Boratak bir şey yapacak da nasıl işe yaramayacak, yani adam zeki. Finalin olması hüzün verici tabi. Bu dünyaya alıştık. (:

      Sil
    3. Her şeyin bir sonu vardır Mervecim. :) Desteğin için teşekkür ederim, ben de çok alışmıştım. :)

      Sil
    4. Başka maceralar göreceğiiiz ama yine de bu bir son değil. Başka dünyalar... :D

      Sil
    5. Başka maceralara devam ederiz tabi. :) Yine de neredeyse on yıl önce başladığım bu serinin yeri ayrı olacak benim için. :)

      Sil
    6. O kadar oldu mu ya, hüzünlendim şimdi. 😿

      Sil
  2. Başka yol mantıklı görünmüyordu artık. Ya savaş çok uzayacak, daha kayıp verecekler ya da kaybedeceklerdi. Sonuna kadar takip ettin, destek oldun, teşekkür ederim İlkay. Bakalım başka neler olacak? :)

    YanıtlaSil
  3. Ben bu diziyi takip edemedim ancak hayâl gücünü, cümlelerdeki sağlamlığını ve ayağı yere basan kurgunu her zaman takdir ettim. Gerçekten iyisin, başarılar:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Desteğin ve değerli yorumun için teşekkür ederim. :) Ben daha çok karakter odaklı ilerlediğim için kurguda eksiklikler vardı. Burada yayınlarken olduğu kadar kurguyu da değiştirme, toparlama fırsatı buldum.
      İlk sezonu okumuştun, birkaç kişi son ana kadar takip etti sağ olsunlar. Blogdan okumak kolay olmasa gerek. :)

      Sil
  4. Harula da öldü:) Final belli ki çok yakın... Harula'nın ölümünü biraz daha uzatsak iyi olabilir miydi acaba:) Ellerinize sağlık, her zaman olduğu gibi keyifli bir bölümdü ama bu kadar alışmışken bitmesine alışmak kolay olmayacak...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sonunda öldü. :) Harula' nın ölümü daha detaylı olabilirdi. Onun savaşı 6 7 bölümdür sürüyordu, ben artık uzatamayacağımı düşünerek bu şekilde sonlandırdım. Dövüş kısımlarını yazmak pek kolay olmadı, dağıttığımı hissettim zaman zaman. :)
      Keyifli bulmanıza sevindim, değerli yorumunuz için teşekkür ederim. Alışmış olmanız benim için çok önemliydi. :)

      Sil
    2. Ben hiç kaçırmayanlardan biriyim muhtemelen:) Zaman zaman gezilerden dolayı kopmalar oldu tabi ama her bölümü çok keyifli ve heyecan doluydu. Finali hem sabırsızlıkla, hemde üzülerek bekliyorum.

      Sil
    3. Evet, siz hep takipte kaldınız. Kaç aydır azmettiğiniz için tebrik ederim. 😀

      Sil
  5. bu bölüm hüzünlü azcık :) savaş devam ediyo da sonlancak gibi ivit, benay a biş olmasın, harulanın hakkından kim gelecek bakalım, ay ceddil cender boratak özlüycez :) özel güçleri de özlüycez :) anneee, ceddil, ölüm neferi :) ooo dur yaa ceddil borataka doğru ilerliyordu, sonra hımm ilgisini çekmek için bi şekilde, hıms ay ceddil harulayı öldürdü, ah ceddil kalcak en sonda diye tahmin etmiştim zaten sen de kalır demiştindi :) hıms yani şimdi harula ölünce fedailer de yok oldu demekkisi :) ceddil kral olcak o zamansa :) ya amma çok kişi öldü ya :) hıms ya bir ya iki bölüm kaldı o zamansa, alıştıydık, ay en başından beri udine ve ben sanırım her hafta sektirmeden okuduk yanii, çok arkadaşımız okudu daa, yani haftalık sektirmeden demek istedim :) neyse yan öyküler olcak neyse kiiii :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ceddil' in sona kalacağı kısmını doğru tahmin ettin. Ölümler çoktu ama düşündüğümden az olmuş yine. Ölüm listesi hazırlamıştım, ona uymadım neyse ki. 😀 Fikrimi değiştirmezsem dört bölüm daha eklemeyi düşünüyorum. :) Sen, İlkay, SzgnBsl hep yorum yapanlarsınız. Undine ilk kitabı biliyordu zaten, o sonradan yorum yapmaya başladı. :) Arada yan öyküler yazarım tabi, keyifli olur benim için. :)

      Sil

Gidilemeyen Gezi 🙄

   Bugün için bir ay önceden bir turla görüşmüş yer ayırtmıştım. Çok da hevesliydim ama ben ne zaman bir şey istesem en küçük şeyler bile ol...