BÖLÜM
19
Sona
Doğru - Butah
Harula’ nın emrinin ardından tüm siluetler saldırıya
geçti. İlerlemekte olan insan seli pek çok noktadan dağıtıldı. Savaşçılar
olabildiğince onlara karşılık vermeye çalışıyordu. Harula yaşanan izdiham ve
karmaşayı keyifle izliyordu. Bir süre sonra kendisi de savaşçıların üzerine
yürüyüp saldırmaya başladı. Kılıcından çıkan yıldırım isabet ettiği kişileri
yere serdi.
Garnap’ ın sesi alanda sürekli
yankılanıyordu. Savaşçıları organize edip doğru şekilde yönlendirmeye
çalışıyordu. “Sisle yıkananlar öne çıkıp aramıza perde örün! Algı Bozucular eş
zamanlı harekete geçin, onları oyalayabildiğiniz kadar oyalayın!”
Cender, Garnap’ ın iyi iş çıkardığını
düşünüp, onla gurur duyuyordu. Durum şu an aleyhlerineydi ama azmettikleri
sürece başaracağına inanıyordu. Üzerine doğru gelen yıldırımdan yana atlayarak
kurtuldu. “Ucuz atlattım,” diye söylendi. Bir fedainin koşarak üzerine
geldiğini fark edince düşürdüğü kılıcını kapıp hemen savunmaya geçti. Kılıçları
havada tokuştu fakat güçlü rakibini geriye itecek kadar enerjisi kalmamıştı.
İki elini kullanamamak onu önemli ölçüde zayıflatıyordu. Fedai kılıcıyla
gövdesine doğru baskı yaparken Cender geriye doğru düşmek üzereydi. Sonunda fedai
onu sertçe itince sırt üstü yere düştü. Fedai kılıcını onun kalbine saplamaya
çalıştı. Cender birden dönünce fedainin kılıcı toprağa saplandı. Bunu fırsat
bilen Cender bacaklarını kullanarak silueti yere serdi ve onu ağır yaraladı.
Harula ileri doğru adım attığında deprem
olmaya başladı. Dengesini sağlayıp da harekete geçmesi zordu. Fedailer de
benzer durumu yaşıyordu. Tüm bunların yanılsama olduğunu bilen Harula çığrından
çıkmaya başladı. Deprem o kadar gerçekçiydi ki sahte olsa da hareketlerini
kısıtlıyordu. O sırada diğer savaşçılar ileri atıldı. Karanlık lider enerji
toplayıp bir anda kılıcını yere indirince yerde oluşan derin çatlaklar ve göçükler insan kalabalığını yutmaya
başladı. Emir verdiği fedailer de aynı şekilde saldırıya geçti. Bu saldırının
etki alanı genişti ama tekrar kullanılması zaman alacaktı.
Chitan, liderini kaybetmenin acısıyla tüm
gücü ile savaşıyordu. Kuvvetli, gözü
kara biriydi. Başarılı hamleleri ile karşısına çıkan siluetleri kılıçtan
geçirip sıradakine geçiyordu. İki eline de kılıç almış çaprazlamasına kesikler
açıyordu. Dazzaplılarla birlikte yoğun mücadele veriyordu. Öfkeliydi, içindeki
azap dinmedikçe rahat nefes alamayacaktı. Dazzap’ ın geleceği konusunda da
endişeliydi. Lider Zorkan hiç evlenmemiş, çocuk sahibi olmamıştı. En yakını
olan abisi de yıllar önce ölmüşken yerini alabilecek kimse yoktu. Kurtlar
Dazzaplıların etrafında dövüşe devam ediyordu. Her ne zaman Harula’ nın üstüne
yürüyecek olsalar Chitan ıslığı ile hepsini etrafına topluyordu. Şu ana kadar
yeterince kurt ölmüşken onları doğrudan karanlık lidere yem edemezdi.
Etrafa dağılmış olan Alev Soluyanlar pek çok
insanı kurtarmıştı. Mızraklarıyla fedaileri deşip geçiyorlardı. Bir kısmı ise feci
şekilde yaralanmıştı. En yakın dostunu kaybetmek üzere olan Alev Soluyan
üzgündü. Onun yanına çökmüş, rahat etmesi için başının altına yumuşak bir şey
koymuştu.
“Dayan kardeşim, iyi olacaksın.” Gözleri
nemliydi.
“İkimiz de kurtulamayacağımı biliyoruz.” Güçlükle
konuşan adam kan içindeki karnını tutuyordu.
“Hiç gelmemeliydik buraya. Yardım ettiğimiz
insanlar bile korku dolu gözlerle bize bakıyor. Bizi asla normal olarak görmediler.”
“Öyle deme. Bir çoğu ilk defa gördü bizi,
şaşırmaları normal. Bundan sonra belki bir arada yaşarsınız.”
“Tamam, konuşup yorma kendini.”
Butahlı bir savaşçı onları fark edince
yanlarına koştu. “Yakınlarda bir sağlık merkezi var. Hadi, onu götürelim. Belki
hekim bir çare bulur.”
Alev Soluyan hemen kabul etti. Gözlerini
silip dostunun taşınmasına yardım etti. Ne kadar çabalasalar da oraya
ulaştıklarında yapılacak bir şey kalmamıştı. Butahlı savaşçı Alev Soluyanı
teselli etmeye çalıştı.
Gözlerini araladığında yatıyor olduğunu fark
etti Benay. En son ne olduğunu hatırlamakta zorlanıyordu. Başındaki sızı
yüzünden oraya bir darbe almış olabileceğini düşündü. Etrafa bakındı ama yerde
hareketsiz yatan birkaç kişi ve harabeye dönmüş yapılardan başka bir şey
göremedi. Şimşekler savaşın şiddetini gösterircesine daha sık çakmaya
başlamıştı. Tozu havaya kaldıran rüzgar ortama terk edilmişlik havası
katıyordu. Benay zorlukla doğruldu. Yaşayan biri var mı diye insanları kontrol etmeye başladı. O kadar halsizdi ki tekrar
dövüşecek gücü ve isteği kendinde bulabileceğini sanmıyordu.
Aradan geçen zamanda savaşçılar Harula’ nın
karşısında gerilemeye başladı. Harula’ nın almış olduğu yaralar ise onu çok da
etkilememişti. İlk haline nazaran gücü azalmışsa da siluetler onu hep kollamaya
devam ediyordu. Liroz şehrinden ayrılan siluet ve savaşçılar da zamanla savaş
alanına geldi.
Boratak bir süre ara verip, bir şeyler yiyip güç topladı. Harula gibi bir kan emici caninin
hiç doğmamış olmasını diliyordu. Hayattaki tek amacı en üstün güç olmak ve öldürmenin
zevkini tatmaktı. Böyle birinin ölümünün de çok çarpıcı olacağını hissediyordu.
Umutlar giderek azalmaya başladı. Cender her
şeye rağmen bir türlü karanlık lideri durduramamanın ızdırabını yaşıyordu. O
kadar çabalamış, o kadar kişiyi ikna etmişti ki şimdi onların ölümlerinin
yükünü omuzlarında taşıyordu.
Berzab diğerlerine göre çok bitkin hissediyordu,
sınırına ulaşmıştı. Yenira onu bir süreliğine uzaklaşması için uyardı. “Kendine
bu kadar yüklenme. Git dinlen.” Berzab sonunda pes edip kenara çekildi. Dostları
dövüşürken uzaklaştı ve yılmış haldeydi. Kaç saattir tek bir lokma yememişti.
Uykusuzluktan ağrıyan gözleri göçmeye başlamıştı. Ağaçların arasında gölgelere
çekildi. Başını çimenlere koyduğunda gözlerini daha fazla açık tutamadı. Tüm
enerjisi çekilmiş gibiydi, kısa süreliğine uyuyacağına dair kendine söz vererek
gözlerini yumdu. Ne kadar uyudu bilmiyordu ama savaşçılardan biri onu
uyandırdı. Sesinde endişe vardı. “Hey, yaralı mısın?” Berzab doğrulup oturdu. “Hayır,
iyiyim.”
“Kötü görünüyorsun. Al bunu ye.” Savaşçı
elindeki bir parça somun ve kurutulmuş eti uzattı. “Biraz ileride yiyecek
çadırı var, oradan aldım. Neden burada, tehlikeye açık bir de uyudun ki? Yaralı
olduğunu sandım.”
“Sen Meguanlı olmalısın, teşekkür ederim,”
dedi Berzab, adamın giydiği zırhı zar zor seçebiliyordu. Savaşçının uzattığı yiyeceği
aldı ve “Burada olduğun için ne hissediyorsun? Yani bir Butahlı olarak merak ediyorum.”
“Sanırım olanlara rağmen Butah’ ta hâlâ ne
aradığımızı merak ediyorsun. Hepimiz
sadece karanlık lidere karşı koymak için buradayız. Butah ya da başka yer
olması fark etmezdi bizim için. Lideriniz her ne kadar büyük suç işlemiş olsa
da burada olmaktan pişman değilim. Hep birlikte Harula’ yı yeneceğiz, buna inanıyorum.”
Berzab anladığını belirtircesine başını
salladı. Bir şeyler yemek iyi gelmişti. Biraz uyuduğu için de kendisini daha
iyi hissediyordu. Bir süre sonra ikisi de kalkıp kaldığı yerden devam etti.
Kazzam’ ın şiddetli darbelerinden nasibini
alan fedailer birer birer devriliyordu. Kazzam eline bir balta geçirmiş, kütük
doğrar gibi siluetlere savuruyordu. Kılıcını düşürdüğü siluet süzülürcesine
gelip uzun parmaklarıyla boğazına yapıştı. Ürpertici temas yüzünden buz
kesilmiş gibiydi. Karanlık, sonsuz bir kabusun içine çekiliyor gibiydi. Nefes
alamaz hale gelince bir gayretle baltayı fedainin sırtına geçirmeyi başardı.
Siluetin kalın, kabuğumsu parmakları gevşeyince tekme atarak onu kendinden
uzaklaştırdı.
Özel güçlüler saldırılarını sürdürüyordu.
Fedailer daha çok onların üstüne gidiyordu artık. Algı Bozucuların ve Sesin
Muhafızlarının bir kısmı ölmüştü. Garnap için durumu idare etmek zordu.
Fedailerin art arda gelen saldırıları düzenli çalışmalarını önlüyordu.
Yorulmuştu ve bağırmaktan ses telleri ağrımaya başlamıştı. Onun yerini Mara
aldı ve gerekli yönlendirmeleri yapmayı sürdürdü. “Algı Bozucular geriye
çıksın, uygun anı kullansınlar. Sesin Muhafızları şimdi saldırsın.”
Mara Harula’ nın sesini taklit ederek fedailerin
akıllarını karıştırmayı denedi. Gerçekten de geri çekilmelerini söyledikten
sonra siluetler dövüşü bırakıp Harula’ ya doğru ilerlediler. “Şimdi!” diye
bağırdı Mara ve Sesin Mahafızları saldırdı.
“Ne yapıyorsunuz? Saldırıya devam edin,” diye
gürledi Harula. “Kafalarınızı karıştırmalarına izin vermeyin!”
Lider Alaz ve yanındakiler de mücadeleye
kaldığı yerden devam ediyordu. Alev Soluyanlar kuru dalları mızrak gibi
fırlatıyorlardı. Üstün hızları sayesinde çok kişiyi son anda ölümden
kurtardılar. İçlerinden biri Harula’ ya kadar yaklaştı. Elindeki hançeri onun
kalbine saplamak üzere atağa geçtiğinde fedailerin saldırısına uğradı. Her
yerinde derin kesikler açılmıştı. Yere yığıldı, sadece siyah renkten oluşan
gözleri açık kalmıştı.
“Hadi acele edin,” dedi Yenira kalabalığı yararak
geçerken.
Azaka endişeli ve meraklı gözlerle etrafa
bakınarak yürüyordu. “Savaşın başından beri sadece üçte birini haklayabilmişiz
fedailerin. Ve onlar insanlar gibi yorulmuyor, acıkmıyor.” Azaka’ nın yüzü,
saçları toz toprak içindeydi. Şu an yıkanıp, dinlenmeyi o kadar istiyordu ki
hemen bu düşünceleri aklından uzaklaştırdı. Gevşeyecek vakti yoktu, önemli bir
şeyler duyabilme ihtimali ile Harula’ yı dinlemeye koyuldu.
Koşarak ileri atılan Ceddil kamçılı topuzunu
savurmaya başladı. Algı Bozuculara saldırmaya çalışanların arasına daldı. Özel
güçlülere destek olmak için yanlarına gitmişlerdi. Sonunda Berzab da onları buldu.
Siluetlerin ani saldırısı sonucu her yere
ateş topları fırlayınca küçük bir izdiham yaşandı. Ceddil yanlışlıkla başına
darbe alıp kendini yerde bulunca içini bir öfke dalgası sardı. “İyi misin?”
dedi Azaka. Ceddil’ in cevap vermek için birkaç saniye beklemesi pek hoşuna
gitmemişti. Gözlerindeki ifade daha önce birkaç kez olduğu gibi değişmişti. Yarı
gülümser hali, çılgın ve tehditkar bakışları... Azaka onun dönüşmemesi için
savaş boyunca dibinden ayrılmamıştı. “Ceddil, kendini kaybetme.”
“Tamam tamam, her şey kontrolüm altında,”
dedi Ceddil. Bunun üzerine rahatlayan Azaka siluetlere döndü. Yaptığı saldırı
ile Yenira’ yı korudu. Fedailerinden bir kısmı Harula’ nın etrafını sarınca en
kuvvetli saldırılarını yaptılar. Bazı yerler havaya uçtu, toprak adeta
insanların üzerine yağdı. Yenira kendisine teğet geçen patlamanın şiddeti ile
birkaç metre yükseldikten sonra yere çakıldı. Kalkmak istese de hissettiği acı
ona engel oldu. Kalkan toz nefes almasını bile zorlaştırıyordu. Patlayıp duran
ışıklardan düşmanın yıldırım saldırısına geçtiğini anladı. Güçlükle başını
kaldırdı etrafa bakındı.
Saldırının ardından savrulup yere düşen
Ceddil hiç acı hissetmiyordu. Kafası gidip geliyordu. Doğrulup kalktı ve ağır
adımlarla ilerledi. Attığı her adımda karanlığa çekiliyor gibiydi. Adrenalini
artmaya başlamıştı ve nerede olduğunu hatırlamaya çalışıyordu. Sebepsiz bir
öfke onu kuvvetle sarmaladı. Bakışları yere kaydığında Berzab’ ı gördü.
Bedeninin büyük kısmı toprağın altında kalmıştı. Garip bir açıyla duran boynunun
kırılmış olduğu belliydi. O anda kan beynine sıçradı Ceddil’ in, sinirden tüm
bedeni titriyordu. Öldürme arzusu tüm kontrolü eline aldı. Karşısında belirip
endişeli halde kendine seslenen kişiyi tanımıyordu.
“Dur Azaka. Bırak, böyle kalsın.”
“Sen ne dediğinin farkında mısın Boratak?”
“Harula' yı yenmek için başka çaremiz yok.”
Kendini kaybetmiş halde ilerleyen Ceddil’ e
bir taş fırlattı Boratak. “Hey, bu taraftan!” Ceddil yüzünde beliren damar
şeklindeki izlerle çok ürkütücü görünüyordu. Başına çarpan taş üzerine Boratak’
a doğru yürümeye başladı. Bakışı bile Boratak’ ın renginin atmasına sebep oluyordu.
Daha doğrusu yakından tanıdığı birinin bu kadar değişmesini dehşet verici buluyordu.
“Yolu açın!” diye bağırdı Boratak.
Mara ilk kez Ölüm Neferi görmenin
şaşkınlığını yaşıyordu. Az önce Boratak gelmiş, muhtemel değişime karşı onları uyarmış,
planını açıklamıştı. Garnap da başıyla onaylayınca Mara insanlara seslendi.
“Ölüm Neferine yol açın. Karşısına sakın
çıkmayın, çok tehlikelidir. Görevimiz onu fedailerden korumak!”
Kalabalık iki yana açılırken bir yandan da
fedailere saldırmayı sürdürdü. Boratak taş fırlatarak Ceddil’ e sataşmaya devam
ediyor, onu kendine çekiyordu. Durumu Harula da fark etti. Onlara doğru
ilerlemeye başladı. Savaşçılardan bir kısmı ok ve mızraklarını fırlatarak karanlık
lideri önlemeye çalıştı. Sisle Yıkananlar Harula’ nın etrafını sisle sardı. Harula
öfke püskürüyordu adeta. Kalkanlı savaşçılardan birkaçı Ceddil’ in ilerisinde barikat
kurup onu saldırılardan korudu. Cender hayret içinde olanları izliyordu.
Bir ateş topu barikatı aşıp Ceddil’ in tam
yüzüne doğru ilerledi. Dumanlar içindeki elini kaldıran Ceddil elinin tersiyle
vurup ateş topunu geriye fırlattı. Yaşanan kaos onu iyice sabırsızlandırdı,
koşmaya başladı.
“Kaçın!” diye yakındaki insanları uyardı
Boratak. Kendisi de hızla Harula’ ya doğru koştu. Boratak’ a kafasını takan
Ceddil süratle koşuyordu. Gözü şu an başka şey görmüyordu. Yorgun haldeki
Boratak ise mesafe kapandıkça geriliyor, zamanında yetişebilmeyi diliyordu.
Nefes nefese kalmıştı. Fedailerin saldırısı ile sislerden çıkan Harula kılıcını
Ceddil’ e doğrulttu. Biriktirdiği karanlık enerjiyi serbest bırakınca Ceddil birkaç
metre geriye fırladı. Biraz canı yanmıştı ama kedi gibi ayakları ve ellerinin üstünde
durmuştu. Bakışlarındaki vahşilik yırtıcı bir hayvanınki gibiydi. Gözü iyice
dönmüş halde Harula’ ya doğru fırladı. Bu durum karanlık liderin hoşuna gitmedi,
onun gücü hakkında yeterince şey bilmiyordu. Ölüm Neferinin nasıl bu kadar güçlü
olabildiğini anlamıyordu. Değişik saldırılarını arka arkaya yaptı. Sesin
Muhafızları uzaktan da olsa Ceddil’ in korumak için sesle saldırdı. Algı
Bozucular da kısa süreliğine siluetlerin saldırılarını önleyebildi.
Ceddil karanlık lidere çok yaklaşmıştı.
Harula kılıcıyla tekrar saldırdığında ıskaladı. Kafasındaki rahatsız edici
gürültüler yüzünden başı çatlayacak gibiydi. Beyninin içinde bir zonklama
hissediyor, odaklanma sorunu yaşıyordu. Ceddil bir anda karanlık liderin
boynuna yapıştı. Ellerini saran dumanlar daha da çoğaldı. Ellerini sıktıkça
Harula nefessiz kaldı, renkten renge girdi. Onun acısını hisseden siluetler
aynı anda Ceddil’ in üstüne çöktü. O kadar çoklardı ki artık Ceddil gözden kaybolmuştu.
“Eyvah,” diye düşündü Boratak. Ceddil’ i
koruyamamışlardı. Kendi elleriyle dostunu onların içine atmıştı. Endişe içinde
izlerken dudaklarını kemirdi, gözleri dolmaya başlamıştı. Her şey o kadar kısa
sürede gelişmişti ki ne yapacağını bilemez haldeydi. Siluetlerin kulak
tırmalayan haykırışları etrafı sarınca hayrete düştü.
Ceddil zor da olsa Harula’ nın boğazını ve iç
organlarını patlatmıştı. Kendine saldıran bazı siluetleri de etkisiz hale
getirmişti. Cansız haldeki Harula’ yı yere bırakırken enerjisi bitmeye
başlamış, öfkesi sönmüştü. Elleri ve yüzü kan içindeydi. Ellerine yapışan et
parçalarını kıyafetine sildi. Harula ölünce elindeki mührün silinmesi ile siluetler
acı çekmeye başlamıştı. Yavaş yavaş her biri yere düştü, ölmeye başladı.
Ceddil’ in yaşadığını gören Boratak derin bir
nefes aldı. Farklı duygular içerisindeydi, kalbi deli gibi atıyordu. Ceddil’ in
yaralı olduğunu fark edince hemen yanına
koştu. Ceddil ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Birden canı yanmaya başladı,
öne doğru attığı adımla dengesini kaybetti. Yere düşmeden hemen önce Boratak ve
Azaka onu yakaladı. “Birkaç yerinden yaralanmış ama iyi olacaktır,” dedi Azaka.
“Korkuttun bizi,” dedi Boratak. Ceddil yanıt veremedi, bilinci kapanıyordu.
Çadırların yanında dövüşü sürdürenler
siluetler aniden yere düşünce gözlerine inanamadılar. Elbruz güç bir durumda
kaldığı için rahatlamıştı. Tiran ne yapacağını bilemeyerek ona sarıldı. “Bitti
galiba.” Kendini yavaşça yere bıraktı. Karan nefes nefese kalmış, şaşkın halde
etrafa bakıyordu. “Harula yenilmiş olmalı,” diye tahmin yürüttü Krazu. Koltuk
değneği ile ilerlemeye çalışırken Karan ona yardım etti. “Umarım dediğin gibidir.”
Her şeyin bu şekilde sonlanmasına inanamadı
insanlar. Karanlık lider ve fedaileri yoktu artık, savaş bitmişti. Savaşçıların
bir kısmı olduğu yere çöktü, kurtlar ulumaya başladı. Karanlık çekilip, güneş
tekrar yüzünü gösterince çoğu kişi mutluluk gözyaşlarına boğuldu.
Alaz hayret içindeydi. Yorgunluktan ayakta
duracak hali yoktu. Yine de güneşin ısısını teninde hissedince enerjisi biraz
arttı. Yeniden doğmuş gibiydi, kendine itiraf edemese de hiç umudu kalmamıştı.
Yardımcılarını yanına topladı, dönüşe geçeceklerdi.
Ceddil gözlerini açtığında hekimi karşısında
gördü. “Çok dayanıklıymışsınız. Bu yaralara rağmen çabuk toparlandınız. Herkes
sizi bekliyor,” diye gülümsedi kadın. “Ne oldu bana?”
“Önce sizi dışarı çıkarayım. Kendiniz
öğrenin.”
Ceddil kafası karışmış halde kadının yardımı
ile ayağa kalktı. Hastanenin dışına çıktıkları anda kalabalık onu alkışlamaya,
tezahürat etmeye başladı. En önde duran Yenira, Boratak, Azaka yüzlerinde buruk
bir gülümseme ile yanına geldiler.
“Seni tehlikeye attığım için affet beni. İyi
olmana sevindim,” dedi Boratak.
“Sen Harula' yı yendin, gururumuzsun,” dedi
Azaka sırtına vurarak.
Yenira sessizliğini koruyordu. Ceddil şaşkın
olmasına rağmen dostlarının tavırlarından olumsuz bir şey seziyordu. “Sizde bir
hal var. Berzab görünmüyor, nerede o?” Herkes bakışlarını kaçırınca ne olduğunu
anlamıştı. Elini başına götürüp, iç geçirdi. “Çok iyi biriydi be. Off,” diyebildi
sadece.
Boratak, ne iyi yaptı öyle. Tabi arkadaşın ölümü var. O üzücüydü ama Ceddil'in özel gücüne kavuşması için bir eşik görevi gördü. Heyecanlı bir bölümdü, zevkle okudum. Artık final çok yakın, bakalım neler olacak ileride? :D
YanıtlaSilRiskli bir şey yaptı ama işe yaradı. Ceddil için Berzab' ı feda etmiş oldum ama yapacak şey yok. :) Heyecanlı bulmana sevindim canım. Finale az kaldı evet, hem bitsin hem bitmesin istiyorum. 😆
SilBoratak bir şey yapacak da nasıl işe yaramayacak, yani adam zeki. Finalin olması hüzün verici tabi. Bu dünyaya alıştık. (:
SilHer şeyin bir sonu vardır Mervecim. :) Desteğin için teşekkür ederim, ben de çok alışmıştım. :)
SilBaşka maceralar göreceğiiiz ama yine de bu bir son değil. Başka dünyalar... :D
SilBaşka maceralara devam ederiz tabi. :) Yine de neredeyse on yıl önce başladığım bu serinin yeri ayrı olacak benim için. :)
SilO kadar oldu mu ya, hüzünlendim şimdi. 😿
SilBaşka yol mantıklı görünmüyordu artık. Ya savaş çok uzayacak, daha kayıp verecekler ya da kaybedeceklerdi. Sonuna kadar takip ettin, destek oldun, teşekkür ederim İlkay. Bakalım başka neler olacak? :)
YanıtlaSilBen bu diziyi takip edemedim ancak hayâl gücünü, cümlelerdeki sağlamlığını ve ayağı yere basan kurgunu her zaman takdir ettim. Gerçekten iyisin, başarılar:)
YanıtlaSilDesteğin ve değerli yorumun için teşekkür ederim. :) Ben daha çok karakter odaklı ilerlediğim için kurguda eksiklikler vardı. Burada yayınlarken olduğu kadar kurguyu da değiştirme, toparlama fırsatı buldum.
Silİlk sezonu okumuştun, birkaç kişi son ana kadar takip etti sağ olsunlar. Blogdan okumak kolay olmasa gerek. :)
Harula da öldü:) Final belli ki çok yakın... Harula'nın ölümünü biraz daha uzatsak iyi olabilir miydi acaba:) Ellerinize sağlık, her zaman olduğu gibi keyifli bir bölümdü ama bu kadar alışmışken bitmesine alışmak kolay olmayacak...
YanıtlaSilSonunda öldü. :) Harula' nın ölümü daha detaylı olabilirdi. Onun savaşı 6 7 bölümdür sürüyordu, ben artık uzatamayacağımı düşünerek bu şekilde sonlandırdım. Dövüş kısımlarını yazmak pek kolay olmadı, dağıttığımı hissettim zaman zaman. :)
SilKeyifli bulmanıza sevindim, değerli yorumunuz için teşekkür ederim. Alışmış olmanız benim için çok önemliydi. :)
Ben hiç kaçırmayanlardan biriyim muhtemelen:) Zaman zaman gezilerden dolayı kopmalar oldu tabi ama her bölümü çok keyifli ve heyecan doluydu. Finali hem sabırsızlıkla, hemde üzülerek bekliyorum.
SilEvet, siz hep takipte kaldınız. Kaç aydır azmettiğiniz için tebrik ederim. 😀
Silbu bölüm hüzünlü azcık :) savaş devam ediyo da sonlancak gibi ivit, benay a biş olmasın, harulanın hakkından kim gelecek bakalım, ay ceddil cender boratak özlüycez :) özel güçleri de özlüycez :) anneee, ceddil, ölüm neferi :) ooo dur yaa ceddil borataka doğru ilerliyordu, sonra hımm ilgisini çekmek için bi şekilde, hıms ay ceddil harulayı öldürdü, ah ceddil kalcak en sonda diye tahmin etmiştim zaten sen de kalır demiştindi :) hıms yani şimdi harula ölünce fedailer de yok oldu demekkisi :) ceddil kral olcak o zamansa :) ya amma çok kişi öldü ya :) hıms ya bir ya iki bölüm kaldı o zamansa, alıştıydık, ay en başından beri udine ve ben sanırım her hafta sektirmeden okuduk yanii, çok arkadaşımız okudu daa, yani haftalık sektirmeden demek istedim :) neyse yan öyküler olcak neyse kiiii :)
YanıtlaSilCeddil' in sona kalacağı kısmını doğru tahmin ettin. Ölümler çoktu ama düşündüğümden az olmuş yine. Ölüm listesi hazırlamıştım, ona uymadım neyse ki. 😀 Fikrimi değiştirmezsem dört bölüm daha eklemeyi düşünüyorum. :) Sen, İlkay, SzgnBsl hep yorum yapanlarsınız. Undine ilk kitabı biliyordu zaten, o sonradan yorum yapmaya başladı. :) Arada yan öyküler yazarım tabi, keyifli olur benim için. :)
Sil