Güneş
dağların ardında batıyor, bulutlar bir ressamın elinden çıkmışçasına kızıla bürünüyordu.
Akşam meltemi tepelerde esiyordu. Ceddil atları ağaca bağladıktan sonra Azaka onların
su ve yemlerini verdi. Yorgun halde çimlere oturan Azaka bir şişe suyu başına dikti,
kana kana içti. Ardından ağzını silip şişeyi çantaya koydu. “Bir şey mi oldu?
Bugün fazla durgunsun.”
“Son günlerde garip rüyalar görüyorum. Şu şeyle
ilgili...” dedi Ceddil ellerine bakarak.
“Anlıyorum. Bilinçaltına işleyen bir şeyden
kurtulman kolay olmaz. Hepsinin geride kaldığına inanıyorum artık korkman için
bir sebep yok.”
“Tekrar etmesinden korkuyorum, ne zaman ne olacağını
bilememek çok yıpratıcı.”
“Daha önce nasıl üstesinden geldiysen yine gelirsin.
Ve ben seni yanlış bir şey yapmaktan uzak tutacağım. Hadi takma artık kafana, hava
iyice kararmadan yerleşelim.”
Ceddil neşelenmek için zorladı kendini,
Azaka’dan daha fazla öğüt dinlemek istemiyordu. Eskiden ele avuca sığmaz biriyken
içinde bulunduğu çıkmaz onu zamanla ehlileştirmişti. Karamsarlık ruhuna tersti
ama Ölüm Neferi olduğu gerçeğiyle yüzleştiğinden beri hayatı alt üst olmuştu.
Sırt çantasındaki uyku tulumunu ve diğer malzemeleri çıkarırken ağaçların arasındaki
bir şey gözüne çarptı. Hızla dönüp baktığında herhangi birini göremedi. “Yorgunluktan
galiba,” diye mırıldandı. Sabahtan beri çok yol kat etmişken kim onları takip edebilirdi?
Yine de gecenin geri kalanında huzursuzluk yakasını bırakmadı.
Uzaktaki yırtıcı hayvanların ulumaları geceye
ses katan tek şeydi. Uyku tulumunun içinde sırt üstü uzanmış halde uyuyakaldı
Ceddil. Rüya aleminin dolambaçlı sokaklarında kaybolmuştu. Yolunu bulmaya
çalışırken ardından gelen ayak sesleri hiç kesilmemişti. Etrafta kimse olmamasına
rağmen çok yakından gelen sesler onu rahatsız ediyordu. Karşısına çıkan boş kulübeye
attı kendini. Oda sanki hiç terk edilmemişçesine tertemizdi. Ceddil ne
aradığını bilmiyordu fakat içinden gelen sesin onu yönlendirmesine izin verdi. Karanlıkta
aceleyle dolapları, çekmeceleri karıştırmaya başladı. Ansızın gaz
lambaları yanınca her yer aydınlandı. Odanın dört duvarı da boydan boya aynayla
kaplıydı. Gördüğü kendi görüntüsü Ceddil’i şoka uğrattı. Yüzündeki korkunç ifadenin
önce başkasına ait olduğunu sandı, geriye doğru seğirtince tökezledi. Gözlerindeki
vahşi, delilik dolu ifadeyle birleşen, alnından çenesine kadar uzanan ağ
şeklindeki kırmızı damarlarla insan olmaktan çok uzak görünüyordu. Ellerinden
cızırdar gibi çıkan kara dumanlar adeta sıradaki kurbanını arıyordu. Nefesini
tutmuş halde irkilerek uyanan Ceddil ciğerlerine hızla oksijeni çekti. Hemen
kalkıp suyla yüzünü yıkadı.
“Kabus mu gördün?” Azaka da uyanmış, esniyordu.
“Dönüştüğümde böyle göründüğümü bilmiyordum.”
“Eh, pek de sevimli göründüğün söylenemez. O şekilde
seni kim görse ödü kopar.” Azaka ortamı yumuşatmak istiyordu ama birden dikkat
kesildi. Ayağa kalkarak etrafa bakındı. Sesleri olduğundan yüksek işitmek sahip
olduğu özel gücün en önemli faydasıydı. “Ayak sesleri duyuyorum, üç kişiler.”
Hemen kılıcını çıkardı. Ceddil de dikenli topuzunu uzandı. “Benim için
geliyorlar,” dedi kaşlarını çatarak.
“Anlamadım, bu ne demek oluyor?”
“Son günlerde gördüğüm rüyalarda peşimde
birileri vardı. Kontrolümün dışına çıkan özel gücüm birilerinin kulağına gitmiş
olmalı.”
Azaka sessizliğini korudu. Seslerin ne yönden
geldiğini anlamaya çalışıyordu. Bir okun havayı yararak ilerlediğini fark
ettiği anda sıçradı ve Ceddil’i devirdi. Ok, hemen arkalarındaki ağacın ince
gövdesine saplanıp kaldı. “Durumu anladılar, uzaktan saldırıyorlar,” dedi
Azaka. Başlarını aşağıda tutarak gizlenmeye çalışırlarken ok yağmuru başladı. Atlar
korkuya kapılarak kişnedi, kaçmaya çalıştı. Bir süre sonra saldırıların sonu
geldi. Konuşmaları dinleyen Azaka hareketlendi. “Hadi gidelim. Adamlar seni
öldürmeye gelmiş, peşini bırakmayacaklar. Şu an başka bir plan hakkında
tartışıyorlar.”
“Niye
kaçalım ki onları alt edebiliriz. Gelecekleri varsa görecekleri de var,” dedi
Ceddil. Yabancıların niyetinin farkındaydı ama kaçıp gidemezdi. Her ne kadar başkalarının
lanet olarak adlandıracağı bir güce sahip olsa da bu sayede büyük bir düşmanı yenmişti.
Öne doğru çıkınca Azaka kolundan tuttu. “Dur, ne yapıyorsun?”
“Sakin ol sadece onlarla konuşmak istiyorum.”
“Bunun işe yarayacağını sanmıyorum. Geliyorlar
bile, ne yapmaya çalışıyorsun?”
Kısa süre sonra üç kişi ağaçların arasında
belirdi. Silahları ellerinde, tetiktelerdi. Koyu renk kıyafetler içinde
seçilmeleri pek kolay olmuyordu. Hepsi de cüsseliydi, güçlü görünüyordu. Hiçbir
şey demeden doğrudan saldırıya geçtiler. Topuzunu savurarak karşılık verdi
Ceddil. Baltalı olan kolayca bu hamleyi savuşturdu. “Ne istiyorsunuz benden?”
dedi Ceddil. Tüm gücüyle bir kez daha vurmaya yeltenince rakibi yana sıçradı.
“Sen
varlığınla tehlike saçıyorsun, yaşamana izin veremeyiz,” dedi kalın sesli adam.
“Buna
siz mi karar vereceksiniz?” dedi Azaka. Bir yandan dövüşürken bir yandan laf yetiştirmeyi
ihmal etmiyordu. Arada ses saldırıları ile düşmanları sersemletiyordu.
“Bakın
canınızı yakmak istemiyorum, buna hemen bir son verin,” dedi Ceddil.
Adamlar onun sözüne aldırmadı. Dakikalar süren
kapışma sonucunda iki taraf da üstün gelememişti. Ceddil alnında biriken teri elinin
tersiyle sildi. Göğsü hızla inip kalkıyordu. Topuzu sıkıca kavradığından avucu
sızlamaya başlamıştı. İki taraf da bir anlığına durunca adamlardan biri pes etmiş
halde lafa girdi. “Bizim aile bu işe asırlar önce başladı. Ölüm Neferleri tespit
edildiğinde yok edilir. Büyük bir savaş patlak vermişse bir Ölüm Neferinin ortaya
çıkması muhtemeldir. Seni gördük, neler yaptığını...”
Ceddil’in rengi atmıştı. Savaşta kendine geldiğinde
ellerindeki kanı, üstüne sıçrayan et parçalarını hatırladı. Midesi kalkar gibi oldu,
elleri titremeye başladı. Kendini savunacak sözler bir türlü ağzından dökülmüyordu.
Onun yerine Azaka konuştu. “Hatırlatırım, o savaş Ceddil’in sayesinde sonlandı.
Onu böyle suçlamaya hakkınız yok.”
“Her
şeye rağmen o, patlamaya hazır bir bombadan farksız. Kötü niyetli kişiler onu safına
katarsa başımıza gelecek felaketleri düşün.”
“Arkasında
ben varken Ceddil kontrolden çıkmayacak. Hem o kimse tarafından kullanılacak biri
değil.”
Adamlardan en kısa olanı devam etti. “Sesin Muhafızı
olmana çok güveniyorsun anlaşılan. Neredeyse seni de öldürüyordu değil mi? Büyük
bir risk aldığının farkında mısın?” Azaka yumruğunu sıktığında Ceddil omzuna dokundu.
“Sizi ikna etmek imkansız, farkındayım. Böyle olmayı
ben seçmedim, buna rağmen yaptıklarımın yükünü fazlasıyla üzerimde hissediyorum.
Sizin açınızdan bakınca nasıl göründüğünün farkındayım ama ben bu sorunu aşacağıma
inanıyorum. Öncekiler gibi intihar etmeye de...” Ceddil bir an durdu, olanlar yüzünden
geçmişte ne kadar da sarsıldığını, Yenira sayesinde aklını başına aldığını anımsadı.
“sizin elinizde ölmeye de niyetim yok. Bu güç bana bahşedildiğine göre gerektiğinde
ve doğru şekilde kullanmak için elimden geleni yapacağım.”
Azaka gururlu bir anne edası ile Ceddil’i dinliyordu,
sonunda özüne döndüğü için mutluydu. Az önce saldırgan şekilde konuşan adamın bakışları
az da olsa yumuşamıştı ama işini bitirme konusunda kararlıydı hâlâ. “Böyle olmasını
istemezdim. Gerçekleri gör, kimse bu çapta bir güçle başa çıkamaz. Önünde sonunda
bir katliam makinesine döneceksin.” Sözlerini bitirdiğinde acıyarak baktı Ceddil’e.
“Son sözünüz bu mu?” dedi Ceddil. Yüzü alev alev
yanıyordu. Öfkesini dindirmek için ağır ağır nefes aldı. Bu kadar kolayca yargılanması
ve hayatına son verilmek istenmesi gururunu incitiyor, duyduğu hayal kırıklığı içinde
çığ gibi büyüyordu.
Bir süre sonra yer çatırdamaya, patlamalar olmaya
başladı. Gürültü kulakları sağır edebilecek kadar yüksekti. Ceddil ayaklarının altındaki
titreşimi hissedince şaşkınlıkla etrafa bakınmaya başladı. Saldırganlar bağırarak
telaş içinde ortadan kayboldu. “Yanardağ faaliyete geçmiş olmalı. Kaçalım!”
Azaka ayakta
donmuş gibi duruyor, hiçbir bir tepki vermiyordu. Ceddil endişeyle onu sarstı. “Hadi
gidelim, ne yapıyorsun?” Ciddi görünen Azaka hayatı buna bağlıymış gibi son derece
konsantre olmuş, alnında boncuk boncuk terler birikmişti. Gürültüler yavaş yavaş
kesilince gözlerini açtı. Ceddil’in gergin bakışlarıyla karşılaşınca gülmeye başladı.
“Yapamayacağım sandım ama adamları iyi korkuttum değil mi?”
“Off ya, sen miydin? Kendini çok aştın söyleyim
sana. Bir an ben bile deprem oluyor sandım.” Azaka umursamaz ama yorgun bir halde
omuz silkti. “Hak ettiler ama. Hadi onlar anlamadan uzaklaşalım, burada daha fazla
olay çıkmasını istemiyorum.”
“Delisin
sen,” dedi Ceddil başını iki yana sallayarak.
“Daha
önce de söylemiştin. Bir delinin yanında olduğuna göre sen de pek akıllı sayılmazsın.”
Ceddil istemsizce gülümsedi ve ikisi birlikte ipini koparıp kaçmış olan atların
ardından koştu. Geceye karıştılar.
Ahaha sonuna gülümsedim. Güzel bir macera oldu canım ama biraz kısa solukluydu ya olsun. Ceddil'in sözleri iyiydi, saldıranlar da kendilerince haklıydı. Belki ikizleri de yazarsın canım sonra. Karakterlerin her birini okumak çok zevkli olacak. Hayal gücüne sağlık. Ceddil ile Azaka da sağlam arkadaş oldular. :D
YanıtlaSilBiraz kısa tuttum bu sefer, konu bitince uzatmayım dedim. :) İki taraf da kendince haklı ama Ceddil doğruyu söyledi. İkizleri yazmam için bir konu bulacağımı sanmıyorum. :) Güzel yorumun için teşekkür ederim, ikisi çok iyi arkadaş oldu gerçekten. :D
SilMüthiş bir hayalgücün var. Hikaye etmede son derece başarılısın...Tüm anlatı baştan sona tahkiye içerse de okurun nabzını tutuyor, sonuna dek kelimelerin peşinde sürüklüyor. Bir metinde merak duygusunu sürekli zirvede tutmak çok önemli... Sen bunu pek güzel yapıyorsun. Ayrıca karakterlerin alışılmadık isimleri de çok güzel seçilmiş. Bu iki isim bana hep bu iki karakteri hatırlatacak. Karakterizasyon adına isim seçimlerini de takdire şayan buldum. Okurken tek sıkıntım anlatıcının her şeyi kendisinin anlatması oldu. (Bu konuda daha önce de yorum yapmıştım. Bazen olayları/durumları karakterlerin kendi bilinçlerinden okumayı çok istedim. Bunu zamanla çözümleyeceğini düşünüyorum. Ama sürekli yaz Duygucum... Sen de yazar kumaşı var... O kumaşı en iyi şekilde biçip dikebilirsin... Sevgiler...
YanıtlaSilKıymetli yorumunuz ve ilginiz için teşekkür ederim. İsimler konusunda farklılığa gitmeyi seviyorum. Daha önce yazdığım romandaki karakterlerdi bunlar.
SilEleştirinizde haklı olabilirsiniz. Daha önce de demiştiniz. Belki alışkanlık belki rahatlık böyle yazıyorum, tarzım değişir mi bilmem. Güzel düşünceleriniz için teşekkür ederim. Sevgiler. :))
Sahneler kahramanlar gözümde öyle güzel canlandı ki hikayeyi ilgi ve keyifle okudum. Çok teşekkürler :)
YanıtlaSilKeyif almana sevindim, güzel yorumun için teşekkür ederim. :))
Siloooo teşekkürler, sevindim, sonra gelip keyifle okuycaaam :)
YanıtlaSilTamamdır, beklerim. :)
SilKalemine sağlık:))) Bu arada kahramanlarının isimlerini nasıl seçiyorsun?
YanıtlaSilTeşekkür ederim. :)) İsimleri seçerken Türkçede kullandığımız kelime ya da ekleri düşünüyorum genelde, okunuşu da kolay oluyor. Ceddil Ced+dil kelimelerinin birleşimi vb. :)
Silİlginçmiş....
SilSes titreşimleri yüzünden deprem gibi algılandı. :)
YanıtlaSilCeddil'in gücünü doğru şekilde kullanmakla ilgili yaptığı konuşma çok güzeldi.
YanıtlaSilNe kadar sürükleyici yazıyorsun kalemine sağlık gerçekten:)
O konuşmayı beğenmene sevindim, güzel yorumun için teşekkür ederim. :))
Silceddil ve azaka hımmm, ölüm neferi, bişey olcak herhalde öyküde :) hımm rüya gördü valla kabus gibiydi :) ölüm neferi olunca öyle oluyor demekkisi :) amanin rüyada peşinde kişiler vardı demek geliyorlar fenaa :) amanin kavga başladı, hımm büyük savaşlardan sonra bir ölüm neferi ortaya çıkıyor demekkisi :) ceddil akıllıca konuşuyor, azaka da :) oleeey sesin muhafızı kandırdı onları oleeey, sonunda da tatliş espriler vardı. ne güzeldi yaa. azcık mizah olunca daha da tatlı oluyor :)
YanıtlaSilCeddil de Azaka da uçuk kaçık insanlar olunca yazmak eğlenceli oluyor, azıcık mizah da katmaya çalışıyorum. :)) Ölüm Neferi olmak kolay değil tabi, Ceddil'in işi zor. Bu tarz olayları yaşama ihtimali fazla. :) Dövüşü pek uzatmak istemedim, geçmişte çok dövüştüler zaten. :) Güzel yorumun için teşekkür ederim. 😊
SilGüzel olmuş, bu hikayenin kahramanları hakkında yazdığın yan hikayeler çok hoşuma gidiyor. :)
YanıtlaSilTeşekkür ederim yorumun için, bu karakterleri çok benimsediğim için yazmak benim için de keyifli oluyor. :)
SilBen ilk bölümlere gideyim yaaaa :)
YanıtlaSilBiraz gerilerde kaldı. :)
SilÇok güzeldi Duygu'cum, ölüm neferi demek...ürperdim:)) eline sağlık merakla okudum gerçekten, duyguları çok güzel hissettiriyorsun... görselleler de çok başarılı, onları da sen mi hazırlıyorsun?
YanıtlaSilTeşekkür ederim Erencim ilgin için. Beğenmene sevindim. :) Karakter görsellerini daha önceden hazırlamıştım bir siteden. Şimdi yazdıkça koyuyorum onları. :))
SilBu ikiliyi bayağı sevdim ben de. Ceddil zaten en sevdiğim ilk 3 karakter içindeydi. Ek bölüm yazmak iyi oldu, kesitler halinde yazınca sıkıcı da olmuyor. Roman uzasaydı belki sıkıcı gelebilirdi. Yorumun ve beğenin için teşekkürler. :))
YanıtlaSilHarikasınız elinize saglık
YanıtlaSilTeşekkür ederim. :)
SilHayal gücün çok güzel, gerçekten çok güzel yazıyorsun, kalemin çok güçlü, bunu söylemeden geçmek istemiyorum:)))
YanıtlaSilÇok güzel bir hikaye olmuş, sen de değişik isimler kullanmayı seviyorsun, ben de çok severim farklı isimler kullanmayı:) Keyifle okudum her zamanki gibi:)))
Yorumun mutlu etti beni, çok teşekkürler. Güzel yorumlar gördükçe daha yazasım geliyor. :)) Beğenmene sevindim. Farklı isimler bulmayı seviyorum, söylenişinin karaktere uygunluğuna da dikkat ediyorum tabi. :)
SilÇok güzel olmuş yine ☺️
YanıtlaSilTeşekkür ederim. :))
SilSenden birşeyler kapabilirim umuduyla okudum ama yok ya,sen harikasın Duygu:) Bu seri bir hikâye galiba ben kaçırdım ama okuyabildigimi okurum artık. Bu arada entlovin başka bir arkadaşın blogu değil miydi ?
YanıtlaSilTeşekkür ederim Gülten yorumun beni mutlu etti, sen de yazabilirsin elbette. :) Bunlar önceden yazdığım roman karakterlerinden. Ek bölüm olarak yazıyorum arada. :) Entlovin başka bir blog evet, biz de misafir olarak yazabiliyoruz orada. :)
SilAnladım bende yazabilirim yani değil mi?
YanıtlaSilBloğuna yazarsın, yazmak istediğini söylersin. :) Bu aralar meşgul sanırım, pek gelmiyor da cevap verir.
SilAnladım, teşekkür ederim:)
Sil