Rüzgâr hızını artırınca Saraç istemsizce ürperdi. Tepedeki kara
bulutlar iyice yoğunlaşırken huzuru da kaçmaya başlamıştı. Meguan’ dan gelen
misafirinin kurumaya yüz tutmuş, oradan oraya uçuşan saçları da sinirini
bozmuyor değildi. Saraç ne arada bu kadar gerildiğini düşünüp sakinleşmeye
zorladı kendini. Bulutlardan bir damla yanağına düştüğünde istemsizce burnundan
sert bir soluk verdi. Şu karmaşık durumun içine bir de yağmur eklenmesi son
isteyeceği şeydi.
Dazzap’ ın asi adamının sakin kalabilmesi artık mümkün görünmüyordu.
Öfkeyle yumruğunu masaya vurunca kuru gül yaprakları etrafa saçıldı. Melankolik
hale iyice bürünmüş Cender ise ağrıyan başına masaj yapmakla meşguldü. Canova dostunu
sakinleştirmeye çalışsa da fayda etmedi. Zorkan diğer elindeki bardağı sıktı ve
bardak paramparça oldu. Nar suyu etrafa saçıldı, masanın üstü cam kırıklarıyla
doldu. Zorkan elinden akan kana aldırmadı bile. Lider Saraç kendi ev
sahipliğinde böyle bir şey yapılmasını saygısızlık olarak görse de sesini
çıkaramadı. Nutku tutulmuş halde Zorkan’ ı izlemeye devam etti. Lazinka ise önündeki
duran buz gibi suyu içip kendine gelmeye çalıştı. Karşılık vermemek için
kendini zor tutuyordu. Dazzaplı şimdi ayağa kalkmış ve herkese meydan okuyordu.
“Çeşitli ithamlarla saygınlığımı yitirmemi amaçlıyorsunuz. Eğer
yersiz suçlamalarınıza devam ederseniz ben de elimden geleni ardıma koymam!”
Deniz mavisi gözleri adeta öfkeyle fokurduyordu. Havadaki gerilim
üst seviyeye çıkmıştı ve toplantıyı izleyen yardımcılar arasında da bir
hareketlenme olmuştu. Herkes kendi liderine yapılacak yanlış bir hareket ihtimaline
karşı silahıyla tetikte bekliyordu. Ortamın bir an sessizliğe bürünmesinden
yararlanan Lider Canova yatıştırıcı bir ses tonu ile konuşmaya başladı.
“Şimdi bütün bunları bir kenara bırakalım. Yanlış anlaşılmalardan
ötürü boş yere vaktimizi harcamayalım. Benim değinmek istediğim mühim bir mevzu
var.”
“Peki, sizi dinliyoruz Lider Canova. Aramızdaki en büyük lider olarak
sözlerinize saygı duyduğumuzu bilirsiniz,” dedi Melmor’un lideri.
Zorkan ise onun samimiyetine zerre kadar inanmıyordu. Kaşları öfke
ile çatılmıştı. Yavaşça yerine oturdu. Lider Canova’nın onu takip eden
gözlerinde bir rahatlama belirdi ve kafasındakilere odaklanarak konuşmasını
sürdürdü.
“Öncelikle sizlere şunu hatırlatmak istiyorum. Yıllar önce, altı
liderin aynı anda gördüğü bir rüya vardı. Onlardan birisi benim dedemdi ve
diğer dört tanesi de sizlerin dedesiydi,” dedi diğer dört lidere bakarak.
Şimdiki liderlerden sadece Lider Alaz, o rüyayı görmüş olanlardan
birinin torunu değildi. Libmons yüz yıl önce kurulmuş olmasına rağmen çok güçlü
bir devlet olamamıştı. Ta ki 6. Liderler Savaşı’nda bir devlet çökene kadar.
Çöken devletin yerine Libmons seçilmişti. “Şimdiye kadar bu rüyanın gerçek
olabileceğine inanmamıştım ama bazı alametler gerçekleşmeye başladığı için artık
bunu kabullenmemiz gerektiğini düşünüyorum,” diye devam etti Butahlı.
Liderlerden bir kısmı bunu çok iyi bildiğini gösterircesine başını
salladı. Bir kısmı ise gözlerini kısmış, bahsi geçen rüyayı hatırlamaya çalışıyordu.
“Lider Canova, isterseniz rüyayı ayrıntıları ile anlatıp hepimizin
hatırlamasına yardımcı olun,” dedi Saraç.
“Dedelerimizden her biri rüyasında tek başına bir ormanda yürüyormuş.
Ormanın orta kısmında küçük bir göl varmış. Tüm liderler bir süre sonra orada
birbirleri ile karşılaşıp sessizce gölü izlemeye başlamışlar. Gölde bir takım
görüntüler belirmeye başlamış. Görüntülere göre uzun sürecek bir barış
döneminin ardından bazı ülkelerde iç karışıklıklar çıkmış. Liderler
birbirlerine olan inancını yitirmiş ve kendi başlarına hareket etmeye başlamış.
Sonra görüntüler karışmış, bulanıklaşmış. Zaman bazen hızını artırırken bazen
yavaşlıyormuş. Aynı anda farklı dönemlere ait görüntüler belirip kayboluyormuş.
Bu durumun ne ile ilgili olabileceğini hala çözebilmiş değilim. Sonra da son
liderler savaşı olacak olan 7. Liderler Savaşı çıkmış,” dedi ve diğerlerinin
tepkisini görebilmek için bekledi.
“Son savaş derken ne kastedilmiş olabilir sizce?” dedi sarışın
lider şiir okuyormuşçasına.
“Bence bu iki anlama gelebilir. Ya savaşlar sonsuza kadar bitecek
ve kalıcı barış dönemine girilecek ya da insanlar artık savaşamayacak kadar
bile kötü bir durumla karşı karşıya kalacaklar.”
“İkinci ihtimalin olacağını varsayarsak tüm insanların yok
olacağını mı düşünüyorsunuz?” dedi az önceki lider.
“Bir bakıma öyle de denebilir. Maalesef insanlar yaşadığı sürece
savaşlar da yaşar. Yine de bu ihtimali düşünmek istemiyorum,” diye ekledi
Canova.
“Geçtiğimiz dönemlerde liderler arasında altı kez büyük savaş çıktı
ve son çıkan savaştan aramızda bulunan tek kişi Lider Canova’dır. Savaşların
yıkıcılığını ve toplumları nasıl geri dönülmez yollara soktuğunu hepimiz
biliyoruz. Bu yüzden Lider Canova gibi ben de savaşa karşı önlem almamız
gerektiğini düşünüyorum,” dedi Saraç.
“Bir rüyaya inanıp da alacağımız kararların güvenilir olmasını
nasıl beklersiniz?” diye sordu Galnas’ın lideri.
Sesinde biraz aşağılayıcı bir ton vardı ve Lider Canova bunu
dikkate almadı. Liderler arasında her zaman kendini beğenmiş ve sadece kendi
düşüncelerinin doğru olduğunu savunan kişiler çıkardı. Canova yıllardır
edindiği tecrübe neticesinde artık bu tür insanları kafasına takmamayı ve
sabretmeyi öğrenmişti.
“Başka çare var mı sizce? Bu rüya bir kehanet ve bizim ona inanmamız
gerekiyor,” dedi Cender ısrar ederek.
“Bence bütün bunlar saçmalıktan öteye gitmiyor. Bir rüyanın ardına
düşecek kadar küçülmedik henüz. Çözüm bulalım dediniz, dinledim sizi. Fakat
sadece hayal kırıklığına uğradığımı belirtmeliyim. Savaşı hiç birimiz istemeyiz
elbette. Fakat geçmişte görülen bir rüyaya göre gidişatımızı belirleyemeyiz,”
dedi Alaz öfkeyle.
“Buna inanmamanızın altında rüyayı gören kişilerden birinin sizin
dedeniz olmaması mı var acaba?” dedi Cender iğneleyici bir şekilde.
“Bu şekilde itham edilmeyi hak etmiyorum Lider Cender.
Konuştuklarınıza dikkat ederseniz bu her iki ülkenin de selametine olur,” dedi
öfkelenen Alaz.
İki lider de öfkeli bakışlarını bir diğerine yönlendirmişti. Bu
durumdan en çok Lider Canova bunalmıştı. Çok önemli bir konuda ikazda
bulunuyordu ve bunun yeterince dikkate alınmaması canını sıkmıştı. İçinden bir
ses hiç olmadığı kadar bu rüyanın bir kehanet olduğunu ve başlarına çok dert
açılacağını söylüyordu.
“Lider Alaz beni tehdit ettiğinizin farkında mısınız? Bir lidere
hiç yakışmayacak…”
O anda ortalık bembeyaz bir sisle kaplandığı için Lider Cender konuşmasını
yarıda kesti. Liderler şaşkınlıkla ayağa kalkmış etrafa bakınıyordu. Birkaç
saniye içinde göz gözü görmez olmuştu.
“Neler oluyor böyle?” diye söylendi Lazinka bir şeyler görebilme
umuduyla gözlerini kısarak.
“Bu durum hiç tekin görünmüyor. Hemen toplantı alanını terk
edelim,” dedi Cender endişeli bir şekilde.
Liderler el yordamı ile kendilerini çok geniş bir alana yayılmış
olan sisin dışına atmaya çalıştı. Lider Zorkan ise kurdun, kendisini gelecek
herhangi bir tehlikeye karşı uyardığını hatırlamıştı. Olacakları görmek için bir süre yerinde
beklemeye karar verdi ve o anda sisin içinde maskeli birisinin koştuğunu fark
etti. Ani bir hareketle hançerini ona savurdu ama hançer maskelinin kolunu
sıyırıp geçti. Zorkan hiç beklemeden ardından koşunca maskeli ona küçük bir
bıçak fırlattı. Bıçak Lider Zorkan’ın karnına isabet etti. Yaşadığı bir anlık
şaşkınlık liderin maskeli adamı gözden kaçırmasına sebep oldu. Zorkan' ın zırhlı
gömleğine hiçbir zarar verememişti bıçak. Daha fazla oyalanmadan kendini sisin
dışına attı. Yardımcılarıyla konuşmaya başladı.
“Hayır, efendim hiçbir şey görmedik. Sisin nasıl oluştuğunu
anlamadık,” dedi yardımcısı, Lider Zorkan’a.
Kurtlar ulumaya başlamıştı, geyikler ise kaçıp kurtulmak için
çırpınıyordu. Ters giden bir şeyler vardı ve bunun sebebini kimse bilmiyordu.
“Kurtlar gergin görünüyor. Buna her kim sebep olduysa toplantıyı sabote
etmek istemiş, çok açık,” dedi Zorkan.
Her bir liderin etrafında yardımcıları toplanmıştı. Butah ülkesinin
yardımcılardan birkaçı endişe içinde Saraç’ın yanına koştu. İçlerinden birisi
öfkeli şekilde lidere seslendi.
“Lider Saraç, Lider Canova hâlâ ortaya çıkmadı. Eğer liderimizin
başına bir şey gelmişse bundan siz sorumlu olursunuz.”
Bu, Canova' nın en yakın yardımcılarından olan Şeyad’dan başkası
değildi. Elindeki hançeriyle her an bir dövüşe girmeye hazır gibiydi. Lider
Saraç olanlardan ötürü şaşkınlık içindeydi. Tehditkâr şekilde karşısına dikilen
kişiyi anlayışla karşıladı. Şeyad’ın üstüne yürümeye hazırlanan Karay’ı bir el
hareketi ile uzaklaştırdı.
“Sakin ol genç adam. Adamlarım her şeyi kontrol altında tutuyor.
Liderinizin başına kötü bir şey gelmiş olamaz,” dedi Saraç ve adamlarına hemen
gerekenin yapılmasını emretti.
Az önce yoğun sisin içine dalan Butahlı yardımcılar şimdi birisini
taşıyarak çıkıyorlardı. Ağır yaralanan ve bilinci kapalıydı kişi Butah’ın
lideriydi. Karşılaşılan manzara herkesi şok etmişti. Lider Canova’nın kaftanı
kan içinde kalmıştı ve yerde hareketsiz bir şekilde yatıyordu. Sağlık alanında
görevli birkaç kişi hemen lidere müdahale etti. Anlaşıldığı üzere Lider Canova tam
kalbine bir hançer darbesi almıştı. Artık yapabilecek bir şey kalmamıştı lider
için.
Lider Canova’nın ölümü yardımcılarının yıkımına neden olmuştu.
Kimisi ağıt yakmaya, kimisi de tehditler savurmaya başlamıştı. Üzüntü içinde
cesedin başına toplanıp sessizliğini koruyanlar da vardı. Ev sahibi lider donup
kalmıştı. Daha toplantı başlamadan içine kötü bir his doğmuştu ama bu kadar da
kötüsünü tahmin edemezdi. Şimdi diğerleri tarafından suçlanacak, belki de Butah
ve onun yandaşı ülkeler Melmor’ a savaş açacaktı. Saraç ayakları üzerinde zor
duruyordu. İlk şoku atlatan liderler birbirlerine şüpheyle bakmaya başlamıştı.
“Olacak şey değil. Can güvenliğimiz risk altında burada,” diye
söylendi Cender yanındaki uzun adama.
“Liderim merak buyurmayınız ben varken size kimse bir şey yapamaz.”
Orta yaşlardaki adamın gür sesi ve samimiyeti lideri gülümsetti.
Yardımcısı biraz saf olsa da yeterince güçlü ve hassas biriydi.
“Sağol,” dedi lider minnettar bir şekilde.
Daha fazla dayanamayan Zorkan ise gözü dönmüş bir halde Saraç’ın
üstüne yürüdü. Tüm gücüyle ona yumruğunu geçirmek üzereyken bir kalkan
tarafından durduruldu. Karay atik bir hareketle Lider Saraç’ın önüne geçmiş ve
sağ omzuna siper ettiği kalkanla Lider Zorkan’ ın saldırısını durdurmuştu.
Saldırının şiddetinden Karay’ın ayakları toprak zeminde geriye sürüklenmişti.
Lider Zorkan’ın yumruğu o kadar güçlüydü ki daha önce birkaç düşmanının ölümüne
sebep olduğu herkes tarafından bilinen bir gerçekti.
“Buna nasıl cüret edersin?” diye bağırdı Zorkan gök gürültüsünü
andıran sesiyle.
“Lider Zorkan geri çekilin, yoksa sizinle dövüşmek zorunda
kalacağım. Lider Saraç’a, hem de kendi ülkesinde bu şekilde hakaret
edemezsiniz,” dedi Karay oldukça ciddi bir şekilde.
“Lütfen sakin olun Lider Zorkan. Benim bu olanlarla en ufak bir
ilgim bile yok. Birileri acımasız bir tuzak kurmuş. Amaçlarının bizi
birbirimize düşürmek olduğu çok belli değil mi?” dediğinde Saraç’ın sesi
yaşadığı şoktan titriyordu. Yüzünden aşağı ter akarken, öfkeli liderin zor da
olsa geri adım atmasıyla rahatladı. Zorkan maskeliyi hatırlayınca daha sakin
şekilde konuşmasını sürdürdü.
“Lidere saldıran maskeli bir adamdı. Kolundan yaraladığım o kişiyi
hemen bulup ortaya çıkarın o halde. Maalesef ki ben elimden kaçırdım. Bunu her
kim yapmışsa, suç ortakları ile birlikte hesabı görülecek. Bu, affedilmez bir suçtur.
Cender' in bakışları Zorkan’a kenetlenmişti. Bu vakitten sonra onun
neler yapabileceğini kestirmeye çalışıyordu. Böyle birinin aklından ne
geçtiğini bilmeyi çok isterdi. Cender gibi kayıtsız bir insanın bile sinirleri
gerilmişti. Bakışları telaş ortamından kopup gökyüzüne kaydığında birkaç
kartalın süzüldüğünü gördü. “Kartallar savaş kokusu aldıkları diyarlarda gezer
derler,” dedi sakin şekilde. Yardımcısı
sessizce başıyla onayladı. Yağmur damlaları artmaya başladığında lider yüz
kaslarının gevşediğini hissetti.
Havadaki gerginlik, herkesin arasına adeta bir duvar örmüştü.
Gruplar arasında fısıltılar yükselmeye başlamıştı. Bugün yaşanan olay kısa
sürede tüm dünya tarafından öğrenilecekti.
Lazinka ve Alaz ise müdahale edip etmemek konusunda kararsız
kalmıştı. Zorkan’ın şu an öfkesine hâkim olamayacağını biliyorlardı. Konuşmak
için ortalığın bir süre yatışmasını bekleyeceklerdi. Lider Canova’nın
yardımcıları birkaç dakika kendi aralarında görüşüp bir karara vardılar. Şeyad
kararı iletmek için tekrar Lider Saraç’ın karşısına çıktı.
“Siz ya da başka biri, her kim yaptıysa bunu araştıracağız. Emin
olmadan birinin cezasını kesmek istemiyoruz. Şunu da bilin ki suçlu ortaya
çıkarsa hiç düşünmeden savaş açacağımız kesindir,” dedi üzüntü ve öfke içinde. Sonra
da bir cevap beklemeden diğerlerinin arasına katıldı. Zorkan da Butahlılara suçluların
bulunması için her şekilde yardımcı olacağına dair söz verdi. Şeyad ona
teşekkür etti ve onun gibi bir liderle iş birliği yapmaktan gurur duyacaklarını
söyledi.
Şeyad ve diğerleri kısa sürede hazırlıklarını tamamlayıp
liderlerinin cesedi ile birlikte Butah’ın yoluna düştüler. Onların önceliği bir
an önce ülkelerine varıp, liderleri için son görevlerini yerine getirmekti.
Yolculuk uzun süreceği için cenaze konusunda gerekli tedbirler alınmıştı. Butah
halkının hemen ardından Zorkan da Melmor’dan ayrılmıştı. Lider Saraç’ın son
durumu görüşmek üzere toplanmaları yönündeki teklifini geri çevirmiş, artık
kimseye güvenemeyeceğini söylemişti.
Bir anlaşmaya varamayacağını düşünen diğer liderler de toplantıyı
bırakıp ülkelerine dönme kararı aldı. Ortalık yatışırsa uygun görülen bir
zamanda tekrar Melmor’da toplanacaklardı. Lider Saraç tüm liderleri uğurladıktan
sonra, sanki bir anda onlarca yıl yaşlanmış gibi yerine çöktü. Başı gerçekten
büyük dertteydi ve şimdilik yapabileceği bir şey yoktu. Karay çekingen bir
halde yanına yaklaştı.
“Efendim, kendinizi bunlarla üzmeyiniz. Sizi aklamak için elimizden
geleni yapacağız. Bugün yaşananlar hepimizi şoka uğrattı. Liderler arasında en
değer verdiğiniz Lider Canova öldürüldü. Bu da tüm dikkatleri sizin üzerinize çekmek
için yapılmış bir oyundur. Şu anda liderlerden kime güvenebileceğimizi
bilmiyoruz. Siz de lütfen dikkatli olun.”
Saraç derin bir nefes aldı. Kendisini o kadar yorgun hissediyordu
ki yapmak istediği tek şey uyumaktı. Canova’nın son hali gözünün önünden
gitmiyordu. Bunun sonu nereye varacaktı acaba? Eğer Melmor savaşa
sürüklenirlerse bundan kim kazanç sağlayacaktı?
“Beni düşündüğün için minnettarım Karay ama olanlar ortada. Bir
süre hiçbir şey düşünmek istemiyorum. Bugün biraz dinlenmem gerek. Bu mevzuları
yarın daha sakin kafayla görüşelim.”
“Efendim, kötü görünüyorsunuz. Size eşlik etmemi ister misiniz?”
“Evet, iyi olacak sanırım. Başım da biraz ağrıyor. Bu arada suçlu
her kimse fazla uzaklaşmış olamaz. Yerde ya da gökte her neredeyse bulun onu.”
“Emredersiniz efendim!”
Karay koluna girdi ve yürümesinde ona yardımcı oldu. Saraya
vardıklarında lider odasına geçti hemen. Karısının onu çaresizce teselli
etmekten başka yapabileceği şey yoktu. Lider eşinin sözleriyle bir parça olsun
huzur buldu. Bir müddet sonra uykuya daldı.
Lider Zorkan'ın öldürülmesini beklerken Lider Canova'nın öldürülmesi bir şeyi kanıtlıyor. Olan kötüye değil hep iyiye oluyor:)
YanıtlaSilEvet en ağırbaşlı, sakin olan Lider Canova'ydı. Zaten bu yüzden ortalık daha karıştı. Herkes başkasından şüphe ediyor. Lider Zorkan kötü değil aslında. Romanda en sevdiğim karakter odur. :)
Silheey okuycam daaa kelime oyunu yazmıyon herhalde bu haftaaa :)
YanıtlaSilAra verdim evet. :) Sınavlara hazırlanacağım. Romanı da paylaştığım için çok vakit kalmıyor. :)
SilRoman harika gidiyor ve inanılmaz heyecanlı. Kendimi şimdi de sevdiğim tarihi dizilerden birinin içinde gibi hissetmeye başladım:-) Kaleminize sağlık.
YanıtlaSilDeğerli yorumunuz için teşekkür ederim, mutlu oldum öyle hissetmenize. Sonraki bölümler biraz daha farklı ilerleyecek. :)
SilNe yazarsansanız yazın istemsiz anime ile bağdaş kılıyorum yazdıklarınızı. Yazma sürecinde bir yazarın zihninden geçen her ayrıntıyı görmek isterdim.
YanıtlaSilBu romana başlama sebebim bir yandan animelerin bende uyandırdığı çağrışımı bir romanda okuyucuya hissetirebilmek, bir yandan da yüzüklerin efendisindeki gibi kendine has bir dünya oluşturabilmekti. :) Ne kadar başarılı oldu bilemiyorum tabii. Yorum için teşekkürler.
SilHeyecanla devam ediyor hikaye. İzler gibi okudum. Devamını merakla bekliyorum. 😊
YanıtlaSilGüzel yorumun için teşekkür ederim. :)
SilRoman çok başarılı görünüyor, bakalım sonraki bölümlerde neler olacak? Sınavlar için de başarılar diliyorum:) Kalemine sağlık..
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim sevgili Gülten. :) Romanı beğenmene sevindim.
SilŞahane! Nasıl okuduğumu anlamadım bile. Kalemine ve hayal gücüne sağlık. Devamını bekliyorum :)
YanıtlaSilBeğenmene sevindim, yorumun için teşekkür ederim. Birkaç gün içinde devamını yayınlarım. :)
Silİlginç hikaye. Seninki gibi tarihi geçmişe sahip hikayeleri seviyorum.
YanıtlaSilSaygılarımızla
Yorumun için çok teşekkür ederim. Saygılarımla. :)
Silhımmm yani en deneyimli lideri öldürdüler, en saygın olan, sözü dinleneni. kim ki bu maskeli süvari. göldeki rüya da ne güzeldi. gerçek olacak galiba. kurt ve geyik, fantastik dizilerde hep oluyor bu iki heyvan.demekki bir gizemleri var :) bir şekilde savaş başlıycak gibi :) bi de, bi cümle takıldı gözüme, zorkan ise onun samimiyetine zerre kadar inanmıyordu, böyle olsa daha iyi gibi, ne dersin? :)
YanıtlaSilMaskelinin kim olduğu bir sır. :)) Rüyayı beğenmene sevindim. Kurt ve geyiği sevdiğim için kullandım. Dediğin cümleye de bakayım, gözümden kaçmış demek ki. Yorumun için teşekkürler.
Silah deneyimli olanın öldürülmesi ciddi bir kaos yarattı heyecanla okudum yine :) acaba içlerinden biri mi suçlu yoksa bu ülkelerin gücünü kıskanan ve bunlarla alakası olmayan toplantıda da olmayan küçük bir ülkenin mi başının altından çıktı bu olay çok merak ettim devamını okuyayım :)
YanıtlaSilEvet, tam da ölmemesi gereken öldü. Heyecanlı bulmana sevindim. :) Öldüren kişiyle ilgili detaya girmeyim. Yavaş yavaş bir şeyler netleşecek. Yorumun için teşekkürler. :)
SilGüzel yorumun için teşekkür ederim. Sonraki bölümler biraz daha durağan olacak ama bakalım beğenecek misin? :)
YanıtlaSilMerhaba ilk bölümden bismillah başladım okumaya çok güzel. Fırsat buldukça okuyacağımdan emin olabilirsin. Bu arada kalemin güçlü imla kuralları da yerli yerinde başarılar diliyorum :)
YanıtlaSilİlgin için ve güzel yorumun için teşekkür ederim. Beğenmene sevindim. İmla kurallarına dikkat ederim, özellikle de roman/hikaye yazarken. :)
SilYa en secdiğim lideri şimd niye öldürdün ama durduk yere yastayım.
YanıtlaSilİyi olan çabuk gidermiş. Canova konusunda beklenti çoktu sanırım. :)
Sil