25 Mart 2021 Perşembe

Savaş Çığırtkanı-1.Bölüm Sonu (Roman)


 

Rüzgâr hızını artırınca Saraç istemsizce ürperdi. Tepedeki kara bulutlar iyice yoğunlaşırken huzuru da kaçmaya başlamıştı. Meguan’ dan gelen misafirinin kurumaya yüz tutmuş, oradan oraya uçuşan saçları da sinirini bozmuyor değildi. Saraç ne arada bu kadar gerildiğini düşünüp sakinleşmeye zorladı kendini. Bulutlardan bir damla yanağına düştüğünde istemsizce burnundan sert bir soluk verdi. Şu karmaşık durumun içine bir de yağmur eklenmesi son isteyeceği şeydi.

Dazzap’ ın asi adamının sakin kalabilmesi artık mümkün görünmüyordu. Öfkeyle yumruğunu masaya vurunca kuru gül yaprakları etrafa saçıldı. Melankolik hale iyice bürünmüş Cender ise ağrıyan başına masaj yapmakla meşguldü. Canova dostunu sakinleştirmeye çalışsa da fayda etmedi. Zorkan diğer elindeki bardağı sıktı ve bardak paramparça oldu. Nar suyu etrafa saçıldı, masanın üstü cam kırıklarıyla doldu. Zorkan elinden akan kana aldırmadı bile. Lider Saraç kendi ev sahipliğinde böyle bir şey yapılmasını saygısızlık olarak görse de sesini çıkaramadı. Nutku tutulmuş halde Zorkan’ ı izlemeye devam etti. Lazinka ise önündeki duran buz gibi suyu içip kendine gelmeye çalıştı. Karşılık vermemek için kendini zor tutuyordu. Dazzaplı şimdi ayağa kalkmış ve herkese meydan okuyordu.

“Çeşitli ithamlarla saygınlığımı yitirmemi amaçlıyorsunuz. Eğer yersiz suçlamalarınıza devam ederseniz ben de elimden geleni ardıma koymam!”

Deniz mavisi gözleri adeta öfkeyle fokurduyordu. Havadaki gerilim üst seviyeye çıkmıştı ve toplantıyı izleyen yardımcılar arasında da bir hareketlenme olmuştu. Herkes kendi liderine yapılacak yanlış bir hareket ihtimaline karşı silahıyla tetikte bekliyordu. Ortamın bir an sessizliğe bürünmesinden yararlanan Lider Canova yatıştırıcı bir ses tonu ile konuşmaya başladı.

“Şimdi bütün bunları bir kenara bırakalım. Yanlış anlaşılmalardan ötürü boş yere vaktimizi harcamayalım. Benim değinmek istediğim mühim bir mevzu var.”

“Peki, sizi dinliyoruz Lider Canova. Aramızdaki en büyük lider olarak sözlerinize saygı duyduğumuzu bilirsiniz,” dedi Melmor’un lideri.

Zorkan ise onun samimiyetine zerre kadar inanmıyordu. Kaşları öfke ile çatılmıştı. Yavaşça yerine oturdu. Lider Canova’nın onu takip eden gözlerinde bir rahatlama belirdi ve kafasındakilere odaklanarak konuşmasını sürdürdü.

“Öncelikle sizlere şunu hatırlatmak istiyorum. Yıllar önce, altı liderin aynı anda gördüğü bir rüya vardı. Onlardan birisi benim dedemdi ve diğer dört tanesi de sizlerin dedesiydi,” dedi diğer dört lidere bakarak.

Şimdiki liderlerden sadece Lider Alaz, o rüyayı görmüş olanlardan birinin torunu değildi. Libmons yüz yıl önce kurulmuş olmasına rağmen çok güçlü bir devlet olamamıştı. Ta ki 6. Liderler Savaşı’nda bir devlet çökene kadar. Çöken devletin yerine Libmons seçilmişti. “Şimdiye kadar bu rüyanın gerçek olabileceğine inanmamıştım ama bazı alametler gerçekleşmeye başladığı için artık bunu kabullenmemiz gerektiğini düşünüyorum,” diye devam etti Butahlı.

Liderlerden bir kısmı bunu çok iyi bildiğini gösterircesine başını salladı. Bir kısmı ise gözlerini kısmış, bahsi geçen rüyayı hatırlamaya çalışıyordu.

“Lider Canova, isterseniz rüyayı ayrıntıları ile anlatıp hepimizin hatırlamasına yardımcı olun,” dedi Saraç.

“Dedelerimizden her biri rüyasında tek başına bir ormanda yürüyormuş. Ormanın orta kısmında küçük bir göl varmış. Tüm liderler bir süre sonra orada birbirleri ile karşılaşıp sessizce gölü izlemeye başlamışlar. Gölde bir takım görüntüler belirmeye başlamış. Görüntülere göre uzun sürecek bir barış döneminin ardından bazı ülkelerde iç karışıklıklar çıkmış. Liderler birbirlerine olan inancını yitirmiş ve kendi başlarına hareket etmeye başlamış. Sonra görüntüler karışmış, bulanıklaşmış. Zaman bazen hızını artırırken bazen yavaşlıyormuş. Aynı anda farklı dönemlere ait görüntüler belirip kayboluyormuş. Bu durumun ne ile ilgili olabileceğini hala çözebilmiş değilim. Sonra da son liderler savaşı olacak olan 7. Liderler Savaşı çıkmış,” dedi ve diğerlerinin tepkisini görebilmek için bekledi.

“Son savaş derken ne kastedilmiş olabilir sizce?” dedi sarışın lider şiir okuyormuşçasına.

“Bence bu iki anlama gelebilir. Ya savaşlar sonsuza kadar bitecek ve kalıcı barış dönemine girilecek ya da insanlar artık savaşamayacak kadar bile kötü bir durumla karşı karşıya kalacaklar.”

“İkinci ihtimalin olacağını varsayarsak tüm insanların yok olacağını mı düşünüyorsunuz?” dedi az önceki lider.

“Bir bakıma öyle de denebilir. Maalesef insanlar yaşadığı sürece savaşlar da yaşar. Yine de bu ihtimali düşünmek istemiyorum,” diye ekledi Canova.

“Geçtiğimiz dönemlerde liderler arasında altı kez büyük savaş çıktı ve son çıkan savaştan aramızda bulunan tek kişi Lider Canova’dır. Savaşların yıkıcılığını ve toplumları nasıl geri dönülmez yollara soktuğunu hepimiz biliyoruz. Bu yüzden Lider Canova gibi ben de savaşa karşı önlem almamız gerektiğini düşünüyorum,” dedi Saraç.

“Bir rüyaya inanıp da alacağımız kararların güvenilir olmasını nasıl beklersiniz?” diye sordu Galnas’ın lideri.

Sesinde biraz aşağılayıcı bir ton vardı ve Lider Canova bunu dikkate almadı. Liderler arasında her zaman kendini beğenmiş ve sadece kendi düşüncelerinin doğru olduğunu savunan kişiler çıkardı. Canova yıllardır edindiği tecrübe neticesinde artık bu tür insanları kafasına takmamayı ve sabretmeyi öğrenmişti.

“Başka çare var mı sizce? Bu rüya bir kehanet ve bizim ona inanmamız gerekiyor,” dedi Cender ısrar ederek.

“Bence bütün bunlar saçmalıktan öteye gitmiyor. Bir rüyanın ardına düşecek kadar küçülmedik henüz. Çözüm bulalım dediniz, dinledim sizi. Fakat sadece hayal kırıklığına uğradığımı belirtmeliyim. Savaşı hiç birimiz istemeyiz elbette. Fakat geçmişte görülen bir rüyaya göre gidişatımızı belirleyemeyiz,” dedi Alaz öfkeyle.

“Buna inanmamanızın altında rüyayı gören kişilerden birinin sizin dedeniz olmaması mı var acaba?” dedi Cender iğneleyici bir şekilde.

“Bu şekilde itham edilmeyi hak etmiyorum Lider Cender. Konuştuklarınıza dikkat ederseniz bu her iki ülkenin de selametine olur,” dedi öfkelenen Alaz.

İki lider de öfkeli bakışlarını bir diğerine yönlendirmişti. Bu durumdan en çok Lider Canova bunalmıştı. Çok önemli bir konuda ikazda bulunuyordu ve bunun yeterince dikkate alınmaması canını sıkmıştı. İçinden bir ses hiç olmadığı kadar bu rüyanın bir kehanet olduğunu ve başlarına çok dert açılacağını söylüyordu.

“Lider Alaz beni tehdit ettiğinizin farkında mısınız? Bir lidere hiç yakışmayacak…”

O anda ortalık bembeyaz bir sisle kaplandığı için Lider Cender konuşmasını yarıda kesti. Liderler şaşkınlıkla ayağa kalkmış etrafa bakınıyordu. Birkaç saniye içinde göz gözü görmez olmuştu.

“Neler oluyor böyle?” diye söylendi Lazinka bir şeyler görebilme umuduyla gözlerini kısarak.

“Bu durum hiç tekin görünmüyor. Hemen toplantı alanını terk edelim,” dedi Cender endişeli bir şekilde.

Liderler el yordamı ile kendilerini çok geniş bir alana yayılmış olan sisin dışına atmaya çalıştı. Lider Zorkan ise kurdun, kendisini gelecek herhangi bir tehlikeye karşı uyardığını hatırlamıştı.  Olacakları görmek için bir süre yerinde beklemeye karar verdi ve o anda sisin içinde maskeli birisinin koştuğunu fark etti. Ani bir hareketle hançerini ona savurdu ama hançer maskelinin kolunu sıyırıp geçti. Zorkan hiç beklemeden ardından koşunca maskeli ona küçük bir bıçak fırlattı. Bıçak Lider Zorkan’ın karnına isabet etti. Yaşadığı bir anlık şaşkınlık liderin maskeli adamı gözden kaçırmasına sebep oldu. Zorkan' ın zırhlı gömleğine hiçbir zarar verememişti bıçak. Daha fazla oyalanmadan kendini sisin dışına attı. Yardımcılarıyla konuşmaya başladı.

“Hayır, efendim hiçbir şey görmedik. Sisin nasıl oluştuğunu anlamadık,” dedi yardımcısı, Lider Zorkan’a.

Kurtlar ulumaya başlamıştı, geyikler ise kaçıp kurtulmak için çırpınıyordu. Ters giden bir şeyler vardı ve bunun sebebini kimse bilmiyordu.

“Kurtlar gergin görünüyor. Buna her kim sebep olduysa toplantıyı sabote etmek istemiş, çok açık,” dedi Zorkan.

Her bir liderin etrafında yardımcıları toplanmıştı. Butah ülkesinin yardımcılardan birkaçı endişe içinde Saraç’ın yanına koştu. İçlerinden birisi öfkeli şekilde lidere seslendi.

“Lider Saraç, Lider Canova hâlâ ortaya çıkmadı. Eğer liderimizin başına bir şey gelmişse bundan siz sorumlu olursunuz.”

Bu, Canova' nın en yakın yardımcılarından olan Şeyad’dan başkası değildi. Elindeki hançeriyle her an bir dövüşe girmeye hazır gibiydi. Lider Saraç olanlardan ötürü şaşkınlık içindeydi. Tehditkâr şekilde karşısına dikilen kişiyi anlayışla karşıladı. Şeyad’ın üstüne yürümeye hazırlanan Karay’ı bir el hareketi ile uzaklaştırdı.

“Sakin ol genç adam. Adamlarım her şeyi kontrol altında tutuyor. Liderinizin başına kötü bir şey gelmiş olamaz,” dedi Saraç ve adamlarına hemen gerekenin yapılmasını emretti.

Az önce yoğun sisin içine dalan Butahlı yardımcılar şimdi birisini taşıyarak çıkıyorlardı. Ağır yaralanan ve bilinci kapalıydı kişi Butah’ın lideriydi. Karşılaşılan manzara herkesi şok etmişti. Lider Canova’nın kaftanı kan içinde kalmıştı ve yerde hareketsiz bir şekilde yatıyordu. Sağlık alanında görevli birkaç kişi hemen lidere müdahale etti. Anlaşıldığı üzere Lider Canova tam kalbine bir hançer darbesi almıştı. Artık yapabilecek bir şey kalmamıştı lider için.

Lider Canova’nın ölümü yardımcılarının yıkımına neden olmuştu. Kimisi ağıt yakmaya, kimisi de tehditler savurmaya başlamıştı. Üzüntü içinde cesedin başına toplanıp sessizliğini koruyanlar da vardı. Ev sahibi lider donup kalmıştı. Daha toplantı başlamadan içine kötü bir his doğmuştu ama bu kadar da kötüsünü tahmin edemezdi. Şimdi diğerleri tarafından suçlanacak, belki de Butah ve onun yandaşı ülkeler Melmor’ a savaş açacaktı. Saraç ayakları üzerinde zor duruyordu. İlk şoku atlatan liderler birbirlerine şüpheyle bakmaya başlamıştı.

“Olacak şey değil. Can güvenliğimiz risk altında burada,” diye söylendi Cender yanındaki uzun adama.

“Liderim merak buyurmayınız ben varken size kimse bir şey yapamaz.”

Orta yaşlardaki adamın gür sesi ve samimiyeti lideri gülümsetti. Yardımcısı biraz saf olsa da yeterince güçlü ve hassas biriydi.

“Sağol,” dedi lider minnettar bir şekilde.   

Daha fazla dayanamayan Zorkan ise gözü dönmüş bir halde Saraç’ın üstüne yürüdü. Tüm gücüyle ona yumruğunu geçirmek üzereyken bir kalkan tarafından durduruldu. Karay atik bir hareketle Lider Saraç’ın önüne geçmiş ve sağ omzuna siper ettiği kalkanla Lider Zorkan’ ın saldırısını durdurmuştu. Saldırının şiddetinden Karay’ın ayakları toprak zeminde geriye sürüklenmişti. Lider Zorkan’ın yumruğu o kadar güçlüydü ki daha önce birkaç düşmanının ölümüne sebep olduğu herkes tarafından bilinen bir gerçekti.

“Buna nasıl cüret edersin?” diye bağırdı Zorkan gök gürültüsünü andıran sesiyle.

“Lider Zorkan geri çekilin, yoksa sizinle dövüşmek zorunda kalacağım. Lider Saraç’a, hem de kendi ülkesinde bu şekilde hakaret edemezsiniz,” dedi Karay oldukça ciddi bir şekilde.

“Lütfen sakin olun Lider Zorkan. Benim bu olanlarla en ufak bir ilgim bile yok. Birileri acımasız bir tuzak kurmuş. Amaçlarının bizi birbirimize düşürmek olduğu çok belli değil mi?” dediğinde Saraç’ın sesi yaşadığı şoktan titriyordu. Yüzünden aşağı ter akarken, öfkeli liderin zor da olsa geri adım atmasıyla rahatladı. Zorkan maskeliyi hatırlayınca daha sakin şekilde konuşmasını sürdürdü.

“Lidere saldıran maskeli bir adamdı. Kolundan yaraladığım o kişiyi hemen bulup ortaya çıkarın o halde. Maalesef ki ben elimden kaçırdım. Bunu her kim yapmışsa, suç ortakları ile birlikte hesabı görülecek. Bu, affedilmez bir suçtur.

Cender' in bakışları Zorkan’a kenetlenmişti. Bu vakitten sonra onun neler yapabileceğini kestirmeye çalışıyordu. Böyle birinin aklından ne geçtiğini bilmeyi çok isterdi. Cender gibi kayıtsız bir insanın bile sinirleri gerilmişti. Bakışları telaş ortamından kopup gökyüzüne kaydığında birkaç kartalın süzüldüğünü gördü. “Kartallar savaş kokusu aldıkları diyarlarda gezer derler,” dedi sakin şekilde.  Yardımcısı sessizce başıyla onayladı. Yağmur damlaları artmaya başladığında lider yüz kaslarının gevşediğini hissetti.

Havadaki gerginlik, herkesin arasına adeta bir duvar örmüştü. Gruplar arasında fısıltılar yükselmeye başlamıştı. Bugün yaşanan olay kısa sürede tüm dünya tarafından öğrenilecekti.

Lazinka ve Alaz ise müdahale edip etmemek konusunda kararsız kalmıştı. Zorkan’ın şu an öfkesine hâkim olamayacağını biliyorlardı. Konuşmak için ortalığın bir süre yatışmasını bekleyeceklerdi. Lider Canova’nın yardımcıları birkaç dakika kendi aralarında görüşüp bir karara vardılar. Şeyad kararı iletmek için tekrar Lider Saraç’ın karşısına çıktı.

“Siz ya da başka biri, her kim yaptıysa bunu araştıracağız. Emin olmadan birinin cezasını kesmek istemiyoruz. Şunu da bilin ki suçlu ortaya çıkarsa hiç düşünmeden savaş açacağımız kesindir,” dedi üzüntü ve öfke içinde. Sonra da bir cevap beklemeden diğerlerinin arasına katıldı. Zorkan da Butahlılara suçluların bulunması için her şekilde yardımcı olacağına dair söz verdi. Şeyad ona teşekkür etti ve onun gibi bir liderle iş birliği yapmaktan gurur duyacaklarını söyledi.

Şeyad ve diğerleri kısa sürede hazırlıklarını tamamlayıp liderlerinin cesedi ile birlikte Butah’ın yoluna düştüler. Onların önceliği bir an önce ülkelerine varıp, liderleri için son görevlerini yerine getirmekti. Yolculuk uzun süreceği için cenaze konusunda gerekli tedbirler alınmıştı. Butah halkının hemen ardından Zorkan da Melmor’dan ayrılmıştı. Lider Saraç’ın son durumu görüşmek üzere toplanmaları yönündeki teklifini geri çevirmiş, artık kimseye güvenemeyeceğini söylemişti.

Bir anlaşmaya varamayacağını düşünen diğer liderler de toplantıyı bırakıp ülkelerine dönme kararı aldı. Ortalık yatışırsa uygun görülen bir zamanda tekrar Melmor’da toplanacaklardı. Lider Saraç tüm liderleri uğurladıktan sonra, sanki bir anda onlarca yıl yaşlanmış gibi yerine çöktü. Başı gerçekten büyük dertteydi ve şimdilik yapabileceği bir şey yoktu. Karay çekingen bir halde yanına yaklaştı.

“Efendim, kendinizi bunlarla üzmeyiniz. Sizi aklamak için elimizden geleni yapacağız. Bugün yaşananlar hepimizi şoka uğrattı. Liderler arasında en değer verdiğiniz Lider Canova öldürüldü. Bu da tüm dikkatleri sizin üzerinize çekmek için yapılmış bir oyundur. Şu anda liderlerden kime güvenebileceğimizi bilmiyoruz. Siz de lütfen dikkatli olun.”

Saraç derin bir nefes aldı. Kendisini o kadar yorgun hissediyordu ki yapmak istediği tek şey uyumaktı. Canova’nın son hali gözünün önünden gitmiyordu. Bunun sonu nereye varacaktı acaba? Eğer Melmor savaşa sürüklenirlerse bundan kim kazanç sağlayacaktı? 

“Beni düşündüğün için minnettarım Karay ama olanlar ortada. Bir süre hiçbir şey düşünmek istemiyorum. Bugün biraz dinlenmem gerek. Bu mevzuları yarın daha sakin kafayla görüşelim.”

“Efendim, kötü görünüyorsunuz. Size eşlik etmemi ister misiniz?”

“Evet, iyi olacak sanırım. Başım da biraz ağrıyor. Bu arada suçlu her kimse fazla uzaklaşmış olamaz. Yerde ya da gökte her neredeyse bulun onu.”

“Emredersiniz efendim!”

Karay koluna girdi ve yürümesinde ona yardımcı oldu. Saraya vardıklarında lider odasına geçti hemen. Karısının onu çaresizce teselli etmekten başka yapabileceği şey yoktu. Lider eşinin sözleriyle bir parça olsun huzur buldu. Bir müddet sonra uykuya daldı.

25 yorum:

  1. Lider Zorkan'ın öldürülmesini beklerken Lider Canova'nın öldürülmesi bir şeyi kanıtlıyor. Olan kötüye değil hep iyiye oluyor:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet en ağırbaşlı, sakin olan Lider Canova'ydı. Zaten bu yüzden ortalık daha karıştı. Herkes başkasından şüphe ediyor. Lider Zorkan kötü değil aslında. Romanda en sevdiğim karakter odur. :)

      Sil
  2. heey okuycam daaa kelime oyunu yazmıyon herhalde bu haftaaa :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ara verdim evet. :) Sınavlara hazırlanacağım. Romanı da paylaştığım için çok vakit kalmıyor. :)

      Sil
  3. Roman harika gidiyor ve inanılmaz heyecanlı. Kendimi şimdi de sevdiğim tarihi dizilerden birinin içinde gibi hissetmeye başladım:-) Kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Değerli yorumunuz için teşekkür ederim, mutlu oldum öyle hissetmenize. Sonraki bölümler biraz daha farklı ilerleyecek. :)

      Sil
  4. Ne yazarsansanız yazın istemsiz anime ile bağdaş kılıyorum yazdıklarınızı. Yazma sürecinde bir yazarın zihninden geçen her ayrıntıyı görmek isterdim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu romana başlama sebebim bir yandan animelerin bende uyandırdığı çağrışımı bir romanda okuyucuya hissetirebilmek, bir yandan da yüzüklerin efendisindeki gibi kendine has bir dünya oluşturabilmekti. :) Ne kadar başarılı oldu bilemiyorum tabii. Yorum için teşekkürler.

      Sil
  5. Heyecanla devam ediyor hikaye. İzler gibi okudum. Devamını merakla bekliyorum. 😊

    YanıtlaSil
  6. Roman çok başarılı görünüyor, bakalım sonraki bölümlerde neler olacak? Sınavlar için de başarılar diliyorum:) Kalemine sağlık..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim sevgili Gülten. :) Romanı beğenmene sevindim.

      Sil
  7. Şahane! Nasıl okuduğumu anlamadım bile. Kalemine ve hayal gücüne sağlık. Devamını bekliyorum :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beğenmene sevindim, yorumun için teşekkür ederim. Birkaç gün içinde devamını yayınlarım. :)

      Sil
  8. İlginç hikaye. Seninki gibi tarihi geçmişe sahip hikayeleri seviyorum.
    Saygılarımızla

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumun için çok teşekkür ederim. Saygılarımla. :)

      Sil
  9. hımmm yani en deneyimli lideri öldürdüler, en saygın olan, sözü dinleneni. kim ki bu maskeli süvari. göldeki rüya da ne güzeldi. gerçek olacak galiba. kurt ve geyik, fantastik dizilerde hep oluyor bu iki heyvan.demekki bir gizemleri var :) bir şekilde savaş başlıycak gibi :) bi de, bi cümle takıldı gözüme, zorkan ise onun samimiyetine zerre kadar inanmıyordu, böyle olsa daha iyi gibi, ne dersin? :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Maskelinin kim olduğu bir sır. :)) Rüyayı beğenmene sevindim. Kurt ve geyiği sevdiğim için kullandım. Dediğin cümleye de bakayım, gözümden kaçmış demek ki. Yorumun için teşekkürler.

      Sil
  10. ah deneyimli olanın öldürülmesi ciddi bir kaos yarattı heyecanla okudum yine :) acaba içlerinden biri mi suçlu yoksa bu ülkelerin gücünü kıskanan ve bunlarla alakası olmayan toplantıda da olmayan küçük bir ülkenin mi başının altından çıktı bu olay çok merak ettim devamını okuyayım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, tam da ölmemesi gereken öldü. Heyecanlı bulmana sevindim. :) Öldüren kişiyle ilgili detaya girmeyim. Yavaş yavaş bir şeyler netleşecek. Yorumun için teşekkürler. :)

      Sil
  11. Güzel yorumun için teşekkür ederim. Sonraki bölümler biraz daha durağan olacak ama bakalım beğenecek misin? :)

    YanıtlaSil
  12. Merhaba ilk bölümden bismillah başladım okumaya çok güzel. Fırsat buldukça okuyacağımdan emin olabilirsin. Bu arada kalemin güçlü imla kuralları da yerli yerinde başarılar diliyorum :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlgin için ve güzel yorumun için teşekkür ederim. Beğenmene sevindim. İmla kurallarına dikkat ederim, özellikle de roman/hikaye yazarken. :)

      Sil
  13. Ya en secdiğim lideri şimd niye öldürdün ama durduk yere yastayım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İyi olan çabuk gidermiş. Canova konusunda beklenti çoktu sanırım. :)

      Sil

Gidilemeyen Gezi 🙄

   Bugün için bir ay önceden bir turla görüşmüş yer ayırtmıştım. Çok da hevesliydim ama ben ne zaman bir şey istesem en küçük şeyler bile ol...