30 Mart 2021 Salı

Savaş Çığırtkanı- 3.Bölüm (Roman)

 



BÖLÜM 3

 

Ölüm Haberi-Butah

 

İkinci aşama sınavları gelip çattığında Yazel heyecan içinde herkesten önce kalktı. Güneş yeni doğmuştu. Camı açıp derin bir nefes aldı. Sabah serinliğini seviyordu.

Lavabodan döndüğünde giyinmeye başladı. Bir süre aynanın karşısında kendini izledi. Beyaz gömleğinin kollarını dirseklerine kadar kıvırdı. Gömleğin üstüne siyah bir yelek giyip, önünü ilikledi. Siyah, kumaş pantolonu ile de şık bir görünüme sahipti. Havaya dikilmiş, kabarık saçlarını tarakla düzeltti. Ela gözleri aynadaki yansımasında gezinirken heyecanını yatıştırmak için bir şarkı mırıldanıyordu.

“Baharın gelişiyle tüm renkler sarmalar dünyayı.

Karlı dağlar yitirir soğuk manzarasını.

Bir kahraman uzanır kınındaki kılıca.

Sen de selam yolla gökteki yıldızlara.”

O sırada dışarıdan bir takım sesler duyunca sustu. Pencereden baktığında bir at arabasının arkasına doluşmuş, hemen hemen kendi yaşınlarında birkaç çocuk gördü. İçlerinden bazılarını tanıyordu. At arabasını süren yaşlı adam şehirde yaşıyordu. Bazen kırsaldaki çocukları toplar, onları okula bırakırdı. Şimdi de sınava gidiyor olmalıydılar. Çocuklar heyecanlarını bastırmak için kendi aralarında eğleniyor, bağırıyordu. Gürültü sonunda işitilemeyecek seviyeye geldiğinde Yazel tülü örttü. Sınav zamanına daha vakit vardı. Yazel son kez yanına alacağı eşyaları kontrol etti. Aztek’ in verdiği hançeri alıp kınıyla birlikte kemerine taktı.

Yarım saat sonra kahvaltı sofrası hazırdı. Beyaz, yuvarlak ekmeği parçalara ayırdı ve dağıttı. Yazel yaşadığı stres nedeniyle pek bir şey yiyemiyordu. Kendisini bu sınavı kazanacağına o kadar çok inandırmıştı ki kaybederse kesinlikle hayal kırıklığına uğrayacaktı.

“Oğlum iyi ye. İyice süzüldün zaten. Sınavı geçmek için güç toplamasın.”

“Ben formumu korumaya çalışıyorum.”

Serenay, kardeşine gülümsemekle yetindi, annesine döndü: “Babam nerede anne?”

“Bugün çok işi varmış, az önce çıktı. Bir de Yazel’ e başarılar diledi.”

Çocuk gülümsedi. Karan, çok düşünceli biri olsa da her şeye vakit ayıramıyordu. Oğlunun önemli gününde yanında olamadığı için üzgündü.

Vakit yaklaşınca iki kardeş evden ayrıldı. Karta bugün her zamankinden kalabalıktı. İnsanlar karınca sürüsü gibi meydana akın ediyordu. Herkes yakınlarına destek olmak için gelmişti. Orta kısma çekilen şeritler, kalabalık ile sınava tabi tutulacaklar arasına bir sınır çekiyordu. Çağrılan öğrenci gözetmenlerin önünde sınanacaktı. Yazel etrafı izlemeye başladı. Gözetmenleri tanımasa da haklarında çok şey duymuştu. Masanın başında oturan gri takım elbiseli adamın yüz ifadesi oldukça sertti. Bir eli önündeki notların üzerindeyken, yeşil gözleriyle kalabalığı süzüyordu.

“İnan bana göz açıp kapayana kadar geçecek. Bu kadar telaş etmene neden olacak bir şey yok,” dedi Serenay.

“Söylemesi kolay tabi,” diye söylendi Yazel.

Meydan beş bin kişiyi alabilecek kapasitedeydi. Çeşitli yönlerden tam beş tane sokak buraya çıkıyordu. Evi şehir dışında bulunanların çoğu at arabası ile gelmişti. Gözetmenlerin hepsi yerlerini aldığında kalabalıktan yükselen gürültü seli daha da arttı. Gri takım elbiseli adam ayağa kalktı ve tüm söylediklerinin anlaşılmasını istercesine ağır ağır konuştu.

“Sessiz olun lütfen!”

Meydan aniden sessizliğe bürününce adam konuşmasını sürdürdü. “Bugün burada toplanan herkese genç öğrencilerimize destek olduğu için teşekkür ederiz. Bildiğiniz üzere beş yıldan oluşan ilk aşamayı bitiren öğrencilerimiz ikinci aşamaya geçmek için deneme sınavına tabi tutulurlar. İkinci aşama eğitimi için üç çeşit okulumuz mevcuttur. Sanat alanına ilgisi olanlar için Sanat Okulu, savaş sanatını öğrenmek isteyenler için Savaş Okulu ve daima yeniliklere, bilgiye aç öğrenciler için de İlim Okulu. Sınav sonucunda öğrencilerimiz bu okullardan birine girmeye hak kazanacak. Şayet başarılı olamazlarsa bir yıl sonraki sınavı beklemeleri gerekecek.”

İlk çağırılan kişi Yazel’in sınıf arkadaşı Naren adlı bir kızdı. Görevlilerden birisi hangi okula, niçin kayıt olmak istediğini sordu. Kız biraz heyecanlı görünse de ses tonu gayet sakin çıkmıştı.

“Ben ilim okuluna girmek istiyorum. Çünkü faydalı ilimler öğrenmek ve bunu gelecek nesillere aktarmak istiyorum.”

Gözetmenler arasından gözlüklü kadın cevaptan memnun olmuşçasına başını salladı. Sonra da ilimle ilgili değişik konularda sorular yöneltti. Yazel ise çok gergindi. Bu yüzden ne yöneltilen soruları ne de Naren’in cevabını dinledi.

Naren’in ardından, Yazel’in tanımadığı bir çocuk sınav ekibinin karşısında yerini aldı. Adı Har olan çocuk Yazel’ den on santim kadar uzundu. Siyah bir gömlek ve pantolon giymişti. Altın sarısı saçları çocuğa gösterişli bir hava katıyordu. Kendinden emin bir duruşu vardı. Yazel az da olsa çocuğu kıskanmıştı. Kendisine hangi okula giriş yapmak istediği sorulunca yanıtladı.

“Ben savaş okuluna gitmek istiyorum. Hedefim savaş anında, elimdeki imkânları en iyi şekilde kullanıp savaşı lehimize çevirmektir,” dedi tok bir sesle.

“Anlıyorum. O halde deneme aşamasına geçelim. Şu masada gördüğün silahları tek tek deneyeceksin. Atış ve dövüş konusunda ne kadar yeteneklisin görelim,” dedi erkek gözetmenlerden biri.

Har söyleneni yaptı. Öncelikle okları ve yayı eline aldı. Sınav alanına yerleştirilmiş, daire şeklinde beş tane hedef vardı. Har konsantre olduktan sonra okları tek tek fırlattı. Olağanüstü bir şekilde tüm hedefleri ortasından vurdu. Meydana toplanmış halkın önce ağzı açık kaldı, sonra Har’ı alkış yağmuruna tuttular. Görünüşe göre sadece bu yeteneği için bile okula alınabilirdi. Har elini masadaki kılıca uzatıyordu ki az önceki gözetmen onu durdurdu.

“Bu kadarı yeterli evlat. O kadar umut vaat edicisin ki başka şeyde seni sınamaya gerek duymuyoruz. Savaş okuluna kabul edildin,” dedi gülümseyerek.

Har sevincini belli etmeyerek, başıyla görevlileri selamlayıp oradan ayrıldı. Sıradaki kızın başında bir tuhaf bir şapka vardı ve siyah bir pelerin giymişti. Sanat okulu için geldiği her halinden anlaşılıyordu. Görevliler ondan bir resim yapmasını istedi. Kız herkesin gözleri önünde bir tuvalin karşısına geçip resim yapmaya başladı. Birkaç dakika sonra fırçayı elinden bıraktığında çizdiği resmi eline alıp görevlilere çevirdi. Kız masada oturan görevlileri tüm ayrıntıları ile birlikte mükemmel bir şekilde çizmişti. Gözetmenlerden bir kısmı şaşkınlıkla bir kısmı da mutlulukla onu alkışladılar. Kız sınavı geçmişti ve reverans yapıp oradan ayrıldı.

Sonunda Yazel’ in ismi okundu. Kısa bir an, gerginlikle ablasına baktıktan sonra kalabalığı yararak boş alana adım attı. Kalbi şiddetle çarparken görevlilerin karşısında sessizce beklemeye başladı. Diğerlerine sorulan aynı soruyla karşılaştı. Cevabı oldukça kısa ve öz olmuştu.

“Benim en büyük hayalim iyi bir savaşçı olup, ülkemizin üstün gücünü sürdürmektir.”

Kadın gözetmenlerden birinin cevaptan memnun olmuş gibi bir hali vardı. Hemen yeni bir soru sordu.

“Peki, diğerlerinden farkın ne? Kendine hangi konularda güveniyorsun?”

Yazel, birkaç saniye ne diyeceğini düşündü. Zihninde karmaşaya yer vermeyerek söze girdi. Elinden geldiğince dürüst bir şekilde cevap vermeye çalıştı.

“Çok yetenekli olmadığımın farkındayım ama başarmak için elimden geleni yaparım. Her şeyi kolayca öğreneceğime emin olabilirsiniz.”

“O zaman bir de sahada görelim seni.”

Adamın delici bakışları Yazel’i geriyordu. Buraya kadar gelmişken dikkatinin dağılmasına izin veremezdi. İçinden bir şarkı mırıldanırken karşısındaki adamı unutmaya çalıştı. Eğer heyecanını belli ederse gözetmen üstüne gidebilirdi. Bir kez yutkundu, boğazı şimdiden kurumaya başlamıştı. Gözleri masadaki aletlere kaydı. Kendisi için doğru olan seçimi yapmalıydı.

Masada en dikkatini çeken yayı ve yan tarafta dizili oklardan birini aldı. Derin bir nefes alıp hedeflere döndü. Yayı gerip hedeflerden birini nişan aldı. Tüm gözleri üzerinde hissettiği için eli hafifçe titriyor ve dikkatini dağıtıyordu. Birkaç saniye beklediği için kalabalıktan homurtular yükselmeye başladı.  Yazel, tuttuğu oku serbest bıraktı. Ortadan olmasa da hedefi vurmayı başarmıştı. Ancak Yazel bunun yeterli olmadığını biliyordu. Bir atış daha yapmak istediğinde durduruldu. Sonra gözetmenlerden birinin işareti üzerine sahaya zırhlı birisi çıktı. Yazel kısa bir şaşkınlık yaşarken gözetmen ona gerekli açıklamayı yaptı. Yazel’in tek yapacağı bir kılıçla zırhlı adama saldırmak ve zırha bir çizik atmak olacaktı. Karşısındaki kişi zaten yeterince güçlü ve hazırlıklıydı. Bu yüzden adamın yapacağı sadece kendisini savunmak olacaktı.

Yazel masadaki kılıçlara baktı. Kimisi çift ağızlıydı, kimisi çok uzundu. Kendisine uygun olabilecek kılıcı seçip sağ eliyle sıkıca kavradı. Gücünü iki yana açtığı ayaklarına vermiş zemine sertçe basıyordu.  Kendisinden emin görünmek için elinden geleni yapıyordu. Elindeki kılıcı daha da sıkı kavradı. Karşısındaki adamın kafasındaki başlıktan yalnızca yeşil gözlerini görebiliyordu. Kendisine meydan okuyan gözler…

İşaret verilince karşılaşma başladı. Yazel zırhlı adama doğru koştu ve kılıcını yandan savurdu. Zırhının içinde oldukça iri görünen adam bu hamleden kolayca sıyrıldı. Çocuk ne kadar uğraşsa da yeşil gözlü adam saldırılardan sıyrılmayı başarıyordu. Zırha rağmen adamın bu kadar rahat hareket edebilmesi Yazel’i şaşırtmıştı. Zırhlı, Yazel’in her saldırısından kurtulmayı başardığında kalabalıktan hayret nidaları yükseliyordu. Yazel, artık sabırsızlanmaya başlamıştı ve kalabalığı görmezden gelerek bir süre öylece bekleyip sakinleşmeye çalıştı. Çoktan terlemiş ve gözleri terden yanmaya başlamıştı. Kolunun tersiyle alnını sildi ve hızlanan soluğunu düzenlemeye çalıştı. Ancak hızlı dövüşürse rakibini alt edebileceğini biliyordu. Zırhlıya doğru hızla koşarken kılıcını adamın karın bölgesine doğru savurdu. Adam bir adım yana sıçrayıp bundan kolayca kurtuldu. Bunu bekleyen Yazel hiç duraksamadan bir topuğu üzerinde hızla ters dönüp adamın diğer tarafına kılıcını savurdu. Bu defa zırhı çizmesine ramak kalmıştı. Adamın toparlanmasına fırsat vermeden bir panter çevikliği ile havaya sıçradı. İki eliyle tepesinde tuttuğu kılıcın, aşağı bakan ucunu adamın göğsüne doğru indirdi. Adam geri çekilse de zırhta ince, uzun bir çizik oluştu. 


3. bölüm devam edecek...


19 yorum:

  1. İnanılmaz bir yerde bitti :-)) Öyle kaptırmışım ki kendimi bir anda büyük hayal kırıklığı yaşadım bittiğini görünce 🙈😄 Kaleminize sağlık 🙏

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öncelikle yorumunuz için çok teşekkür ederim. Hemen okup yorum yapıyorsunuz. :) Bu sefer kısa tuttum yazıyı, çünkü çok uzun uzun paylaşıyordum. Bundan sonra daha üzerine düşerek düzenlemek istiyorum. Dövüş sahneleri gözümde canlanırken kolay da yazıya dökmek biraz zor olabiliyor, acaba okuyucuya hayalimdeki sahneyi aktarabildim mi diye düşünüyorum.

      Sil
    2. Bence duygular yansıyor ve bu tarz yazılarda içine çeken verdiğiniz detaylar oluyor 🙏 O yüzden kısa tutmayın derim ben ☺️

      Sil
    3. Güzel düşünceleriniz için teşekkür ederim. Kısa tutmaktan kastım uzun bölümleri tek seferde değil de 2'ye bölerek yayınlamaktı. Yoksa detaylı yazmayı seviyorum. :)

      Sil
  2. Ama en heyecanlı yerinde bitti olmaz ki böyle :D Yazel umarım kazanır kazanmalı bence kazansın ehehe Çok güzel bir bölümdü sevgili Duygu bir sonraki bölümü heyecanla bekliyorum. Başarılar diliyorum sana :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bilerek orada kestim. :)) Aslında bölümün buradan sonrası çok içime sinmedi, biraz detaylandırmaya karar verdiğim için burada kestim. :)
      Güzel yorumun ve iyi dileğin için teşekkür ederim. :)

      Sil
  3. Bence de Yazel kazanmalı, karakterlere çok güzel isimler veriyorsun:) Ben de betimleme yapıyorum ama isimlerde çok zorlaniyorum, keşke senin gibi güzel isimler kurgulayabilsem:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazel çok uğraşıyor, kazansın tabi. :) İsimler konusunda ne yapıyorum biliyor musun? Eğer bulamazsam bir şey Türkçe kelime ve ekleri birleştiriyorum. Mesela yazmak fiili ve eli Yazel yaptım. 😀 Can+asmak filli= Canas bu isim de ileride çıkacak. Deneyince değişik şeyler çıkıyor. :))
      Elbruz zaten var olan bir isim, sevdiğim için öykülerimde kullanırım.

      Sil
  4. Çok heyecanlı bir yerde bitti ama. :) Kalemine sağlık.Devamını bekliyorum. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. En kısa zamanda devamını yayınlayacağım. İlgin için teşekkür ederim. :)

      Sil
  5. bu bölüm en heyecanlı bölüm oldu :) yazel hançeri kullancak sandım ama demekki hançer ilerde lazım olacak :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Heyecanlı bulmana sevindim. :) Hançerin çok da önemi yok aslında. Güçlü bir silah olsa da bir savaşçı diğer şeyleri de kullanabilmeli. :))

      Sil
  6. Bravo, oldukça sürükleyici bir öykü. Özellikle yaratıcı bir şekilde isimleri oluşturman takdire şayan. Sadece "bayan" yerine kadın kullanırsan sanki daha iyi uyum sağlar gibi geldi bana. Cümleler sağlam, betimlemeler başarılı, sende iş var yani:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim, mutlu oldum söylediklerinle. Betimlemelerin daha iyi olması için uğraşıyorum. Bazı yerlerde bayan, bazı yerlerde kadın yazmışım sanırım düzelteyim. :)

      Sil
  7. yeşil gözlü adam babası mı acaba diye düşündüm bi an :) hemen devamını okuyayım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İyi okumalar, bakalım tutacak mı tahminin. :))

      Sil
  8. Öyle düşünmen mutlu etti. Heyecanın ön planda olması benim için önemli. :))

    YanıtlaSil
  9. Uff çok heyecanlı, sanki ben girdim sınava. :D

    YanıtlaSil
  10. Heyecanlı bulmana sevindim, vakit ayırdığın için teşekkür ederim. :)

    YanıtlaSil

Bir Karakter Meselesi 20 (Mikasa Ackerman)

 Çok sevdiğim kadın karakterlerden biri, Attack on Titan animesindeki Mikasa'dan bahsedeceğim.  Çocukken yaşadığı bir felaketin ardından...