BÖLÜM 3
Ölüm
Haberi-Butah
İkinci aşama sınavları gelip çattığında Yazel heyecan içinde
herkesten önce kalktı. Güneş yeni doğmuştu. Camı açıp derin bir nefes aldı. Sabah
serinliğini seviyordu.
Lavabodan döndüğünde giyinmeye başladı. Bir süre aynanın karşısında
kendini izledi. Beyaz gömleğinin kollarını dirseklerine kadar kıvırdı. Gömleğin
üstüne siyah bir yelek giyip, önünü ilikledi. Siyah, kumaş pantolonu ile de şık
bir görünüme sahipti. Havaya dikilmiş, kabarık saçlarını tarakla düzeltti. Ela
gözleri aynadaki yansımasında gezinirken heyecanını yatıştırmak için bir şarkı
mırıldanıyordu.
“Baharın gelişiyle tüm renkler sarmalar
dünyayı.
Karlı dağlar yitirir soğuk manzarasını.
Bir kahraman uzanır kınındaki kılıca.
Sen de selam yolla gökteki yıldızlara.”
O sırada dışarıdan bir takım sesler duyunca sustu. Pencereden baktığında
bir at arabasının arkasına doluşmuş, hemen hemen kendi yaşınlarında birkaç çocuk
gördü. İçlerinden bazılarını tanıyordu. At arabasını süren yaşlı adam şehirde yaşıyordu.
Bazen kırsaldaki çocukları toplar, onları okula bırakırdı. Şimdi de sınava gidiyor
olmalıydılar. Çocuklar heyecanlarını bastırmak için kendi aralarında eğleniyor,
bağırıyordu. Gürültü sonunda işitilemeyecek seviyeye geldiğinde Yazel tülü
örttü. Sınav zamanına daha vakit vardı. Yazel son kez yanına alacağı eşyaları
kontrol etti. Aztek’ in verdiği hançeri alıp kınıyla birlikte kemerine taktı.
Yarım saat sonra kahvaltı sofrası hazırdı. Beyaz, yuvarlak ekmeği
parçalara ayırdı ve dağıttı. Yazel yaşadığı stres nedeniyle pek bir şey
yiyemiyordu. Kendisini bu sınavı kazanacağına o kadar çok inandırmıştı ki
kaybederse kesinlikle hayal kırıklığına uğrayacaktı.
“Oğlum iyi ye. İyice süzüldün zaten. Sınavı geçmek için güç
toplamasın.”
“Ben formumu korumaya çalışıyorum.”
Serenay, kardeşine gülümsemekle yetindi, annesine döndü: “Babam nerede
anne?”
“Bugün çok işi varmış, az önce çıktı. Bir de Yazel’ e başarılar diledi.”
Çocuk gülümsedi. Karan, çok düşünceli biri olsa da her şeye vakit ayıramıyordu.
Oğlunun önemli gününde yanında olamadığı için üzgündü.
Vakit yaklaşınca iki kardeş evden ayrıldı. Karta bugün her
zamankinden kalabalıktı. İnsanlar karınca sürüsü gibi meydana akın ediyordu.
Herkes yakınlarına destek olmak için gelmişti. Orta kısma çekilen şeritler,
kalabalık ile sınava tabi tutulacaklar arasına bir sınır çekiyordu. Çağrılan
öğrenci gözetmenlerin önünde sınanacaktı. Yazel etrafı izlemeye başladı.
Gözetmenleri tanımasa da haklarında çok şey duymuştu. Masanın başında oturan
gri takım elbiseli adamın yüz ifadesi oldukça sertti. Bir eli önündeki notların
üzerindeyken, yeşil gözleriyle kalabalığı süzüyordu.
“İnan bana göz açıp kapayana kadar geçecek. Bu kadar telaş etmene
neden olacak bir şey yok,” dedi Serenay.
“Söylemesi kolay tabi,” diye söylendi Yazel.
Meydan beş bin kişiyi alabilecek kapasitedeydi. Çeşitli yönlerden
tam beş tane sokak buraya çıkıyordu. Evi şehir dışında bulunanların çoğu at
arabası ile gelmişti. Gözetmenlerin hepsi yerlerini aldığında kalabalıktan
yükselen gürültü seli daha da arttı. Gri takım elbiseli adam ayağa kalktı ve
tüm söylediklerinin anlaşılmasını istercesine ağır ağır konuştu.
“Sessiz olun lütfen!”
Meydan aniden sessizliğe bürününce adam konuşmasını sürdürdü. “Bugün
burada toplanan herkese genç öğrencilerimize destek olduğu için teşekkür
ederiz. Bildiğiniz üzere beş yıldan oluşan ilk aşamayı bitiren öğrencilerimiz
ikinci aşamaya geçmek için deneme sınavına tabi tutulurlar. İkinci aşama eğitimi
için üç çeşit okulumuz mevcuttur. Sanat alanına ilgisi olanlar için Sanat
Okulu, savaş sanatını öğrenmek isteyenler için Savaş Okulu ve daima
yeniliklere, bilgiye aç öğrenciler için de İlim Okulu. Sınav sonucunda
öğrencilerimiz bu okullardan birine girmeye hak kazanacak. Şayet başarılı
olamazlarsa bir yıl sonraki sınavı beklemeleri gerekecek.”
İlk çağırılan kişi Yazel’in sınıf arkadaşı Naren adlı bir kızdı.
Görevlilerden birisi hangi okula, niçin kayıt olmak istediğini sordu. Kız biraz
heyecanlı görünse de ses tonu gayet sakin çıkmıştı.
“Ben ilim okuluna girmek istiyorum. Çünkü faydalı ilimler öğrenmek
ve bunu gelecek nesillere aktarmak istiyorum.”
Gözetmenler arasından gözlüklü kadın cevaptan memnun olmuşçasına
başını salladı. Sonra da ilimle ilgili değişik konularda sorular yöneltti.
Yazel ise çok gergindi. Bu yüzden ne yöneltilen soruları ne de Naren’in
cevabını dinledi.
Naren’in ardından, Yazel’in tanımadığı bir çocuk sınav ekibinin
karşısında yerini aldı. Adı Har olan çocuk Yazel’ den on santim kadar uzundu.
Siyah bir gömlek ve pantolon giymişti. Altın sarısı saçları çocuğa gösterişli
bir hava katıyordu. Kendinden emin bir duruşu vardı. Yazel az da olsa çocuğu
kıskanmıştı. Kendisine hangi okula giriş yapmak istediği sorulunca yanıtladı.
“Ben savaş okuluna gitmek istiyorum. Hedefim savaş anında, elimdeki
imkânları en iyi şekilde kullanıp savaşı lehimize çevirmektir,” dedi tok bir
sesle.
“Anlıyorum. O halde deneme aşamasına geçelim. Şu masada gördüğün
silahları tek tek deneyeceksin. Atış ve dövüş konusunda ne kadar yeteneklisin
görelim,” dedi erkek gözetmenlerden biri.
Har söyleneni yaptı. Öncelikle okları ve yayı eline aldı. Sınav
alanına yerleştirilmiş, daire şeklinde beş tane hedef vardı. Har konsantre
olduktan sonra okları tek tek fırlattı. Olağanüstü bir şekilde tüm hedefleri
ortasından vurdu. Meydana toplanmış halkın önce ağzı açık kaldı, sonra Har’ı
alkış yağmuruna tuttular. Görünüşe göre sadece bu yeteneği için bile okula
alınabilirdi. Har elini masadaki kılıca uzatıyordu ki az önceki gözetmen onu
durdurdu.
“Bu kadarı yeterli evlat. O kadar umut vaat edicisin ki başka şeyde
seni sınamaya gerek duymuyoruz. Savaş okuluna kabul edildin,” dedi gülümseyerek.
Har sevincini belli etmeyerek, başıyla görevlileri selamlayıp
oradan ayrıldı. Sıradaki kızın başında bir tuhaf bir şapka vardı ve siyah bir
pelerin giymişti. Sanat okulu için geldiği her halinden anlaşılıyordu.
Görevliler ondan bir resim yapmasını istedi. Kız herkesin gözleri önünde bir
tuvalin karşısına geçip resim yapmaya başladı. Birkaç dakika sonra fırçayı
elinden bıraktığında çizdiği resmi eline alıp görevlilere çevirdi. Kız masada
oturan görevlileri tüm ayrıntıları ile birlikte mükemmel bir şekilde çizmişti.
Gözetmenlerden bir kısmı şaşkınlıkla bir kısmı da mutlulukla onu alkışladılar.
Kız sınavı geçmişti ve reverans yapıp oradan ayrıldı.
Sonunda Yazel’ in ismi okundu. Kısa bir an, gerginlikle ablasına
baktıktan sonra kalabalığı yararak boş alana adım attı. Kalbi şiddetle
çarparken görevlilerin karşısında sessizce beklemeye başladı. Diğerlerine
sorulan aynı soruyla karşılaştı. Cevabı oldukça kısa ve öz olmuştu.
“Benim en büyük hayalim iyi bir savaşçı olup, ülkemizin üstün gücünü
sürdürmektir.”
Kadın gözetmenlerden birinin cevaptan memnun olmuş gibi bir hali
vardı. Hemen yeni bir soru sordu.
“Peki, diğerlerinden farkın ne? Kendine hangi konularda güveniyorsun?”
Yazel, birkaç saniye ne diyeceğini düşündü. Zihninde karmaşaya yer
vermeyerek söze girdi. Elinden geldiğince dürüst bir şekilde cevap vermeye
çalıştı.
“Çok yetenekli olmadığımın farkındayım ama başarmak için elimden
geleni yaparım. Her şeyi kolayca öğreneceğime emin olabilirsiniz.”
“O zaman bir de sahada görelim seni.”
Adamın delici bakışları Yazel’i geriyordu. Buraya kadar gelmişken
dikkatinin dağılmasına izin veremezdi. İçinden bir şarkı mırıldanırken
karşısındaki adamı unutmaya çalıştı. Eğer heyecanını belli ederse gözetmen
üstüne gidebilirdi. Bir kez yutkundu, boğazı şimdiden kurumaya başlamıştı.
Gözleri masadaki aletlere kaydı. Kendisi için doğru olan seçimi yapmalıydı.
Masada en dikkatini çeken yayı ve yan tarafta dizili oklardan
birini aldı. Derin bir nefes alıp hedeflere döndü. Yayı gerip hedeflerden
birini nişan aldı. Tüm gözleri üzerinde hissettiği için eli hafifçe titriyor ve
dikkatini dağıtıyordu. Birkaç saniye beklediği için kalabalıktan homurtular
yükselmeye başladı. Yazel, tuttuğu oku
serbest bıraktı. Ortadan olmasa da hedefi vurmayı başarmıştı. Ancak Yazel bunun
yeterli olmadığını biliyordu. Bir atış daha yapmak istediğinde durduruldu. Sonra
gözetmenlerden birinin işareti üzerine sahaya zırhlı birisi çıktı. Yazel kısa
bir şaşkınlık yaşarken gözetmen ona gerekli açıklamayı yaptı. Yazel’in tek
yapacağı bir kılıçla zırhlı adama saldırmak ve zırha bir çizik atmak olacaktı.
Karşısındaki kişi zaten yeterince güçlü ve hazırlıklıydı. Bu yüzden adamın
yapacağı sadece kendisini savunmak olacaktı.
Yazel masadaki kılıçlara baktı. Kimisi çift ağızlıydı, kimisi çok
uzundu. Kendisine uygun olabilecek kılıcı seçip sağ eliyle sıkıca kavradı. Gücünü
iki yana açtığı ayaklarına vermiş zemine sertçe basıyordu. Kendisinden emin görünmek için elinden geleni
yapıyordu. Elindeki kılıcı daha da sıkı kavradı. Karşısındaki adamın kafasındaki
başlıktan yalnızca yeşil gözlerini görebiliyordu. Kendisine meydan okuyan
gözler…
İşaret verilince karşılaşma başladı. Yazel zırhlı adama doğru koştu ve kılıcını yandan savurdu. Zırhının içinde oldukça iri görünen adam bu hamleden kolayca sıyrıldı. Çocuk ne kadar uğraşsa da yeşil gözlü adam saldırılardan sıyrılmayı başarıyordu. Zırha rağmen adamın bu kadar rahat hareket edebilmesi Yazel’i şaşırtmıştı. Zırhlı, Yazel’in her saldırısından kurtulmayı başardığında kalabalıktan hayret nidaları yükseliyordu. Yazel, artık sabırsızlanmaya başlamıştı ve kalabalığı görmezden gelerek bir süre öylece bekleyip sakinleşmeye çalıştı. Çoktan terlemiş ve gözleri terden yanmaya başlamıştı. Kolunun tersiyle alnını sildi ve hızlanan soluğunu düzenlemeye çalıştı. Ancak hızlı dövüşürse rakibini alt edebileceğini biliyordu. Zırhlıya doğru hızla koşarken kılıcını adamın karın bölgesine doğru savurdu. Adam bir adım yana sıçrayıp bundan kolayca kurtuldu. Bunu bekleyen Yazel hiç duraksamadan bir topuğu üzerinde hızla ters dönüp adamın diğer tarafına kılıcını savurdu. Bu defa zırhı çizmesine ramak kalmıştı. Adamın toparlanmasına fırsat vermeden bir panter çevikliği ile havaya sıçradı. İki eliyle tepesinde tuttuğu kılıcın, aşağı bakan ucunu adamın göğsüne doğru indirdi. Adam geri çekilse de zırhta ince, uzun bir çizik oluştu.
3. bölüm devam edecek...
İnanılmaz bir yerde bitti :-)) Öyle kaptırmışım ki kendimi bir anda büyük hayal kırıklığı yaşadım bittiğini görünce 🙈😄 Kaleminize sağlık 🙏
YanıtlaSilÖncelikle yorumunuz için çok teşekkür ederim. Hemen okup yorum yapıyorsunuz. :) Bu sefer kısa tuttum yazıyı, çünkü çok uzun uzun paylaşıyordum. Bundan sonra daha üzerine düşerek düzenlemek istiyorum. Dövüş sahneleri gözümde canlanırken kolay da yazıya dökmek biraz zor olabiliyor, acaba okuyucuya hayalimdeki sahneyi aktarabildim mi diye düşünüyorum.
SilBence duygular yansıyor ve bu tarz yazılarda içine çeken verdiğiniz detaylar oluyor 🙏 O yüzden kısa tutmayın derim ben ☺️
SilGüzel düşünceleriniz için teşekkür ederim. Kısa tutmaktan kastım uzun bölümleri tek seferde değil de 2'ye bölerek yayınlamaktı. Yoksa detaylı yazmayı seviyorum. :)
SilAma en heyecanlı yerinde bitti olmaz ki böyle :D Yazel umarım kazanır kazanmalı bence kazansın ehehe Çok güzel bir bölümdü sevgili Duygu bir sonraki bölümü heyecanla bekliyorum. Başarılar diliyorum sana :))
YanıtlaSilBilerek orada kestim. :)) Aslında bölümün buradan sonrası çok içime sinmedi, biraz detaylandırmaya karar verdiğim için burada kestim. :)
SilGüzel yorumun ve iyi dileğin için teşekkür ederim. :)
Bence de Yazel kazanmalı, karakterlere çok güzel isimler veriyorsun:) Ben de betimleme yapıyorum ama isimlerde çok zorlaniyorum, keşke senin gibi güzel isimler kurgulayabilsem:)
YanıtlaSilYazel çok uğraşıyor, kazansın tabi. :) İsimler konusunda ne yapıyorum biliyor musun? Eğer bulamazsam bir şey Türkçe kelime ve ekleri birleştiriyorum. Mesela yazmak fiili ve eli Yazel yaptım. 😀 Can+asmak filli= Canas bu isim de ileride çıkacak. Deneyince değişik şeyler çıkıyor. :))
SilElbruz zaten var olan bir isim, sevdiğim için öykülerimde kullanırım.
Çok heyecanlı bir yerde bitti ama. :) Kalemine sağlık.Devamını bekliyorum. :)
YanıtlaSilEn kısa zamanda devamını yayınlayacağım. İlgin için teşekkür ederim. :)
Silbu bölüm en heyecanlı bölüm oldu :) yazel hançeri kullancak sandım ama demekki hançer ilerde lazım olacak :)
YanıtlaSilHeyecanlı bulmana sevindim. :) Hançerin çok da önemi yok aslında. Güçlü bir silah olsa da bir savaşçı diğer şeyleri de kullanabilmeli. :))
SilBravo, oldukça sürükleyici bir öykü. Özellikle yaratıcı bir şekilde isimleri oluşturman takdire şayan. Sadece "bayan" yerine kadın kullanırsan sanki daha iyi uyum sağlar gibi geldi bana. Cümleler sağlam, betimlemeler başarılı, sende iş var yani:))
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim, mutlu oldum söylediklerinle. Betimlemelerin daha iyi olması için uğraşıyorum. Bazı yerlerde bayan, bazı yerlerde kadın yazmışım sanırım düzelteyim. :)
Silyeşil gözlü adam babası mı acaba diye düşündüm bi an :) hemen devamını okuyayım :)
YanıtlaSilİyi okumalar, bakalım tutacak mı tahminin. :))
SilÖyle düşünmen mutlu etti. Heyecanın ön planda olması benim için önemli. :))
YanıtlaSilUff çok heyecanlı, sanki ben girdim sınava. :D
YanıtlaSilHeyecanlı bulmana sevindim, vakit ayırdığın için teşekkür ederim. :)
YanıtlaSil