3 Haziran 2022 Cuma

Zorkan'ın İlkeleri (Kelime Oyunu 79)

 Bir süredir kelime oyununa katılamamıştım. Kısa da olsa bir şeyler yazmak istedim. Zorkan'ın romanda yazdığımdan önceki bir dönemine yer verdim bu kez. Bu haftanın kelimeleri: gemi, toprak, nefes, kral, hücre



 Sabaha karşı şiddetlenen tipiyle birlikte buz kaplı toprakların üzerine kalın bir kar tabakası daha serildi. Şehir her zamanki gibi sessizliğe bürünmüştü. Dışarıdan bakınca evlerde herhangi birinin yaşadığına dair belirti yoktu. Ancak gün doğumundan sonra hayat başlardı burada. Kar yılın her ayında adeta krallığını ilan ediyor, hakimiyetini sürüyordu. Sert doğa koşullarına insanlar uyum sağlamayı öğrenmişti. 

 Taş sarayda gözcüler hariç kimse ayakta değildi. Kolay kolay Dazzap’a bir düşman sızamazdı, dışarıdan gelip de kimse böyle bir ülkede yaşamak istemezdi zaten. Soğuk hava nefes kesiciydi.

  Sert yatağında düşlere dalmış olan Lider Zorkan bir zaman sonra kan ter içinde uyandı. Pencereyi aralayıp buz gibi ayazın kendisine saldırmasına izin verdi. Uzaklara dalmıştı, pek bir şey hissetmiyordu. Rüyasında kanlı, karanlık bir savaşın içinde kalmıştı. Öfke doluydu ve geri adım atmaya niyeti yoktu. Aldığı darbeler öyle acı doluydu ki bu önceki hiçbir dövüşüne benzemiyordu. Rüya olmasına rağmen bedeni acı karşısında kasılmıştı.

 Lider, bir süre rüyanın etkisinden çıkamadı. Gerçek gibiydi, belki de haberci bir rüyaydı. Günün birinde o anın geleceğini düşündü. “Ne olursa olsun o an geldiğinde hazır olacağım. Çıktığım yolda tereddüt etmem, sonuna kadar giderim, ölümle sonuçlanacak dahi olsa.” Yüzüne vuran kar taneleri ona halkını anımsatıyordu. Dazzap’ta yaşam hiç kolay değildi ve çocuklar bile mücadele içinde büyürdü. Zorkan'ın halkı ve kurtları için yapmayacağı şey yoktu. Ailesinin gözünde her ne kadar acımasız, kinci biri olarak kalsa da onu Zorkan yapan bu özellikleriydi. 

 Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte kara haber saraya ulaştı. Yakınlarda bir köy tamamen çığ altında kalmıştı. Zorkan hiç düşünmeden savaşçılarıyla yola koyuldu. Kurdun üzerinde olabildiğince hızlı ilerlerken endişeliydi. Çığ felaketi başlarına gelebilecek en kötü şeydi ve tüm önlemlere rağmen her yıl kayıplar veriyorlardı. 

 Tipi durmuşsa da bir metrenin üstünde yağan karda ilerlemek güçtü. Kurtlar sessizce mücadeleyi sürdürüyordu. Çığ düşme riskinin olduğu anlarda asla ulumazlardı, iyi eğitimlilerdi. Zorkan daha bir ay önce ziyaret ettiği köyün yerinde bembeyaz örtüyü görünce içi sızladı. Verdiği emirle savaşçılar ve kurtlar dört bir yana dağıldı ve kurtarma çalışmalarına başladı. Kendisi de koşarak can pazarının yaşandığı yere daldı. Kazma ve küreklerle karı temizliyor, yıkılan evlere ulaşmaya çalışıyordu. Yıkılan taş duvara ulaştığında hızla taşları kenara çekmeye başladı. Buradan herhangi birinin sağ çıkması mümkün görünmüyordu. Yine de can havliyle çalışmaya devam etti. Bir süre sonra hareketsiz halde yan yana duran bir kadın ve çocuğa rastladı. Üzüntü içinde ikisini sıkıştığı yerden çıkardı ve kucağındaki çocuğu karlar içine yatırırken lider masmavi gözlerinden akan yaşlara hakim olamadı. Çocuğun minik bedeni üzerine ölümün soğuk beyazlığı çökmüştü. Çok ölüm görse de bu ayrı etkilemişti Zorkan’ı, hele de o sabah gördüğü rüyanın ardından.

 O gün saatler geçmek bilmedi, pek çok cenaze çıktı. Kurtulanlar ızdırabını bile sessiz yaşıyor, haykırarak dışarı vuramıyordu. Yeni bir çığın inmesinden korkuyorlardı. Yaralılardan biri kendine geldiğinde liderle görüşmek istedi. Haberi alan Zorkan henüz tedavisi süren adamın yanına gitti. Adam güçlükle konuştu. “Liderim, bu sıradan bir felaket değildi. Olaydan hemen önce ıslık sesi duydum, o kadar kuvvetliydi ki anında çığ başladı. O sırada herkes uyurken ben dışarıdaydım. Olanları görünce insanları uyarmaya çalıştım fakat yapabileceğim pek bir şey yoktu.”

 “Anlıyorum, zorlama kendini. Sen elinden geleni yaptın, verdiğin bu bilgi çok önemliydi. Ne olursa olsun bulacağım o kişiyi.”

 Savaşçılarını topladığında liderin gök mavisi gözleri öfkeyle yanıp tutuşuyordu. Masum insanlara bunu kim yaptıysa affetmeyecekti. “Onu bulun çabuk, cezasını kendi ellerimle vereceğim!” 

 En iyi iz sürücüler sayesinde günler süren bir takip başladı. İyice sabırsızlanan lider sonunda arayışa katıldı. Chitan, liderin sağ kolu, yanına gelip son durumu aktardı. “Efendim, aradığımız kaçağın hep bir adım gerisinde kalıyoruz. Bunu nasıl başarıyor bilmiyorum ama sürekli izini kaybettirmeyi başarıyor ve kaçıyor. Sanki doğaüstü bir güce sahip.”

 “Onu bulmadan bize rahat yok Chitan. Neye sahip olursa olsun yaşattıklarının bedelini ödeyecek. Gerekirse tüm ülkeyi karış karış arayacağız.” 

 “Haklısınız Efendim, muhakkak elimize geçecek. Kaçış güzergahı karışık olsa da deniz üzerinden gemiyle karşı kıtalara geçmeyi deneyebilir. Bu yüzden tüm çıkış noktalarına adamlarımızı yerleştirdim.”

 O sırada savaşçılardan birinin getirdiği haberle Zorkan kurduna atladı. Yön değiştiren avı yakalamak için önden gidecekti. Kurt ileri atılınca lider onun parlak, gür tüylerini kavradı. “Daha hızlı dostum! Yetişmeliyiz ona.” Kurt itaat ederek olanca hırçınlığı ile koşmaya başladı. Nefes kesici ayaza rağmen ikisi de avına odaklanmıştı. Dakikalar birbirini kovalarken Zorkan'ın içindeki ateş giderek büyüyordu. Günlerdir unutamadığı o manzaraların bedelini ödetecekti. Vadiyi kısa yoldan aşıp düzlüğe çıktıklarında atlı bir yabancıyla karşılaştılar. Ağaçların arasındaki kapüşonlu adam atını bağlamış, bir taşın üstünde oturuyordu.

 Zorkan kılıcını çıkarıp kurdun üstünden atladı. Kaçan biri yerine burada rahatça oturan bu adama rastlamak onu şaşırtmıştı. Aradığı adam gerçekten bu muydu? Ani kararla ona doğru koşup kılıcını doğrulttu. “Çığa sebep olan sen miydin söyle?”

 Yabancı, kafasını kaldırınca kapüşonu geriye düştü, gri saçları açığa çıktı. “Lider Zorkan, ben de seni bekliyordum, canını almak için.” Adamın sinir bozucu gülümsemesine saldırarak karşılık verdi lider. Oturan yabancı da anında kılıcını çekti ve dövüş başladı. Kurt hiddetli şekilde hırladı, tam saldırıya geçiş pozisyonu almıştı ki Zorkan sol eliyle durmasını işaret etti. Diğer eliyle olanca kuvvetiyle kılıcı indiriyordu. Hamlelerinin bir kısmı boşa çıkınca sabrı taştı. “Neden yaptın bunu?” diye gürledi.

 İki eliyle tuttuğu kılıcını savurdu adam. Zorkan’ın gücü karşısında tek elle dövüşmekte zorlanıyordu. “Sen on yıl önce babamı öldürdün! Kanyullu define avcısını hatırladın mı? Sana esas acıyı yaşatmaya geldim.”

 Liderin sert bakışlarında en küçük bir yumuşama olmadı. Saldırıyı sürdürürken konuştu. “Senin baban define avcılığı dışında bir de para için organ çalıyordu.”

 “Kes! Yalanlarına ihtiyacım yok.”

 “Baban buydu işte! Dazzap'ta bile kaç kişiyi öldürdü haberin var mı? Merhametsize merhamet edilmez. Teslim ol!”

 “Beni de öldürmen için mi teslim olayım, hiç sanmıyorum. Baba babadır, ölümünü asla kabullenemem. Yıllarca ben de çok acı çektim. Sen her şeyi mahvettin!”

 “Acı çektiğini söylediğin durumu sen başkalarına reva görmüşsen sadece nefretinin esiri olmuşsun demektir. Bir dön bak yaptıklarına, orada tam doksan beş kişinin ölümüne sebep oldun!”

 Yabancının elleri titriyordu, gözleri kızarmıştı. Delicesine bağırdı. “Yeter, sus! Seni öldürebilmem ve canını yakmam için birilerini yem etmem gerekiyordu.” 

 “Yem ha? Senin için söylemesi bu kadar kolay demek?” Zorkan yaşadığı ani öfke ile kılıcını indirdi. Ancak kulaklarına giren keskin bir ağrı yüzünden hedefini ıskaladı ve taşa çarpan kılıç ikiye bölündü. Bir çırpıda geriye sıçrayan rakibi tereddüt içinde ona doğru yürüdü.

 Liderin beyninde bir uğultu vardı sanki, görüşü bile bulanıklaşmaya başlamıştı. Kulaklarından kan sızınca dengesini kaybedip düştü. Sancısı dayanılmaz boyuttaydı. Yabancı, tamamen haklı olduğuna kendi inandırdı ve son vuruşu indirmeye hazırlanırken kurt üzerine atladı. 

  Kurt pençelerini ve dişlerini geçirmeye başladığında adam çığlıklar atıp kurdun elinden kurtulmaya çalıştı. Sancı birden kesilince Zorkan telaşla kalkıp kurdu durdurdu. “Sakin ol, geri çekil!” Liderin baskın ses tonu karşısında kurt kanlı pençelerini kara sürdü ve gergin şekilde uzaklaştı. Sırtındaki tüyler iyice kabarmıştı, ağzından kan damlıyordu. 

 Yabancı boynundan ve göğsünden derin yaralar almıştı. Zorkan sıkıntı içinde başını iki yana salladı, daha önce kurt izni dışında böyle bir şeye kalkışmamıştı. Adamın yarasına bastırdı ama durumu iyi görünmüyordu. Öteden atların ayak seslerini işitince hemen bağırdı. “Buradayız! Çabuk olun! Hemen saraya dönmeliyiz.”

  Savaşçılar, yaralıyı dikkatle taşıdılar ve hep birlikte saraya doğru yola çıktılar. Lider, adamın tedavisinin yapılmasını ve iyileştiğinde hücreye atılmasını emretti. Bu süreçte düşünmesi için çok vakti oldu. Gergin halde volta atıp duruyor, burnundan soluyordu. O adam affedilmeyecek bir suç işlemişti. Onun sözleri yüzünden zayıflık gösterirse hayatını kaybetmiş insanlara ihanet etmiş olurdu. Sert kuralları sayesinde ülkede güvenliği sağlayabiliyordu yoksa kuş uçmaz kervan geçmez bu yerlerde suçun, zulmün önünü alamazdı. 

 Bir süre sonra adamın aldığı yaralar yüzünden öldüğü haberi geldi. Zorkan seçim yapmaktan kurtulmuşsa da içi içini yemeye devam ediyordu. Adamın tedavi edildiği revire gitti. Lider yanlız kalmak istediğini belirtince sağlık ekibi oradan ayrıldı. Masadaki adamın boynundaki derin diş izleri göze çarpıyordu. Dökülen kanlar masanın ayaklarından aşağıya süzülüyordu. 

 Pencereye dönüp dışarıdaki karlı dağlara baktı lider. Yerli ya da yabancı bazı çevrelerce zalim lider olarak anıldığını biliyordu, asla abisi ve babası yumuşak başlı olamamıştı. Hayat siyah ya da beyazlardan oluşurdu onun için. Öfkeyle yumruklarını sıktı. “Ben ezilmişler için ezmeyi, vicdansızlara karşılık acımasızlığı, masumları korumak için kalbimi taşlaştırmayı seçtim. Zafiyet göstermek suça kapı aralamak olur. Ölümün bir kurdun elinden oldu. Gerçekten bir anlığına sana acıyacak gibi oldum ta ki sen o insanların yem olduğunu söyleyip hiçbir pişmanlık belirtisi göstermeyene dek. Kararlılığımın kırılmasına bir daha asla izin vermeyeceğim.” Zorkan beyaz örtüyü adamın üstüne çekip kuvvetli adımlarla odadan ayrıldı. 


37 yorum:

  1. Çok güzel olmuş, yaratıcı ve akıcı. Kalemine sağlık :)

    YanıtlaSil
  2. Son zamanlarda şiire merak sardım ben de. En iyisi bu oyunlara ben de şiirle katılayım. :)

    YanıtlaSil
  3. oooo bu çok iyiydi, zorkanın geçmişi de sağlammış. yabancı da önce ıslık sesiyle geldi ya yani romandaki özel yeteneklerden biri sandım ama bu savaş öncesi olduğu için belki de değildi özellerden biri. ama zorkan gelecekteki savaşı rüyasında gördü bu arada :) kurt sahneleri de güzeldi. yabancı da kötü bir nefret intikamı almak istedi ama sahiden de ne kötü birçok insanın ölümüne neden olması :) teşekkür ederiz. bizi eski dostlarla buluşturduun :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zorkan kafamda ilk oluşturduğum karakterdi, Tobirama Senju karakterinden ilham alarak yazdım. :)) Yabancı dediğin gibi özel yeteneklilerden biri ancak savaş öncesinde çoğu kişi onların varlığını bilmediği için Zorkan da durumu pek anlamıyor. Ben de hikayeyi yazarken doğrudan belirtmedim.
      Nefret ile hareket etmesi kendi sonu oldu. Durumu sezen kurt Zorkan'a rağmen saldırdı. Güzel yorumun için ben teşekkür ederim. 😊

      Sil
  4. Deep'e de yazmıştım romana başlamadan önce ilk düşündüğüm karakter Zorkan olduğu için yeri ayrı bende. Her şeyi ciddiye alır, soğuktur, serttir ama güvenilirdir de aynı zamanda. Sevdiğin bir karakter olmasına sevindim. :)) Seri uzun olunca aslında çok da erken vedalaştık denemez, böyle bir son tam da onun karakterine uygundu. Yorumun mutlu etti, teşekkür ederim İlkay. 😊

    YanıtlaSil
  5. Çığ düşüren o ıslığın pek de basit bir ıslık olmadığını düşünmüştüm okurken. Tek bir şeye takıldım, adamın babasının organ çaldığını söylüyor ya Zorkan... Hikaye çok eski zamanlarda geçiyor gibi geldi bana yani o zamanlarda organ nakli yapılıyor muydu diye düşündüm. Ya da adam organları başka bir amaçla mı çalıyordu acaba bilemedim. Hikaye çok akıcıydı, eline sağlık :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çığa sebep olan ıslık normal değildi, Sesin Muhafızlarından biri yaptı. Önceki yazılarımda çok yer verdiğim için onlara doğrudan belirtmedim bu kez. Zorkan'a saldırırken de o gücünü kullanıyor adam. :)
      Romanı yazdığım dönem 1800lerde geçiyor ama o sırf tarih belirtmek için. Hayali bir dünya olunca normal dünyayla tamamen aynı değil, farklılıklar var. Hiç bakmamışım organ nakli daha eskilere dayanıyor sanıyordum. :) En azından hikayedekilerin yasadışı nakil deneyleri yaptıklarını da düşünebiliriz. Yorumun için teşekkür ederim. :)

      Sil
  6. Merhabalar.
    Zorkan'ı seçim yapmaktan kurtaran durum, onu yine de rahatlatmamıştı. Bu durumların benzerlerini hepimiz yaşamızdır. Kader bizi bazen seçim yapmaktan kurtarsa da yapmak isteyip de yapamadıklarımız için rahatsızlığımız hala devam eder.
    Kaleminize ve emeğinize sağlıklar dilerim.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar,
      Ne güzel demişsiniz. Bir seçimden kurtulmak her zaman rahatlatıcı olmuyor. Yorumunuz için teşekkür ederim. Selam ve saygılarımla.

      Sil
  7. Her coğrafyanın kendine has özellikleri var. Bir film izlemiştim. Kayak merkezi vardı. Oranın yetkilileri kar çok biriktiğinde kontrollü bir şekilde çığlar yaratıp olası büyük çığ tehlikesini önlüyorlardı.
    Hikaye çok güzeldi, intikam şekli çok acımasızcaydı... Önceki hikayendeki Zorkan'ı da tanımış oldum bu sayede. Kalemine sağlık :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de çığla ilgili belgesel izlemiştim, yöntemler var önlem için.
      Karakteri düşününce sert ve fevri yapısı gereği karlarla kaplı bir ülkeyi uygun görmüştüm ona. :) Hikayeyi beğenmene sevindim. Kısaydı ama yine de tanıtabildim sanırım karakteri. :) Teşekkür ederim.

      Sil
  8. Özlemişim kelime oyunlarını gerçekten çok yeteneklisin sakın yazmaktan vazgeçme 🌷

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim, bazen ara versem de yazmayı bırakamıyorum. :)🌺

      Sil
  9. Okurken film izliyor gibi hissettim, çok iyi olmuş:) Çok güzel yazıyorsun, kalemine sağlık:)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim kitapkesfi beğenmene çok sevindim. :))

      Sil
  10. Biz okulda öğrencilerle yapıyoruz bu etkinliği. Belli kelimeler veriyorum, onlar da kafalarına göre öykü yazıyorlar. Aralarında çok iyi örnekler çıkıyor.

    YanıtlaSil
  11. Gözümde canlandırarak okudum yine,okuyan kişiye bu duyguyu verebildiğin an bitmiştir olay,beğeniyorum yazılarını.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim güzel yorumunuz için, yazarken kendim de önce gözümde canlandırdığım için aynı şekilde aktarabildiğime sevindim. :)

      Sil
  12. Hikaye güzel olmuş, eskiye dönüş hissettirdi bana sevmiştim de rahmetliyi hey gidi. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Rahmetli. 😃 Yorumun için teşekkür ederim, benim en severek yazdığım karakterlerden biriydi. :)

      Sil
  13. Çok güzeldii... Anlatımın akıcıydı ve çok sürükleyiciydi. Heyecanlanmadan edemedim okurken. Lideri sevdim, bence yapması gerekeni yapmış. Eline, kalemine (ya da klavyene) sağlık!:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim Zeynep, yorumun mutlu etti. Heyecan duymana sevindim. 😊 Lider biraz sert olunca diğer liderler bile pek sevmezdi onu.
      Animede o kısımları henüz izledin mi bilmiyorum ama agresif Tobirama Senju vardı ya, o ilham verdi bana bu karakter konusunda. :))

      Sil
    2. Naruto'da son beş bölüm filan kaldı. Okurken aslında Naruto'yu anımsamıştım baya, yazacaktım da. Yani acılar, intikam, cesur ve sert bir lider vs. Naruto'dan bi bölüm gibiydi hatta:)

      Sil
    3. Sanırım düşündüğümden fazla esinlenmişim Naruto'dan. 😅😃
      Ooo bitirmişsin bile, çok iyi. :))

      Sil
  14. Çok güzeldi Duygu'cum, karlı bir öykü okumak çok güzeldi, Zorkan'ın duygulanıp ağlaması çok hoşuma gitti, eline sağlık:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel yorumun için teşekkür ederim Erencim, beğenmene sevindim. 😊

      Sil
  15. Kelime oyununu bir dönem çok iyi okuyordum, son zamanlarda ipin ucunu kaçırdım. Ne gün yetiyor ne işler bitiyor bu ara. Kalemine sağlık:)))

    YanıtlaSil
  16. Ah ah Zorkan. Film gibi gözlerimin önüne geldi. Hüzünlü, heyecanlı bir hikaye olmuş. Dazzap'ın soğukluğunu hisseder oldum. Biraz daha detaylı olabilirmiş. Diyaloglar daha uzun olsaydı bir de dedim. Hayal gücüne ve kalemine sağlık canım. Zorkan'ı okumak ve anımsamak güzeldi. Ama üzücü de geldi. :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağol canım güzel yorumun için, beğenmene sevindim. :) Pek uzatmak istemedim nedense, bu seferlik böyle oldu. Benim için de Zorkan'ı yazmak güzeldi. Biraz hüzünlü olsun istedim. :))

      Sil
  17. Yaşadığım bir tatsızlık nedeniyle kelime oyununa katılmıyor ve yazıları okumuyordum. Zorkan'ı ve sizin son derece başarılı bulduğum anlatım tarzınızı özlemişim:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tatsızlık yaşamanız kötü olmuş. Vakit ayırdığınız için teşekkür ederim. Teşvik edici yorumunuz mutlu etti. Roman bitse de kopamadım, ara ara böyle kısa öyküler yazıyorum. :)
      Siz de bayağıdır yazmıyorsunuz, ilgiyle okumuştum romanınızı. :)

      Sil
    2. Çok yakında yeni bir romana başlayacağım. Şeytanın bacağını kırmam gerek:)

      Sil
    3. Güzel haber, arayı açmamak lazım. :))

      Sil

Rüya Günlükleri 4 (Hikaye)

 Merhabalar, seriye biraz ara vermiştim, devam edeyim dedim. İyi okumalar dilerim. 😊 (Selin, öğrenci, 14 yaşında)   Ormanda yürüyorum, hava...