Bu haftaki kelime oyunu için biraz geç kaldım. Yine de aceleyle bir şeyler yazdım, iyi okumalar. :) Haftanın kelimeleri küf, çember, panik, şans, fısıltı.
Adam çok uzaktan
gelen fısıltıları duyuyordu. Bu sesler o kadar yabancıydı ki kime ait
olduğundan emin değildi. Bir süre sonra fısıldayanın kendisi olduğunu fark etti.
Bilinci yavaş yavaş açılıyordu, sanki günler süren derin bir uykudan uyanıyor
gibiydi. Burnuna gelen küf kokusu yüzünü buruşturmasına neden oldu. Neredeydi? Güçlükle
gözlerini araladığında panikledi. Her yer zifiri karanlıktı, hafifçe ışıldayan
bedeninden başka bir şey göremiyordu. Elleri ve ayaklarının bağlı olduğu gergin
zincirler onu boşlukta tuttuğu için uzayın derinliklerinde kaybolduğu hissine
kapıldı.
Neden burada olduğunu hatırlamaya çalıştı ama hiçbir fikri
yoktu. Zincirler aniden gıcırdayarak iyice gerildi, uzuvları şiddetle kasıldı. Soğuk
terler dökerken az sonra parçalanacağına inanmaya başlamıştı. Duyduğu yırtılma
sesi ile gözleri yerinden çıkacak gibi oldu. Önce karnında bir yarık oluştu ve
gittikçe büyüdü. Adam korku içinde haykırmaya, yalvarmaya başladı. “Bırakın,
gideyim!” Karnı tamamen açıldığında içinden parlak baloncuklar çıkmaya başladı.
Adam aslında hiçbir acı hissetmediğini fark ederek suskunluğa büründü. Şaşkınlıktan
ne düşüneceğini bilemez haldeydi, etrafında çember çizerek dönen baloncukları
izledi.
Her baloncuğun içinde anılar belirmeye başladı. Küçük bir
çocuğu gördü, ona dönmüş haykırıyordu. “Hadi kalksana! Sen şanssız değilsin.”
Hatırlıyordu, çocukken dengesini kaybedip dereye düştüğünde bu çocuk ona elini
uzatmıştı fakat böyle bir cümle söylediğini anımsamıyordu. “Şanssız değilim,”
diye tekrarladı. Belki de zihninin bir oyunuydu bu, duymaya ihtiyacı olduğu
şeyi birinin söylemesi içini ısıttı. Görevini tamamlamışçasına yükselen
baloncuk patladı. Adamın bakışları diğerine kaydı. Bir yaşlı kadın parkta oturuyordu,
gülümseyerek ona döndü. “Serbest bırakmanın zamanı gelmedi mi?” Bir gün parkta
koşarken bu kadına rastladığını ve onunla kısa, samimi bir sohbet ettiğini
anımsadı.
“Neyi bırakmanın?”
“İçindekileri, dile getiremediklerini.”
Adam uzun süredir içini kemiren konuyu düşündü. “Söyleyecektim,”
dedi suçluluk duygusuyla. Söyleyecekti ama sonra neler olduğunu hatırlamıyordu.
Bir baloncuk daha gözlerinin önünden geçti. Her sabah sıcak ekmek aldığı
fırının sahibi karşısındaydı. Taze ekmek kokusu bile burnuna geldi. “Geç kalıyorsun,
hadi uyan,” dedi fırıncı babacan bir şekilde.
“Yine mi geç kaldım?” diye sordu adam kafası karışık halde.
“Biraz daha vaktin var gibi görünüyor,” dedi fırıncı kokundaki
saatine bakarak. Yine de yüzündeki ifade acele etmesi gerektiğini söylüyordu.
“Anladım, peki.”
Adam ağzından sular dökülürken acı içinde uyandı. Ciğerleri
yanıyordu adeta. Etrafını meraklı ve endişeli birkaç kişi sarmıştı. Olanları hatırlayınca
telaşla doğrulmaya çalıştı. “O, o iyi mi?”
Kalabalık geri çekilince kendisi gibi henüz uyanmış Belma’nın
omzuna battaniye örttüklerini gördü. Onun iyi olduğunu görünce o kadar
rahatlamıştı ki. Genç kadın da onun uyandığını görünce yüzü ağlamaklı bir hal aldı.
Tekne gezileri az daha bir felaketle sonuçlanıyordu. Belma
yıllardır kendisine açılamayan adamı bu kez konuşturmakta kararlıydı. “Daha ne kadar
uzatacaksın? Anlamadığımı mı sanıyorsun? Seni tutan ne?”
“Ne demek istiyorsun?”
“Son ana kadar söylemezsin değil mi? Her zaman böyleydin. Senin
gözünde ben neyim?”
Adam bu anın gelmesinden, birine bağlanmaktan korkuyordu. Belma’ya
hislerini açıklamazsa onun artık kendinden uzaklaşacağını biliyordu. Onu kaybetmek
istemiyordu, belki de bu yüzden en baştan beri beklenen itirafı yapamıyordu. Ömrü
boyunca talihsizlikler peşini bırakmamıştı, sanki hislerini açıklasa tüm büyü bozulacaktı.
“Ne duymak istediğinden emin değilim.”
Kadının bakışlarındaki acıyı görünce irkildi. Ardından o bakışlar
öfkeyle köpürdü. Kadın soğukkanlı şekilde teknenin arka tarafına yürüyüp demirlere
tırmandı. “Eğer kalbinden geçenleri söylemezsen kendimi aşağıya bırakacağım.”
“Hadi ama yapma. Neden bu kadar inatçısın, düşeceksin.”
“Senden istediğim cevabı alacağım bugün.”
Adam elini uzatmak istedi ama donup kaldı. Kafasından onlarca
düşünce geçti, bir sürü farklı olasılık kafasında dönüp duruyordu. Onu gerçekte
ne kadar seviyordu bundan bile emin değildi. Üzülmekten ve onu da üzmekten korkuyordu.
Ağzını bir türlü açamıyordu. O sırada kadının kendini bıraktığını görünce hiç düşünmeden
ardından atladı. Çok çırpındı Belma'ya ulaşmak için ama dalgalar yüzünden dibe doğru batmaya başladı.
Adam kendine gelince güçlükle kalkıp onun yanına gitti, sarıldı. İkisi de çok
duygusaldı. Sözcükler bir anda adamın ağzından çıkıverdi. “Seni seviyorum. Korkağın
biri olduğum için affet beni.”
Şimdi idrak ettim işte neler olduğunu. Bu hali daha anlaşılır veya ben anlamamıştım, sonunda okurken Belma'ya söylendiğimi itiraf edeyim, itiraf almak için yapılır mı bu be çıldırmış herhalde. Eline sağlık canım, beğendim. Adam sonunda söyleyebildi ya güzel. 😂
YanıtlaSilSonu biraz klişe gelince değiştireyim dedim, azıcık hareket gelsin. 😀 O değil de gerilim yazma niyetiyle başladım, nasıl romantizme döndüyse. 😂 Güzel yorumun için teşekkür ederim canım. Sonunda söyledi şükür. 😀
Silbaloncuklar içindeki anılar çok güzel bir fikir ^^ resmin ne olduğunu anlayamamıştım ama sanırım tekneden atladıklarından hemen sonrası :)
YanıtlaSilTeşekkür ederim. :) Resim hem baloncukları hatırlatıyor hem suda çırpınışını. :)
SilNiyetim gerilim yazmaktı sonra değiştirdim. Pek vaktim de yok diye geçiştirdim biraz. Tam rüya da değil aslında boğulurken adamın gördüğü sanrılar, hayal falan. :)
YanıtlaSilÖnce bilimkurgu sandım ama sonra anladım mevzuyu. Yalnız Belma da yani, ben adam olsam bu deli kadınla uğraşılmaz derim valla. :D
YanıtlaSilHep kadınlar mı kahır çekecek, azıcık da adam uğraşsın. 😀 Bilimkurgu yazmam da fantastik, gerilim falan düşünmüştüm başta. :))
SilEvet, öyle görünüyor. :))
YanıtlaSilVallahi çok ilginç bir kısa hikayeydi ve harikaydı:) Bir ara baloncukları duyunca fantastik diye düşündüm ki bu konuda çok iyisiniz:) Sonra gerilim mi acaba dedim, atlamalar, boğulmalar ama neyse ki rüyaymış:))) Kaleminize sağlık:)
YanıtlaSilTeşekkür ederim, gülümsetti yorumunuz. :)) Aslında dediğiniz niyetle başlamıştım, sonra çok uzar diyerek romantizme çevirdim. :)) Adam boğulurken hayal görüyor diye planlamıştım ama sonradan uyandığı için rüya olarak da düşünülebilir tabi. :)
SilÖnce bir gerildik:)) ama çok güzel psikolojik bir hikaye olmuş Duygu zevkle okudum eline sağlık:)
YanıtlaSilGüzel yorumun için teşekkür ederim Eren. Ortaya karışık bir hikaye çıkarayım dedim. Beğenmene sevindim. :))
SilOkurken gerildim ama sonra gülümsedim:))) Bence çok çok güzel bir hikaye olmuş, kalemine
YanıtlaSilsağlık:))) Adamın hisleri, Belma'nın hisleri, yaşadıkları... Okurken duyguları çok iyi anladım ve hissettim, çok sevdim bu hikayeyi:)))
Yorumun çok mutlu etti beni. :)) Karakterlerin hislerini aktarabildiğime sevindim, yazarken en çok buna dikkat ederim. Güzel yorumun için teşekkürler. 😊
SilBeğenmene sevindim teşekkürler. Çok vaktim de yoktu kafama göre takıldım biraz. :)
YanıtlaSilİkinci paragraf favorim oldu. :) Ama gerilmeye başlamışken o kısım bitti :)
YanıtlaSilTeşekkür ederim. :) Gerilim yazmak istiyorum da başka sefer denerim artık. :)
Sil