20.Bölüm
Baver takım elbisesini giymiş, her zamanki gibi güneş gözlüklerini takmıştı. Koridordakilerin şaşkın bakışları arasında yürüyerek eski sınıfına geldi. Kapıyı açıp içeriye girdi. “Biraz geç kaldım gençler, kusura bakmayın.”
Akira, Pall ve diğer herkes Baver’i coşkuyla karşıladı. “Hoş geldiniz Baver Hocam,” dedi kızlardan biri neşeyle.
“Artık kalıcı mısınız?”
“Hocam gücünüzü kaybettiğiniz doğru mu?”
“Döneceğinizi biliyordum.”
“Bugün çok şıksınız.”
Baver nazikçe gülümsedi. “Teker teker gelin, bugünlük istediğinizi sormanıza izin veriyorum.”
Sonunda o sevdiği mesleğe geri dönen Baver öğrencilerinin gözlerindeki mutluluğu görünce ne kadar sevildiğini bir kez daha anladı. Bundan sonra hayatının önemli bir kısmını öğrencileri kaplayacaktı. Tahtanın başına geçip ders anlatırken dünyadan kopup gidecekti yine. Elbette eski yaşamını unutması mümkün değildi, hepsi güzel bir anı olarak yanı başında kalacaktı.
O gün dersi öğlene kadardı fakat öğrencilerin bitmek bilmeyen soruları yüzünden ders işlemesi bir hayli zor olmuştu. Çıkışta arabasına doğru yürürken çiçeklerle bezeli ağaçlar, tatlı esinti, kuş cıvıltıları içini ferahlattı. Uzun zaman sonra ilk kez dingin hissediyordu. Artık koşması gerekmiyordu, durup anın tadını çıkarabilirdi. Gün uzundu ve şimdi ne yapması gerektiğini biliyordu. Aden’i aradı. “Benimle birlikte gelmeni istediğim bir yer var.”
Bir saat sonra Baver Aden’i kafeden aldı. Yeşil elbisesi, saçlarına bağladığı çiçek desenli fularla doğanın bir parçası gibi görünüyordu. Baver’in bakışlarını fark edince açıklama yapmak zorunda hissetti. “Bugün hava çok güzel, bahara uygun giyinmek istemiştim. Nereye gidiyoruz peki?”
“Sana uygun bir yere,” dedi Baver gülümseyerek.
“Bu ne demek şimdi? Her zamanki gibi ağzından laf almak imkansız,” diyerek arabaya geçti Aden. Baver aracı çalıştırdı. “Biraz mesafe var ama gördüğüne değecek.”
“İyice meraklandım şimdi. Bugün okulunun ilk günü değil miydi?”
“Evet, çok güzel bir andı. Ders öğlene kadardı merak etme, ilk günden okulu asmadım.”
“Baver geri dönmene çok sevindim. Okulu bırakmak zorunda kaldığında nasıl üzüldüğünü hatırlıyorum.”
“Sen de hayallerinden vazgeçmedin değil mi? O kafede durmak istediğini sanmıyorum. Ekibe neden dönmüyorsun, başkan seni çevirmez.”
“Biliyorum, başkan anlayışlı biri. Biraz kafamı toplamak istediğim için bana müsaade etmişti. Hem sen de yoksun.”
“Hayal kırıklığına uğramış gibisin. Ekibe geri mi dönmeliyim,” dedi Baver bilmiş bir ifade ile.
Aden birden heyecan yaptı. “Yok, olur mu öyle şey? Elbette doğru olanı seçtin. Benim sadece zamana ihtiyacım vardı ama haklısın başkan ile konuşacağım.”
Baver dikkatle Aden’i süzdü. “Canını sıkan başka bir şey mi var? Durgun görünüyorsun.”
“Hayır, ne olabilir ki?” dedi Aden eski neşeli haline dönerek.
Baver başka bir şey demedi, yola odaklandı. Şehirden çıkıp patika bir yola girdiğinde Aden hâlâ merak içerisindeydi. Dakikalar sonra yeşilin her tonuyla sarılmış bir gölet çevresine vardılar. El değmemiş, nadide bir güzelliğe sahip bir yerdi. “Beni izle,” dedi Baver, hayranlıkla etrafa bakınan Aden’e. Kısa bir yürüyüşün ardından renk renk çiçeklerin kapladığı geniş bir alana geldiler. Mor, kırmızı, eflatun, mavi renkler dans edercesine harmanlanmıştı. Güneş ışığında canlı renkleriyle salınan çiçekler olağanüstü görünüyordu. “Baver burası harikaymış, böyle bir yerden haberim yoktu. Hemen fotoğraf çekmeliyim.” Aden’in çocuksu heyecanı ve çiçeklerin arasındaki oradan oraya süzülmesi görülmeye değerdi. Aden çiçekleri farklı açılardan çekmeye çalışırken Baver de Aden’in fotoğraflarını çekiyordu.
Bir süre sonra Baver’in yanına dönen Aden ona teşekkür etti. “Burada olmak bana çok iyi geldi. Sık sık geliriz olur mu?” Beklenti dolu bakışlar karşısında Baver başını salladı. “İstediğin zaman geliriz. Burayı tesadüfen fark ettim ve çok seveceğini düşünmüştüm.”
Çiçeklerin mis kokuları etrafı sarmıştı. Aden hâlâ gözlerini çiçeklerden alamıyordu. Baver o sırada arabanın bagajından piknik sepeti çıkardı. “Acıktık sanırım, bir şeyler mi yesek.”
“Yaa hazırlık da yapmışsın. Bana da söyleseydin ya.”
“O zaman sürpriz olmazdı.”
Göletin yanındaki çimenliğin üzerine örtü serip atıştırmalıkları yerleştirdiler. Sandviçler ve çeşitli salatalardan oluşan menü iştah açıcı görünüyordu. İkisi de keyifle yemeye başladı.
“Biliyor musun, tanıştığımızdan beri çok değiştin. Sonunda biraz olsun dışa dönmen çok iyi. Her zaman her şeye karşı temkinli olmak yormuyor muydu seni?”
“Evet yorucuydu ama elimden bir şey gelmiyordu. İnsan hayatını kolayca değiştiremiyor, çok süreçten geçtim. Belki de benim şansım sen oldun.”
İltifat karşısında Aden gülümsedi. “Kabul ediyorsun yani hayatına renk kattığımı.” Sandviçinden bir ısırık aldı.
Baver’in bakışları Aden’e takıldı. Doğal tavırları, kendine has yapısı ve samimiyeti ile ona çekiliyor gibiydi. “Kabul ediyorum. Aden seni tanıdığım için mutluyum. O gece bir daha seni göremeyeceğimi düşünüp üzülmüştüm”
Aden mahcup şekilde gülümsedi. “Ben de seni tanıdığım için mutluyum. O geceyi hatırlatma, herkes düşünce kötü bir şey olduğunu sandım. Bir daha uyanmayacaksın diye ödüm koptu. Hayatının değerini bilmeli, güzelce yaşamalısın artık.”
“Evet haklısın. Hayatımın değerini de hayatımdakilerin değerini de daha iyi anlıyorum artık.” İkisi sessizce bakışmaya başlamıştı ki telefon çaldı. Baver içine düştüğü ruh halinden hemen sıyrılıp telefonu yanıtladı.
O daha bir şey diyemeden Bruna’nın serzenişleri başladı. “Neredesin yine sen? Beklemekten ağaç oldum. Bıktım artık, bu kaçıncı ekişin beni. İşim gücüm var.”
“Ah, ben tamamen unutmuşum Bruna. Kusura bakma.”
“Şaşırdım mı? Her zamanki halin. Neredesin peki?”
“Şey, biraz uzaktayım. Şu an gelemem.”
“İşiniz varsa dönelim Baver, sorun değil,” dedi hemen Aden. Bruna’nın öfkeli sesini az da olsa alabiliyordu.
“Aden'in sesi miydi o? Bak sen, nereye gittiniz bakalım? Yalnız prensimiz ne peşinde acaba?”
Baver sinirden dudağının kenarını ısırdı. Yanıt vermeden telefonu Bruna’nın yüzüne kapattı. Bruna insanı nasıl sinir edeceğini gerçekten biliyordu. Baver’in tepkisi karşısında Aden gülmeye başladı. “Hadi kalkalım artık, Bruna daha fazla kızmasın.”
“Kusura bakma, sonra telafi ederiz. Bruna’nın yanına gitmem gerek.” İkili eşyaları toplayıp arabaya geçti. “Önce seni bırakayım,” dedi Baver.
Aden yol boyunca camdan dışarıyı izlerken mutlu hissediyordu. Bu güzel günü unutmayacağı kesindi. Baver ile yavaş da olsa yakınlaşıyordu. O an ikisi de gülümsüyordu.
Bruna’yı bir ağaca yaslanmış halde bulan Baver uygun bir yere park edip yanına gitti. Bruna’nın imalı bakışlarını görmezden geldi. “Kusura bakma, biraz geciktim.”
“Biraz mı? Bir buçuk saat oldu. Hem anlat bakayım Aden ile neden buluştun? Yanlış hatırlamıyorsam bir zamanlar onu asistanın olarak bile istemiyordun. Şimdi ikiniz de ekipte değilken ayrılamıyorsunuz.”
“Of Bruna, abartma. Sadece arkadaşız işte.”
“Sadece kısmından pek emin olamadım. Gözlerini kaçırıyorsun, yalancının tekisin,” dedi Bruna alay ederek. Baver boynundan yakalamak için bir hamle yapmıştı ki son anda kurtuldu. “Tamam sustum, kızma. Hadi gidelim de benim şu işi halledelim. Passal nefes aldırmıyor zaten bana.”
Baver dostuyla birlikte yürürken üzerinde bir hafiflik hissetti. Gökyüzü pırıl pırıldı. Pamuk şekere benzeyen bulutlar topak topak kümelenmişti. Her zaman Bruna’nın desteğini arkasında hissetmek ona güven veriyordu. Bruna bir kardeşten farksızdı. Ne olursa olsun birbirlerini anlayabiliyorlardı. “Bruna iyi ki o gün beni bulmuşsun.” Baver’in bakışlarındaki ciddiyet ve minnettarlığı görünce sırıttı. “Kader mi desem talihsizlik mi bilemedim. Senin gibi birine katlanmak zorundayım. Hadi acele et.”
***
Aden ekibe tekrar katılmış, yoğun şekilde çalışıyordu. Artık pazarlama, satış işine bakıyordu. Çok kişiyle muhatap olmak bazen yorucu olsa da pozitif yanı ile üstesinden geliyordu.
“Sana bir paket var,” dedi sekreter. Aden şaşırarak paketi aldı. “Üstünde isim de yok,” diye mırıldandı. Merakla paketi açınca ahşap, şık bir albüm buldu. İçine baktığında çiçek tarlalarında haberi olmadan çekilmiş çok sayıda fotoğrafını gördü. Hepsi de özenle çekilmiş ve ışığı iyi ayarlanmıştı. Aden'in yüzünde kocaman gülümseme belirince Bruna masasından kalkıp geldi. “Dur tahmin edeyim. Bu, Baver’in işi değil mi?” Aden eli ayağı dolaşarak hediyeyi kaldırdı. “Çok meraklısın Bruna Bey.”
“Ben sizinle ne yapacağım böyle? Çoktan anladım durumu, siz inkâr edin bakalım.” Bruna bilmişçe sırıtınca Aden’in yanakları al al oldu. Bir şey demeden kendi masasına geçti.
“Kızı rahat bırak Bruna. Habel’i üstüne salarım, sana birini bulsun. Milletle uğraşmak neymiş görürsün.”
“Ha? Biri beni mi andı?” dedi elinde dosyalarla içeri giren Habel.
“Ne kadar çalışkan olduğundan bahsediyorduk,” dedi Bruna masumca bir ifade takınıp. “Kesin öyledir,” dedi kadın gözlerini kısarak. O sırada Aden de Baver’e teşekkür mesajı yazmakla uğraşıyordu.
Günler sonra bir tatil günü Baver gülümseyerek uyanmasına sebep olacak bir rüya gördü. Çocukluğuna dönmüştü ve her şey dilediği gibiydi. Bu mutlu his uyandığında bile bir süre devam etti. Ani bir kararla hazırlanıp evden çıktı. Uzun süren yolculuğun ardından sahil kasabasına vardı. Onu orada bulabilecek miydi emin değildi. Bunca yolu boşuna tepmiş olmaktan korkuyordu.
Kıyıya varıp balık teknelerine doğru ilerlediğinde Duvayn iri yapısıyla hemen gözüne çarptı. Ağları onarmakla meşguldüler. Bir zaman sonra etrafa bakınan adamın bakışları Baver ile kesişti. Önce kısa bir şaşkınlık, ardından buruk gülümseme... Elini kaldırıp onu çağırdı. “Neden oradan duruyorsun, gelsene!”
Baver bu anı beklemiş olsa da tereddüt içinde adımlarını attı. Neden hâlâ tutuktu, hislerini kendine bile itiraf etmesi zordu. Gerçek olan bir şey varsa o da babasını görmek istediğiydi. Onu ayakta bekleyen babasına doğru attığı her adımda biraz daha rahatladığını hissetti. Yüzünde nasıl bir ifade var bilmiyordu ama değerli bir anın yaklaştığını hissediyordu. “Baba,” diye mırıldandı.
Vee mutlu son. 🥰😎
Okuyup yorumlayan ve katkı sağlayan herkese teşekkür ederim. Değerli yorumlarınız beni mutlu etti, bir şekilde bitirebilirim hikayeyi. 🌸🌺
Aaaaaaa bittiiiiiiii. Eline kalemine zihnine sağlık 🥹❤️ çok keyif aldım okurken. Ve mutlu sonla bitmesi de hoş oldu. 20 bölüm ideal bir uzunluktu bence bu hikaye için.
YanıtlaSilRomantizm ayarından fazla bileydi ama beni anca doyurur ehehe. Baver'in hediyesi çok güzeldi. Ben de öyle yapcammmmm. Baba hitabını hak eden bir babaya dönüştü Baveyn hey gidi günler 🌞 Baver'in herkesi bırakıp okuluna dönmesi çok güçlü bir karardı. Kurtulmuş oldu ya şükür. Bruna garibim kurtulamadı başının belasından ama olsun ahahaha yapacak bir şey yok. Habel'i üstüne salarim sana eş bulur diyen Passal mıydı? Çok çekince tabi 😂😂
Keyif almana sevindim. Tatlı yorumlarını özleyeceğim. 🥰🌸 Çok uzamadan bittiği iyi oldu bence de. Baver hediye vermeyi seviyor, görmüş olduk. 😅 Romantizmi az vermeye çalıştım da bu kadar oldu artık. :)) Gerçek anlamda baba diye hitap edebilir artık. Baba ile başlayan hikaye baba ile bitti. :)) Okula dönmesi en mantıklısıydı, esas istediği oydu. ☺️ Bruna bunlardan kurtulamayacak. Onu diyen Asarba'ydı Passal değil. 😅 Teşekkürler yorumların için. 💕🌸
Silaaaa Duvayn ile başlayıp onula bitti hakkat. Bayıldım bunaaaaa. Teşekkürler. Duvayn ile ilişkisini sevdim, anası aralarını bozsa da toparladılar. Baba oğul oldular ne güzel <3<3<3 Bruna da kaşınıyor her işe koşulur mu a canım. Baver kendini kurtarsa da Bruna'ya bela olmaya devam edecek o belli :D Baver hocamıza okul ziyaretine gidelimmmm <3<3 Yorumlamayı özliycim ben de. Ama bakarsın sen benimkini yorumluyorsun, hadi inşallah :)
SilTeşekkürler ehehe, güzel bağlamışım. 😅 Bruna hep öyle, ona buna yardım edeyim dedikçe daha çok çeker. Baver'i idare etmek zor tabii. Neyse ki okula geri döndü de eskisi kadar Bruna'ya dert olmaz. :)) Evet ben de seninkini yorumlayım, o günleri görelim. 😎💕
SilHe ya ama bu sefer sadece derdi için gidecek Bruna'ya puu djkfhsjkf ama hiç yoktan iyidir, derdi azalmıştır. Bruna da keyfine baksın be milletin kahrını çekeceğine. Hakl etmiş o da :D
SilEhehe haklısın.😃😎
Silbaverli adenli son bekliyordum iyi oldu saol :) baver de normal insan oldu hihi :)
YanıtlaSilEvet öyle oldu, teşekkürler. :)
Silyıldız gözlü normal insan :D
SilAden ile konuşturup bir ilişkiye başlatabilirdin ama bence okuyucu zaten anladı artık ikisinin arasında olanları. :)
YanıtlaSilBen babasını görmeye gitmesine sevindim. Bruna her ne kadar abisi gibiyse de babasının varlığı da ona iyi gelecek.
Çok güzel bir diziydi, eline sağlık Duygucum :) İlhamın hiç eksik olmasın.
Aralarındaki durum nasılsa anlaşılıyor, detaya gerek yok diye düşündüm. 😅 Bir şekilde babaya bağladım yine, aralarının düzelmesi iyi oldu. :) Güzel yorumlarınla destek olduğun için ben teşekkür ederim Sezercim. :))
SilAçıkçası bu macera bittiği için biraz hüzünlüyüm ama okumaktan keyif aldığım bir kurguydu. Emeğine sağlık :)
YanıtlaSilHep okuyup yorumladığın ve destek olduğun için teşekkür ederim. :)) Benim için de yazmak keyifliydi, ancak bu kadar uzatabildim. 🌸🌸
SilBen ilk bu kısmı okudum ve sondan başlamış olsam da yazım diliniz ne kadar keyifli geldi :) İş yerinde sıkıldıkça okurum ben bunları, yaşasın :)
YanıtlaSilKeyif almanıza sevindim. Sondan başlamak spoiler olmuş ama. :)) Teşekkürler ilginiz için. :)
SilDuygu, hikayenin tamamını okuyup öyle yorum yapacaktım fakat sonunu okumuş bulundum. otomatik olarak aklımda sorular belirdi tabii bunun için hikayenin tamamını okumam gerek ve şuanda 20.bölümden 1.bölüme ışınlanıyorum :)
YanıtlaSilHer şey öğrenmiş oldun ama bakalım öncesini nasıl bulacaksın. İlgin için teşekkür ederim. :))
SilKeyifle okudum okudukça okuyasım geliyor mutlu so
YanıtlaSilnla bitmesine çok sevindim tşk ederim
Ben teşekkür ederim, keyif almana sevindim. 😊
Sil