19.Bölüm
Bruna’nın tepkisi ile herkesin bakışları gökyüzüne kaydı. Büyük bir meteor arkasında parıltılar bırakarak gökte yay çiziyordu. Atmosfere girişiyle parçalara ayrılmaya başlamıştı. Herkes hayretle manzarayı izlerken bazı yıldızlar yanıp sönmeye başladı. Her biri ardı ardına göğü terk etmek istercesine kaymaya başladı.
Baver’in gözlerine yansıyan manzara büyüleyiciydi. Bir anda zihninde beliren ışıklı yolda tüm hayatı gözlerinin önünden akıp gitti. Yaşadığı onca yıl birkaç saniyede akıp gitmiş gibiydi. Sonra yavaş yavaş gözünü alan tüm ışıltılar söndü. Geride dipsiz kuyu benzeri bir karanlık kaldı. Baver ayaklarının yerden kesildiğini hissetti, bedeni onu daha fazla taşıyamamıştı. O an sonunun geldiğini düşündü. Bedeninin soğuduğunu, gözlerinin kapanmaya başladığını hissediyordu. “Buraya kadarmış demek. Oysaki daha yapmak istediğim çok şey vardı,” diye düşündü.
Biri elini tutmuş, kendisine ismiyle sesleniyordu. Odaklanıp da yanıt vermesi mümkün değildi. Ses gittikçe uzaklaşıyordu.
“Baver, kendine gel!” Aden ne kadar çabalasa da yanıt alamadı. Baver’in bilinci tamamen kapanmıştı. Eli ayağına dolaşan Aden herkesin aynı anda yere yığılması ile kime koşacağını şaşırmıştı. Bruna bile yerde yatıyordu. Ekipte sekreter ve bir kişi daha Aden gibiydi. Sekreter, Passal’ı uyandırmaya çalışıyordu. “Herkese birden ne oldu böyle? Kalbi atıyor ama uyanmıyor bir türlü.”
Aden de hemen Baver’in nabzını kontrol etti. “Evet, yaşıyor,” dedi rahatlayarak. “Hemen ambulans çağıralım.”
“İyi olacaklar mı?” Sekreterin sesi ağlamaklı çıkıyordu. “Yıldızlar kaydıktan sonra oldu, bu ne anlama geliyor?” Hemen telefonunu çıkarıp ambulansı aradı. Gergin bekleyişleri sürerken gözünü ilk açan Passal oldu. Sekreterden bir sevinç nidası yükseldi. “Başkanım iyisin!”
Passal sersemlemiş halde doğrulup oturdu. Herkesin baygın yattığını görünce telaşlandı. “Ne oldu böyle?”
“Siz uyandığınıza göre diğerleri de uyanacaktır,” dedi Aden sevinçle. Passal’ın yanına gidip nasıl hissettiğini sordu. “Bilmiyorum, bir anda her şey gözümün önünden geçti. Sanki hayatımın özetini tekrar yaşadım. Gerisini hatırlamıyorum. Yoksa?” dedi telaşlanarak. Kuyruklu yıldızların nasıl kaydığını hatırlamıştı. Gücünü kullanmaya çalıştığında hiçbir şey olmadı. “Hayır, olmaz,” dedi çökmüş halde. Durumu anlayan Aden ve sekreter onu teselli etmeye çalıştı. “Siz iyi olun da gerisi önemli değil.”
Passal durumun şokunu atlatmaya çalışıyordu. Kalbi deli gibi çarpıyor, olanı kabullenemiyordu. Her şey bitmişti, derin nefes alıp sakinleşmeye çalıştı.
Diğerleri de yavaş yavaş uyanıp durumu kavradı. Herkes önemli bir kayıp yaşadığını hissediyordu. Ortamda yas havası vardı. Bruna da diğerlerinin hislerini az çok anlıyordu, sessizliğe büründü.
Baver uyandığında şaşkındı, yanı başında bekleyen Aden’i gördü. “Az önce bana seslenmiş miydin?” Aden başını çevirip hemen Baver’e baktı. “Uyandın demek, çok korktum.” Baver’in kalkmasına yardım etti. “Çok üzgünüm, gücünüzü kaybetmişsiniz.”
Baver Aden’in masum endişesi karşısında gülümsedi. “Aslında bu anın bir gün geleceğini biliyordum. Hep kaldıramam sanmıştım ama düşündüğüm kadar ağır değilmiş,” dedi üstünü başını silkelerken. “Az önce öleceğimi sandım. Yaşadığıma göre hayata daha farklı pencereden bakabilirmişim gibi geliyor.”
Bruna hayretler içerisindeydi. “Baver başını bir yere mi çarptın? Ne oldu sana? Durumu en sakin karşılayan sen oldun.”
“Şu an gerçekten rahatladım. Seni nasıl teselli etmek gerektiğini düşünüyordum,” dedi Aden.
Arsel elini çenesine dayamış etrafı izliyordu. Güzelim gücünü kaybetmişken yeni heyecanlar aramalıydı. “Şimdi hepimiz aynıyız ha. Ne kadar da sıkıcı,” diye söylendi. Bruna'nın kendisine ters ters baktığını görünce geriye çekildi.
Baver’in iyi olduğuna sevinen Aden bu kez hâlâ uyanmamış olan Asarba’ya bakmaya gitti. Onu dürttüğünde Asarba uyandı. “Ahh!”
“Ne oldu?” dedi Aden telaşla.
“Omzum,” dedi yan dönerek. Aden arkasındaki taşı hemen çekti. “Düşerken taşa denk gelmişsin. İyi misin?”
Arsel Aden’in kim olduğunu fark edince sırıtmaya başladı. Onu izleyen Baver’in yanına gitti. “Bilinçaltındaki kadar olmasa da güzelmiş.” Baver şaşkınlıkla ona döndü. “Ne saçmalıyorsun?”
“Aden’i diyorum, güzel kız. Kapmasınlar dikkat et. Yani ne zaman gün yüzüne çıkacak ilgin?” Baver’in yüzünün al al olmasının sinirden mi utançtan mı kaynaklandığını bilemedi Arsel. “Şu konuyu kapatmazsan elimde kalırsın. Zaten gücün falan da yok artık.”
“Tamam tamam, kızma. Olanı söyledim. Gidiyorum zaten, daha duramam buralarda.” Arsel çekip giderken Baver o iyice uzaklaşana kadar gözlerini ondan ayırmadı. O kadar insanın içinde neden o içini okumak zorundaydı, kim bilir başka neler biliyordu.
Passal ayaklandı, yüzünden düşen bin parçaydı. “Dostlar artık ortak bir bağımız kalmadı. Ekibin varlığını sürdürmesine gerek yok, dağılabilirsiniz.”
Bruna’nın kaşları çatıldı. “Acele etme. Ekip şekil değiştirebilir ama yok olmaz. Sen hep başkanımız olmaya devam edeceksin. Yeni bir iş kurabiliriz değil mi arkadaşlar.”
Bruna’yı destekleyenler olduğu gibi bunu düşünenler de vardı. “Ben varım,” dedi Asarba hemen. Habel de onayladı. “Başka nerede iş bulacağım ki zaten alıştık sana başkan.”
Baver ise ne yapacağına karar vermişti. Aden’e baktığında o da aklından geçenleri okuyabildi, gülümsedi.
Passal ne diyeceğini bilemeyerek dostlarına baktı. Onlarla gurur duyuyordu. Bundan sonra da birlikte yürüyebilirlerdi. “Tamam öyle olsun,” dedi. “Ancak polis şimdi izimizi sürüyordur, önce onlardan yakayı kurtaralım. Ahifa ile görüşüp durumu anlatacağım, çaresine bakacaktır. Şu Tanza’yı da teslim edelim.”
Haberler hızla yayıldı. Tüm özel güçlülerin bayılması ve güçlerini kaybetmesi oldukça dikkatleri çekmişti. Bazı güvenlik kameralarına yansıyan görüntüler ekranda verildi. Halk uzun süre daha bu yeni gelişmeyi konuşacaktı.
Sonraki günlerde ekip tekrar küllerinden doğru. Yeni işe adapte olmak için herkes seferber oldu ve dışarıdan da çok personel alındı. Bruna diğerlerine göre daha hevesli görünüyordu. Artık kabul görmüşler ve serbest çalışabileceklerdi. Passal başlarında olduğu sürece hızla büyüyeceklerine inanıyordu. Elbette Passal huysuzluğundan ve titizliğinden bir şey kaybetmemişti. Olan biteni unutmak için kendini işine tamamen kaptırmıştı.
Telefonla konuşarak şirkete girdiğinde yine bir sürü yapılacaklar listesi sıraladı. Herkes için koşturma dolu günler başlamıştı fakat dağılmadıkları için mutluydular.
“Herkese benden kahve. Yeter ama ara verelim artık,” dedi Bruna.
Passal dönüp Bruna’yı süzdü. “Fazla oyalanmayın ama işler yoğun.”
Habel yüzünde bir sırıtışla Passal’a yaklaştı. “Şimdi uygun zaman değil ama söylemeden edemeyeceğim. Başkan bir yakın arkadaşım sizle tanışmak istiyor.”
“İş mi görüşecekmiş? Yarın bir saatlik boşluğum var.”
Habel iç çekerek elini alnına götürdü. “Hayır öyle değil. Sizi tanımak istiyor yani, bekar olduğunuzu söyledim de.”
Passal’ın bakışları sertleşti. “Habel, senin beni evlendirmekten başka derdin yok mu? Kimseyle görüşmek falan istemiyorum.”
“Tamam kızma. Bir şansımı deneyim dedim.”
Passal gergin halde odasına geçtiğinde Bruna kendini tutamayarak güldü. “Boşuna uğraşıyorsun. Evlense bile başkan iş konusunda taviz vermeyecektir. Hepimiz onun köleleriyiz.” Habel somurtarak yerine geçti.
***
Baver o gece balkona oturmuş çay içerken yıldızları düşünüyordu. Her şey geride kalsa da eski hayatı onun için güzel bir armağan olmuştu. Anıları sık sık gözünün önüne geliyordu. Bir şeyler başarmak, bir yere ait olmak için çok uğraşmıştı. Artık özel biri değilse de tanıdığı ve bağ kurduğu insanlar yanındaydı. Eskisi gibi karamsar ve yalnız hissetmiyordu. Hayatına yeni bir yön çizecekti.
Babası geldi aklına. Kim bilir nerede, ne yapıyordu? Ona ulaşmasının imkanı yoktu artık. Bozulmadan kalmasını ummaktan başka yapabileceği şey yoktu. Sandalyesinde huzursuzca kımıldandı.
O sırada biri kapıyı tıklattı. Baver gözlüklerini alıp kapıya doğru yürüdü. Tüm bu süreçte değişmeyen tek şey gözleri olmuştu. Karşısında genç bir çocuk görünce şaşırdı.
“Abi bunu Hayalet yolladı, mektup.” Başka şey demeden elindekini verip gitti.
Baver mektubu tutarken garip hissediyordu. Babası ne yazmış olabilirdi, yoksa yine kötü bir şeye mi bulaşmıştı? Gergin halde açıp okumaya başladı.
Baver son görüşmemizden sonra düşünecek çok vaktim oldu. Annen hakkında anlattıklarından sonra kafamda pek çok şey oturdu. Anlam veremediğim şeylerin nedenini anladım. Ben asıl sana haksızlık yaptım, deliliğe düşüp ikimizin de geleceğini mahvettim. Şu an bir sahil kasabasında yaşıyor, balıkçılık yapıyorum. Burada beni kimse tanımadığı için şanslıyım. Biliyorum beni görmek istemezsin ama adresimi aşağıya yazıyorum.
O gece beni tehdit etmiştin fakat yaşadığım rezil hayatı bırakabildim sonunda. Hepinizin güçlerinizi kaybettiğine dair haberleri görünce neler yaptığımı bilmek istersin diye yazmak istedim. Aranan bir kaçak olduğum için şehre dönemem artık. Kendine iyi bak, teşekkürler.
Ne düşüneceğini bilemedi Baver ama ilk hissettiği rahatlama oldu. Adrese baktı, babası oldukça uzak bir yerdeydi. Mektubu nasıl, kimlerle buraya kadar ulaştırmıştı hayret etti. Belki bir gün onu görmeye gidebilirdi. Mektubu güvenli bir yere kaldırdı. Bu, aldığı ilk mektuptu.
Yorgan gitti kavga bitti.
YanıtlaSilTam öyle oldu. Kupayı kaçırmış takım gibi çöktüler. 😅
SilBu tabir de cuk oturdu bak 🏆
SilŞükür yaaa her şey rayına oturdu böylece. Arsel'e üzüldüm en çok ahhahahaha garibimin eğlenceli bir yeteneği vardı. Kimlerin ilginç olduğunu başka nasıl anlayacak da hayatı şenlenecek :D Passal da dk başı ekibi dağıtmaya çalışıyo, başkan dur yaw izindeyiz. Habel reiz hepimiz adına yükü sırtlanıp başkanı evermeye çalışıyor ama olmuyor. Passal da ne kadar sert çıkıp reddetse o kadar evlenmesini istiyorum. Evli mi bilmiyorum da ben Habel'i shipledim gitti Passal'la. Peder hoş bir hayat sürüyor demek ki, uzaklarda hayalet oldu essahtan. Tabi kalleş karısı yüzünden kaybettiği hayatın yakınından bile geçmez ama en azından güvenebileceği iyi bir oğlu var :') Bölüm boyunca merak ettiğim Baver'in gözleri oldu, yerinde duruyormuş. Bir zamanlar sahip olduklarının anısı olarak :) Hadi kapanışı da bir düğünle yap :D
YanıtlaSilEvet beklenen an geldi sonunda, herkes kurtuldu. 😅 Arsel'in hayatı renkliydi ne güzel, şimdi kendine başka maceralar araması gerek. :)) Passal aceleci ehehe dağıttığı gibi toplar da. 😅 Habel evli ve oğlu da var hatta, azıcık bahsetmiştim önceden. Başkanımızı kimseye vermeyiz. 😅😅
SilDuvayn sonunda normal bir hayat yaşamaya başladı. Geç oldu ama Baver sayesinde oldu. :)) Gözlerini değiştirmeye kıyamadım.😂 Ne düğünü ayol, benden beklediğin şeye bak. 😅😆
Ahahahahahahaha haydeeeeeee düğünsüz kaldık 🫠😂😂 Habel yakışıklı bir erkek olmadığı için ayrıntılarını unutmuşum 😶🌫️😂 Passal'da nanami karizması var ve onun gibi hepimizin mali olarak yalnız kaldı demek, olur olur, yeriz 😂 Arsel eğlenceli şeyler bulur gene, var o ışık onda.
Sil😂😂 Üzgünüm yapacak şey yok. Ehehe ilgini tek onlar çekiyor tabii Habel niye çeksin. 😆 Passal ağır yanıyla Nanami'ye benziyor evet. Onun gibi gergin de hep. 😅 Arsel bulur bir şeyler evet, ona kısa bir hikaye yazasım geldi hatta ahaha. Filler bölüm ekleyim ileride. 😂
SilGerçekten büyük bir yük kalktı hepsinin üstünden, güzel bir bölümdü bu da. :) Ayrıca Baver' in babasının yazdığı mektuptan etkilendim. En azından tamir edilmeye başlanmış bir ilişkileri var artık. Oh.. 20. bölümle beraber hepimiz rahata ereceğiz. :)
YanıtlaSilEvet herkes kurtuldu iyi oldu. Güç dengeleri bu kadar farklıyken yürümüyor, başlarından bela eksik olmuyordu. 😅 Mektuptan etkilenmene sevindim, dönüp dolaşıp babaya geliyor konu. :)) Finali de yayınlayım bitsin artık. :)) Teşekkürler Sezercim.
Silbu bölümde çok şey oldu. sonlara doğru hızlandı öykü. meteor, yıldız kayması ile güçlerin gitmesini hiç beklemiyordum yani normal insan oldular :)
YanıtlaSil😅 Beklemiyor muydun, bence belliydi böyle olacağı. Hep o sinyali verdim gibi. :)) Sonlara gelince hızlandım artık. 😀
Silyaaaa hayırr süpper kahramanalr güçlerini kaybetmemeli
YanıtlaSilMalesef kaybettiler, artık dönüş yok. :))
SilGüçlerini kaybetmelerine ben bile daha çok üzüldüm :) Ama belki de bu güç onlara ağır geliyordu. Toparlanmaları güzel. Finalde Aden Baver çiftinin düğününü görmek istiyorum lütfeenn :)
YanıtlaSilBir yükten kurtulmuş oldular bence, rahat durmuyor iki taraf da yoksa. Üzücü olsa da gerekliydi. :)) Tabii ekip o kadar geçmişe sahip farklı şekilde birleştiler tekrar. :) Düğün işi zor görünüyor. 😅😅
Sil