5 Nisan 2024 Cuma

Rüya Günlükleri 3 (Hikaye)

 


 Not: Serinin öncekilerden bağımsız 3. öyküsü. Mushishi animesindeki ışık nehrinden ilham alarak yazdım. Görsel de animeden bir sahne.


 (Eray, makinist, 37 yaşında) 


 Gün batmak üzereyken sıradaki istasyona yaklaştım. Bu şehre her geldiğimde tedirgin hissediyordum. Nedenini anlamasam da kötü bir şey olacağı hissi içimden çıkmıyordu ve buradan ayrılınca rahat bir nefes alabiliyordum.

 Gün sonunda yorgun halde eve döndüğümde çocukların uyumuş olduğunu gördüm. Eşim Hande ise sofranın başında bekliyordu, geç kalmama rağmen gülümsedi. Hemen yemeğe geçtik, ardından o meyve getirene kadar uzandığım kanepede uyuyakaldım.

 Gece karanlığında, rayların üstünde son sürat giderken telaşa kapılmış haldeydim. Beni huzursuz eden o istasyona hızla yaklaşıyordum ve treni hiçbir şekilde yavaşlatamıyordum. Koca trende yapayalnız olduğumu fark edince tedirginliğim daha da arttı, kimseyle iletişime de geçemiyordum, cihazlar çalışmıyordu. Soldaki tepe de geride kaldığına göre birkaç dakika içinde istasyona varacaktım.

 İyice elim ayağıma dolaşmıştı ki istasyona varmamla trenin aniden durması bir oldu. Hızımı alamayınca yere düşüp yuvarlandım. Telaşla dışarı çıktım ama ortalarda kimse görünmüyordu, terk edilmiş bir yere düşmüş gibiydim. Gecenin karanlığında uzaklardan vuran bir ışık huzmesi dikkatimi çekti. O yöne gitme konusunda dayanılmaz bir istek duydum. Merakım ağır basmıştı, istasyonu aşıp köşeyi döndüğümde bir ışık nehri ile karşılaştım. Nerede başladığı ve bittiği anlaşılmayan nehre büyülenmiş gibi baktım. Bu, dünyaya ait bir manzara olamazdı. Işık demetleri gözlerimi alıyordu ama başka yöne bakarsam nehri gözden kaybedebilirdim. İşte bunu göze alamıyordum.

 Birden uyandım, nerede olduğumu algılamaya çalıştım. Gözlerimde hafif sızı vardı, güneşe çok baktıktan sonra etrafı bir süre düzgün göremeyiz ya aynı şeyi yaşadım. Birkaç saniye gözlerimin ortama alışmasını bekledim. Hande de o sırada meyve tabakları ile çıkageldi. “Ne o, uyudun mu yoksa? Gözlerin de kızarmış, uykusuz kalmamaya dikkat et,” dedi.

 Gördüğüm rüya o kadar sıra dışıydı ki aklıma kazanmıştı. Bir yandan elma yerken telefonu elime aldım, hemen günlük uygulamasını açıp rüyayı detaylarıyla yazdım. Hande’ye rüyamdan bahsedince yorgun olduğum için öyle karmaşık şeyler görmüş olabileceğimi söyledi. Belki de haklıydı.

 Ertesi gün son sefere çıktığımda, o garip istasyona yaklaşmak bu kez beni germedi. Aksine içimde bir kıpırtı başladı, ışık nehri aklımdan çıkmıyordu. Dans edercesine kıvrılarak akan ışık demetleri ruhumu aydınlatıyor gibiydi. Sonra basit bir rüyanın bende böyle bir etki yapmasını yadırgadım. İstasyona yaklaştığımıza dair anons yapıldı ve yolcular her zamanki gibi inmek üzere hazırlanmaya başladılar.

 Treni durdurduğumda yolcularla birlikte inmemek için kendimi zor tutuyordum. Gidip bir baksam ne kaybederdim. İçimdeki sesi bastıramıyordum, dışarı çıkmak üzereydim ki yardımcı makinist nereye gittiğimi sordu. Bir yanıt vermeden geri döndüm, sorgularcasına yüzüme bakmayı sürdürdü. O an kararımı verdim, en azından izin günümde gelip burada rahatça dolaşabilirdim.

 O gece evde bizimkilerle bir süre vakit geçirdim. Çocuklar bugün oldukça hareketli ve neşeliydi. Sonunda onları yatağa yatırdığımızda esnemeye başladım. “Geç olmuş, hadi biz de yatalım,” dedi Hande.

 “Yarın izinliyim ama istersen birlikte film izleyelim. Ne zamandır diyordun.”

 Hande gülümseyip bana sarıldı. “Olsun, başka zaman izleriz. Yorgun görünüyorsun, çocuklar da rahat durmadı bugün.” Gerçekten de öyleydi, başımı yastığa koyar koymaz gözlerim ağırlaşmaya başladı.

 Işık nehrinin çok daha yakınındaydım. Nehrin derinliğini anlamak güçtü. Işıltı adeta başımı döndürüyordu, dünyanın geri kalanı silinip gitmiş gibiydi. Bakmaya doyamadığım manzarayı sadece gözlerimle değil adeta tüm duyularımla algılıyordum. Nehrin sesi yumuşacıktı, tamamen gevşemiştim, dünyevi dertler benden uzaklaşmıştı. Nehre daha da yaklaştım, ışığa dokunmak istiyordum. Belki yanardım ama buna değerdi. Bir dokunsam kopmaz bir bağla nehre bağlanacakmışım gibi geliyordu. Yavaşça ışıltılara dokundum, bir ferahlık kapladı içimi. Başımı eğip suya soktum, her yer bembeyazdı, sonra yavaşça başımı kaldırdığımda her şeyin karanlığa görüldüğünü fark ettim. Işık nehrine maruz kalmanın gözleri yiyip bitirdiği bilgisi zihnime aktı.

 Bağırarak uyandığımda gerçekten göremediğimi fark ettim. Her yer zifiri karanlıktı. Eşimin kalkıp telaşla ışığı yaktığını işittim ancak gözlerimdeki sancı devam ediyordu ve en ufak bir ışık dahi göremiyordum. “Eray gözlerin!” diye haykırdı Hande. “Gözlerin tamamen beyazlaşmış."


26 yorum:

  1. anneee gerilimliiii :) sonra noluyo ki :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sonrasını bilemem, senin hayal gücüne kalmış. :))

      Sil
  2. Korkunçtuu :) Bu seriyi çok sevdim. Bu bölümde de adeta olayları yaşadım. Hayal gücüne ve kelimelerine sağlık. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel yorumun için teşekkür ederim, beğenmene sevindim. 😊 Bu sefer bir yerden ilham aldım gerçi, animede ışık nehrine bakmak gözlere zarar veriyordu, hikayeleştirmek istedim. :)

      Sil
  3. Baya gerilim dolu bir rüya olmuş desenize. Ama güzel bir yazı olmuş beğendim. 😊

    YanıtlaSil
  4. Ben buna yorum atmış mıyım Duygu ya? Dün okumuştum, yorum da yazmıştım ama paylaştım mı paylaşmadım mı hatırlayamadım şimdi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sanırım paylaşmadın, başka yorum görünmüyor. :)

      Sil
  5. Vayyyy !! müthişti.. Duygu eline sağlık :)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim Sezercim, beğenmene sevindim. :))

      Sil
  6. Bu arada sen yazdığından beri yorum sıkıntısını ben de yaşamaya başladım.. "bana bildir" kısmına çentik attığım halde bildirim gelmiyor. :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu ara herkeste var galiba bu sorun. Mail bildirimi gelmeyince bloga girmeyi bile unutur oldum. Hemen düzelse bari. :)

      Sil
    2. Rüyaların fiziksel etkileri olduğu doğru ama Eray reiz kör olmayaydi iyiydi. Artık rüyamızda attığımız adımdan bile korkacağız yazar hanım sayenizde 😱 hikaye yeterince gerilimli, bir de Dickens mıydı neydi bir gerilimli istasyon hikayesi vardı beni epey etkileyen, onun da hissiyatını diriltti bende, iyice sardı ☠️
      Kalemine sağlık 💟

      Sil
    3. Ehehe, güldürdü yorumun. Biraz gerilimli olsun ki heyecanlı olsun. 😀 Dickens hiç okumadım, merak ettim. Benzer hissi verebildiğime sevindim. 🥰 Teşekkürler canım.

      Sil
  7. Hikayenin sonu ürpertti. Fazla merak iyi değil demek ki.
    Bu rüyanın da gerçek hayata bağlanmasına sevindim. Pastacı hikayesinde de vardı bu kurgu. Gerçek hayat işin içine girince yaşananlar daha bir ete kemiğe bürünüyor. Etkisi de artıyor bana göre.
    Emeklerine sağlık canım. 😊🙏

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Daha etkili olsun diye dediğin gibi yapıyorum ben de. Böyle yazması da daha keyifli oluyor. Güzel yorumun için teşekkürler canım. Fırsat oldukça yazmaya devam edeceğim. ☺️🌺

      Sil
  8. Gerilimli hikayelere bayılırım, çok güzel olmuş, merak uyandırıcı, çok beğendim, kalemine sağlık canım😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merak uyandırıcı bulmana sevindim, tatlı yorumun için teşekkürler canım. 😀

      Sil
  9. Aaa oldu mu şimdi Duygu Hanım, niye yarım kaldı hikaye...:) Rüya da ne rüya ama, gerilimin dozajı yüksek, kabus gibi...:)
    Şöyle bir düşünce geçti aklımdan son paragrafı okuyunca. Acaba eşinin uyandırmasıyla Eray'ın gözlerinin görmemesini de rüya olarak bağlayabilir miyim...Hani rüya içinde rüya görmek olur ya, onun gibi. Gönlüm razı olmadı, adamcağız kör olmasın. :)
    Çok tebrik ediyorum Duygu Hanım. Aklınıza, kaleminize sağlık olsun. Enfes ötesi bu paylaşım için teşekkür ediyorum. ❤️😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hep olmayacak yerde bitiriyorum, haklısınız. 😅 Böylece gerisini okura bırakıyorum biraz da, siz de ne güzel tamamlamışsınız Nazlı Hanım. ☺️ Ben genelde karamsar bir sonla bitiririm öyküleri. Çünkü mutlu sonlar hep unutulur gider. :)) İçten yorumunuz için teşekkür ederim. 🥰

      Sil
  10. Yorumlarda sıkıntı var gibi görünüyor. "Bana Bildir" seçeneği çalışmıyor sanırım. Tıklamama rağmen mailime kimsenin cevapları falan gelmiyor. :/
    Neyse, tekrar yazayım bakıyım. Çocukken çok sık gördüğüm kabuslarım vardı üç çeşit. Deniz, benzin istasyonları ve asansör. Benzin istasyonu kabuslarımı anımsattı bu. Böyle rüyamda hep bir benzin istasyonuna giderdik. Hava karanlık olurdu. Bazen benzin istasyonunda ailem arabadan iner, bense arabada tek kalırdım ve araba kendi kendine çalışmaya başlardı. Ya da bazen de (annem araba kullanmayı bilmez) annem direksiyona geçerdi. Ödüm patlardı. Bunların da etkisiyle bu öykün beni bir ürküttü. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, mail gelmiyor, kaç gündür bende de sorun var. Zor oluyor.
      Bazı kabuslar tekrar tekrar görülüyor gerçekten ilginç. İnsanın bilinçaltına işliyor demek bir şeyler. Seninki filmlerde gördüğümüz sahnelere benziyormuş. Biraz gerilimli hikayeler yazmak istediğim için bu seriye başladım ben de. :))

      Sil
  11. Kaleminiz çok güçlü cümlelerinizde akıcı gerçekten güzel yazıyorsunuz hikayeye kapıldım sonu ürkütücüydü 😬

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel yorumunuz için teşekkür ederim, biraz ürkütücü olsa da finali öyle yapmak istedim. 😃

      Sil
  12. Sonu çok gerilimliydi devamı gelecek mi 😬

    YanıtlaSil

19 Dakika (Kitap)

   Kitap, çocukluğundan beri akran zorbalığına maruz kalan bir öğrencinin önceden tasarlayarak okul baskını yapması ve çok sayıda kişiyi öld...