23 Ocak 2024 Salı

Gökteki Yangın (Hikaye)

 

Aklıma birden bu hikaye geldi, ne zamandır kısa öykü paylaşmıyordum. Hemen yazıp koydum, iyi okumalar. 😊 

 


 Karşı tepede batmakta olan turuncu güneş gözlerini kamaştırıyordu. Sonra henüz akşam olmadığını anımsadı, okuduğu kitabı kapatıp bu kez gökyüzüne dikkatle baktı. At arabası o sırada yan yola dönünce az önce gözüne çarpan şeyin güneş değil alev olduğunu fark etti. Şaşkınlıkla başını dışarı uzattı. Karşı tepede, havada görünmeyen bir şey yanıyor gibiydi. “Bu nasıl olur?” diye mırıldandı. Sonra at arabasını durdurup aşağı indi.

 “Bir sorun mu var efendim?” dedi at sürücüsü.

“Şuradakini sen de görüyor musun?”

“Ah evet. Nedeni bilinmez ama zaman zaman orada, gökte bir yangın çıkar. İnsanlar bunu uğursuzluk olarak gördüğü için pek yanaşmazlar.”

“Anlıyorum, o halde atı oraya sürün,” dedi Yabun.

Orta yaşlı adam inanamıyormuş gibi baktı ona. “Ama efendim, böyle bir risk almak ne kadar doğru?” Aslında korktuğunu itiraf edemeyecek kadar gururluydu, bakışlarını istemsizce kaçırdı.

Yabun zarifçe gülümsedi ama gülümsemesinin ardında bir hüzün gizliydi. Koyu renk gözleri ve sarı saçlarıyla gizemli bir havası vardı. Bir sır veriyor gibi fısıldadı. “Aradığımı orada bulacağıma dair bir his var içimde.”

Arabacı şüpheyle baktı. “Ne arıyorsunuz ki?” Elindeki mendille yüzünü sildi, sıcak basmıştı.

“Geçen yıl bu zamanlarda biriyle tanıştım. Bir yıl içinde çok önemli bir sırra erişemezsem...”

“Erişemezseniz?” dedi arabacı meraklanarak.

“O zaman kaybedeceğim demektir.”

“Yani biriyle iddiaya mı girdiniz?”

“Öyle de denebilir. İki gün sonra süre doluyor ve henüz hiçbir sırra vakıf olamadım. Sizce bundan güzel bir fırsat elime geçer mi?”

 Yabun’un kararlı duruşu karşısında pes eden adam atı tepeye doğru sürdü. Onlar ilerlerken alev etkisini yitirmeye başlamış, zayıflamıştı. Yabun alevler sönerse sırrı hiç öğrenemeyeceğinden korkuyordu. Daha hızlı sürmesi için arabacıya talimat verdi.

 Nihayet alev tamamen sönmek üzereyken yetiştiler. Yabun bir ipucu bulma umuduyla her yere baktı ama hiçbir iz bulamadı. Gözünün önünde ateş sönüp gittiğinde her şey bir hayalmiş gibi gelmeye başladı.

 Biraz olsun rahatlayan diğer adam onu ikna etmeye çalıştı. “Artık yapacak bir şey kalmamış gibi görünüyor. Dönelim mi?” Yabun birkaç saniye sessizliğini kaldı. Sanki belirsizliğin içinde kaybolup gitmişti. Sonra birden konuştu. “Siz gidin, ben burada kalacağım. Şanslıysam iki gün içinde tekrar aynı manzaraya şahit olurum.”

 Gecenin bir vakti oturmuş tek başına yıldızları seyrediyordu Yabun. Her ne kadar arabacıya belli etmemişse de başı dertteydi. Eğer başaramazsa olacakları düşünmek bile istemiyordu. Tüm gece dua edip alevlerin yeniden belirmesini bekledi. Gözüne hiç uyku girmedi, sabah olduğunda şiş gözlerle göğe bakmaya devam ediyordu. Ağaçların dalları rüzgarda sallanıyor, kuşlar ötüşüyordu. “Hata ettim, yaşamak o kadar da kötü değil,” diye düşündü. Özellikle son günlerde her şey daha anlamlı görünüyordu gözüne.

 Saatler sonra duyduğu çatırtı sesi ile Yabun ayağa fırladı. Sanki benzin dökülmüş gibi bir anda harlandı ateş. Tam alevlerin altına doğru koştuğunda bastığı toprağın hızla yükseldiğini fark etti. Alevlerin ortasında kaldığında attığı çığlık yanmadığını fark etmenin getirdiği rahatlıkla bir anda son buldu. Bedeni adeta kuş gibi hafiflemişti, içindeki kötü hislerin yanıp kül olduğunu hissetti. Toprak alçalıp tekrar yere indiğinde bambaşka biriydi artık. Yaşadığı inanılmaz deneyim başlı başına bir sırdı. Tereddütsüz halde oradan ayrıldı ve son saatlerin içine girmişken buluşma yerine doğru yola çıktı.

Durgun gölün kenarına geldiğinde gülümsüyordu. Tahmin ettiği gibi siyahlar içindeki pelerinli adam onu bekliyordu. “Geldin demek? Cesaretini kaybedip benden kaçacağını sanmıştım. Gerçi boşuna olurdu, bulamayacağım kimse yoktur.” Adamın sesindeki soğukluk, buz tutmuş gölünkiyle yarışırdı. Başını kaldırıp bakınca Yabun bir kez daha yabancının gözlerinde sonsuzluğu gördü. Bu, tarif edemeyeceği bir şeydi. Sanki koca dünya küçülüp de o kara gözlerin içinden geçebilirdi. Yabun önceki görüşmelerinin aksine titremiyordu, bir şeylerin farkına varmıştı.

“Benden önemli bir sırra erişmemi istemiştin. Yoksa her nerede olursam beni bulup hiçliğe hapsedecektin.”

“Doğru. Seni kendi ayakların buraya getirdi çünkü yok olmayı dilemiştin.”

“Ürpertici şekilde ikna edicisin. Bir anlık pes edişimin beni bu duruma sokacağını tahmin edemezdim. Bir yıl içinde hep dediklerini düşünüp durdum, hiçliğe karışmak istemedim, kurtulmak için elimden geleni yapmaya karar verdim. Nihayet son anda bir sırra kavuştum.”

Adam sessizce Yabun’u süzdü. Diğerlerine göre dirayetli çıkmıştı. “Peki, göster bana o sırrı.”

Yabun ilerledi ve adamın gözlerinin içine bakarak yanından geçti, göle doğru yürüdü. Gözlerini kapatıp içinde yükselen alevi hissetti. Suya adım attığı gibi buz çözülmeye başladı ve soğuğu hiç hissetmeyen Yabun ancak göğsüne kadar gelen gölün ortasına kadar ilerledi. Buz tamamen çözüldüğünde gizemli adam gülümsedi. İlk kez bakışlarında sıcaklık vardı. “Beni alt etmeyi başardın, şimdi gidebilirsin.”

 Yabun rahatlamış halde gölden çıktı. Üzerinden akan sular toprağa karışıyordu. Yavaş yavaş yürüdü, bir daha buraya yolunun düşmesini istemiyordu. Yine de dönüp bir kez daha baktı pelerinliye. Tereddüt etse de kafasındakini sorma ihtiyacı ağır basıyordu. Yutkundu. “Sen ölümsün değil mi?”

 “Hayır, ben korkuyum. O yüzden herkese farklı görünürüm. Her ne kadar yok olmak istesen de en çok korktuğun ölümü gördün bende.”

 

 

23 yorum:

  1. Son ana kadar merakla okudum. Finali de anlamlıydı. Kelimelerine, hayal gücüne sağlık. :)

    YanıtlaSil
  2. Selamlar,
    Sevgili Yıldız blogunun sahibi Sibelde gördüm kitabınızı.
    Bol okurlu olsun. Elimden geldiğince blogunuzu da takip edeceğim.
    Sevgiler :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Selamlar. Ziyaretiniz için teşekkür ederim. Ben de bloğunuza uğrayacağım. Sevgiler. :)

      Sil
  3. Ay ilk defa fantastik bir kısa hikaye okudum. Çok hoş. Kısacık bir şeyde bile evreninin içine çektin okuru. Helal olsun. O ateş nerde beni de alsın bi 🤪 hepimizin ihtiyacı gibi duruyor.
    Korkuyu, Fumetsu no Anata E'deki siyahlı -nanaminin seslendirmeninin seslendirdiği- gibi tahayyül ettim.
    Çok hoş ben de fantastik kısa hikaye yazmak istiyorum şimdi. 😍
    Emeğine sağlık enfes bir öyküydü.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlk defa mı? 😮 Güzel yorumun için teşekkür ederim canım. Hikayenin içine çekebilmeme sevindim. 🥰 Fumetsudaki karakter aklıma gelmemişti ama kafamdaki ona benziyor gerçekten. 😀 Sen de yazmalısın muhakkak. 🥰 Tekrar teşekkürler.

      Sil
    2. Sendeki hayal gücüne erişemem 🙄😍 Öyküyü sadece yazma eğitimi olarak görüp pek bir şey anlatmamaya çalışıyordum, şimdi güzel bir şeyler anlatmak istiyorum sayende. Bakalım hehe.

      Sil
  4. Yazılarını okumayı çok seviyorum. Hayal gücünün kuvveti her bir cümlede hissediliyor ve sonuna dek merakla okudum, canım hayal gücüne sağlık. Tam kararında bir öyküydü. Kısa ve öz. Sürükleyici, merak uyandırıcı, sonuyla da çok anlamlıydı. Beğendim.❣️😇🌸

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler canım, yorumun mutlu etti. Böyle düşünmene sevindim. 🥰 Kısa ve öz olsun istemiştim ben de, çok açıklama yapmayı sevmiyorum, biraz da okuyucunun yorumuna bırakmak istiyorum. 🥰🌺

      Sil
  5. Kısacık hikayen hem meraklandırdı okurken, hem kahramanın başına bir şey gelecek diye endişelendirdi. Göl kenarındakinin ölüm olduğunu düşünmüştüm. Yabun sormasaydı öyle kabul edecektim yani.
    Yöre halkına da acıdım onlar da bu sırrı keşfedebilmeliydi....
    Hikayen harikaydı, emeklerine sağlık 😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel yorumun için teşekkür ederim canım. 😊 Ben de başta ölüm olarak düşündüm, sonra değiştirdim. Aynı şeyi hissetmen güzel. 😀 Hikaye daha uzun olabilirdi ama kısa kesmek istedim. Bazen kısa olanlar daha çarpıcı olabiliyor. Teşekkürler. 😊🌺

      Sil
  6. Hikayenin finali aşırı güzel ve çarpıcıydı, çok hoşuma gitti😊 Ayrıca senin hikayelerindeki isim seçmelerin çok hoşuma gidiyor, farklı olan isimleri her zaman severim😊 Keyifle okudum, sen hep yaz😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok sağol canım mutlu oldum. 😀 İsimler aklıma geliveriyor öyle. :)) Keyifle okumaya sevindim, Aklıma fikir geldikçe yazıyorum. 😊

      Sil
  7. sen gizeme karanlığa meraklısın sahiden deee :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, bu tarz yazmak daha mıtive ediyor beni. 😀

      Sil
  8. Ooo ..
    Kitap kesiti gibi geldi.
    Tebrik ederim.

    YanıtlaSil
  9. Aklınıza sağlık olsun Duygu Hanım. Gizem dolu bu kısa hikaye müthiş ötesi olmuş. Okurken su gibi akıp gitti. Devamı da olur mu acaba diye de sordum hani kendi kendime. Kaleminiz, beyniniz dert görmesin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel yorumunuz beni mutlu etti Nazlı Hanım. Elimden geldiğince akıcı yazmaya çalışıyorum, çünkü yazabilmek için heyecan duymam lazım. :)) Bunun devamı yok ama kısa romana mı dönüştürsem diye aklımdan geçiyordu, bazen bu şekilde yaptığım oluyor. Okuduğunuz için sizin de gözleriniz dert görmesin. 😊

      Sil
  10. Çok güzel olmuş 👏👏👏

    YanıtlaSil

Rüya Günlükleri 4 (Hikaye)

 Merhabalar, seriye biraz ara vermiştim, devam edeyim dedim. İyi okumalar dilerim. 😊 (Selin, öğrenci, 14 yaşında)   Ormanda yürüyorum, hava...