Karşı tepede
batmakta olan turuncu güneş gözlerini kamaştırıyordu. Sonra henüz akşam
olmadığını anımsadı, okuduğu kitabı kapatıp bu kez gökyüzüne dikkatle baktı. At
arabası o sırada yan yola dönünce az önce gözüne çarpan şeyin güneş değil alev
olduğunu fark etti. Şaşkınlıkla başını dışarı uzattı. Karşı tepede, havada
görünmeyen bir şey yanıyor gibiydi. “Bu nasıl olur?” diye mırıldandı. Sonra at
arabasını durdurup aşağı indi.
“Bir sorun mu var
efendim?” dedi at sürücüsü.
“Şuradakini sen de görüyor musun?”
“Ah evet. Nedeni bilinmez ama zaman zaman orada, gökte bir
yangın çıkar. İnsanlar bunu uğursuzluk olarak gördüğü için pek yanaşmazlar.”
“Anlıyorum, o halde atı oraya sürün,” dedi Yabun.
Orta yaşlı adam inanamıyormuş gibi baktı ona. “Ama efendim,
böyle bir risk almak ne kadar doğru?” Aslında korktuğunu itiraf edemeyecek
kadar gururluydu, bakışlarını istemsizce kaçırdı.
Yabun zarifçe gülümsedi ama gülümsemesinin ardında bir
hüzün gizliydi. Koyu renk gözleri ve sarı saçlarıyla gizemli bir havası vardı. Bir
sır veriyor gibi fısıldadı. “Aradığımı orada bulacağıma dair bir his var
içimde.”
Arabacı şüpheyle baktı. “Ne arıyorsunuz ki?” Elindeki
mendille yüzünü sildi, sıcak basmıştı.
“Geçen yıl bu zamanlarda biriyle tanıştım. Bir yıl içinde
çok önemli bir sırra erişemezsem...”
“Erişemezseniz?” dedi arabacı meraklanarak.
“O zaman kaybedeceğim demektir.”
“Yani biriyle iddiaya mı girdiniz?”
“Öyle de denebilir. İki gün sonra süre doluyor ve henüz
hiçbir sırra vakıf olamadım. Sizce bundan güzel bir fırsat elime geçer mi?”
Yabun’un kararlı
duruşu karşısında pes eden adam atı tepeye doğru sürdü. Onlar ilerlerken alev
etkisini yitirmeye başlamış, zayıflamıştı. Yabun alevler sönerse sırrı hiç
öğrenemeyeceğinden korkuyordu. Daha hızlı sürmesi için arabacıya talimat verdi.
Nihayet alev tamamen
sönmek üzereyken yetiştiler. Yabun bir ipucu bulma umuduyla her yere baktı ama hiçbir
iz bulamadı. Gözünün önünde ateş sönüp gittiğinde her şey bir hayalmiş gibi
gelmeye başladı.
Biraz olsun
rahatlayan diğer adam onu ikna etmeye çalıştı. “Artık yapacak bir şey kalmamış
gibi görünüyor. Dönelim mi?” Yabun birkaç saniye sessizliğini kaldı. Sanki
belirsizliğin içinde kaybolup gitmişti. Sonra birden konuştu. “Siz gidin, ben burada
kalacağım. Şanslıysam iki gün içinde tekrar aynı manzaraya şahit olurum.”
Gecenin bir vakti
oturmuş tek başına yıldızları seyrediyordu Yabun. Her ne kadar arabacıya belli
etmemişse de başı dertteydi. Eğer başaramazsa olacakları düşünmek bile
istemiyordu. Tüm gece dua edip alevlerin yeniden belirmesini bekledi. Gözüne hiç
uyku girmedi, sabah olduğunda şiş gözlerle göğe bakmaya devam ediyordu.
Ağaçların dalları rüzgarda sallanıyor, kuşlar ötüşüyordu. “Hata ettim, yaşamak
o kadar da kötü değil,” diye düşündü. Özellikle son günlerde her şey daha
anlamlı görünüyordu gözüne.
Saatler sonra
duyduğu çatırtı sesi ile Yabun ayağa fırladı. Sanki benzin dökülmüş gibi bir
anda harlandı ateş. Tam alevlerin altına doğru koştuğunda bastığı toprağın
hızla yükseldiğini fark etti. Alevlerin ortasında kaldığında attığı çığlık
yanmadığını fark etmenin getirdiği rahatlıkla bir anda son buldu. Bedeni adeta
kuş gibi hafiflemişti, içindeki kötü hislerin yanıp kül olduğunu hissetti. Toprak
alçalıp tekrar yere indiğinde bambaşka biriydi artık. Yaşadığı inanılmaz
deneyim başlı başına bir sırdı. Tereddütsüz halde oradan ayrıldı ve son
saatlerin içine girmişken buluşma yerine doğru yola çıktı.
Durgun gölün kenarına geldiğinde gülümsüyordu. Tahmin
ettiği gibi siyahlar içindeki pelerinli adam onu bekliyordu. “Geldin demek? Cesaretini
kaybedip benden kaçacağını sanmıştım. Gerçi boşuna olurdu, bulamayacağım kimse
yoktur.” Adamın sesindeki soğukluk, buz tutmuş gölünkiyle yarışırdı. Başını
kaldırıp bakınca Yabun bir kez daha yabancının gözlerinde sonsuzluğu gördü. Bu,
tarif edemeyeceği bir şeydi. Sanki koca dünya küçülüp de o kara gözlerin
içinden geçebilirdi. Yabun önceki görüşmelerinin aksine titremiyordu, bir
şeylerin farkına varmıştı.
“Benden önemli bir sırra erişmemi istemiştin. Yoksa her
nerede olursam beni bulup hiçliğe hapsedecektin.”
“Doğru. Seni kendi ayakların buraya getirdi çünkü yok
olmayı dilemiştin.”
“Ürpertici şekilde ikna edicisin. Bir anlık pes edişimin
beni bu duruma sokacağını tahmin edemezdim. Bir yıl içinde hep dediklerini
düşünüp durdum, hiçliğe karışmak istemedim, kurtulmak için elimden geleni
yapmaya karar verdim. Nihayet son anda bir sırra kavuştum.”
Adam sessizce Yabun’u süzdü. Diğerlerine göre dirayetli
çıkmıştı. “Peki, göster bana o sırrı.”
Yabun ilerledi ve adamın gözlerinin içine bakarak yanından
geçti, göle doğru yürüdü. Gözlerini kapatıp içinde yükselen alevi hissetti.
Suya adım attığı gibi buz çözülmeye başladı ve soğuğu hiç hissetmeyen Yabun
ancak göğsüne kadar gelen gölün ortasına kadar ilerledi. Buz tamamen çözüldüğünde
gizemli adam gülümsedi. İlk kez bakışlarında sıcaklık vardı. “Beni alt etmeyi
başardın, şimdi gidebilirsin.”
Yabun rahatlamış
halde gölden çıktı. Üzerinden akan sular toprağa karışıyordu. Yavaş yavaş
yürüdü, bir daha buraya yolunun düşmesini istemiyordu. Yine de dönüp bir kez
daha baktı pelerinliye. Tereddüt etse de kafasındakini sorma ihtiyacı ağır
basıyordu. Yutkundu. “Sen ölümsün değil mi?”
“Hayır, ben korkuyum.
O yüzden herkese farklı görünürüm. Her ne kadar yok olmak istesen de en çok korktuğun
ölümü gördün bende.”
Son ana kadar merakla okudum. Finali de anlamlıydı. Kelimelerine, hayal gücüne sağlık. :)
YanıtlaSilTeşekkür ederim beğenmene sevindim. :)
SilKalemine sağlık:)))
YanıtlaSilTeşekkür ederim. :)
SilSelamlar,
YanıtlaSilSevgili Yıldız blogunun sahibi Sibelde gördüm kitabınızı.
Bol okurlu olsun. Elimden geldiğince blogunuzu da takip edeceğim.
Sevgiler :)
Selamlar. Ziyaretiniz için teşekkür ederim. Ben de bloğunuza uğrayacağım. Sevgiler. :)
SilAy ilk defa fantastik bir kısa hikaye okudum. Çok hoş. Kısacık bir şeyde bile evreninin içine çektin okuru. Helal olsun. O ateş nerde beni de alsın bi 🤪 hepimizin ihtiyacı gibi duruyor.
YanıtlaSilKorkuyu, Fumetsu no Anata E'deki siyahlı -nanaminin seslendirmeninin seslendirdiği- gibi tahayyül ettim.
Çok hoş ben de fantastik kısa hikaye yazmak istiyorum şimdi. 😍
Emeğine sağlık enfes bir öyküydü.
İlk defa mı? 😮 Güzel yorumun için teşekkür ederim canım. Hikayenin içine çekebilmeme sevindim. 🥰 Fumetsudaki karakter aklıma gelmemişti ama kafamdaki ona benziyor gerçekten. 😀 Sen de yazmalısın muhakkak. 🥰 Tekrar teşekkürler.
SilSendeki hayal gücüne erişemem 🙄😍 Öyküyü sadece yazma eğitimi olarak görüp pek bir şey anlatmamaya çalışıyordum, şimdi güzel bir şeyler anlatmak istiyorum sayende. Bakalım hehe.
SilYazılarını okumayı çok seviyorum. Hayal gücünün kuvveti her bir cümlede hissediliyor ve sonuna dek merakla okudum, canım hayal gücüne sağlık. Tam kararında bir öyküydü. Kısa ve öz. Sürükleyici, merak uyandırıcı, sonuyla da çok anlamlıydı. Beğendim.❣️😇🌸
YanıtlaSilTeşekkürler canım, yorumun mutlu etti. Böyle düşünmene sevindim. 🥰 Kısa ve öz olsun istemiştim ben de, çok açıklama yapmayı sevmiyorum, biraz da okuyucunun yorumuna bırakmak istiyorum. 🥰🌺
SilKısacık hikayen hem meraklandırdı okurken, hem kahramanın başına bir şey gelecek diye endişelendirdi. Göl kenarındakinin ölüm olduğunu düşünmüştüm. Yabun sormasaydı öyle kabul edecektim yani.
YanıtlaSilYöre halkına da acıdım onlar da bu sırrı keşfedebilmeliydi....
Hikayen harikaydı, emeklerine sağlık 😊
Güzel yorumun için teşekkür ederim canım. 😊 Ben de başta ölüm olarak düşündüm, sonra değiştirdim. Aynı şeyi hissetmen güzel. 😀 Hikaye daha uzun olabilirdi ama kısa kesmek istedim. Bazen kısa olanlar daha çarpıcı olabiliyor. Teşekkürler. 😊🌺
SilÇok sağol canım mutlu oldum. 😀 İsimler aklıma geliveriyor öyle. :)) Keyifle okumaya sevindim, Aklıma fikir geldikçe yazıyorum. 😊
YanıtlaSilsen gizeme karanlığa meraklısın sahiden deee :)
YanıtlaSilEvet, bu tarz yazmak daha mıtive ediyor beni. 😀
SilOoo ..
YanıtlaSilKitap kesiti gibi geldi.
Tebrik ederim.
Teşekkür ederim. :)
SilAklınıza sağlık olsun Duygu Hanım. Gizem dolu bu kısa hikaye müthiş ötesi olmuş. Okurken su gibi akıp gitti. Devamı da olur mu acaba diye de sordum hani kendi kendime. Kaleminiz, beyniniz dert görmesin.
YanıtlaSilGüzel yorumunuz beni mutlu etti Nazlı Hanım. Elimden geldiğince akıcı yazmaya çalışıyorum, çünkü yazabilmek için heyecan duymam lazım. :)) Bunun devamı yok ama kısa romana mı dönüştürsem diye aklımdan geçiyordu, bazen bu şekilde yaptığım oluyor. Okuduğunuz için sizin de gözleriniz dert görmesin. 😊
SilÇok güzel olmuş 👏👏👏
YanıtlaSilTeşekkürler. :)
Sil