Toplumda kabul görmüş bazı alışkanlık ve tutumlar zaman zaman durumu sorgulamama neden oluyor. En başta evlerimizi nasıl döşediğimizden, ev ve kendimiz için yaptığımız masrafa kadar... Pek çok şey artık anlamsız ve mantıksız geliyor. Belki böyle bir ortama doğduğumuz için bazı şeylerin farkına varamayabiliyoruz. Olana uyum sağlama niyetiyle hayata bir şekilde devam ediyoruz.
İnsan aza kanaat etmeyi unuttu. Zaten kredi kartları çıktığından beri borç ve faizler yüzünden çoğu kişinin iki yakası bir araya gelmiyor. Tüketim çılgınlığını da geçtim harcamaların çoğu başkalarının gözünde nasıl görüneceğimiz üzerine kurulu. Evim daha büyük olsun, çok mobilya koyayım, göze hitap etsin, daha fazla misafir ağırlayım... Misafir ağırlamak önemli ama durum artık gösterişe ve kendini başkasına beğendirme yarışına döndü artık.
İnsanımız ne zamandır bu kadar yeme, içme derdine düşüp hayatı ıskalar oldu. Herkes yemek için yaşıyor gibi, bu beni çok boğuyor. Ana öğünler dışında bile sürekli bir şeyler atıştırma halindeyiz. Günde iki öğünden fazlası abartılı bence. Mide neye alışırsa onu istiyor, bu da durumu normalleştirmez.
Bu yüzden misafirlikler çekilmez hal aldı. Ne pişirsem, başka ne ikram etsem derdine düşmek sinir bozucu. Bir yanda dünyanın başka yerlerinde açlıktan susuzluktan ölenleri düşünüyorum. Biz daha sabah akşam yemek yeme, misafircilik oynama derdindeyiz. Eskiye göre daha az yiyorum artık, kilo da verdim, böyle mutluyum. Yemek yemek, güzel kıyafet giyip süslenmek o kadar ön plana çıkarıldı ki insanlar robotlaştı sanki. Evin tüm bireyleri harcama konusunda hassasiyet göstermiyorsa masraflar dağ gibi büyüyor zaten. Buna bir dur demek lazım. Hayat bundan ibaret değil. Bu kadar harcama normal mi, gerekli mi diye bir durup düşünmek lazım.
Hayalim küçük, az eşyalı bir evde, az ve sağlıklı yiyerek yaşamak. Mümkünse hayatımda az insan olsun, bir uzaklaşayım gösteriş üzerine kurulu sistemden. Muhafazakar çevrelerde bile gördüğüm bu. Biraz parası olan evini saray gibi donatma, her elektronik aleti alma, evin her köşesine lüks eşya yığma derdinde. Bu evler ruhumu daraltıyor.
Artık misafirliğe gitmeyi de sevmiyorum. (Sadece birlikte vakit geçirmeyi sevdiğim arkadaşlar hariç) Ye ye diye ısrar etmeler, daha şunu da yiyeceğiz diye zorla alıkoymalar... Ben yemek derdinde değilim ya, bu kadar basit. İmkanın varsa ihtiyacı olana yedir, başkasına yardım et. Son yıllarda abartılı sofralar yüzünden kimseye iftara gidesim de yok. Keşke kimse çağırmasa diyorum hatta. Herkes patlayacak gibi yiyip yiyip oturup kalıyor. Ramazan'ın özünü anlamaktan da uzağız.
Bu sıralar Riyâzü's Sâlihin diye bir kitap okuyorum. İçinde ayet ve hadisler yer alıyor. Az önce okuduğum şu satırlar nedeniyle bu yazıyı yazma ihtiyacı hissettim.
Adam onlara bir koyun kesti. Onlar da koyun eti ile hurmanın bir kısmını yediler ve su içtiler. Karınları doyduktan ve suya kandıktan sonra Peygamberimiz, Ebu Bekir ve Ömer'e şöyle buyurdu:
-"Nefsimi kudret elinde tutan Allah'a yemin ederim ki kıyamet günü, bu nimet hakkında sorguya çekileceksiniz. Açlık sizi evlerinizden çıkmaya zorlayınca bu nimete kavuşuncaya kadar geri dönmediniz." (Müslim)
Peygamberimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) buyuruyor ki:
-"İnsanoğlunun şu maddeler dışında hiçbir hakkı yoktur: Barınacağı bir ev, edeb yerlerini örten bir elbise ve ekmek koyacak kabkaçak." (Tirmizî)
Bir söz vardı. İnandığınız gibi yaşayamazsanız yaşadığınız gibi inanmaya başlarsınız. Durum tam da bu malesef.
çok doğru söylüyorsun. Gerçekten de insanlar artık nefsine hâkim olmayı unuttu, tüketim yarışına kapıldıkça huzur azalıyor. Eskiden sadelik vardı, muhabbet vardı, şimdi gösteriş var, samimiyet kayboldu. Misafirlik bile yarışa döndü dediğin gibi. Peygamberimizin hadislerini okuyunca insanın içi sızlıyor, biz nerede kaybettik diye düşünüyor. Az eşya, az yemek, az insan ama çok huzur keşke herkes bunun kıymetini bilse
YanıtlaSilDünya sevgisi mala mülke daha çok meylettiriyor malesef. Her şeye kılıf da hazır. Azla yetinmek, kendini çağın bozuk sistemine kaptırmamak gerek. Çevre, toplum herkesi çok etkiliyor malesef.
SilBu kitabın açıklamalı meali( doğru tanım bu muydu emin değilim) var, 7 cilt falan, tuzlu gelince açıklamasız halini indirdiğim uygulama üzerinden buldum, yer yer okuyorum ben de :)
YanıtlaSil10 küsur seneyi geçmiş kıyafetlerim var, giyerim hala. Hoş, eskinin kıyafetleri sağlam ve güzeldi, simdikiler seneyi doldurmadan çöp oluyor . Eskitecek, deforme olacak uğraşlar içinde olmayınca kıyafet uzun süre gidiyor . Kişinin durumu ve yaptığı şeyle ilintili bu kıyafet konusu, o yüzden herkes içi azlık çokluk kavramı farklı olabilir, kesin bir şey diyemiyorum ama işin cılkını çıkaran çok var, onu da gözlemliyorum.
Eşya boğuyor sahiden, bir de şimdiki eşyalar hep kaba ve büyük, çok büyük evlerden ziyade evin durumuna göre küçük kalıplı eşyalar olsa bu denli nefessiz kalmayız sanırım. Anneme şu kanepeleri atıp bir L çekelim yeter diyoruz, nerde oturacaksın diyor, haksız da değil aslında. Misafiri geç aile bireylerine anca yetiyor çoğu evde aslında. Ölçü ayarlaması yapmak için de evi komple bi atmak gerekebilir, al bu da başka israf 😔
Bu küçük dipnotlar dışında yazdığın her şeye katılıyorum. Hoş olmayan taraftarımız var böyle, alışkanlık ya da böyle görmüşlük diyemiyorum bu hale. Daha çok kaybolmuşluk bu durumumuz.
Bendeki kitap tek cilt, belki daha kısa halidir.
SilKıyafet sayısına dikkat eden vardır ama çoğu kişi durumu da iyiyse muhakkak fazla fazla alıyor. Bir de malesef hediye edenler oluyor, hiç benlik olmayınca giymiyorum. Kıyafet hediye etmek de anlamsız oluyor böylece.
Markalı almak yerine çeşit çeşit güzel eşyalar var. Aranırsa muhakkak uygun ölçüde bulunulur. Ben hala misafir ve başkaları gelecek diye gereğinden fazla büyük evler ve çok mobilya peşine düştüğümüzü düşünüyorum. Uzak doğudaki sade evler çok ilgi çekici ama bizde kimse beğenmez. Kültür bu hale dönüştü malesef. Kazandığından fazla harcıyor insan. Çünkü başkalarına hava atmayı seviyoruz.
Dünya üzerindeki tüm insanlar, insanlığın meziyetlerini unutmuş gibi görünüyorlar, yazdıklarına katılıyorum. Az ve öz her zaman netlik sağlar.
YanıtlaSilZaman zaman o kitaptan bazı paragraflar yayına alsan, zevkle okurum. :)
Eline sağlık bu derin yazı için.
Haklısın az öz olmak iyidir. İnsan gerçekten yapması gerekenlerden uzaklaştı. Hayatı anlamlı kılan şeylere odaklanmadıkça kendimiz için tüketen olmanın ötesine gidemeyeceğiz.
SilKitap biraz kalın, henüz yarıya gelemedim ama biraz daha ilerleyince tanıtım yazarım. Bildiğimiz, yaygın hadisler olduğu gibi yeni öğrendiklerim de vardı. Okuyunca kendi eksiklerinin daha farkına varıyor insan.
Teşekkürler ilgin için.:)