Kitabı herkes duymuştur, zaten filmi de var. Ben yine de bir şeyler karalamak istedim.
Beş kız evlada sahip Bayan Bennet'in tek derdi kızlarını varlıklı erkeklerle evlendirmektir. Ailenin babasının ise böyle dertleri olmadığı için karısına pek aldırmaz. Kızlardan en büyüğü Jane güzelliği ile nam salmış ve kısa sürede yeni komşularının ilgisini çekmiştir. Elizabeth ise diğer kızların aksine doğru bildiğini söylemekten çekinmeyen biridir. Başkalarının gözüne girmeye çalışmaz, yapmacık davranmaz.
Bir gün Bay Darcy ile karşılaşan Elizabeth adamın çok kibirli olduğunu düşünür, ondan hiç hoşlanmaz. Bay Darcy'nin kibirli ve soğuk olduğu görüşü etrafta dilden dile dolaşır. Ancak ikili arasında gelişen diyaloglar, yanlış anlaşılmalar ve yaşanan anlaşmazlıklar zamanla farklı bir boyut kazanır. İkisi de birbirini daha iyi tanımaya başladığında hislerindeki değişim de kaçınılmaz olur.
Yazarın anlatımı ilgi çekici. Elizabeth ve Darcy arasındaki ilişki kitabın en dikkat çekici yanı bence. Birbirinden bu kadar farklı görünen iki insanın aslında nasıl uyumlu olabileceğini gördük. Bunun dışında konu bana yavan geldi. Kızların tek amacının süslenip balo balo, davet davet gezip kendilerini erkeklere beğendirmek olması sıktı biraz. Bana göre fazlasıyla anlamsız bir yaşam tarzı. Çoğunlukla zengin koca bulup rahat yaşama derdindeler. Okuyup kendini geliştirme, anlamlı bir şeyler öğrenip topluma değer katma gibi istekleri yok hiç. Yiyip içip gezsinler, dans etsinler ancak. Gerçi günümüzde de böyle niyeti bu olan insanlar vardır ama kitapta fazla göze batıyordu. Takıldığım bir noktada kızların başkalarının evinde haftalarca kalmaları. Yav hiç mi işiniz gücünüz yok, kendinize hizmet ettirmeye ne bayılıyorsunuz, oturun oturduğunuz yerde. Ben bir akrabada bir gün kalmak zorunda olunca eve dönene kadar çatlıyorum, millet ne geniş. Neyse daha fazla sinirim zıplamadan yazımı sonlandırayım. 😅
Yazarın anlatımı sardığı için okumak keyifliydi yoksa benzer konuda kitap okumak isteyeceğimi sanmıyorum bir daha.
Bay Bennet; hazırcevaplık, alaycılık, umursamazlık ve kapris karışımı öyle tuhaf bir adamdı ki eşinin yirmi üç senelik deneyimi, onun karakterini çözmesine yetmemişti.
Ama akıl, duyguya rehberlik etmelidir ve bence katlanılan güçlükle amaç her zaman orantılı olmalıdır.
Bana layık gördüğünüz ama hiç de benimsememiş olduğum fikirlere açıklama getirmemi bekliyorsunuz.
Dünyayı tanıdıkça hoşnutsuzluğum artıyor ve her geçen gün, insan karakterinin dengesizliğine ve görünüşte akıllı veya erdemli olan insanlara ne kadar az bel bağlanabileceğine olan inancımı doğruluyor.
Çok sert yaklaşmıssın:)) Gerçi kitabı okumadım ben, pek tarzım değil lakin filmi sinemada izledim; bence çok hoştu, iki oyuncu da muhteşemdi! Kitabı okuyanlara nasıl bir tat verir bilmiyorum, ama sabredebilirsen bir gözat derim.:)
YanıtlaSilFilmi belki güzeldir (izleyeceğim) ama hikayenin temeli yine de belli. Kızlar imkanı olduğu halde kendilerini geliştirecek her şeyden uzaklar ama iş süslenip başkasının gözüne girmeye gelince bir numaralar. Zaten hizmetçileri olduğu için evi çekip çevirme gibi yeteneklerinin hiç olmadığı da belli. Tek dertleri gezip tozmak gibi göründü gözüme. Her ne kadar Elizabeth ve Darcy farklı kişilikte olsalar da yaşadıkları toplumun gerçeğini değiştirmiyor. Jane Eyre kitabını çok daha fazla sevmiştim.
SilFavori romantik film ve kitabımı okudun nihayet! Olumlu eleştirilerine katılıyorum ve olumsuzlara da hak veriyorum ama zamanın şartlarını göz önünde bulundurunca karakterlere de hak veriyorum. Elizabeth'in okuduğuna bakma, o esas kahraman olarak toplum genelinden sıyrılmış bir karakter. Kadınların geri kalanı ailesindeki diğer bireyler gibi. Babalarının mirasını bile alamıyorlar çünkü miras hakları yok, mirasın hepsi en yakın erkek akrabaya, yani kuzene gidecek. Yattığı yerden miras alıyor erkek. Peder öldüğünde sokakta kalacaklar çünkü hepsi kız, mirası alacak tek erkek çocuk yok, gerçi olsa da kız kardeşleriyle paylaşacak mı bilemezsin. Yokluğa düşmüş kadın için de pek parlak seçenekler yok malum. Kadın da naapsın çocuklar sokağa düşmesin, iyi bir yaşamları olsun diye zengin erkeklerle evlendirmeye çalışıyor. Böyle bir çağda kadının yaşaması için iyi bir evlilik dışında başka hiçbir çare yok. Şükür ki İslam dünyasında bizler özgürdük, ve modern çağda da çok rahatız. Neyse, bu yüzden haklı karakterler, gene de bu kadar abartmak mide bulandırıcı, o çağa göre bile rezil ediyorlar kendilerini. Pedere de ayrı sinirleniyorum, madem aklı başında adamsın, kızını dövmeyen dizini döver. Disipline etsene karını kızlarını! Hak ettiler küçük kızın yaptıklarını. Garibim Elizabeth'in temiz ve parlak kişiliği ailesinin altında eziliyor. Darcy çok haklı, biz de gömüyoruz kızın ailesini. Yüksek düzeydeki asaleti ile Darcy'cim ne yapsın? Ama Elizabeth'in şöyle hayırlı evlat bir tarafı var, biz olsak ailemizi reddederiz, sürekli kavga çıkarırız beni rezil ettiniz diye. Ama Elizabeth çok güzel bir iletişim kuruyor, ailesini sarıyor sarmalıyor. Helal olsun kız! Hem annesinin istediğinden çok daha iyi bir damat ayarladı. Aferin sana valla <3<3<3
YanıtlaSilNet hatırlamıyorum "Bana layık gördüğünüz ama hiç de benimsememiş olduğum fikirlere açıklama getirmemi bekliyorsunuz." bunu Darcy mi söylüyor Elizabeth'e? Di mi? Bütün kitap burada özetlenmiş.
Filmde de keyifli seyirler <3 Yorumlarını bekliyorum.
Zamanın şartlarına bakınca gayet de lüks ve sefa içinde yaşadıklarını görüyorum ben. Saray gibi evde büyümüşler, hizmetçileri var, at arabaları var. Kıyafet alıp süsleniyorlar, daha ne olsun. Onların yüzde birine sahip olmayanlar var. İleride mirası kaybedecek olmalarının tek çözümü de varlıklı koca bulmakta görülüyor. Ailecek çalışıp bir şeyler yapalım dediklerini görmedik, açıkçası hiç üzülecek yan göremedim ben. Baba desen laf olsun diye evlenmiş sanki. Elizabeth biraz aklı başında ama daha farklı özellikler de beklerdim ondan. Darcy ise kibri ile başta sinir etti beni. Sırf babası zengin ve iyi şartlarda yaşamış diye şanslı biri sadece. Neyse ki Elizabeth ağzının payını verdi de biraz aklı başına geldi. :))
SilEvet o lafı Elizabeth'e Darcy söylüyor. Kitabın iyi yanlarından biri cümlelerinin güzel olması, karakterlerin kendini ifade tarzı. Ayrıca aşk adı altında yazar hiç edepsizce şeyler yazmamış, onu takdir ettim. Çünkü günümüzde romantizm oku da saçma sahneye denk gelme. Filmini izleyince yazarım sana. 😊🌸
Sanırım Jane Austin'in babası papaz, abisi de babasını takip etmiş olabilir du bakıp geliim. Evet, abilerinden biri takip etmiş, diğerleri amiral ordu mensubu falan, ablası da resimle uğraşıyormuş. Neyse, yani papaz çocuğu olarak edepsiz şeyler yazması pek mümkün değil. Filmi izlediğimde ben de bi şaşırmıştım. Hollywood bile bozmamış, kenar köşe rollerde var olabilir de esas rollerde yok. Gene de sona eklemişler bir kiss scene ama filme dahil değil, sonradan bonus mu koydular after ending mi bilemiyorum ama geçen tekrar izlediğimde kontrol ettim after ending olarak yoktu.
SilAma düşün, kadın bu kitabı yazdığında kadın ve erkeğin eli bile dokunmuyordu birbirine. Sürekli eldivenliler falan, Darcy'nin bir sahnede eldivensiz olarak kızın elini tuttuğu var, sonra elini kasıyo falan haha doğal olarak yapmış aktör ama yönetmen eklemiş hoş bulup. Şimdi çık sokağa hangi aşklar bu kadar temiz. Roman çağın zihniyetini yansıtır. Ne görüyorsa o. O yüzden bu zamanda bulması zor ve üstüne bir de cinsellik daha çok sattığı için ekleniyor. Kendi başına türler var böyle oralarda eyleşseler de genel olarak romantik romana çok katmasalar ne hoş olurdu.
Filme de uzuun uzuun darcy güzellemesi yaparım artık :D İzlemeden evvel, başrol oyuncular hakkında ne düşünüyorsun
Dönemin iyice berbatlaştığı çık belli. İnsanların suçlu yanı var elbette ama yazarların da işine geliyor artık. Sanki edepsizlik yazmayanı dövüyorlar gibi ayrı bir tavır içindeler. Böyle yazarlar da gözümden düşüyor, kendileri o karakterdeymiş ki böyle yazmak işlerine geliyor diye düşünüyorum. Yani insanların beklentisi bahane, yazmak istemeyen yazmaz saçma şeyler.
SilFilmi bitirdim ben de, Darcy ile ilgili dediğin sahne iyiydi doğal durmuş. :) Genel olarak film ortalamaydı benim için. Oyunculuk olarak Darcy karakterini oynayan iyiydi, gerisi sıradan geldi bana. Konu da zaten derin değil. Sonu da pat diye bitmiş. :)
Filmini izlemiştim. Dönem filmlerini izlemek hoşuma gidiyor :))
YanıtlaSilDoğrudur, bazıları ilgi çekici oluyor. :)
SilMisafirlik konusunda sana katılıyorum. :)
YanıtlaSilMillet bütün yaz tatilini başkalarının evinde geçiriyor. Ara tatili de ihmal etmiyor.
Bu kadar sevgi nereden gelişiyor bilemiyorum.
Evim güzel evim. İnsan niye kendi evini bırakıp orda burda aylarca kalmak ister anlam veremiyorum.
Öyleler var gerçekten. Ben de hiç anlamıyorum insan kendi evinden başka yerde nasıl bu kadar rahat olur? Bazılarının derdi gezmek, yemek içmek zaten. Eve şehir dışından misafir gelmesini istemiyorum açıkçası. Bizim millet her şeyi abartır. Gezdireceksin, dışarıda yemek yedireceksin, çok iyi sofralar hazırlayacaksın. Senin kendi planların, işin gücün var mı, maddi imkanın var mı önemli değil.
SilMisafirlik ile ilgili yazdıklarınız harika:))) Çok tarzım değil ama denk gelirsem filmi izleyebilirim:)
YanıtlaSilTeşekkürler, bu devirde herkes şey masraflı zaten, herkes ya evinde otursun ya da kendi gezsin. :))
SilKitabı lisedeyken okumuştum ve sana benzer hislerle okuduğumu hatırlıyorum. Filmi ise son yıllarda ve sık sık ileri alarak izledim. Klasiklerden olduğu için ve dönemle ilgili bilgiler verdiği için okunabilecek bir kitap :)
YanıtlaSilSevenleri varsa da bana çok da bir şey ifade etmedi. Dönemi yansıtması yönünden belki okunabilir, izlenebilir de fazla beklentiye girmemek gerek. :)
SilBen bunu izlemedim de okumadım da, ne zamana nasip olur acep. :D
YanıtlaSilBilemiyorum, sana kalmış. :))
SilJane Austen'a bayılıyorum. Bence o da İngiliz adetlerini yazarken eğleniyordu ya, en çok da alttan alta laf dokundurmalarını seviyorum. Hatta keşke bu yazarla tanışabilme imkanım olabilseydi :)
YanıtlaSilAnlatımı ve düşündürücü cümleleri güzel gerçekten. Sadece konu biraz sıkıcı geldi. Farklı ve derin bir kurgu okusaydım muhtemelen hayran kalırdım yazara. :) Eski yazarlarla tanışma fırsatı bulamamamız kötü, ben de Tolkien ile tanışmak isterdim. :)
Silingilizce olarak da türkçe olarak da birkaç defa okudum, filmlerini izledim, dizi de. ingilterede şekspirden sonra en iyi yazar kabul ediliyor. en sevdiklerimdendir. bu romanlara sosyolojik olarak bakmalı, o dönem olarak, ingiltere eskiden çok geriydi, 1500 lerde çok pistiler, yılda bir kez yıkanırlardı, 1700 lerde de cahillik, büyücülük, gizemcilik vardı. ama şimdi çok ilerdeler. austen zamanı kadınlar evden çıkamazdı. austen biraz mizah biraz eleştiri olarak yazdı bunları, haliyle feministti. bu romanları o kalabalık evlerde gizlice yazdı. kimse bilmedi :) ingilizce sevenlerin gözdesi yazar :)
YanıtlaSilŞu an Macbeth okuyorum onu bile ite kaka okuyorum. Herkes neye göre en iyiyi seçiyor cidden bilmiyorum. 😅 Gurur ve Ön Yargı da tekrar okumak isteyeceğim kadar beni çeken bir kitap değil. Tamam bazı diyaloglar zekice ve güzel ama gerisi etkilemedi beni. :)) Bana sorsalar da en iyi Tolkien yazıyor, fantastik yazdığı için de değil, onun anlatımında farklı bir çarpıcılık, derinlik ve engin bir hayal gücü var. Karakterleri de çoğu kitaptakine göre benzersizdir. :) Her dönem farklı gerçekten ama sarmayınca sarmıyor, yapacak şey yok. :))
Sildili kullanmak ile ilgili bu. o yönden iyiler. dil ve anlatım. sen öncelikle eskileri, klasikleri sevmiyon pek zaten. tolkien de müthiş tabisi, o da dil ustası zaten :)
Silbir de, sen tabisi fantastik eğilimlisin, sıradan ilişkiler, aşklar, dramlar ilgini çekmiyor :) austen, bronte değil de leGuin uyar sana tabisiii :)
YanıtlaSilDramlar ilgimi çeker. Aşklar da Violet Evergarden'daki gibi olursa... Ben daha derin anlam bekliyorum ve çok sağlam bağlar. LeGuin'in tek kitabını okudum ama daha sevdiğim yazarlar var. :) Fantastik kısmını zaten üstteki yorumumda yazdım. Yüzeysel ya da amacı dışına çıkan fantastiği de hiç sevmem, yeni nesil fantastikler gibi mesela. :)
Silsenin de işin zooor, çok seçiyon :)
Silbir de, austen çevirmenleri ve yayınevleri bellidir. yani bu romanın çok iyi çevirileri var. senin fotideki baskıyı bilemedim. büyük olasılıkla iyi bir çevirisi değildir.
YanıtlaSilBunda baskı hatası vardı ama çeviri iyiydi bence. Hem daha çok karakterlerin yaşam tarzına takıldım.
Silo zamanlar ulaşım olmadığı için ülkemizde de ziyaretler aylarca sürüyormuş :)
YanıtlaSilAt arabaları varmış, az kalıp dönebilirler. Dıdısının dıdısına gidip kalıyorlar. Bizde en azından aile büyükleri ya da kardeşlere gidiyorlardır. :)
SilNe kitabı okudum ne de filmini izledim...Halbuki kitabı da var ben de. :) Az çok konusunu bildiğimden kitabını okumaya elim varmadı. Ama mutlaka okuyacağım.
YanıtlaSilOkuyan gözlerinize sağlık olsun Duygu Hanım. Samimi paylaşım için teşekkür ediyorum size.
Kitap ve filmin yeri ayrı oluyor hep. :)) Konusunu seviyorsanız tavsiye ederim. Yorumunuz için teşekkürler Nazlı Hanım. :)
Sil