29 Haziran 2025 Pazar

Hayat Acemileri İçin Yaşam Rehberi (Kitap)

 


Beyhan Budak'ı videolarından tanıyordum. İlk kez kitabını okudum ve gayet faydalı buldum. Çoğu kişinin aksine bunu okuyunca/izleyince hayatınız değişecek diye büyük iddialarda bulunan biri değil. Zaten kitabında da her şeyin çözülmesinin mümkün olmadığını söylüyor. Yine de bazı sorunları hafifletmenin yollarını aktarıyor.

Kitabı okurken kendim, ailem ya da çevremle ilgili bazı şeylerin de farkına varmış oldum. Psikoloji ile ilgilenenler az çok bilir ama yine de farkındalık oluşuyor. Mesela yazar bu ara çok moda olan "affet gitsin" ya da "asla pas etme" gibi ifadelerin hangi durumlarda doğru hangi durumlarda yanlış olduğunu açıklıyor. Herkes birbirinden çok farklıyken bir sorunun tek cevabı olması da mantıklı değil elbette. Bir şeylere farklı pencereden bakmak, kendini daha iyi tanımak isteyenlere kitabı tavsiye ederim.


Kitap boyunca pek çok şeyi düşündüm ben de. Bir şeyleri hep içime atıp sinir stres olurdum, artık az da olsa aklıma geleni doğrudan söylüyorum, öfkemi belli ediyorum. Bu bile rahatlatıcı geldi. Bir de sıkıntımı karşı tarafa belli ediyorum, çünkü aşağıdaki alıntıda da göreceğiniz gibi sorun yok gibi davranınca hatalarını asla düzeltme yoluna gitmiyorlar. Ne olursa olsun tarafını, tavrını belli etmek gerekiyor. Suçluluk hissi konusu takıldığım bir diğer nokta oldu. Başkalarının yapsa hiç umursamadığı şeyleri kendim yapınca hemen suçluluk hissedebiliyorum ya da kendim için güzel bir şey yapmak gereksiz gibi gelebiliyor. Tabi çok düşünüp durma sıkıntısı da var. Artık daha rahat ve olumsuz düşüncelerden uzak yaşamak istiyorum. Kendimle ilgili bana iyi gelecek planlar kuruyorum. Güzel anları kaygı ve stresle yok etmeye bir son vereceğim. Beyhan Budak da değişimin küçük adımlarla başlaması gerektiğini söylüyor. Bir yerden başlayacağım artık ben de. :)) 


Bir şeyleri elde etmek için kendini kanıtlaman gerektiğine inanıp, savaşıp durursan hem kendini yorarsın hem de beklediğin şeyleri elde edemezsin.

İnsan kendi içindeki karanlıkla, hüzünle çok fazla meşgul olduğu zaman, beklediğinin tam tersine, hissettiği olumsuz duygular daha da artmaya başlar.

Rahatsız olduğumuzu onun anlayacağı şekilde ifade etmediğimiz müddetçe karşımızdaki bunu anlamayacaktır.

Aslında "... yapmam gerekiyor," dediğimiz şeylerin büyük bir kısmını yapmak zorunda değiliz. Kendimize birçok mecburiyet listesi çıkarıyoruz.

... biz bir şeyin olmasını beklerken hayatın geri kalan lezzetlerini gözden kaçırırız ve tatsız tuzsuz bir yaşamımız olur. Ve bu süre ne kadar uzarsa sadece o istediğimiz şey olursa mutlu olacağımızı zannetmeye başlarız.


24 Haziran 2025 Salı

Yeni Kitaplarım

 

İyi akşamlar. Son zamanlarda çeşitli kitaplar aldım. Okunacak çok kitap olsa da almadan duramıyorum ve ilginç şekilde aklıma birden bir kitap esiyor ve onu alana kadar çatlıyorum.  :)) Okuyunca belki aradığımı bulamayacağım ama o kitabın elimin altında olduğunu bilmek bile iyi geliyor. Bu aralar kurgu dışı kitapları daha çok alır oldum, tabii ilgimi çekmesi lazım önce.



Güray Süngü Düş Kesiği, merak ettiğim kitaplardandı. Baragan'ın Dikenleri'ni okudum ama yazarın öbür kitabını çok daha sevmiştim. 


Beyhan Budak'tan okuduğum ilk kitap, gayet iyi gidiyor, şu an okuyorum. :)


Güzel Sanatların Bir Dalı Olarak Cinayet, sırf adı ilgimi çekti diye aldım. Öfke Üzerine, öfkeli biri olduğum için belki işime yarar dedim. 😅 Luna kitabı konusuyla ilgimi çekti. Bir de Buğra Gülsoy yazmış, oyunculuğu güzel, bakalım yazarlığı nasıl. 🤗


16 Haziran 2025 Pazartesi

Deccal Tabakta (Kitap)

 


Kitap uzun süredir elimdeydi, okumaya başlayalı da çok oldu. Bir oturuşta okunacak bir kitap olmadığı için ara ara okuyorum.  Henüz bitiremediysem de genel olarak konu belli.

Öncelikle ismi çok ilginç olduğu için dikkatimi çekmişti. GDO denen illetin zararlarını, bundan kimlerin fayda sağladığını anlatıyor yazar. Gerçekte GDO taraftarlarının neden düzgün bir araştırmaya izin vermediğini, halkı nasıl kandırdığını görüyoruz. Genetiği değiştirmek doğal olanı yıkıma uğratmaktır. Aç gözlü, zengin bazı ailelerin daha çok kazanmak ve tüm dünyayı sömürgeleri haline getirmek için tarıma nasıl el attığını okuyoruz kitapta. Söylenen en büyük yalan insanlık için bir şey yaptıkları, oysa tek yapılan tarım alanlarını tahrip edip doğal tohumları bozmak, insanları kısır ve sağlıksız bireyler haline getirmek. Böylece insanlığın kontrolünü ele geçirecekler. Pek çok ülke tarım alanlarını kaybedip köle gibi çalışmaya ve bir ton borca itilmiş.

Yazar kitap boyunca herkesi uyarıyor, sağlıklı beslenmeye bir an önce geçmeli ve dayatılan şeyleri kabullenmekten vazgeçmeliyiz. Herkesin okuyup bilinçlenmesi gereken bir kitap. 


Küresel kapitalizm, insanlığın ihtiyaç duyduğu temel ihtiyaçları tekelinde tutarak, ulusları egemenliği altına almayı hedefler. En az yüzyıllık mazisi olan bu projenin en önemli gayelerinden biri, hiç kuşkusuz yaşamı ele geçirmektir. Yaşamı ele geçirmenin yolu ise, tohumların genetik yapısını değiştirip patentlemektir.

Gittikleri her yerde işe ilk olarak yerel değerleri ve yerel ürünleri yok etmekle başlarlar. Dokundukları her kültürü sömürgeleştiren, bu toplumların alışkanlıklarını değiştirerek bilinç krizi meydana getiren bu firmalar, püriten ahlakın tesisi için kutsalları tahribe girişirler.

Yetkili ağızların ifadesiyle ülkemizde GDO'lu ürün ekimi, satışı ve ithalatı sözde yasak. En azından serbest bırakılan bir düzenleme yok. Hâlbuki ürününüzün GDO'lu olduğuna dair bir beyanınız yoksa Türkiye gümrüklerinden hiçbir sorunla karşılaşmadan geçebiliyordunuz.

Bu yeni düzen sayesinde maddeci, doğa ve doğal düşmanı şirketlerden en önemlilerinin birkaçına sahip olan ve son birkaç yıldır GDO'lu tohum üreticisi olma görevi verilen Bill Gates'in bir aylık geliri, bir Sri Lankalının 14.400 aylık gelirine eşittir.

Yazık ki insanın kendine biçtiği rol, kendi ürettiği makineye yüklediği fonksiyondan ibaret; yani efendisini doğuran köle rolü... Ahlâkını, aklını, dünyasını ve ahiretini beş paraya değişme ve hazzına satılma... Kendisi için yaratılan sayısız nimetin kölesi insan. O sürekli ziyanda. O sürekli ilerlediği zannıyla geriliyor. O her çağda aynı.


14 Haziran 2025 Cumartesi

Akşam Yürüyüşü ve Çiçekler

 

Selamlar, ne zamandır bir şey paylaşmıyorum. Temizlik, bayram derken çoğu şeyden koptum. Oyuna sardım biraz, sonra oradan da sıkılır oldum. Bazen çok boş hissediyorum kendimi, ne yapsam bilmiyorum. İçim sıkılıyor yani, yine öyle bir döneme girdim. Bazen sanal ortamdan tamamen kopasım geliyor, insanları tanımak anlamak zor ve yorucu, bazı şeylerden yıldım artık. Bloglar iyi ki var, burada konuşunca rahatlıyorum. Bu durumdan bir an önce çıkar da tekrar bir şeyler için çabalarım İnşallah. 

Bugün yürüyüşe çıkınca Kelebekler Bahçesine yürüdüm, çiçeklerin fotoğrafını çektim. Bu yaz hiç gitmemiştim, iyi oldu. Yine her yer çok güzel çiçeklerle donatılmış. Yine yalnız gezip, düşüncelere dalıp geri döndüm eve.








Havadan Sudan Şeyler

  Kendimde sevmediğim yanlar var, düzeltmeye çalıştığım da oluyor tabii. Mesela en canımı sıkan şeylerden biri insanların laf ve hareketleri...