15 Kasım 2025 Cumartesi

Sonlu Olasılık (Kısa Hikaye)

 

Sıcak yaz günleri Ender için hep zorlu geçerdi. Aksi gibi vantilatör de bozulmuş nemli ve bakımsız dükkânda çalışmak çile halini almıştı. Oysa Ender'in hayali bambaşkaydı, hukuk okumak isterken kitapların arasında pinekleyen birine dönüşmüştü.

Nemlenmiş saçlarını eliyle geriye tarayınca geniş alnı açığa çıktı. İri gözleri, çıkık elmacık kemikleri, sert olmayan yüz hatları ile gülümser gibi bir ifadesi vardı. Dış görünümünün aksine ruh hali çalkantılıydı. İçindeki sıkıntı giderek büyüyordu. Havalardan olsa gerek, diye düşündü.

Sabahtan beri tek müşteri gelmemişti. İç geçirdi, söylediği soğuk soda nerede kalmıştı?  Masada duran ince kitabı alıp yüzüne doğru sallamaya başladığı sırada kapıda bir müşteri belirdi. Resmi giyimli adam kararlı adımlarla yürüyerek Ender'in karşısında durdu. Çok önemli bir şeyi dile getirecekmiş gibi görünüyordu. Ender ifadesizce süzdüğü müşterinin bakışlarında beliren kınamayı fark edince şaşırdı. “Ne var?” dedi kendini tutamayarak.

“O, yelpaze niyetine kullandığınız Karabibik değil mi? Bir sahaftan böylesine pervasızlık beklemezdim.”

Ender içinden geçenleri bastırıp yapmacık bir gülümseme ile kitabı elinden bıraktı. “Kitapların kabuğundansa içine değer veririm. Buyurun, ne istemiştiniz?”

“Bunu,” dedi müşteri Karabibik’i göstererek. “Elinizde heba olmasına gönlüm razı olmadı. İçi koruyan kabuktur ne de olsa.” Sesi meydan okur gibiydi. “Ya sabır,” diye içinden geçirdi Ender. Neyse ki burada çalıştığı süre içinde insanların garip tavırlarına alışmıştı. Sandalyesinden kalkarak kitabı poşete koydu. “Başka bir isteğiniz var mıydı?”

“Hayır, bu kâfi. Belki başka sefere.” Müşteri ödemeyi yapıp kapıdan çıkana kadar çatık kaşlarla onu izledi. Sonra çekmeceden bir defter çıkarıp sattığı kitabı not etti. O sırada bakkalın çırağı kapağını açtığı sodayı bırakıp gitti. Ender’in sakarlığı tuttu, uzandığı soda parmağına dokunduğu gibi defterin üzerine döküldü. “Hay aksi!” diye söylendi. Eski bir bezle masayı silmeye koyuldu.

Dakikalar sonra içeriye orta yaşlarda bir kadın girdi. Derli toplu giyimi, topuz yapılmış saçları Ender’de onun öğretmen olabileceği izlenimini uyandırdı. “Hoş geldiniz, nasıl yardımcı olabilirim?”

Kadın bir kitap ismi söyledi. “Çok gezdim ama baskısı bitmiş, hiçbir yerde bulamıyorum.” Ender kitabın ismini hiç duymamıştı ama dükkânın önceki sahibinin çok eski kitapları bodrum kata indirdiğini biliyordu. “Elimizde bu kitap var mı emin değilim hanımefendi. Vaktiniz varsa ben aşağıya bakayım, siz de oturup dinlenin.”

“Peki, beklerken kitaplara bakayım o halde.”

“Elbette, rahatınıza bakın.”

Ender alt katın düğmesini açıp dar, demir basamaklardan aşağı indi. Her adımında rutubet kokusu yüzüne vuruyordu. Tozlardan nefes almak hayli zordu. Benzer türdeki onlarca kitaba göz gezdirdikten sonra aradığını buldu. “Hah,” dedi büyük bir iş başarmış gibi. Gömleğinin koluyla kitabın kapağındaki tozu sildi. O sırada kitapların arasına karışmış olan deri kapaklı bir defter gözüne ilişti. Aceleyle göz atınca sayfalarının boş olduğunu gördü, sevindi. “Eski ama iş görür, güzel.” Defteri koltuk altına sıkıştırıp bir an önce temiz havaya ulaşmak için basamakları hızla çıktı.

“Bugün şanslı gününüzdesiniz. Kitabı buldum.” Kadın çok teşekkür ederek kitabı aldı, incelemeye başladı. Mutluluğu gözlerinden okunuyordu. Ender onun neye bu kadar sevindiğini bir türlü anlamıyordu, omuz silkti. Kadın bir de klasiklere göz atacağını söyleyince yerine geçip oturdu. Göz ucuyla bir süre kadını izledikten sonra aşağıdan getirdiği deftere dokundu. Kapak çok yumuşaktı, farklı bir dokusu vardı. Yaprakları tek tek çevirmeye başladığında içinde bir kıpırtı hissetti. Sanki uzun zamandır sahip olmaya çalıştığı şey sonunda eline geçmişti. Kendindeki bu garip değişimi sorgulayan Ender ilk sayfaya döndü. Alışkanlık olduğu üzere üst köşeye o günün tarihini attı. Bazen müşterilerle sorun yaşadığı için sattığı kitapları not ederdi. Henüz bilgisayara ihtiyaç duymuyordu, çok da lazım değildi. Ona vereceği parayla... Aklına düşen bir hatıra içini sıktı. Dudağının bir kenarını huzursuzca kemirmeye başladı. Birkaç saniye sonra ise yüzünde bir gülümseme belirdi. Onu biri görse ruh halindeki bu anlık değişim karşısında hayrete düşebilirdi. Ender’in gözü duvardaki saate kaydı bu kez. Dalgın halde deftere saati de yazdı. 10.40

O anda garip bir şey oldu. Kadın ikinci rafın önündeyken birden ilk rafın önünde belirdi. Ender şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırdı. Müşteri ne olduğunun farkında bile değil gibiydi. Elini uzatıp Suç ve Ceza’nın sırtına dokundu. “Ama bu hareketi demin yapmıştı,” diye içinden geçirdi Ender. Ve sonraki hareketini de tahmin edebildiğinde durumun ne olduğunu kavradı. Zamanda iki dakika geriye gitmişti. Çünkü duvar saati normalden iki dakika gerideydi.

Birkaç dakika sonra müşteriyi uğurladıktan sonra heyecanla defterin başına oturdu. Bu, gerçek olabilir miydi? Deftere yazdığı müddetçe istediği her ana gidebilir miydi? Bir süre duruma kafa yorduktan sonra o ana gitmeye karar verdi. Evet, beş yıl önceki o kış gecesine gidip evinde çıkan yangını önleyecekti. Böylece küçük kardeşini kurtarabilecekti. O an cesaretsizliği yüzünden alevlerin içine girememiş olan biteni uzaktan izlemişti. İçinde hissettiği eziklik o kadar büyüktü ki o yangın hiç yaşanmamış gibi hayatına devam etmişti. En büyük pişmanlığı aslında bu yok sayıştı, gerçek bir yas tutamayıştı. Şimdi kardeşini kurtarmak mı yoksa bu takıntıdan özgür kalış mı onu daha rahatlatacaktı emin değildi. Kalbi hızla çarpmaya başladı.

“Denemeye değer,” diye düşündü. Tamamen değişmiş bakışlarla bambaşka biri gibi görünüyordu, kurşun kalemi eline aldı. Eli titriyordu, kalbi karmaşa içindeydi, boğazı düğümlenirken ne hissettiğinden emin değildi. Tarihi ve saati yavaşça yazdı.

Az önce sahaftan ayrılan kadın bir şey unuttuğunu fark ederek geri döndü. İçeriye baktığında kimseyi göremedi, seslendi ama yanıt alamadı. Durumu garipseyip daha sonra gelmek üzere oradan ayrıldı.

Aniden bir rüzgar çıktı, masada terk edilmişçesine duran deri kapaklı defterin sayfaları çevrildi ve kalın harflerle yazılmış uyarı açığa çıktı.

Bu sırlı bir defterdir, onunla her şeyi yapabilirsin. Dikkat et, o seni en gizli arzularına yönlendirir. Defteri kullandığında bilinçdışına bağlı sayısız olasılıktan birine ulaşırsın. Bir ihtimal karşılaşacağın olasılık eğer sonunsa gerçekte hiçliğe karışırsın. 


Okuduklarım

 


Hayalet Melodi

Blog arkadaşımız Eren Özeren'i yeni kitabı için kutlarım. :)

Kitabın girişi ve kapağı ilgi çekici. Yaratıcı yazarlık dersi veren Filiz Kent Üniversitesinden teklif alınca şehir dışında yeni bir hayat yaşamaya başlar. Taşındığı evde gizemli bir günlük bulur. Zaman içinde günlükte isimleri gizli tutulmuş kişilerin kim olduğunu keşfetmeye başlar. Bu durum onu araştırma yapma ve çeşitli durumları sorgulamaya iter. Günlüğün sonlarına yaklaştıkça beklenmedik gelişmeler yaşandığını öğrenir. Filiz durumu açığa çıkarmak için planlar yapmak zorunda kalır.

Kitap akıcı ve anlaşılır bir dille yazılmış. Karakterler ve konu ilerledikçe daha derinleşiyor. Geçmişte yaşanan bazı skandallar ve bazı karakterlerin uç tavırları onlarla bağ kurmamı biraz zorlaştırdı açıkçası. Kitabın sevdiğim yönü gizemli ilerleyişi oldu, sayfaları merakla çevirdiğim oldu. Filiz'in mesleki tecrübelerine daha fazla yer verilmesini isterdim. Finali beğendiğimi söyleyebilirim, bir hayali gerçekleştirmek güzel gerçekten. Yolun açık olsun Eren, emeğine sağlık. 😊


Sahaf Mendel

Kitabı blog arkadaşlarımızdan Eylül Su arkadaşımız hediye etmişti. 😊 Yazardan okuduğum ikinci kitap oldu.

Kitap üç öyküden oluşuyor ve her birini etkileyici bulduğumu söyleyebilirim. Kitaba ismini veren ilk öykü Sahaf Mendel bir sahafın takıntı derecesinde kitaplara odaklanıp, başka hiçbir şeyi gözü görmemesini konu alıyor. Mendel'in hafızası çok kuvvetli ve kitaplar dışında yaşam amacı yok gibi. Kendini dış dünyadan bu kadar soyutlamış olması bir gün başını fena halde derde sokuyor. Görülmeyen Koleksiyon ise eski bir koleksiyonerin artan enflasyon nedeniyle gözü gibi baktığı, koruduğu şeylerin eriyip gitmesini anlatıyor. Sonuncu hikaye Unutulmayacak Bir İnsan'da paraya hiç önem vermeyen ve gördüğü herkese yardım ederek bir şekilde geçimini sağlayan bir adam anlatılıyor. Hikayelerin hepsi çarpıcı ve akılda kalıcıydı. Okuduğuma memnun oldum. 

Sonlu Olasılık (Kısa Hikaye)

  Sıcak yaz günleri Ender için hep zorlu geçerdi. Aksi gibi vantilatör de bozulmuş nemli ve bakımsız dükkânda çalışmak çile halini almıştı. ...