28 Şubat 2025 Cuma

Orb: On the Movements of the Earth (Anime)

 


Çok severek izlediğim ama maalesef az bilinen bir animedir. Eski dönemleri anlattığı için nostaljik yanı var. Animenin ana karakteri kim diye soracak olursanız bir yanıtım yok. Çünkü önemli görünen her karakter bir yere kadar katkı sağlayıp sahneden çekiliyor. Bu da onu diğer animelerden farklı kılıyor. 

En başta bir çocuğun (Rafal) hayatta kalmak için bir maske takındığını görüyoruz. Rahat yaşam sürmek için gerçek düşüncelerini gizlemesi gerektiğinin farkında. Sonra tehlikeli olsa da belli düşüncelerin ışığında hareket etmeye başlıyor. Kısaca büyük bir risk alıyor ve başı derde giriyor. 

O dönemde kiliseye göre dünya hareket etmiyor, aksini iddia edeni kafir ilan ediyorlar. Evren ile uğraşıp dünyanın dönüşünü araştıranı idam edip belgeleri yok ediyorlar. Tüm bunlar bazı insanların gerçeğe ulaşma iradesini kıramıyor. Sonu ne olursa olsun edindikleri bilgilerden ilham alanlar geleceğe o ilhamı aktarmayı seçiyorlar. Bu da pek çoğunun sonu oldu.

Merak ve gerçeğe ulaşma azmi insanları daima güdüler, onları hiçbir şey yıldıramaz. Bu uğurda ölüme gidenler kendinden emin ve gururluyken bu kişileri yakalayan ve infaz edilmesine yol açan zalim Nowak'sa durumu sorgulamaktadır. Söyleneni kabullenip cennete gitmek varken neden insanların çılgınca bir araştırma içine girdiklerini ve geleceklerini mahvettiklerini merak etmektedir.

Çocuk Rafal, rahip Badeni ve kendi halinde yaşayan ama ilmin cezbedici sarmalına kapılan Oczy, pes etmeyen Jolenta karakterleri benim en ilgimi çekenler oldu. Rahip olmasına rağmen Badeni sadece ve sadece gerçeğe ulaşmak istiyor, göğü (keskin gözlere sahip) Oczy aracılığıyla izliyordu. Hepsi de kendilerini aşıp bir amaç uğruna yaşadılar. Başta bazılarının fikirleri çok farklıydı ama ilham denen şey bir tohum gibi birinden diğerlerine aktarılıp durdu. Sonraki, öncekinin taşıyıcısı oldu adeta. Bazı şeyler fazlasıyla pamuk ipliğine bağlıydı ama kader bir şekilde kopuşu engelledi. 

Anime sakin ilerliyor gibi görünse de çarpıcı bir işleyişi var. Zaman zaman yükselen tansiyonu ve ilginç karakterleri ile insanı kendine çekiyor. Anime akılcılığı, düşünüp araştırmayı ve mantığı ön plana çıkarıyor. Gerçeğe ulaşma arzusunun insanlığı nereden nereye sürüklediği derin bir şekilde anlatılmış. Ben çok etkileyici buldum. Ruh ve inanç ne olursa olsun dar bir kalıba sokulamıyor. Sırf aynı şeye farklı açıdan bakıyor diye birilerini yok etmeye çalışmanın absürtlüğü çok başarılı ele alınmış. Anime hâlâ devam ediyor, sonlara yaklaştığı için yazımı bekletmeyip yayınlamak istedim. Nowak sonunda yüzleştiği şeyi fazlasıyla hak etti. Körü körüne bir şeye bağlı olmanın getirdiği acı hiç diner mi? Daha fazla açıklama yapmayım, spoiler olmasın, kesinlikle tavsiye ediyorum. Gökyüzü manzaraları muhteşemdi, bunun için bile izlenir. Eğer eklemek istediğim bir şey olursa anime bitince eklerim. 

(Not: Nowak'ın sesi çok sevdiğim seslendirmene ait olduğu için onun sahnelerini yine de ilgiyle izledim. :) Belki de animenin ana karakteri buydu. ) Animenin tanıtım videosunu ekliyorum.




26 Şubat 2025 Çarşamba

Macbeth, Kiracı (Kitaplar)

 



Macbeth

Okuduğum ilk Shakespeare kitabı oldu. Öncelikle kitabın önsözünü okuma hatasına düştüğüm için önceden her şeyi öğrenmiş oldum. Yazarın dili çoğunlukla şiirsel ve cümleler hep devrik. Bu yüzden okurken yeterince odaklanamadım. Konu yönünden ciddi bir eser olsa da tiyatro metni olarak yazıldığından bana çok geçmedi. Tabii bu altını çizmek istediğim çokça yer olduğu gerçeğini de değiştirmez. Verilen mesaj güzeldi ve özellikle Machbet karakteri ilginçti. Macbeth cadılardan duyduğu kral olacağına dair kehanete başta pek aldırmaz ama zaman geçtikçe cadıların diğer sözlerinin de gerçek olduğunu görür. Demek ki kral olacağı iddiası da gerçektir. Sonunda acımasız planını uygulamaya koyar. İçi içini kemirse de hedefine ulaşmak için her şeyi yapar. Karakterin bu süreçte değişen ruh hali ve kişiliği de oldukça iyi ele alınmış. Sanırım roman olarak okusam çok daha seveceğim bir eser olurdu. Bazı yerleri hızlıca geçsem de zekice yazılmış, vurucu ifadeleriyle dikkatleri çekiyor kitap.


Başımızı derde sokmak için,

Şeytanın doğru da söylediği olmaz mı bize?


İnsanın düşündükleri

Gördüklerinden daha korkunç olurmuş meğer.

Adam öldürmek bir kuruntu henüz kafamda,

Öyleyken, adam olmaktan çıkarıyor beni;

Elim ayağım kesiliyor daha düşünürken,

Olmayan bir şey olandan çok sarsıyor beni:

Tek o kalıyor ortada, o olmayan şey!


Yıldızlar, kapayın gözlerinizi! Hiçbir ışık sızmasın

İçimdeki derin, karanlık isteklere.



Kiracı

Başı çok sıkışan bir çiftin hayatı en zor anlarında kapılarının çalınması ile değişir. Gelen oda kiralamak isteyen bir müşteridir. Adamın efendi ve saygın görünümlü oluşundan etkilenen Bayan Bunting ona hemen odaları gösterir. Eski kiracılardan çok çeken kadın bu müşteriyi kaçırmak istemez. Adam da garip odayı görünce hemen orayı tutar. 

Adamın tuhaf alışkanlık ve isteklerini ev sahibesi görmezden gelir. Çünkü para peşin ödenmiştir. O sırada gizemli cinayetler de işlenir ve tüm mahalle çalkalanır. Bay Bunting kendi halinde yaşarken Bayan Bunting kiracıya dikkat kesilir. Kiracının gündüz evdeyken geceleri dışarıda takılması, gizemli çantasını hep kilit altında tutması kadını şüphelendirir. Yine de ilginç şekilde kadın içten içe kiracı eğer suçlu ise onun yakalanmasını istememektedir, hele de kendi evine sığınmış biriyse.

Kitap bir kadının kiracısının tuhaf davranışlarından şüphelenmesi ama bir yandan da ona böyle bir suçu konduramaması çelişkisi üzerinden ilerliyor. Yani hem merak edip gizlice araştırmak istiyor hem de katilin o olmamasını diliyor. Kadının değişken ruh halini, iç çatışmasını ilgiyle okudum. Onunla birlikte biz de acaba kiracı gerçekten suçlu mu diye düşünüyoruz. Kitap polisiye gibi görünse de buna çok dahil değil. Daha çok duyulan belirsiz bir şüphenin yol açtığı endişeyi okuyoruz. Kitabı sevdim ben. Kendine has tarzı ve karakterlerin gelgitleriyle ilgimi çekti. Sonu biraz daha çarpıcı ve farklı olabilirdi. 


Gelgelelim Bayan Bunting eksantrikliğin daima soylu ve iyi eğitimli kişilere özgü bir ayrıcalık, hatta özel bir lüks olduğunun farkındaydı.

Alışmak, alışılan şey korku bile olsa, küçümsemeyi de beraberinde getiriyordu.

Gece gündüz peşini bırakmayan berbat korkuya bu yeni dehşet kaynağının da eklenip eklenmeyeceğini bıkkınlık içinde düşündü.

Bay Sleuth yalnız görünüyordu, çok ama çok yalnız ve kimsesiz. Nedense sadece korku değil, büyük bir acıma duygusu da kapladı Bayan Bunting'in kalbini.


21 Şubat 2025 Cuma

Ebru Kursu

 

Bu hafta ebru kursum başladı. En soğuk günlere geldiği için ilk gün 6 7 kişi varken ikinci gün 3e düştü sayımız. Tabii kaçanlar da oldu. Anlamıyorum ki gelmeyeceklerse niye kayıt oluyor bu insanlar. Saat belli, tarih belli. En azından gelmek isteyen başka insanlar kaydolabilirdi. Malzemeleri ortak alacağımız için hoca para toplamaya başladı. Güya 23 kişilik olan sınıftan 8 kişi kabul etmiş. Anlaşılan gerisi gelmeyecek.

Neyse biraz da kursun içeriğinden bahsedeyim. İlk kez dün çalışmaya başladık, ilk gün eski malzemeleri ayırmak ve temizlikle falan geçti. Dün hava buz gibi olsa da gittim, iyi de oldu az kişi olunca teknede fazla çalışma yapabildik.

Ebru evde yapılacak bir hobi değil. Çünkü öd yüzünden hem kötü koku yapıyor hem de kaliteli malzeme olsun derseniz boyayı, kitreyi kendinizin ayarlaması lazım. Tutmazsa boya ya dibe çöküyor ya yüzeyde çok dağılıyor. Hazır satılan malzemeler de kalitesizdir, aynı etkiyi vermez.

Öncelikle ebru sanıldığı kadar kolay değil. Yani istediğin şekli öyle hemen çıkaramıyorsun. Fırça tutuşu ve vuruşu, boya miktarı çok etkiliyor. Ben mesela renkli öbekleri oluşturmak için bayağı uğraştım, çünkü fırçaya vuruşum yüzünden boya geniş alana püskürtme şeklinde yayıldı. Bir de ilk olarak zemin ile başlanıyor. Daha sade bir renk ile tüm tekneye fırça darbeleri ile boyayı yayıyorsunuz. Sonra yeni renkler ekledikçe zemindeki boya yayılıyor ve boş alanları dolduruyor. O yüzden zemin rengi bol kullanılmalı, yoksa boş alan çok kalıyor ve göze batıyor. Biz şimdilik zemin üzerine farklı renkler denedik. Yuvarlak desenler 3 sıra olacaktı ama benim şekiller çok yayılınca genelde ikişer sırada kaldım. Sonunda az çok istediğim gibi oldu. Hoca da ilk güne göre iyi dedi. 

Haftaya çubuk gibi şeyle desenleri sağa sola çekmeyi yapacağız, tarakla falan da dalga gibi desenler veriliyor. Birkaç hafta içinde de çiçeklere geçeceğiz. Tabi sınıf mevcudu çok düşmezse devam edeceğiz İnşallah. Ben en çok çiçek yapmayı merak ediyorum. Ve iyice öğrenip kendi tarzımı oluşturmak istiyorum. Sanırım mayıs ayında sergi olacakmış ve hoca hepimizin bir çalışmasını alacakmış sergi için. Heyecanlıyım o yüzden. 😃🌸

İlk yaptığım çalışmalardan bazılarını atayım, ileride öğrendikçe daha güzellerini atarım. Ebrunun en iyi yanı her şeyi 5 dk içinde yapmak ve sonucu hemen görmek. Çok güzel bir his. Suda renkler çok belli olmuyor ama kağıda çıkınca canlı duruşu ve daha belirginleşen deseni ile ilgi çekiyor. Kağıtların kuruması biraz vakit alıyor ve kurudukça büzüşme oluyor. Ben de eve gidip arkadan ütüledim güzel oldu. 😅  Bir de kağıtlar karışmasın diye tekneye batırmadan önce arkaya isim ve tarih yazıyoruz. O kadar yaptık ki dün neyi yaptığımızı bile karıştırıyoruz yoksa.





Son attığım hocanın beğendiği oldu, desen yönünden. Burada öbek daha belirgin ve çok sıra halinde. Yavaş yavaş alışıyoruz. 😊 Ne renk bulursam kullanmışım ben de ama asıl sebebi suda ve kağıtta gerçekten biraz farklı görünüyor renkler. Bu kadar karışık olacağını düşünmemiştim. 😅


17 Şubat 2025 Pazartesi

Gurur ve Ön Yargı (Kitap)

 


Kitabı herkes duymuştur, zaten filmi de var. Ben yine de bir şeyler karalamak istedim. 

Beş kız evlada sahip Bayan Bennet'in tek derdi kızlarını varlıklı erkeklerle evlendirmektir. Ailenin babasının ise böyle dertleri olmadığı için karısına pek aldırmaz. Kızlardan en büyüğü Jane güzelliği ile nam salmış ve kısa sürede yeni komşularının ilgisini çekmiştir. Elizabeth ise diğer kızların aksine doğru bildiğini söylemekten çekinmeyen biridir. Başkalarının gözüne girmeye çalışmaz, yapmacık davranmaz.

Bir gün Bay Darcy ile karşılaşan Elizabeth adamın çok kibirli olduğunu düşünür, ondan hiç hoşlanmaz. Bay Darcy'nin kibirli ve soğuk olduğu görüşü etrafta dilden dile dolaşır. Ancak ikili arasında gelişen diyaloglar, yanlış anlaşılmalar ve yaşanan anlaşmazlıklar zamanla farklı bir boyut kazanır. İkisi de birbirini daha iyi tanımaya başladığında hislerindeki değişim de kaçınılmaz olur.

Yazarın anlatımı ilgi çekici. Elizabeth ve Darcy arasındaki ilişki kitabın en dikkat çekici yanı bence. Birbirinden bu kadar farklı görünen iki insanın aslında nasıl uyumlu olabileceğini gördük. Bunun dışında konu bana yavan geldi. Kızların tek amacının süslenip balo balo, davet davet gezip kendilerini erkeklere beğendirmek olması sıktı biraz. Bana göre fazlasıyla anlamsız bir yaşam tarzı. Çoğunlukla zengin koca bulup rahat yaşama derdindeler. Okuyup kendini geliştirme, anlamlı bir şeyler öğrenip topluma değer katma gibi istekleri yok hiç. Yiyip içip gezsinler, dans etsinler ancak. Gerçi günümüzde de böyle niyeti bu olan insanlar vardır ama kitapta fazla göze batıyordu. Takıldığım bir noktada kızların başkalarının evinde haftalarca kalmaları. Yav hiç mi işiniz gücünüz yok, kendinize hizmet ettirmeye ne bayılıyorsunuz, oturun oturduğunuz yerde. Ben bir akrabada bir gün kalmak zorunda olunca eve dönene kadar çatlıyorum, millet ne geniş. Neyse daha fazla sinirim zıplamadan yazımı sonlandırayım. 😅

Yazarın anlatımı sardığı için okumak keyifliydi yoksa benzer konuda kitap okumak isteyeceğimi sanmıyorum bir daha. 


Bay Bennet; hazırcevaplık, alaycılık, umursamazlık ve kapris karışımı öyle tuhaf bir adamdı ki eşinin yirmi üç senelik deneyimi, onun karakterini çözmesine yetmemişti.

Ama akıl, duyguya rehberlik etmelidir ve bence katlanılan güçlükle amaç her zaman orantılı olmalıdır.

Bana layık gördüğünüz ama hiç de benimsememiş olduğum fikirlere açıklama getirmemi bekliyorsunuz.

Dünyayı tanıdıkça hoşnutsuzluğum artıyor ve her geçen gün, insan karakterinin dengesizliğine ve görünüşte akıllı veya erdemli olan insanlara ne kadar az bel bağlanabileceğine olan inancımı doğruluyor.


9 Şubat 2025 Pazar

Babaya Mektup (Kitap)

 


Yazarın babasına yazdığı fakat alıcısına ulaşmayan mektubu. Kısa bir kitap olduğu için çabuk bitirdim.

Franz Kafka babasının gölgesi altında büyümüş ve onun kendisini şekillendirmesine rağmen babasından gittikçe uzaklaşmış. Ona hissettiği yabancılaşmayı, geçmişten beri aralarındaki ilişkinin bozukluğunu mektupta detaylıca anlatmış. Babasının fiziksel anlamda bir zorbalığı olmadıysa da aşağılama, tehdit ve küçümsemelerine maruz kalmış. Bunun iç dünyasını ve babasıyla olan bağını nasıl olumsuz etkilediğini görüyoruz. Bence herkesin kendinden bir şeyler bulabileceği kitap. Anne babanın bilinçli ya da bilinçsiz olarak yetiştirme adı altında dayattıkları çocukları çok etkileyebiliyor. Zaten herkes doğru şekilde eğitilebilse etrafta bu kadar sorunlu insan da olmazdı. Bağlar zayıfladıktan ya da koptuktan sonra geriye dönüş olmuyor pek. Çocukluğunda yaşadıklarını bu kez kendi evlatlarına yaşatıyor insanlar. Kafka da babasının dayatmaları, kendini acındırarak Kafka'yı suçlu hissettirmeleri, ezici lafları yüzünden babasından oldukça soğumuş. Yazdığı her satırda bunu görüyoruz zaten. Bu tarz davranan insanların okuyup da ders çıkarmasını isterdim de neredeee? 


Senin etkinden büsbütün bağımsız büyüseydim bile, senin gönlüne uygun bir insan olamazdım.

Üzerimde kaçınılmaz bir şekilde etkili oldun, ancak bu etkiye yenik düşmemi özellikle geliştirdiğim bir hainliğe yormaktan artık vazgeçmelisin.

Senin eğitim sırasında kullandığın son derece etkin, en azından benim üzerimde asla başarısız olmamış konuşma araçların şunlardı: Hakaret, tehdit, alay, haince gülümseme ve -tuhaf bir şekilde- kendine acımaydı.

Seninle ikimiz arasında esaslı bir savaş yoktu; benim işim kısa sürede bitmişti; geriye kalan kaçış, hayata küsme, üzüntü, içsel çatışmaydı.


2 Şubat 2025 Pazar

Sille Gezimiz

 


Blog arkadaşımız Tefrika ve kardeşi ile birlikte bugün Sille'ye gittik. Hava da güzel olunca çok hoş bir gezi oldu. Merkezin dışında ama yakın olduğu için ulaşım pek sorun olmuyor. Önce güzel bir kahvaltı yaptık, mekân ilgi çekiciydi. Zaten tarihi bir köy olunca binaların kendine özgü dokusu var. Sonra hediyelik eşya dükkanlarını dolaştık. Güzel ve çok uygun şeyler vardı. Ben mesela çömlek cezve aldım. 



Camiyi, Zaman Müzesini ve bir kiliseyi gezdik. İsimler aklımda kalmamış. :)) Zaman Müzesi tepede kaldığı için aşağı inmek biraz zor oldu. 😀 Oradaki rehber bize müzedeki saat, takvim vs. hakkında bilgiler verdi. Bir yerden sonra biraz sıkıldığım doğru, çünkü aklım köprüdeydi. :)) 








Şeytan Köprüsünü de görelim diye ısrar ettiğim için birkaç dakika içinde oraya  ulaştık. Garip, ne idüğü belirsiz yerlerden geçerek köprünün altına vardık. Kayalık bir yerdi ve köprüyü yakından çekmek için biraz tırmandık, macera yaşadık. Tefrika daha o sarp kayalıkları aşıp bilinmeyene yol alacaktı da ben düşüp kalırız aman dedim. 😅😂 





Sonra otobüse atlayıp baraja geçtik. Güzel manzarayı biraz izledik ve dolaşıp geri döndük. Oradaki kafeler kapalı olduğu için çay falan içemedik. Zaten akşam vakti de yaklaşıyordu, vakitlice döndük. :) Bir günümüz de böyle keyifli geçti. 






Anime Seslendirmeleri

   Japon seslendirme sanatçıları insanı hayrete düşürecek derecede başarılı işler çıkarıyor. Özellikle animelerin en popüler sahneleri sırf ...